Akit TV ekranlarında yayınlanan Derin Gerçekler isimli programda gündeme dair açıklamalarda bulunan Abdurrahman Dilipak, McKinsey şirketine danışmanlık görevi verilmesine güya tepki göstererek AK Partiyi uyardı. ‘Vazgeçmezlerse AK Parti’ye de Erdoğan’a da yazık olacak’ diyen Dilipak’ın halen sistemin özüne değil, işleyişine yönelik eleştirilerinin bir sonuca varacağını söylemek güç…
“Bu iktidara hep destek oldum” diyerek bir anlamda özitirafını da yapan Dilipak, aynı zamanda “…ama yanlışa karsı çıkarım” sözünü de ekleyerek güya duruşu sahibi falan olduğunu satır aralarına gizlemeye çalışmış.Başka bir ifade ile, Abdurrahman Dilipak ve Mckinsey Eleştirisi Örneği üzerinden “Popüler gündem tartışmalarını kendini aklamada kullanma üzerine bir deneme” de diyebiliriz… Zira, Dünya kamuoyunda hakkında konuşulan kötü referanslar ayyuka çıkmış iken, bu firmayı ülkede danışman olarak görmenin ülkeye hayr getirmeyeceğini tahmin etmek hikmet gerektirmeyeceği gibi söylemek de cesaret işi olmasa gerekir.
Ayrıca Dilipak; “Ya ben kendimi inkar edeceğim ve AK Partililere şirin gözükeceğim, ya da susmayacağım.” sözleri, sanki şimdiye kadar verdiği desteklerle kendini inkar etmemiş, AKP’ye şirin gözükmemiş veya alkış çalmamış birisi olarak lanse etmeye çalışsa veya geçmişi kamufle etme güdüsünde olsa da, akıl sahibi Müslümanların yaşanan süreci iyi okuduğunu ve dersler çıkardığını da unutmamak gerekir. En doğrusunu Allah bilir…
Venhar
Dilipak programda şu ifadeleri kullandı;
”Ya ben kendimi inkar edeceğim ve AK Partililere şirin gözükeceğim, ya da susmayacağım. Bu iktidara hep destek oldum ama yanlışa karşı çıkarım. McKinsey’in FETÖ’den farkı yoktur. ENRON’a danışmanlık yapan bir kirli şirketi Türkiye’ye sokamazsınız. Bunu yapamazsınız. Sokarsanız cehennemin dibine kadar yolunuz var. Geçmişte Irak tezkeresine karşı çıkmıştım. Doğru bildiğimi yaparım ve yapmaya devam edeceğim. Bunlar ne savunma sanayinizi bırakırlar ne tarımınızı. IMF gelse bunlardan daha kötü olmaz. Bunlar sahtekar, bunlar dolandırıcı. Bunlar Rorschild’lerin truva atı.
Büyük bir komplo ile karşı karşıyayız. Ben McKinsey’e karşı çıkarken Tayyip Erdoğan’ı savunuyorum. Bu böyle devam edemez. Yanlış atamalar var. Bu atamalar da komplonun bir parçası. Türkiye’yi Birleşik Arap Emirlikleri’ne ve Suudi Arabistan’a benzetecekler. Erdoğan’ın da buna izin vermeyeceğine inanıyorum. Bu kafayla giderlerse teğet meğet gitmeyecek. Türk ekonomisi batacak. Eğer önlem alınmazsa Türkiye’ye de Tayyip Erdoğan’a da yazık olacak.”
MCKİNSEY’iN GEÇMİŞİ
Türkiye, McKinsey ile anlaşma yaptığını duyurmasından sonra, şirketin daha önce yaptığı işler yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor. Amerika merkezli firmanın geçmişinde başarı hikayeleriyle birlikte skandallar da sık sık iş dünyasının gündemine oturdu. Enron’u en büyük enerji devi yapan şirket, muhasebe kayıtlarını değiştirerek borçlarını gizledi ve 2001’de iflasına sebep oldu.
