16 Mayıs 2025 - Cuma
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Bilgi & Hikmet

Venhar Yorum: Nereden Nereye Bakarlar?

Akıp giden hayata, varlığa ve sosyal olaylara.. Nereden bakmalı, Nasıl bakmalı, Ne amaçla bakmalı? Birilerinin, ‘bak!’ dediği yerden mi bakmalı? Birilerinin ‘bak!’ dediği yere mi bakmalı? Birilerinin bak dediği yere özellikle dikkat etmeli mi? Yoksa, hiç kimsenin nereden ve nereyi işaret ettiğine hiç aldırış etmemeli mi? Bir soru da şu: İnsan, neye nasıl bakacağını gayet iyi bilebilecek, kimsenin rehberliğine ihtiyaç duymayacak ‘özerk’ bir varlık mıdır?

Yazar: Venhar Haber
5 Ağustos 2019
Kategori: Bilgi & Hikmet, Venhar Özel, Venhar Yorum
0 0
0
Venhar Yorum: Nereden Nereye Bakarlar?
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Akıp giden hayata, varlığa ve sosyal olaylara

Nereden bakmalı,

Nasıl bakmalı,

Ne amaçla bakmalı?

Birilerinin, ‘bak!’ dediği yerden mi bakmalı?

Birilerinin ‘bak!’ dediği yere mi bakmalı? Birilerinin bak dediği yere özellikle dikkat etmeli mi?

Yoksa, hiç kimsenin nereden ve nereyi işaret ettiğine hiç aldırış etmemeli mi?

Bir soru da şu: İnsan, neye nasıl bakacağını gayet iyi bilebilecek, kimsenin rehberliğine ihtiyaç duymayacak ‘özerk’ bir varlık mıdır?

Bütün bu sorulara bir çırpıda ve en doğru cevabı vermek, sanıldığı kadar kolay değil. Kolay olmaması, bu soruların her birinin doğru cevaplarının olmadığı anlamına da gelmez. Önemli olan, o doğru cevapların peşine düşmektir; demir çarık yarılıncaya, demir asa kırılıncaya kadar da olsa…

Birilerinin bizleri (yani bütün insanlığı), kendi istedikleri noktalara, yine kendi belirledikleri noktalardan baktırmak istedikleri, izahtan varestedir. “Benim belirlediğim noktaya bakacaksın!” “Benim belirlediğim şu noktadan bakacaksın!” Demek ki o birileri, ‘bakış’ denilen ölçme-tartma-kavrama eylemini, insanın kendisine bırakılmayacak kadar önemli görmektedir!

Bakış… Yani nazar. Ya da basiret. Bir nokta var, bakmam gereken: Orada ya bir şeyler olmaktadır ya da orada bir ‘varlık’ vardır. İşte o olay ya da varlığa, istesem de bîgane kalamam. Çünkü insan olarak yeryüzünde olan-biten her şey beni alakadar etmektedir. Bu genel yasa, Kitabın, “seni alakadar etmeyen meselelere burnunu sokma!” mealindeki uyarısına tezat değildir. Doğru bakışım ve doğru (adil) ölçüp tartmam, insan olmam hasebiyle bu yeryüzünde felahı yakalamam için gereklidir. Aksi taktirde ben, yeryüzünde hayata vaziyet etme inisiyatifini, yeryüzünün insan görünümlü çakallarına kaptırmış olurum.

İnsan hayata, olaylara ve yaratılışa nereden bakması gerektiğini de bilmeli, nereye bakacağını da bilmeli, nasıl bakması gerektiğini de bilmelidir.

‘İnsan bilmelidir’ derken, kendi tezimizle tezada düştüğümüz sanılmamalıdır. İnsan neye nasıl bakacağı hususunda yalnız ve yardımsız değildir. İnsan mutlak doğru bakışı yakalamaya muktedir, müstakil bir varlık da değildir. Onu var eden büyük güç, hayatının her safhasında kendisine yardımcıdır. İnsan, kendisine tenezzül(!) edip, önünde huşu ile eğildiği sürece, O büyük Kudret’ten her türlü nazar ve basiret yardımlarını alacaktır.

Bir tek konu üzerinden, bakış zaviyelerinin, bakanlara göre nasıl ve neden değiştiğine dair çok net çıkarımlar edinebiliriz: Allah yeryüzünde bir insan (halife) yaratacağım buyurduğunda meleklerin bulunduğu konumdan bu hadise nasıl görünmüştü? Meleklerin zaviyesinden ufukta, kan akıtan ve bozgunculuk yapan (çürütücü) bir varlık görünüyordu. Oysa kendileri tam tersine, Allah’a sırf itaat ve Allah’ı tesbih eden varlıklardı. Bu durumda insan denilen bu canavarı yaratmak ‘gerekli’ bir şey miydi? Allah katında ise adeta, ‘bilmediğiniz şeyler var!’ mealli bir tavır ile, her şeye rağmen insanın yaratılmasından yana bir irade vardı.

Aynı insan bu sefer, meleklerin secde etmelerinin konusu oluyordu ve melekler zaviyesinden, kan akıtıcı ve bozgunculuk yapıcı niteliğine rağmen insana secde etmekte hiçbir beis görülmüyordu. İblisin baktığı yerden ise diretmek, tekebbür, enaniyet, haksız kıyaslar ve üstünlük taslamak gibi ‘karanlık’ hissiyatlar görünüyordu. İblis’in zaviyesinden bakılınca, üstünlük-aşağılık meselesi ya da ham maddesi çamur olanla ateş olanın farklılığı gibi bir mesele(!) çıkıyordu ortaya.

Son derece öğretici, baştan sona hikmet olan bir diğer kıssa, bakış açısının A’dan Z’ye tüm meselelerine ışık tutacak niteliktedir. Musa (a.s), Allah tarafından kendisine ilim verilmiş bir kul ile bir yolculuğa tabi tutulduğunda ilim verilen kul bir çocuğu öldürür, bindikleri gemiyi deler ve yıkılmakta olan bir duvarı (o köyden kimse kendilerine, muhtaç oldukları yiyeceği vermemelerine rağmen) onarır, yıkılmaktan kurtarır. Bu üç olay Musa (a.s) zaviyesinden ‘insanca’ görünür. Yani her ‘ortalama’ insan bu üç olaya nasıl tepki verirse, Musa da aynı tepkiyi verir. Demek ki normal şartlarda bu üç hadise aynen Musa (a.s) tarafından algılandığı gibi algılanır, bunda şaşılacak bir durum yoktur, bilakis insanidir. İlim verilen kulun zaviyesinden ise konu bambaşka bir görüntüye kavuşmaktadır. Musa (a.s) bir nebî olduğu halde, onun bakış açısı ile ilim verilen kulun bakış açısı arasında, neredeyse hiçbir alaka yoktur. Peki, Musa (a.s) bakışlarında hata mı yapmıştır, yanlış mı yapmıştır, isabetsizlik mi etmiştir? Hayır, bunların hiçbiri değildir.

Kanaatimiz odur ki, alim kul ile olan, bu üç hadisenin vukuu sürecini kapsayan ‘yolculuk’ vasıtasıyla önce Musa (a.s)’a, onun vasıtasıyla da biz kullara bir ‘bakış açısı inceliği’ öğretilmek istenmektedir. Buna bakış açısı bilinci, farkındalığı, uyanıklığı v.b. de diyebiliriz. Demek ki olan-biten şeylere, sıradan bakmanın ötesinde bir bakış daha vardır/mümkündür. İnsan Musa (a.s) gibi bir beşer olarak, perdenin bu tarafından, perdenin arka tarafına geçmeli anlamını çıkartmıyoruz. Zira bu, ilgili kıssanın mesajı olmadığı gibi, İslam’ın akidevi esaslarını da altüst eder. Ontolojik olarak da, perdenin arka tarafına geçmek mümkün değildir. Ama bu kıssa vesilesiyle biz insanlara, olaylara ve oluş alemine bakarken, sıradanlıktan bir nebze de olsa kurtulmamız, olayların arkasındaki asıl sebebi keşfetmeye, hikmeti kavramaya çalışmamız, içyüzünü bütünüyle kavrayamadığımız durumlar karşısında teslimiyet göstererek, sabretmemiz istenmektedir.

**

Bize, bizim cinsimizden olan ve bizden daha akıllı, bizden daha zeki, bizden daha hünerli olmayan bazı varlıkların nereye bakmamızı, nereden bakmamızı, niçin ve nasıl bakmamızı öğretmeye kalkışmasına asla izin veremeyiz. Çünkü bilemeyiz ama o varlıkların, beşer suretinde şeytan (şeyâtînul ins), şeytanın velisi olmaları pekala mümkündür ve Adem’e secde etmeyen iblisin rolünü oynamaktadırlar.

**

Bugün globalleştiği söylenen dünyada olup biten -istisnasız- bütün hadiseler bir ‘bakış’ın, yorumun, anlayıp-dinlemenin, anlam vermenin, değerlendirmenin, analizin, muhakemenin ve düşüncenin konusudurlar. (Dikkat edilirse tefekkürün, taakkulün, tedebbürün v.b. demiyoruz). İstisnasız bütün olaylar ve olgular, dünyada hükümran olmak, sözü geçmek, insan yığınlarına ve ülkelere söz geçirmek (tahakküm) gibi bir hesabı (toplum mühendisliği) olanlarca itina ile ve etraflıca yorumlanmakta, adeta anlam sağmasına tabi tutulmaktadır. Sağmasını bilirseniz, hadiseler size foşur foşur anlam ‘sütü’ akıtmaktadırlar. Sağıma tabi tutulan olay ve olgular, hayata egemen olmaya çalışanlara stratejik imkanlar sağlamaktadır. Sağmal olaylardan elde edilen ürünler paketlenip, market raflarında satılan ürünler misali iletişim ve eğlence araç-gereçleriyle tüketicilere arz edilmektedirler.

Dünyanın geri kalanları, yani tüketiciler (ki onlar sayısal olarak çoğunlukturlar) ise, olayları, dolayısıyla hayatı/varlığı yani her şeyi onların gözleriyle görmekte, onların kulaklarıyla işitmekte, onların akıllarıyla akletmekte, onların bakış açılarıyla bir anlama büründürmüş olmaktadırlar. Bu durumda ‘yorumlanmış olay’ mamullerini piyasaya arz eden, “ateşten yaratılmış biri, topraktan yaratılmış olana secde etmez!” tavırlılar, sabah-öğlen-akşam değil, günün tüm saatlerinde kendilerine yedirilen mamullerle, istenilen dünya vatandaşı kıvamına erdirilmiş olmaktadırlar. Acı olan, tüketicilerin bu hakikatin de farkında olmayıp, kendilerini uyanık sanıyor olmalarıdır. Hatta kafirleri istihdam ettiklerine inananlarına da rastlamak mümkündür.

BM, NATO, IMF, INTERPOL, IFC, WTO, OECD, WFO, UNESCO, AİHM, Uluslararası Adalet Divanı  gibi çağdaş küresel örgütler (Teoman Duralı), işbu bakış açısı mücadelesinde belki de en işlevsel kurumlardır. Bunun yanında çok sayıdaki küresel iletişim şirketi günün yirmi dört saatinde ama bilhassa bir toplumun en fazla televizyonla trans haline geçtiği saatlerde (prime time), dünyanın dört bir yanından her türlü olayı çekip, en ücra evlere kadar getirmekte, kendi süzgeçlerinden geçmiş ve oldukça profesyonel biçimde işlenmiş, tüketime hazır vaziyetteki ‘haberleri’, Asya ve Afrika insanlarının depolarına doldurmaktadırlar.

**

Bir dana için bir tutam ot, sadece yeşil bir ottur ve o hayvanın iştahını kabartır. Otun dana için başka bir anlamı da yoktur. Onun zaviyesinden ‘görünen’ budur. Akif’in eşeği için de -kendisine, yaydan fırlamış ok misali gelen kurdu görmüş olan eşek- bir tutam ot, biraz daha, biraz daha fazla alınası bir yem olarak görünmektedir. Onun zaviyesinden başka bir şey görünmez. Oysa kurdun zaviyesi farklıdır. İki hayvan arasındaki bakış açısı farkı, bakışla ilgili her soruyu cevaplayıcı niteliktedir.

‘Müminin feraseti’ söylem olmaktan çıkıp, hakikate dönüştüğü gün doğru bakışı elde etmiş olacağız ve bakışımızdaki tüm arızalar tamir edilecektir.

 

Venhar

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Düşmanı Kahretmenin Yolu

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yaşamak Yüklü Kelimeler

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

taşa yaz dalgalanmıyorsa su /suya oku kafa yarmıyorsa taş

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Filibeli Ahmed Hilmi'de Avrupa Siyaset ve Medeniyeti

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde
    15 Mayıs 2025
  • Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta
    15 Mayıs 2025
  • “Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine
    13 Mayıs 2025
  • Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!
    12 Mayıs 2025
  • Geçmişten Günümüze Büyük Bir Yanılgı: Bedelsiz Cennet
    10 Mayıs 2025
  • İsrail’in Gazze’ye Yönelik Son Planı: “Gideon’un Savaş Arabaları” Nedir?
    9 Mayıs 2025
  • Soyu Tükenmek Üzere Olan Gazze’nin Son Çocukları…
    8 Mayıs 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

15 Mayıs 2025
Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta

Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta

15 Mayıs 2025
“Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine

“Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine

13 Mayıs 2025
Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!

Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!

12 Mayıs 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist