Canımıza tak etti çünkü.
Yalanlar çok zam yaptı. Bir yalancıya “biraz indirim?” deseniz, “abi kurtarmıyor!” diyor. Geliş fiyatını kurtarmazmış.
Sahtekarlık, mürailik, şarlatanlık… Nasıl da değer kazandı.
Kibre gelen zamları hiç sormayın. Kardeşine kıvrılan burunlara güç yetmiyor. Bir kırışık, bir kırışık yüzler, sanırsınız ki küçük büyük demeden, bütün dağları o yaratmış. Yüzlere sürülen pudradan mı acaba dedim, yok dediler, piyasası öyleymiş.
Ahlaksızlığa yapılan hangi zamdan şikâyet edeyim? Utanmanın hiç alıcısı yok, kızaran yüzler hiç para etmiyor. Bit pazarında bile, “sen buraya gelme!” demişler. Arsızlık, edepsizlik, namussuzluk daha üretilmeden kapış kapış. 2023 için siparişler dolmuş.
Kadın cinayetleri katlandı. Boşanmalar aldı başını gitti. Ailesizlik hızla ilerliyor, İzmir marşıyla.
Ve israf, saçıp savurma, yağma, talan, yalan, doymak bilmeyen karınlar…
Sevgililer günü, kadınlar günü, partnerler günü, flörtlüler günü, ‘çıktılar’ günü… Yılın boş günü kalmadı. Artık bazı günlerde iki ‘gün’ birden kutlanacak. Mekkelilerin demesi gibi: “Daha Kabe putlarla ağzına kadar dolacak!”
Ve sınır tanımayan teşhircilik… O kadar prim yaptı ki, fâhiş fiyata alıcı buluyor.
Diziler, diziler… Ezilip büzülen, çürütülen, kokuşturulan zamanlar… Bizi ruh fakiri, bizi akıl fukarası, koca bir toplumu dizilerden yapılmış bir panoptikona çeviren dizilerden şikayetçiyim.
Her sahte, her ahlaksız şey olağanüstü prim yapıyor.
Ama prim yapmıyor bir türlü edebimiz. Takvamız. Şahsiyetimiz. İslam kardeşliğimiz. İnsana ve yaratılmış olan her şeye saygımız. Namusumuzu korumamız. Bedenimize ve ruhumuza dair hiçbir şeyin satılık olmadığına dair inancımız. Bunların ‘piyasası’ yok.
Ama iyi ki Allah var.
Venhar Yorum