Yahudi kavminin geçmişlerinin sürgünlerle dolu olması ve teolojileri, onların acımasızlığının en büyük nedeni…
Göçtükleri her coğrafyada dışlanan, aşağılanan ve itibarsızlaştırılan bir topluluk oldular yüzyıllar boyu…
Tüm bu aşağılanmalara rağmen üstün ırk olma güdüsü onları her dönem dünya coğrafyasında dağınık olsalar da ayakta kalmaya, bulundukları bölgelerin ekonomik ve düşünsel gücünü ele geçirmeye sevk etti mütemadiyen…
Acımasızlıklarını da geçmiş tarihlerindeki atalarından, kutsal kitaplarından ve mevcut eğitim sistemlerinden aldılar…
Tüm bunlar onları patolojik bir vakaya dönüştürdü.
Vahşi, acımasız, kural tanımaz ve kendinden başka her şeyi yok edebilecek barbar ruhlarının temel nedeni bunlar…
***
Öyle ki, teolojileri ve eğitim sistemleri bir korku ve dehşet filmini andırıyor.
Askerler ve halk yediden yetmişe politize ve tek hedefleri ötekini öldürmek, yok etmek.
Hahamlar şurası: “Tevrat, savaş sırasında kadınların ve çocukların öldürülmelerini caiz görmektedir…” fetvasıyla kadın ve çocukların katledilmesini teşvik etmekte; hatta emzikli çocukların dahi öldürülebileceği fetvası verilebilmekte…
Kısa bir süre önce İsrail gazetesi Haaretz’de yayınlanan bir anket İsrail halkının çoğunluğunun, bırakın Müslüman Filistinlileri, kıbti yahudilerle dahi aynı binada yaşamak, onların çocuklarıyla aynı okulda okumak istemediğini gösteriyor. Seçimlerde Arap kökenli İsraillilerin oy kullanmalarını reddediyor ve yasalarla yasaklanmasını istiyor…
Yani, yahudilerin geneli Araplara uygulanan ırk ayrımcılığının farkında ve bilinçli olarak bunu onaylıyor…
***
Şüphesiz tüm bunlara muharref Yahudilik teolojisinin ve İsrail eğitim sisteminin sebep olduğunu görmek gerek.
Tüm Yahudiler ana okulundan itibaren ırkçı politikalar ve derslerle çocukluktan itibaren zihinlerine kazınırcasına yetiştiriliyor.
Onların Filistinli siviller bombalanırken ellerinde bayraklarla kadın erkek çocuk hep beraber sevinç çığlıkları atarak tepinmesi tesadüf değil.
Öyle ki İsrail okullarında Siyonizm ve Yahudi ırkçılığı Siyonist öğretmenler nezaretinde düzenli eğitimlerle Yahudi çocukların zihinlerine kazımakta.
Tüm eğitim kurumlarında Filistinliler asla insan olarak sunulmaz ve Filistin, Filistinli kelimeleri asla kullanılmaz.
Bu kelimeler yerine düşman, saldırgan veya terörist ifadeleri kullanılarak sistematik bir nefret eğitimi planlanır.
Hayat boyu verilen bu eğitim ve öğretim politikaları ile genç İsrail askerlerinin kontrol noktalarında Filistinlilere birer hayvan eğiticisi gibi davranmaları tesadüf değildir.
Keza keyiflerine göre sebepsiz üzerlerine ateş açmaları da zaten vakayı adliyedendir.
Kültürel alanda İsrail edebiyatı da özellikle hikâye roman ve çocuk çizgi roman gibi matbu alanda da onların kendileri dışındakilere karşı nefret körükleyen çizimler, ifadeler ve deyimlerle dolu basılır.
Tüm rağbet gören çocuk kitabı serileri, Filistinlilere hakaret, sövgü ve aşağılayıcı materyallerle doludur.
İsrailli binlerce çocuğun eğitiminde kullanılan okul kitapları da aynı faşizmin izlerini taşır ve çocuklar küçüklüklerinden itibaren birer sadist olarak yetişir.
