16 Haziran 2025 - Pazartesi
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Öncü Şahsiyetler

Adını Siz Koyun

Anlatırken zaman zaman sesi titredi ve gözleri doldu. “Peki sebebi neydi onun kitaplarına bu kadar düşmanlık?” diyemedim. Daha neler neler demek istedim ama diyemedim. Sadece, “Onun kızı olmam yasağı bittirdi mi yani?” diyebildim.

Yazar: Venhar Haber
25 Ocak 2021
Kategori: Öncü Şahsiyetler, Venhar Özel
0 0
1
Adını Siz Koyun
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Bundan yaklaşık yirmi sene önceydi, Kocatepe camii avlusunda, ramazan ayının başında açılan ve o ayın sonuna kadar süren kitap fuarında görevli olarak bulunuşum. İstanbul’dan çok sevdiğim bir arkadaşımın ısrarlı ricası üzerine İşaret Yayınevi’nin standında bulunacaktım.

Doğrusu kitapları çok seviyor olmak ya da kendin için kitap alışverişi yapmak gibi olmadığını tahmin edebiliyordum stantta durmanın, bu farklı bir durumdu. Ama sağolsun arkadaşım o kadar güveniyordu ki bana, yapabileceğime inandırdı beni. Sadece yanıma bir arkadaş almam gerekiyordu yardımcı olsun diye, nöbet usûlü çalışmalıydık, çünkü süre çok uzundu, sabahtan neredeyse gece yarısına kadar. Ankara’da öğrenciliğini sürdüren son derece sabırlı, zor şartlara dayanıklı, iyi yürekli, sevdiğim bir arkadaşım yaptığım teklife olumlu dönüş yaptığında bana büyük kuvvet olmuştu. 

Epey uğraşlardan sonra standı kurup kitapları yerleştirmiştik. Açılışa hazırdık. O dönemler, şimdi olduğundan çok daha fazla iltifat görüyordu kitap fuarları. 

Bazı siyasîlerce açılışı yapılan fuarlı günlerimiz başlamıştı sonunda. Gündüz saatlerinde camiye mukabele için gelen hanım teyzeler öğle namazını kılıp fuarı ziyaret ediyorlar ve stant stant dolaşıp güllü yasin, ölü yıkama teknikleri kitabı ve çıt çıt soruyorlardı. İlk birkaç gün, onların sorduklarının ne olduğunu bile anlayamamıştım, hatta benimle dalga geçtiklerini bile düşünmedim değildi hani. Bir gün bir dostun ziyareti esnasında bir müşteri yine “çıt çıt var mı?” diye sorunca “Hanımefendi burası tuhafiye mi ki çıt çıt olsun” deyince arkadaşım ayağa kalkıp “Bizde yok hanımefendi” deyip müşteriyi olay çıkmadan savuşturmuştu. Sonra bana dönüp gülerek, “Elif Hanım vallahi ömürsünüz, çıt çıt ne bilmiyor musunuz” deyince ben şaşkın gözlerle sadece “yooo” diyebildim. Meğer bazılarının sayıyla çektikleri zikirlerini saymak için avuç içine sıkıştırdıkları, minik bir düğmesi de olan zikirmatik denen bir aletmiş. Daha önce hiç duymadığımı söylediğimde arkadaşım da bana çok şaşırmıştı.

O dönem İşaret’in yeni çıkardığı, Muhammed Esed’in Kur’an Mesajı adlı meali standımızın en itibar gören kitabıydı. Üzeri fiyatı ile değil indirimli fiyatla fuarda satışa sunmuştuk. Yine aynı dostumuzun ziyareti esnasında, yaşı epey ileri birkaç amca meali göstererek eğilip “Kızım hediyesi noluyor bunun?” deyince “Hediyesi yok, zaten yeterince indirim yapılmış amcacım, yani hediyesi indirimi işte!” diye cevap verince amca tekrar sordu “Hediyesi ne?” diye. Arkadaşım tekrar yerinden fırlayıp “Amca hediyesi 10 lira” deyiverdi. Amca hayırlı işler dileyip çıkıp gitti. Arkadaşım yine bana dönüp “Elif hanım adamcağız ısrarla hediyesi diyor, siz indirimli fiyat bu işte, daha da hediyesi yok diyorsunuz, şaka mı yapıyorsunuz yoksa?” diye sorunca “Şakayı o yapıyor, ısrarla hediyesi deyip duruyor. Hediye ne ki?” deyince benim ziyaretçi başlıyor yine gülmeye. “Ercümend abinin dediği gibi cehaletiniz affedilir gibi değil” deyip gülmeye devam ediyor. Nihayet, “Kur’an-ı Kerim’in asla fiyatı olmaz, kaça diye de sorulmaz. Hediyesi ne diye sorulur, adabı budur.” deyince ben de yapıştırıyorum cevabı, “Ee be kardeşim, bugüne kadar hediye edilen Kur’an-ı Kerim görmedim ki ben, hep bir fiyatı var diğer kitaplar gibi. İster adına fiyatı de, istersen hediyesi de” diye. Arkadaş, ‘sen de haklısın’ demekle birlikte doğrusunun da bu olduğunu söyledi. Ben de o günden sonra gelenleri o minval üzere cevapladım. Çok şey öğrendim, çok güzel sohbetler, tanışıklıklar kurduk. Benim için hayata dair önemli bir tecrübe oldu orası asla unutamam.

