Bu sefer dirseği, herkesi kör, alemi sersem sanan bir miktar amiral artığı vasıtasıyla yedi Türkiye. Herifler resmen bir muhtıra yazıp, racona uygun saatte yayınlıyorlar, muhtıra olarak anlaşılması için de ellerinden geleni yapıyorlar. Akıllarınca da kurnazca hareket ediyorlar: Bildiri tutar da, ‘muhtıra’ rüzgarı estirir, hükümeti telaşa sardırırsa kasım kasım kasılacaklar. Rütbelerini okşayacaklar itina ile ve bir anda dünyanın ilgi odağı olacaklar. Yok eğer tutmazsa, “bildiriyi uyku sersemi iken okumuşlar” deyip, işi pişkinliğe vuracaklar. Meğer adamlar darbe filan kastetmemişler, uyku sersemliğiyle okuyanlar öyle sanmışlar…
Bu işler böyle yürüyor. Tutarsa kahraman, tutmazsa salya sümük mağdur olacaklar. Nasıl olsa onların da salyalarını yalayacak haddinden ziyade zerzevat bulunur. Bu zerzevatlar kendilerini hemen anında ele verdiler. Rejimi, ebedi ve yarı ebedi şeflerinden sonra ellerinden kaçıran ve bir türlü ağız tadıyla han-ı yağma edinememenin hırçınlığıyla kuduran sol Kemalist vesayetçiler tabi ki ve asla, kendi meşreplerinden gelen darbe ataklarına darbe lafını kullanmayacaklar. Zira kalpleri bu format üzere mühürlenmiştir. Zira inkar, kıvırma dinlerine zarar verecek değil.
PKK, CHP, sol-Kemalist birtakım dernekler ve mihraklar vd. muhafazakâr demokrat hükümet karşıtlığında müttefikler. Ne pahasına olursa olsun mevcut hükümet gitmeli havasındalar. CHP’nin başkanı, korsan bildiriye karşı bir çift söz edeceğine, halkın açlığından filan dem vuruyor. Halkın sefaleti onu çok ilgilendiriyor ya…
103 ya da 104 amiralin imzasıyla yayınlanan bildiri, ABD başkanının seçilmeden önce sarf ettiği, Türkiye’de muhalefetle çalışacağız sözünü akla getirmektedir. Fakat bu işler o kadar ilginçtir ki, ABD yönetimi şayet muhalefetle çalışıyorsa, bu aslında Türkiye’deki muhalefeti gerçekten sersem ve tam anlamıyla bir piyon yerine koymaktan ibarettir. Çünkü ortalama bir akla sahip bir muhalefet adamı anlamıştır ki artık ülkede darbe kelimesi kadar hiçbir kelime toplumu germemektedir. Darbe teşebbüsü, darbeyi kinaye eden muhtıralar, bildiriler vs. hele de 15 Temmuz 2016 vakasından sonra toplumun sadece bunu yapanlara kin ve öfkesini artırmakta, ulusalcı ve milliyetçi tepkileri daha da bileylemektedir. Yani muhalefet denilen ‘boş kale’ mütemadiyen kendi boş kalesine gol yağdırmakta, muhafazakâr partinin yönettiği rejimin ömrünü uzatmaktadır.
Anadan doğma basiret körü muhalefet cephesinin en sahici kazançları şudur: Her bildiri/muhtıra ya da darbe imasında İslamcı denilen zümrenin rejime bağlılığı daha da artmaktadır. Artık armudun sapı, üzümün çöpü dememekten yana, mevcut hali her neyse bunu ‘dış düşmanlara’ yem etmeyelim diyenlerin sayısı artmakta hem de ‘İslamcı’ adının gerektirdiği siyasal hedefler her neyse, onlardan da dokuz talakla boşanmalar yoğunlaşmaktadır.
Hasılı ülkede yeni bir olay olmuş sayılmaz. Demokrasinin safları bir kez daha sıkı tutulmuştur. İslamsız bir hayata fit olmalar pekişmiştir. İslamsız politikaların makbuliyetine olan iman tazelenmiştir. Mevla görelim neyler.