Bâtılı Tasvîr Gerekmez
Müslüman olmamızın bir gereği olarak bâtılla mücadele konusunda hepimiz kendimizi sorumlu hissediyoruz, hissetmeliyiz de. Günümüz şartlarında da bâtılla mücadelenin kapsamını büyük oranda sosyal medyaya hasretmiş durumdayız. Daha doğrusu sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, hatta eşle dostla paylaşmadıklarımızı bile burada paylaşmaya alıştığımız için cihadımızı da buraya taşıdık gibi gözüküyor. Hepimizin samimâne, hâlisâne bir çaba içinde olduğumuz varsayımıyla konuşacak olursak dahi bize acilen bir “sosyal medyada bâtılla mücadele rehberi” gerekiyor. Çünkü kaş yapayım derken göz çıkaranlarımızın sayısı gün geçtikçe artıyor.
Benim böyle dört başı mamur bir rehber yazabilecek yetkinliğim yok doğrusu. Fakat bâtılla mücadelenin zedelediğimiz, yıprattığımız, şanına halel getirdiğimiz iki noktası olduğunu düşünüyorum: Birincisi bâtıldan sakınmamak, ikincisi de bâtılı tasvir, yani bâtılın görünürlüğünü artırmak.
1. Bâtıldan sakınmamak
Başlarken bâtılla topyekûn mücadelede kendimizi sorumlu hissetmemiz gerektiğini söylemiştik. Fakat bu herkesin her meseleyle ilgileneceği şeklinde anlaşılmamalı. Zira mümin kendisini zihnen, kalben, ahlaken bâtılın yıkıcı zararlarından koruyabilecek kabiliyette değilse -ki bu kabiliyet ancak temeli sağlam bir dinî eğitim ve öğrenilenlerin hayata tatbiki ile edinilebilir- mümkün mertebe bâtılın semtine dahi uğramaması onun için en sıkıntısız tutum olacaktır. Çünkü bâtılın çürütücü bir özelliği vardır; tıpkı bir tane çürük elmanın bir sepet sağlam elmayı çürütebildiği gibi. Bu yüzden çürümemek için çürük olandan uzak durmak gereklidir.
Ne var ki şimdilerde örneğin deizm, ateizm gibi kelâmî konulara vukufiyet isteyen meselelerle dahi “rehbersiz bir şekilde” yüzleşmeye kalkıyoruz ve bâtıldan sakınmak ilkesini ıskalıyoruz. Bu hususlara ilişkin malûmat edinmek isteniliyorsa şayet, bu yola asla alanın uzmanı bir ilim adamının rehberliği olmadan çıkılmaması gerektiği bilinmelidir. Bu nitelikte bir rehberin daima bir telefon kadar yakınınızda olması gereklidir. Çünkü bâtılla bu türlü mücadele yolu engebelidir, meşakkatlidir. Zaman zaman tıkanır ve bazen o yolu tek başımıza açacak gücü kendimizde bulamayıp ya başkasından yardım alma ihtiyacı duyarsınız ya da yol hiç açılmayacak zannedip tarîk-i müstakimden çıkarak başka yollara saparsınız…
2. Bâtılı tasvir etmek
Sosyal medyada bâtılla mücadele ederken öyle bir faul yapıyoruz ki adeta bu faul penaltıya dönüşüyor ve karşı kaleye gol atmak isterken golü kendi kalemizde görüveriyoruz. Bu faul bâtılı görünür kılmaktır.
Mücadele ettiği şeyi şöhrete kavuşturmak günümüz insanının en büyük açmazlarından bir tanesi. Sözüm ona bâtıl bir fikirle mücadele ederken bu mücadele bir noktada öyle bir hal alıyor ki adeta zevâlini murâd ettiğimiz fikrin reklamını yapıp müntesiplerinin artmasına sebebiyet veriyoruz. Yahut özellikle gayr-i ahlâki bir durumu eleştirirken o durumu boy boy fotoğraflarla izah etme yoluna gidiyor ve komik bir şekilde gösterdiğimiz şeyin haram olduğunu söylüyoruz. Bu ise hem bizi görüntülenmesi dinimizce haram olan bir görüntünün dağıtıcısı konumuna getiriyor hem de onu görüntüleyenleri günaha sokup ahlaksızlığın dolaşımda tutulmasına sebep oluyor.
Sonuç
Sonuç olarak şunu bilmeliyiz ki bâtılla mücadeleye ilmî anlamda istidadı olmayan bir kişi bu mücadeleye madden-zenginliğiyle ya da manen, yani dualarıyla farklı şekillerde destek verme yollarını seçmeli. Yoksa “bâtılı bitireceğim” diye onu gözler önüne serip farkındalık oluşturmamalı. Hele hele görüntülenmesi haram olan görselleri hangi amaçla olursa olsun asla paylaşmamalı.
Yazımızı çok sevdiğim şu duayla bitirelim:
“Allah bizleri Hakk’ı hak bilip Hakk’a bağlanan, bâtılı da bâtıl bilip ondan uzaklaşan kullarından eylesin.”
Dünya Bizim / Celalettin Alkan