Türkiye varsın G20 zirvesini, Erdoğan ve heyetinin Trump karşısında nasıl oturduğundan, İstanbul Belediyesinin yeni başkanının Binali Yıldırım’a yaptığı çay davetinin halen geçerli olup olmadığından v.s. konuşadursun; ABD başkanı Trump’ın damadı Jared Kushner, İsrail-Filistin meselesinin sözde çözümü için geliştirdiği “Yüzyılın Anlaşması” planı kapsamında, ilk organizasyon olduğu ifade edilen “Refah İçin Barış” isimli çalıştayı gerçekleştirdi. ABD’nin yoğun koordinasyon ve katkıları ile 25-26 Haziran’da Bahreyn’in başkenti Manama’da üstelik sessiz sedasız!
İran, Filistin, Lübnan ve Irak çalıştaya katılmayı reddederken hatta bu projenin art niyetini dillendirirken, kendilerinden tam da beklendiği şekilde Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Bahreyn, Ürdün, Fas, ABD ve tabii ki İsrail çalıştaya katılım sağladı. Hatta ve hatta çalıştayın kısmi moderatörlüğünü bizzat ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı ve Başdanışmanı Jared Kushner gerçekleştirdi. Hemen burada şunu da vurgulayalım, söz konusu çalıştaya katılım sağlayan ülke basını ve ABD ısrarla “Ekonomi Çalıştayı” şeklinde isimlendirdi. Orijinal ismi “Peace to Prosperity Workshop”.
Çalıştay öncesinde Beyaz Saray basın ofisi yaptığı açıklamada, “Refah için Barış, Filistin halkı ve bölge için müreffeh bir gelecek için daha istekli ve başarılabilir çalışmalara fırsat tanıyacaktır” ifadeleriyle ABD’nin iyi niyeti(!) dünyaya ilan olunuyordu ki arkasında art niyet aranmasın.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve Eski Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal de çalıştaya sert tepki gösterdi. Filistin halkının, Yüzyılın Anlaşması’nın gerçekleşmesine izin vermeyeceğini belirten Meşal, “Yüzyılın Anlaşması, şüpheli ve zehirli olmasının yanı sıra Filistin ve Kudüs’ün satışı için Arapların paralarıyla bölgeye verilen bir rüşvettir.” ifadelerini kullandı.
Lübnan ve Batı Şeria’da Hamas’ın öncülüğünde çalıştayı protesto eden çeşitli eylemler yapılsa da program aksamadan gerçekleştirildi.
Böyle Damat Her Başkana Nasip Olmaz!
New York’un en zengin Yahudi ailelerinden birinin oğlu Jared Kushner. Başta, Suud’un Veliaht prensi Selman ve yine BAE’nin Veliaht prensi Muhammed bin Zayed’le olan yakın dostluğu, Ortadoğu ile ilgili tüm ilişkilerin gelişmesinde ciddi katkı sağlamakta. Trump başdanışmanı olarak atarken bunları dikkate almışa benziyor. Çalıştayda moderatörlük yaptığı sırada Arap liderlerin onu pür dikkat dinlemesi bölgenin mimarı olarak Kushner’in karizmasını artırıyor. Bakalım Ortadoğu’nun barışı için damat daha başka hangi Yahudilikler yapacak..
Çalıştay’ın Amacı ve Filistin’in Akıbeti
Çalıştayın açılış konuşmasında Kushner; Filistin ve Orta Doğu için şu ana kadar ki en kapsamlı ekonomi planını hazırladıklarını söyledi. Kushner, planının büyümeye sebep olacağını, işsizliği %10 düşüreceğini ve yaklaşık 1 milyon iş imkanı yaratacağını dile getirdi. Ayrıca Kushner, ABD’nin İsrail-Filistin meselesinin çözümünde, 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletini kabul eden ‘Arap Barış Girişimini’ izlemeyeceğini ifade etti.