Küçük çocukların hapsedilmesi uluslararası hukuk ve İsrail yasalarına göre suçken, sudan bahanelerle binlerce filistinli çocuğa israil hapishanelerinde yıllardır her türlü işkencenin yapılıyor oluşu; beraberinde tüm israil kamuoyu bunu bilip görüyorken sessiz kalışı bizzat teşvik edişler işte hep bu yüzden…
***
İnsanlık, İsrail askerinin dini otoritelerden aldığı caizdir teşvikiyle Filistinli sivillerin yaşadıkları bölgelerin haritadan silinmesi ve bu yerleşim yerlerinde yaşayan çocuk kadın ve erkeklerin soykırıma uğratılmasına duyarsız.
Uzunca bir süredir toprakları her türlü hile ve desiselerle elinden alınmaya çalışılan, evleri Yahudi yerleşimcilere yer açabilmek için kanunsuz gerekçesiz buldozerlerle yıkılan arazileri gasp edilen ve bugün de üzerlerine bombalarla ölüm kusularak katledilen imha edilen yok edilen mazlum bir halk var ve tüm bunlara karşı dünya üç maymunu oynuyor.
ABD herkesin gözünün içine baka baka dalga geçercesine bölgeye tonlarca bomba yüklü uçak gemileri ile her türlü askeri malzemeyi yığarak gözdağı verip başka milletlerin bu katliama müdahale etmesine izin vermiyor.
Bilakis soykırım için İsrail’e her türlü yardıma hazırız mesajları yayınlayabiliyor.
Siyonist işgalcilerin Filistinlilere sergilediği vahşetin onda biri hatta yüzde biri batıda bir yerlerde sergilenmiş olsaydı BM ve onun yan kuruluşları hemen harekete geçer, kıyameti koparırlardı.
Ne var ki modern dünya haklar ve özgürlükler konusunu sürekli ağızlarına sakız yapmalarına rağmen, suskunluğu tercih etmekte; bırakın tavır koymaktan, tepki anlamına gelen açıklamalar yapmaktan bile çekinmekteler…
***
Aslında tahrif ettikleri kutsal kitabın ayetlerini okuyunca fazla söze de gerek kalmıyor.
Muharref Tevrat sayfaları okundukça karamsarlığa düşmemek mümkün değil. İçerisinde öyle ayetler var ki:
“Şimdi bütün erkek çocukları ve erkekle yatmış kadınları öldürün. Yalnız erkekle yatmamış genç kızları kendiniz için sağ bırakın…” (Çölde Sayım:17-18)
“Onların her şeylerini tamamen yok et. Onları esirgeme. Erkekten kadına, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden eşeğe kadar hepsini öldür…” (I. Samuel bab15)
“Onları kasaplık koyunlar gibi ayır ve öldürme günü için onları hazırla…” (Yeremya bab12)
“Ele geçen her adamın gövdesi delik deşik edilecek ve tutulan her adam kılıçla düşecek. Yavruları da gözleri önünde yere çalınacak, evleri çapul edilecek ve karıları kirletilecek…” (İşaya, bab 13, ayet 15)
Kutsal kitaplarını okudukça neden bu kadar pervasız, egoist ve kendi dışında kimseye yaşam hakkı tanımadıklarını daha iyi anlıyoruz.
Katliamlar daha bir anlam kazanıyor.
Katlettikçe işkence yaptıkça zulmettikçe yücelen takvaya ulaşan cenneti hak eden bir topluluk var önümüzde.
Azınlıkta oldukları yerlerde, kimliklerini gizleyen, sevecen ve hoşgörülü; hakim oldukları alanlarda ise sadist gaddar ve zalim bir topluluk…
Tüm dünyanın üzerinde ittifak ettiği insani değerlerin tam tersine inanan ve kötülüğü meşru görüp yaşama geçirmek için çaba sarf eden bir güruh.
Lanetli bir halk…
Ve aslında sadece müslümanlar için değil tüm dünya insanlığı için gittikleri her yere büyük bir hastalık yaman bir tehdit taşıyorlar terkilerinde…
“Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar üzerlerine alçaklık damgası vurulmuştur. Meğer ki Allah’ın ipine ve insanların ahdine sığınmış olsunlar. Onlar Allah’ın hışmına uğradılar ve üzerlerine de miskinlik damgası vuruldu. Bunun sebebi onların Allah’ın ayetlerini inkar etmiş olmaları ve haksız yere peygamberleri öldürmeleridir. Ayrıca isyan etmiş ve haddi de aşmışlardı…” Ali İmran 112
Selam ve dua ile…
Her Taraf / Enes Tarım