İlk bir haftanın sonunda baba dostumuz Memduh amcanın “Babanın kitaplarından da koysak ya standa acaba nasıl olur?” demesiyle birlikte standı bana emanet eden arkadaşıma da danışıp izin istedik. İşaret’in sahibi İsmet Bey de onaylayınca kitaplar geldi ve ön saflarda yerini aldı.

Her gün Diyanet’in görevlileri standları ziyaret ediyorlar ve geçip bürolarına oturuyorlardı. İlk günler sorunsuz geçiyordu kontroller, ta ki babamın kitapları birden standın ön tarafında belirene kadar. Birkaç görevli vardı kontrol eden. Onlardan biri kitapları fark edince hemen geri döndü ve bu kitapları derhal kaldırmamı istedi. “Neden?” diye sorduğumda ise şu cevabı verdi: “TC varolduğu sürece Diyanet’in hiçbir kurumunda Ercümend Özkan’ın kitapları satılamaz, yasak” dedi. “Böyle bir yasak yok” demeye çalışsam da kesinlikle dinletemedim. O günden sonra bizim stant o arkadaş tarafından günde birkaç kez ziyaret edilmeye başlandı. Sabah standı açınca kitapları görünür şekilde koyuyorduk, onlar denetime çıkınca kaldırıyorduk, denetimden sonra tekrar koyuyorduk. Ne onlar bizi ziyaret etmekten yoruldu, ne ben babamın kitaplarını toplayıp dizmekten, ta ki fuar bitene kadar. 

Günler günleri kovaladı ve fuarın son günleri geldi çattı. Artık son kampanyalar yapılıyor, tüm stant sahipleri, Diyanet’e ödeyecekleri yüksek stant kiralarını çıkarabilirlerse kâr sayacaklarını söylüyorlardı. Bizim stant da aynı durumdaydı tabii, üstelik İstanbul’dan gelmişti tüm kitaplar. Çok şükür hem stant kirasını, hem eleman ücretini hem de kargo parasını çıkarmayı başarmıştık. Elden verecek hiç para kalmamıştı ama zarar da etmemiştik. 

Fuar görevlilerinin oturduğu büro bizim standın tam karşı çaprazındaydı. Diyanet’in üst görevlilerinden biri babamın bir akrabasıydı ve o gün o da gelmişti. Görevlilerden rapor alıyordu. Görevlilerin bizim standı gösterdiklerini fark ettim. Gözüm fuar boyunca hep oradaydı, çünkü onlar gelirken bizim yasak(!) kitapları toplamaya başlıyordum. Bir an bakışların değiştiğini ve kitapları kaldırtan adamın bize daha dikkatlice baktığını gördüm. Tam, kitapları toplamış üstlerini örtüyordum ki paltosunun eteğini toplamış, koşar adımlarla bana doğru geldiğini gördüm. İçimden “Eyvah bir de ceza yersek stant sahiplerine nasıl söylerim. Artık cepten öderiz.” diyordum ki adam bitiverdi yanımda.

“Siz Ercümend abinin kızıymışsınız, öyle mi?”

