Yasmin Mogahed Amerika’da yaşayan bir alim. Ruhaniyet, psikoloji ve kişisel gelişim dallarında uzman. Üniversite eğitimini Wisconsin-Madison Üniversitesi’nde Psikoloji dalında tamamladı, aynı üniversitede Gazetecilik ve Kitlesel İletişim alanında master yaptı. InFocus News’ta yazılar yazdı, şu an Huffington Post gazetesinde yazıyor. Al-Maghrib Enstitüsü’nde eğitmen olan ilk kadın oldu. Daha önce Cardinal Stritch Üniversitesi’nde okutmanlık yapmıştı. Yaptığı motive edici konuşmalarıyla uluslararası arenada tanınır hale geldi. Kalbini Islah Et adlı kitabı tüm dünyada okunuyor. Daha çok ruhaniyet ve kişisel gelişim üzerine odaklanıyor, kendi sitesinde makalelerini, şiirlerini ve konuşmalarını yayınlamaya devam ediyor.
Aşağıda 22 Ocak 2020 tarihinde Facebook sitesinde yayınladığı bir makalesini bulacaksınız. İyi okumalar.
***
Gözler
Çok rahatsız edici bir alışkanlığın toplumumuzda yayılmış olduğunu gözlemliyorum.
Bedenin efendisinin kalp olduğuna dair Kur’an’dan ve hadisten çok geniş ölçüde bilgi bulmak mümkündür. Sağlam bir kalp (kalb-i selim) kişiyi düzgün bir yaşama yöneltir, hem bu dünyada hem de ahirette başarıya ulaştırır. Hasta veya ölü bir kalp de bunun aksini yapar. Kişiyi yozlaşmış, bozuk bir hayata iter, hem bu dünyada hem de ahirette kaybettirir.
Fakat çok önemli bir nokta var ki bugün tamamıyla kaybolmuştur. Unutmayın, kalbe giden yollar ve kalbe açılan kapılar vardır. Gönülden inanıyorum ki bireyler, çiftler, aileler ve ümmet olarak kollektif bir şekilde bugün çektiğimiz ızdırabın büyük bir bölümü kalbin en mühim kapılarından birini ihmal etmemizden kaynaklanıyor: Gözler.
Günümüzde sürekli olarak görsel tahriklerle bir tür bombardımana maruz kaldığımız bir dünyada yaşıyoruz. Her yönden ve tüm ekranlardan. Ve “gözlerimizi koruma tasavvurunu” tamamen kaybettik. İç dünyamızın haremine neyin gireceğine izin verme hususunda seçici olma fikrini tamamen külliyen yitirdik. Kapıları herkese ve her şeye sonuna kadar açıp mutlak bir erişim izni verdik.
Evimizin kapılarını gece gündüz ardına kadar açık bıraksaydık ne olurdu, evimize neler girerdi, hayal edebiliyor musunuz? Hayvanlar, hırsızlar, katiller, tecavüzcüler… En kutsal mekanlarınıza serbest giriş izni verdiğinizi düşünebiliyor musunuz? Şu an kalplerimizin başına gelen tam da budur. Herhangi bir filtremiz ya da korumamız kalmadı. En mahrem alanımızla ilgili tam bir açık kapı siyaseti uyguluyoruz: Kalplerimiz.
Uygun olmayan herhangi bir şey sosyal medyada, bilgisayarda ya da televizyon ekranında karşımıza çıktığında kapıyı kapatıyor muyuz ? Yoksa bu mukaddes mekanımıza serbestçe girmesine izin mi veriyoruz?
Neden toplumumuzda (Amerika) pornografi bağımlılığı salgın bir hastalık haline geldi? Neden yaşamımızı, evliliğimizi ve ailemizi mahvetmesine izin veriyoruz? Zina neden bu derece yaygın hale geldi? Neden cinsel ahlaksızlık içine batmış durumdayız? Evliliklerimizde ve hayatımızda şükrü ve rıza halini niçin kaybettik? Verilen nimetlerle, yaşamımızla, nefislerimizde neden tatmin bulamıyoruz?
Çünkü: Kalplerimi zehirledik. Ve bu zehirleme gözlerle başladı. Porno gibi aşırılıklara düşmeyenlerimiz bile dahil olmak üzere “bakışları indirme” mefhumu yaşadığımız kültürde tamamen yok oldu. Sürekli olarak internette karşı cinse ait fotoğrafları inceleyebildiğimiz bir Instagram kültüründe yaşıyoruz. Bu tamamen normalleşti. Evli çiftler de buna dahil. Fakat bu bir zehir. Tam manasıyla zehiri kalplerimize akıtıyoruz. Ve ilişkilerimize de tabii ki.
Kalplerimizi öldürüyoruz. Unutmayın ki Allah yarattığı varlığı çok iyi tanıyor. Allah’ın erkeklere ve kadınlara gözlerini korumayı emretmesinin bir sebebi var (Nur 30-31). Sadece zinadan kaçınmayı değil, zinaya yaklaşmayı bile yasaklamasında bir hikmet var (İsra 32).
Yasmin Mogahed (Eğitmen – Yazar)
AlMaghrib Enstitüsü – Houston / ABD
Mustafa Tarhanacı Dünya Bizim için tercüme etti