Filistin ve komşu ülke ekonomilerine yaklaşık 50 milyar dolarlık yatırımın hedeflendiği çalıştayda; Filistin’in ekonomisine yaklaşık 28 milyar dolar, Ürdün’e 7.5 milyar dolar, Mısır’a 9 milyar dolar ve Lübnan’a 6 milyar dolar dağıtılması öngörülüyor. Dolar vaatlerinin gerçekleşmesi için ise, İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Hamas arasında, işgal altındaki Batı Şeria’da yer alan Yahudi yerleşim birimleri dışındaki topraklar ile Gazze Şeridi’nde “Yeni Filistin” adlı bir Filistin devleti kurmayı öngören üçlü bir anlaşmanın imzalanması ve bu devletin de gelecek yardımları kabul etmesi gerekiyor. Maddeler arasında Filistin’deki Müslümanlar aleyhine daha bir çok husus bulunsa da özeti bu… İran’ın da belirttiği gibi esasında bu plan tam olarak “Yüzyılın İflası” veya Filistin’in yok edilişi…
“Batı Şeria ve Gazze için doğru koşullar şunlardır: (i) özel sektör öncülüğünde büyüme ve iş olanakları sağlama, mali dengesizlikler içeren ve finansal istikrarın sağlanmasına odaklanan Filistin otoritesinin kapsamlı reformları; (ii) İsrail’in hem Batı Şeria’da hem de Gazze’de mal ve insanların sermaye hareketleriyle ve dünyanın geri kalanıyla olan ticaretiyle ilgili kısıtlamaları hafifletmek; ve (iii) doğru yatırım türlerini sağlamak için uluslararası ve bölgesel bağışçılardan daha güçlü finansal destek, büyümeyi hızlandıran, Filistin İdaresinin reformlarını destekleyen, Gazze’nin istikrara kavuşmasına yardımcı olan ve iş yaratan yatırımlar. Bu koşulların yerine getirilmesi, Batı Şeria, Gazze ve bölge ekonomisinin canlanmasına yardımcı olacaktır.” Yani bütün dertleri esasında; güvenlik sorunlarından dolayı ekonomik daralma yaşayan veya yaşamasından endişe edilen İsrail’in rahatlıkla yabancı yatırımcı alabilmesinin ve ekonomik büyümesinin önünü açabilmek.
İşin ilginç tarafı ise, yüzyılın planında bu yatırımların %20’sinin ABD, %10’unu AB ve %70’inin ise ağzının suyu aka aka çalıştaya katılan Arap burjuvası tarafından yapılacağı öngörülmüş bile. Yani Arap dünyası bağımsız bir Filistin’i ayağa kaldıralım diye paralarını kullanmak yerine, ABD tarafından İsrail çıkarları için bölünmüş bir Kudüs üzerinden ceplerini doldurmaya gelince ön sıralarda koşmuşlar.
**
“Yeni Filistin” devletinde, Hamas’ın da diğer kurulacak partiler gibi seçime eşit katılma hakkı olacağı gibi son derece masum ve adaletli görünen zehirlerini, Filistinli yeni kuşakların zihinlerine derç edip, İslam’ın nurunun görülmesini engellemeye çalışmaları daha uzun yıllar sürecek bir proje olacağa benzemektedir. Allah’ın buyruğuna ram olmak isteyen bir halk yerine, yapılacak yatırımlardan gelen üç-beş kuruşla varlığın konforunu sürmeye başlayacak ve Amerikan demokrasisinin lezzetine varacak olan Filistin halkının da liberalleşmesinin böylece hallolacağını düşünmektedirler. “Ey Filistin Halkı! Akıllı olursanız, siz de para kazanırsınız.” demek istemektedirler yani. Örneğin 2018 yılı Nisan ayında Yahudi temsilcilerle bir araya gelen Muhammed b. Selman: “Filistinliler ya pazarlık masasına oturacaklar, ya da çenelerini kapatıp şikayet etmeyi bırakacaklar” diyerek bunu açıktan dillendirmiş oldu.
**
Görünen o ki Filistin halkı önümüzdeki günlerde daha sıkıntılı süreçlerden geçecek, hayatlarını devam ettirme uğruna davalarından, Mescid-i Aksa’dan, topraklarından ve bir tek ilahları olan Allah’tan vazgeçip başka kulplara sarılmaları hususunda daha da fazla imtihanda olacaklardır. Şeytan’ın o günlerde sağdan yanaşıp, “Ne yapalım, denize düşen yılana sarılır” dedirtmek için elinden geleni yapacağını biliyoruz da, biz Müslümanların ne yapacağını bilemiyoruz. Rabbimiz, başta Filistinliler olmak üzere tüm Müslümanların mücadele azmini arttırsın ve ayaklarımızı sabit kılsın. Basiretimizi arttırsın. Yasir ve Sümeyyeler gibi bu uğurda can verebilme dirayeti versin…
Venhar Haber