Türkiye’nin yeni ekonomi programı bünyesinde kurulan ‘Maliyet ve Dönüşüm Ofisi’ için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar vermesi şirketi Türkiye’nin gündemine oturttu. Ekonominin ayakta durduğunu tüm dünyaya ve yabancılara bir nevi mesaj vermek için yapılan anlaşmanın kapsamı ise henüz netlik kazanmadı. Verilen bu mesajın ardından McKinsey’nin eteğindeki taşlar daha doğrusu, geçmişte yaptıkları bir bir döküldü. Şirket her ne kadar başarılı yönetim hamleleri yapsa da aynı zamanda skandallarla dolu bir geçmişi var.
Profesör James O. McKinsey tarafından 1926 yılında kurulan McKinsey&Company havacılıktan savunmaya, enerjiden medya ve telekomünikasyona kadar çok geniş bir yelpazede hizmet vererek dünyanın en önde gelen yönetim danışmanlık şirketlerinden biri haline geldi. Müşteri portföyünde dev küresel şirketlerinin yanı sıra devletler ve sivil toplum kuruluşları da olan Amerika merkezli firmanın geçmişinde başarı hikayeleriyle birlikte skandallar da sık sık iş dünyasının gündemine oturdu. Davos Zirvesi organizasyonundan, Amerika’yı sarsan Enron skandalına ve Güney Afrika’daki yolsuzluk davalarına kadar McKinsey ismi sürekli duyuldu. McKinsey 2003 yılından beri İsviçre’nin Davos kasabasında her yıl yapılan Dünya Ekonomik Forumu’nun stratejik ortaklığını yapıyor. Danışmanlık şirketi zirvede tartışılacak konu başlıklarından konuşmacı ve katılımcıların belirlenmesine kadar perde arkasından organizasyonun yapılmasında kilit rol oynuyor.
Ayrıca McKinsey’in zirve sırasında seçkin katılımcıların arasından da seçerek sadece davetlileri kabul ettiği partileri de oldukça ünlü. Şirket ABD’nin bir eyaletinde enerji dağıtıcısı olan Enron’a vadeli opsiyon enerji kontratı satışı fikrini bularak ülkenin en büyük enerji ticareti şirketi haline getirdi. Enron’un başarısının mimarı olarak görülen Jeff Skilling, McKinsey’den Enron’a transfer olduktan sonra da danışmanlık firması ile çalışmaya devam etti. Hisse senetleri 1999 yılında yüzde 56, 2000 yılında da yüzde 87 yükselerek Wall Street’in en değerli şirketi haline geldi. Fakat şirketin muhasebe kayıtlarını değiştirerek borçları gizlemek ve altı boş varlıkları tabloda sağlam varlıklar gibi gösterdiğinin ortaya çıkmasının ardından Aralık 2001’de sansasyonel bir şekilde iflas etti.
HAKSIZ KAZANÇ VE HAPİS VAR
McKinsey’in en tepesinde iken aynı zamanda ünlü yatırım bankası Goldman Sachs’ın yönetim kurulunda oturan Rajat Gupta, küresel mali kriz sırasında Warren Buffet’ın bankaya 5 milyar dolar yatırım yapmaya hazırlandığı bilgisini yakın bir hedge fon yöneticisi arkadaşı ile paylaşarak haksız kazanç elde etti. McKinsey’in enerji şirketi Eskom’u sarsan bir skandalla tekrar gündeme geldi. Eski devlet başkanı Jacop Zuma’ya yakınlığıyla bilinen Gupta ailesi hakkında 2016 yılında şirketten 6 ay için yaklaşık 1 milyar rand (70.5 milyon dolar) aldığı ve karşısında bir hizmet vermediği ortaya çıktı.
DEVLETİ KÜÇÜLTMEK İÇİN McKINSEY’İ SEÇERİM
Porto Riko borçlarını ödeyemez hale gelince bir çeşit iflas korumasına başvurmasının ardından borç ödemelerinin planlanması için McKinsey ile on yıllık sözleşme imzaladı ve şu ana kadar 50 milyon dolar danışmanlık ücreti aldı. Öte yandan şirkete bağlı fonların en az 20 milyon dolarlık Porto Riko hazine bonosuna sahip olduğu ortaya çıktı. ABD’de 2012 yılında yapılan başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçilerin adayı olan Mitt Romney, seçim kampanyası sırasında Wall Street Journal gazetesine verdiği bir röportaj sırasında seçilirse devleti nasıl küçülteceği sorusuna McKinsey’i tutarım yanıtını verdi.