Kendimizi Aramaklar Yolculuğu 19
Bu yazı İktibas Dergisi Mart 2023 sayısında yayınlanmıştır
Fotoğraflar : Niyazi Kafa
Şiir : M.Akif Coşkun
Kelimelerimizin boğazımızda düğümlendiği bir evreden geçerken tasımın tarağımın varlığına haya ediyorum. Ve dahası kendi hesabıma düşen tasalarımı bir kenara öteleyip ben nasıl bir şükürsüzlüğün içindeyim diye kendime sormadan edemiyorum.
Bu yazımda yer alan fotoğraflar bana ait değildir. Bu yazıda yer alan cümleleri bile kendime ait görmek istemiyorum. Bu yazıda yer alan her bir harf keşke kanatlanıp bir yaraya konsa, merhem olmasa da en azından yalnız olmadıklarını sezdirse.
Hayatın olağan akışı içerisinde türlü tasa ve telaşı ile kendimizden uzaklaşırken bir anda her şeyin ter yüz olduğu bir felaket sarıyor etrafımızı. Sonrasını anlatmaya bir mecal bulamıyorum kendimde. Bunun edebiyatını yaparak kendimi kandırmak istemiyorum. Ne kendimi, ne de sizi.
Fakat bu kısa yazıyı ve bu yazımın altına iliştirdiğim bir şiiri, bu yazıda yer alan fotoğrafların sahibi kıymetli dostumun ricası üzerine kaleme aldığımı bilmenizi isterim. Kendisi Almanyadan birkaç arkadaşı ile afet bölgesine gelip güçleri yettiğince omuz atmış bir kardeşimizdir.
Bana orada yaşadıklarını anlattıktan sonra aşağıdaki fotoğrafı gönderdi. Bu gördüğünüz elbise enkazın altında hayatını kaybeden bir gence aitmiş. Kaç yaşındaydı bu genç, ismi neydi bilmiyor ama bu elbiseyi orada bırakmaya vicdanı el vermemiş ve yanına almış.
Eskiden mezarlar şehrin göbeğinde olurmuş. Ki hala bazı köy ve kasabalarda bunu görmek vakidir. Ölümle iç içe olduğumuz, bir an olsun unutulmasın diye böylesi bir hassasiyet gözetilirmiş. Arkadaşımın bu elbiseyi yanına almasının sebebi buydu. Bize değil ölümü, yaşadığımızı, ne için yaşadığımızı dahi unutturdular. Arkadaşım duvara astığı bu elbiseyle bir an olsun üzerine düşen sorumluluğu bir an olsun unutmak istemiyor.
Elbisenin yanına iliştirmek üzere benden bir şeyler yazmamı rica ettiğinde geri çeviremedim. Aşağıda yer alan şiir bu vesileyle yazıldı.
Kendimizi nerede kaybettik bilmiyorum. Bu sefer inanın ki bilmiyorum. Beni bu seferlik mazur görün.
toprak bir anne gibi
kucağında sallayarak uyutmak istiyor
biz
inadına uyuyor
inadına uyutuyor
inadına uyutuluyorken
hayalini elbisesine mühürlemiş
bedeni anne toprağın bağrında
vicdanı yüzümüze inen bir tokat
gibi günahımızı haykırmakta
toprak bizi salladı
annenin bağrı kor
bu elbise
bize
dar
Toprak ANA…
Evet, bu elbise bize dar. Aslında elbisenin dar olması bilgisi yeni değildi. Ama böylesi bir acı bize bunu kafamıza çakarak öğretmektedir. Duygularını aktarabilmek de ayrı bir incelik eline sağlık.