Bugün Gazze direnişinin birinci yıl dönümü. Kafir bütün şiddetiyle bir avuç Müslümanlar üzerine bombalarını kusuyor. Öyle bir kusma ki tabir yerindeyse yedi düvelle bir olmuş o coğrafyada ne kadar İslam müntesibi varsa hepsini amasız, lakinsiz yok etmeye çabalıyor. Amerika’sı, İngiltere’si, Almanya’sı, İtalya’sı, Fransa’sı ne kadar zalim, alçak kafir yönetim varsa hepsi bilfiil en gelişmiş silah teknolojileriyle, paralarıyla, askerleriyle, gıdalarıyla kısacası bütün varlıklarını ortaya koyarak İslam’a olan hasımlıklarını apaşikar ediyorlar. İşgalci İsrail terörünün yanında saf tutarak köpeklerinin tasmasını bırakıyorlar. Ama Gazze teslim olmuyor! Birkaç müstesna devlet dışında tüm dünya teslim olmuş ama Gazze hala direniyor ve bizlere umut olmaya devam ediyor.
Güney Lübnan, Yemen, İran gibi devletler bilfiil bu savaşın içinde küfre karşı savaşırken, küfrün yanında perde arkasında iş tutan sözümüz ona İslam devletleri İşgalci İsrail ile perde arkasında iş tutmaya devam ediyorlar. Siyasette işgalcilerle ulusal çıkarlar gereği el sıkışıp STK’lar yoluyla Filistin için eylemler organize ederek kitlelerin gazını da almaya devam ediyorlar. STK’lar eliyle “ehli sünnet” adı altında İran düşmanlığı ve Şii düşmanlığı pompalanmaya da devam ediyor. Oysa İran ve İran’ın organize ettiği direniş grupları gerek asker, gerek silah, gerekse ekonomik olarak bu savaşın bilfiil içindeler. Ümmetin umudu ve gururu olarak savaşı, direnişi devam ettirmekteler. Bizim onlara bırakın kem söz etmeyi bizzat yanlarında olmamız ve dualarımızla dahi olsa onları desteklememiz imani bir zorunluluktur. Mezhebi görüş farklılıklarına takılarak birbirimizi tekfir etmek gibi süfli eylemlerde ve söylemlerde bulunamayız. Allah’ın kelamını, resulün sünnetini ayakta tutmaya gayret eden her mümin bizim kardeşimiz olup, kardeşlerin arasında dayanışmayı en üst düzeyde tutabilmeliyiz.
Her gün onlarca şehid veriyoruz. İsmail Heniye, Hasan Nasrallah ve direnişe komuta eden nice Müslüman kardeşlerimiz şehid oldular. Allah şehadetlerini kabul etsin. Onlar direndiler, teslim olmadılar. En gelişmiş silahlara ve acımasızca katledilen insanlara rağmen ne yurtlarını terk ettiler ne de Allah’a verdikleri sözden döndüler. Bu şehadetlerin karşılığı zafer olmalıdır. Bu zafer ki düşmana bir an bile boyun eğmeyi kabul etmeyen ve düşmanın yüreklerine korku salan bir zaferdir. Direnişçiler elbette ölebilir ama direniş asla ölmez. Her zaman yeniden bir filiz gibi toprağın altından çıkar. Müminlere sevinç kafirlere ise ancak öfke getirir.
Her gün bombalar altında ölen insanların haberlerine uyanıyoruz. İçimiz burkuluyor ve üzülüyoruz. Zira ölen biziz her daim. Ama onlar da ölüyor ve hesaplarının tutmamasına daha çok öfkeleniyorlar. Biz onları tek bir millet sanıyoruz ama onlar kendi içinde parça parça olduklarını gösteriyorlar. İnanan az bir topluluğun nice çok topluluklara galebe çaldığını biliyoruz. İnanıyoruz ki az sayıda da olsa inanarak mücadele eden kardeşlerimiz muzaffer olacaktır. Zira bu direniş her türlü imkanlardan yoksun bir şekilde yaklaşık yüz yılı aşkındır devam ediyor. Küfür bütün imkanlara sahip olmasına rağmen yüz yılı aşkın bir zamandır istediğini alabilmiş değil. Bu birkaç inanmış müminin insanları İslam sancağı altında toplayarak direnişe ikna etmesiyle mümkün olmuştur.
Evet, “7 Ekim Aksa Tufanı” tarihe altın harflerle yazılmıştır. Direnişin destanı olarak kıyamete kadar da anılacaktır. Binlerce şehid binlerce yaralıya rağmen ordusunun arkasında ve direnişin destekçisi olan Gazze halkıyla birlikte İşgalci İsrail’e tarihte atılmış en güzel tokatlardan biridir. Onların yenilmez olmadıklarını, kara propagandayla kendilerini güçlü gösterdiklerini ama aslında korkak, ödlek, aşağılık olduklarını tüm dünyaya ilan etmiş olan bir tufandır. Leşlerini dahi gizleyip kayıplarını az gösteren ve görüntüden ibaret olan ama içeriği bomboş ve hiçbir ahlaki ilkeye dayanmayan alçak sürüsü olduklarını tüm dünyaya faş etmişlerdir. Dünyanın her yerinde Aksa Tufanı’na olan destek artarken İsrail’e olan nefrette aynı oranda artmaktadır. Bu direnişin sabır ve sebat etmesiyle birlikte Allah’ın bu direnişi kutlu kılmasından ötürüdür. Tüm küfür düzeni İslam karşısında teslim olana kadar direniş devam edecektir. Direniş erlerine selam olsun.