Neredeyse dünyadaki tüm devlet yönetimleri adeta kol kola girmiş, el ele tutuşmuş ve söz birliği ederek hatta gerçek niyetlerini gizleyerek münafıkça, Gazze direnişini sürdüren Hamas mensuplarını terörist ilan etme yarışına giriştiler. İki yıldır ülkelerini, namus ve şereflerini kahramanca, her türlü zorluğa karşı direnerek savunan bir avuç yiğit insana diz çöktüremeyen İslam düşmanı Siyonistler ve işbirlikçi kuklalar, BM çatısı altında her türlü hile ve desiseye başvurmaya devam ediyorlar. İslam düşmanlarının hilesini, oyununu, tuzağını anlamak, beklemek Müslümanlar için kabul edilebilir bir durum diye düşünmek hakkımız. Hani derler ya, kış kışlığını puşt da puştluğunu yapacak diye. Küfür cephesinin de kendi mizaç ve meşrebine göre iş tutması gayet doğal bir sonuç olsa gerek. Çünkü tarih boyu hak ve batılın savaşı hep buna benzer şekilde olagelmiştir.
Biz Müslümanları asıl kahreden ve üzen mesele 57 tane İslam ülkesinin liderlerinin motor gücünü ABD’nin oluşturduğu küfür katarına vagon olmak için yarışmaları ve teker teker hizaya dizilmeleridir. Özellikle sekiz ülkenin -ki Türkiye’de bunların başında gelir- terör şebekesi ABD’nin çizdiği insanlık dışı Gazze tel örgü devletini kabullenmiş olmaları insanın aklını gerçekten zorluyor. Ve gerçekten insanın zihin dünyasında tüm kelimeler anlamını yitiriyor. Bu planı kabullenen bölge ve dünya devletlerinin bundan sonra yapmaları gereken tek şey ağız değiştirip ABD ve İsrail ağzıyla konuşmaktı. Ve şu an Siyonist orkestra şefliğinin eşliğinde bunu çalıp bunu söylüyorlar. Dün Türkiye tarafından kurtuluş savaşı verdiği söylenen Ashab-ı Gazze’nin (Kassam Tugayları ve diğer İslami direniş örgütleri) bugün silah bırakması yönünde tavsiyeler ve tehditler alması akıl alır gibi değil. Her bir devlet başkanına farklı övgüler yağdırarak ama geri planda tehdit ederek Hamas’ı yalnızlaştırmayı başaran ABD başkanı Trump, bölge ülkelerinden istediği her şeyi almayı ve Siyonist İsrail’in çıkarına olan ne varsa tüm ülkelere dayatmayı maalesef başarmıştır.
Hiçbir ilmi vasfı olmayan, sapkınlıkta sınır tanımayan ama dünyaya nizam veren, terör finansçısı, paragöz sapkın bir adamın karşısında el pençe divan durarak kendi ırkını, kendi kanını, kendi canını ve kendi din kardeşini satan bir devletler zincirine ve liderlerine ne demeli? Daha kaç yıl ve kaç defa Müslümanları ve tevhid erlerini satacaksınız? Bugün Gazze’de bir Nebi ve Rasul ashabıyla savaşsaydı onlara da terörist dermiydiniz acaba? Sakın haşa demeyin! Çünkü siz bunu yapacak tıynette insanlarsınız. Sizin tek derdiniz İslam’ın iktidara gelmemesi için kafa yorup mücadele etmek. Kafire ve münafığa kuyruk olan insanların “ülkemin menfaatlerini koruyorum” safsatasına sığınarak yapmayacakları kötülük, işlemeyecekleri ihanet ve cürüm yoktur. Bugün Gazze’de Siyonizme karşı verilen savaşın Hz. Nebi (sav)’in Medine’de verdiği savaşlardan tek farkı Allah Rasulü’nün cismen aralarında olmayışı. Açın bakın yüce Kur’an’ın ayetlerine bütün Rasuller aynı amaç ve gaye ile yani tevhid ve şirkin ayrışması, hak ve batılın ikamesi, müminlerin esaretten kurtulması için savaşmışlardır. Hamas’ın yaptığı savaş verdiği mücadele de bunun içindir.
Hamas’ı şeytanlaştırmak için, ‘radikal unsurları Gazze’den tamamen arındıracağız’ diyen çete başı Netanyahu’nun kullandığı dil çok önemli. Çünkü İslam coğrafyasındaki liderlerin hepsi de radikal diye isimlendirdikleri tevhid ehli ile zaten savaş halinde. Bu yüzden insan müsveddesi Netanyahu kullandığı dilin İslam dünyasında tutacağını çok iyi bildiği için kendi terörist özelliklerini karşı taraftaki tevhid erlerinin üzerine atarak insanların algılarıyla oynamaya çalışıyor.
Kısa zamanda göreceğiz ama çok uzun sürmeyecek, başta Türkiye ve özellikle de bütün Arap ülkeleri ABD, Batı ve Siyonist İsrail’in yakında Hamas’ı silah bırakmaya yanaşmadığı için açık açık terörist bir grup olarak isimlendirecekler. Bu kanaatimizi pekiştiren şey söz konusu İslam ülkelerinin iki yıldır yaşananlara karşı münafıkça aldıkları pozisyon ve yaklaşımlarıdır. Ta Yedi Ekim sabahı yedikleri şoku hala atlatamayan Arap liderlerinin ve Türkiye’nin Siyonistlerle imzalanan işbirliği ve normalleşme planları yarım kaldı. Onun için bu tehlike kendi topraklarına sıçramadan bir an önce bu Hamas belasından kurtulmaları gerekiyor. Bunun için de ABD’nin çizdiği sınırları, oluşturduğu tel örgü esaretini bağımsız bir Filistin/Gazze devleti diye Filistin halkına ve kendi halklarına yutturmaya çalışıyorlar.
Bu teklifi ikiyüzlülerin dışında hiçbir tevhid ehli yemez ve kabullenmez. Ama itiraf etmeliyiz ki gelinen noktada Hamas ve Kassam Tugayları başta olmak üzere direniş cephesinin işi daha da ağırlaştı, bu minvalde işleri gerçekten çok zor. Tek tesellimiz Rabbimizin dualarımıza karşılık verip bu sıkışmışlığa karşı mutlaka yeni bir ortam yaratacağı inancımızdır. Yoksa birileri gibi başkenti Doğu Kudüs olan iki devletli bir çözüm teranesine ne inandık ne de güvendik. “Ey iman edenler, Allah’a ve Peygambere hainlik etmeyin. Siz, kendiniz bilip dururken kendi emanetlerinize hainlik edermisiniz?” (Enfal: 27). Evet, Allah’ın emanet ettiği Kudüs’e Kur’an’a, İslam’a ve Rasulü’nün bıraktığı sünnet emanetine ihanette yarışanlar özellikle Müslümanları yöneten Müslüman isimli insanlar ve onların kayıtsız şartsız takipçileridir. Fakat bu ihaneti başından beri görmeyen ve hala da görmezden gelen, bir türlü de görmek istemeyen yarı demokrat Müslümanların durumunu Allah’a havale etmekten başka çıkar yolumuz yok. Rabbimiz tüm doğrular sana ait yanlışlar ise bize. Selam ve dua ile.
Venhar Yorum