Kafam karışmıştı. Babam için “O adamın, Ercümend Özkan’ın” gibi tabirler kullanan bu adamın şimdi “Abi” demesi tuhaftı. Yanlış anlama ihtimaline karşı sorusuna soruyla cevap verdim: 

– Nasıl, anlamadım?
– Ercümend abimin kızıymışsınız, doğru mu?
– Evet.
– Neden daha önce tanıtmadınız kendinizi?
– Tanıtmalı mıydım?
– Ben bilseydim daha farklı olurdu.
– Neden, onun kızı oluşum neyi değiştirecekti ki?
– Bizim tanışma hikayemiz çok başkadır, anlatayım da siz de öğrenin dedi ve başladı anlatmaya:

“Ankara İlahiyat’ta öğrenciyken heyecanlı bir grup arkadaşımızla bir edebiyat dergisi çıkarmaya başladık. İlk sayı tükenince çok mutlu olduk. Zamanı geldiğinde ikinci sayıyı da çıkardık, fakat bu birincisinde olduğu gibi hızla tükenmiyordu. Satamazsak diğer sayıyı bastırabilecek gücümüz de yoktu. Satmak için elimizden geleni yapmalıydık. Arkadaşlarla Kızılay Sakarya meydanına çıkıp satış yapmaya karar verdik ve hemen akabinde de belirlediğimiz yere gittik. Meydandaki heykelin de yüksekliğini kullanarak elimde dergiyi sallayıp satış yapmaya çalışıyordum. Ne kadardır ordaydım bilmiyordum ama epey vakit geçmişti, çok da yorulmuştum. Sonunda bir kişi gelmişti yanıma dergiyi sormak için. “Ver bakalım şu dergiden bana da. Kaç tane satabildin arkadaş?” deyip almıştı elimden bir tane. “Size ilk olacak” diyebilmiştim. Babacan bir tavrı vardı. İçini karıştırıp sonra bana döndü ve dedi ki: “Dergi çıkartmak için daha çok erken. Bardak dolup da taşmalı ki taşanlar etrafa fayda versin. Velev ki çıkarttınız, satılmadığında sonu hüsran. Bu da sizi yıldırır, üzer. Daha sonraki yıllarda içinizden bir şey yapmak gelmez. Ben İktibas Dergisi’nin sahibi Ercümend Özkan’ım. Bürom az ilerde, Tuna caddesinde. Dergimde sanat edebiyat kısmı da var, gelin orada çalışın. Gençlere hele de aklını çalıştıran gençlere ihtiyacımız var. Harçlığınızı da çıkarırsınız üstelik” dedi ve bizi büroya davet etti. Gittik, çayını içtik. Daha sonra ben orada çalışmaya başladım. Para da kazanıyordum, derginin edebiyat bölümünü de severek yapıyordum. İki sene kadar da çalıştım. Ercümend abi benim için çok kıymetli ve özeldir. Taşradan gelmişim, koca şehir ve geçinmek zor. Elimden tuttu yani. Allah ona gani gani rahmet etsin, mekanı cennet olsun inşaallah. Sonra yanından ayrıldım ve gördüğünüz gibi devlet memuruyuz işte.”

Anlatırken zaman zaman sesi titredi ve gözleri doldu. “Peki sebebi neydi onun kitaplarına bu kadar düşmanlık?” diyemedim. Daha neler neler demek istedim ama diyemedim. Sadece, “Onun kızı olmam yasağı bitirdi mi yani?” diyebildim. 

Evet yasak bitmişti ama fuar da sona ermişti. Bir vefasızlık örneği miydi yaşanan yoksa vefanın ta kendisi mi hiç anlayamamıştım, hala da anlamış değilim doğrusu. Kim güçlüyse onun yanında olmak mı, çıkarlar doğrultusunda yaşamak mı, nasıl yorumlamak gerektiğini gerçekten bilemiyorum…

İktibas / Elif İsmailoğlu

Etiketler: Elif İsmailoğlu

Çok Yorumlanan 1

  1. Nûreddîn Âdil says:
    4 sene önce

    “Münâfık”

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Modern Siyasete Meşruiyet Arayışları

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

'Makul Olmak' Kazandırır

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!
    15 Haziran 2025
  • Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta
    13 Haziran 2025
  • Bâtılın Bitmeyen Konsilleri
    8 Haziran 2025
  • Kurban Bayramımız Mübarek Olsun!
    6 Haziran 2025
  • Arafat’ta Dua Yasaklanabilir mi?
    5 Haziran 2025
  • Resmi Söylem, İktidar ve Gazze Eylemlerinin Normu
    5 Haziran 2025
  • Kürtlerin Kemalist Tapınmaya Bir İtirazı Olacak mı?
    4 Haziran 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!

HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!

15 Haziran 2025
Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

13 Haziran 2025
Bâtılın Bitmeyen Konsilleri

Bâtılın Bitmeyen Konsilleri

8 Haziran 2025
İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

6 Haziran 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist