28-29 Haziran’da Japonya’nın Osaka kentinde G20 zirvesi toplandı. G20 ülkeleri G7 (gelişmiş 7 ülke)nin himayesinde belirlenen diğer 13 ülkenin de katılımıyla gerçekleşen bir toplantıdır. Yani bir yanıyla gelişmiş diğer yanıyla gelişmekte olan diye tanımlanan ülkelerin birlikte düzenlediği ortak bir toplantıdır. Bu zirveye katılan 20 ülkenin hem maliye bakanları hem de merkez bankası başkanları da bu zirveye katılırlar. Ayrıca Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (WB), Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Miletler (BM) gibi uluslararası örgütlerin temsilcileri de zirveye katılıyor. Amaç sürdürülebilir ekonomi üzerine çalışmak ve ticari faaliyetlerin her türlü denetimden arındırılarak bütün yönetimlerin liberal ekonomik yönetime biat etmesini sağlamaktır.
G20 zirvesine katılan ülkeler dünya gayrisafi hasılasının beşte dördünü, dünya ticaretinin ise dörtte üçünü temsil ediyor. Dünya nüfusunun üçte ikisi de bu ülkelerde yaşıyor. Her ne kadar bu denli gelişmiş bir ülke görünümü verseler de aslında durum halklar açısından pek öyle değildir. Bu ülkelerde yaşayan halkların büyük bir çoğunluğu asgari ücretle çalışan ve sisteme kredi borçlarıyla göbeğinden bağlanmış kendini özgür zanneden köle topluluklardan oluşmaktadır.
G20 ülkeleri liberal ekonomiye biat edenlerden oluşmaktadır. Her türlü denetimden beri olarak dünyada istedikleri her şeyi yapabilme gücünü de ellerinde tutmak isterler. Çünkü sermayenin önüne sınır kabul edilemez. Birleşmiş Milletler, Nato, para fonları ve Uluslar arası ticaret kurumları bu sömürüyü daim kılmak için her daim el sıkışmışlardır. Dünyanın iklim dengesinden tutun da, doğanın kirletilmesine ve doğadaki hayvanların soylarının kurutulmasına varıncaya kadar her türlü kötülüğü insanlığa reva görecek derecede insanlıkdan çıkmışlardır. Hem kundakçıdırlar hem de itfaiyecidirler. Dünyayı gözlerini kırpmadan ateşe verirler ama bu ateşi söndürecek tek topluluğun da kendileri olduğunu iddia ederek kurtarıcılığa soyunurlar. Adeta yeryüzünün ilahı gibi davranırlar, istediklerini açlıkla yüzleştirir, istedikleri ülkelerin doğal kaynaklarına çökerler, istedikleri zaman da dilediği ülkeleri kan gölüne çevirirler. Kapitalizmin vahşi hayvanları olarak sahnedeki yerlerini hiç terketmezler. Daima görünür olmaktan ve hükmetmekten büyük keyif alırlar.
Türkiye’de G20 zirvesine katılan ülkelerdendir. Kimileri Türkiye’nin bu zirvede yer almasını bir gurur olarak görebilir. Ama İslam’a gönül verenlerin bu zirveye katılmış olmayı bir izzetsizlik olarak göreceği malumdur. Zira İslam servetin belli ellerde dolanarak halklar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesine karşıdır. Oysa bugün kapitalizmin hükmettiği ülkelerde -ki buna Türkiye’de dahildir; halklar açlık korkusuyla yüzleştirilerek her türlü ahlaksızlığa payanda kılınmaktadır. Açlık korkusu yüzünden çocuklarını İslam’a karşı duyarsız ama paraya ve dünyevi istikbale karşı uyanık kılan aileler varedilmiştir. Aile yok edilmiş, bireysellik pompalanmış ve para için her türlü fuhşiyat meşru hale getirilmiştir. Sermaye birilerinin elinde toplandıkça sermayeye uzak kalanlar bu sermaye sahiplerinin köleleri haline gelmişlerdir.
G20 parasal olarak gelişmiştir ama o ülkenin halkları değil yalnızca o ülkelerin belli başlı sermayedarları parasal bir büyüme yaşamıştır. Sermayedarlar kazanmıştır ama insanlık kaybetmiştir. Hem de bir avuç sırtlan sürüsüne karşılık kocaman insanlık ailesi yokedilmiştir. Kapitalizmle yönetilen bir dünya düşünün ki yüzde birlik kesimin serveti yüzde 99’luk kesimin servetine eşit olsun ve bunun adını gelişmişlik koyalım! Kapitalizmle yönetilen ülkelerin her biri için de durum farklı değildir maalesef. Türkiye kapitalist düzene biat etmiş ve İslam’ın vazettiği değerlerden kendini arındırmış bir şekilde yoluna devam ederken halkını da kapitalizmin çarkları içinde öğütmeye devam etmektedir. Türkiye’yi G20’nin aile fotoğrafı içinde görmekten keyif alanlar, izzeti ve şerefi ABD, Rusya yahut Avrupa ülkelerinin başkanlarıyla sarmaş dolaş olarak onlarla kucaklaşmada bulanlar bilmelidirler ki tüm izzet ve şeref yalnızca Allah’a, resullerine ve onlara gönülden iman etmiş müminlere hastır. Bunu unutmadan ve unutturmadan yaşamına devam edenlere selam olsun…
Venhar Haber