9 Kasım 2025 - Pazar
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Venhar Özel

İp Gergin, Cambaz da

Seyreldikçe seyir ettim. Aslında manzara değildi bana nüfuz eden, tersine ben ona nüfuz ediyordum ve o da bana kendindeki beni resmediyordu.

Yazar: Mehmet Akif COŞKUN
18 Mayıs 2025
Kategori: Venhar Özel
0 0
0
İp Gergin, Cambaz da
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

İnsan, bir tek kendini bulamıyor, sadece ardında bıraktığı izi sürüyor. Kendi bıraktığı, daha evvelinde başka bir hal ile yol alırken ardında bıraktığı izi sürüyor. O izi sürerken ardında yeni bir iz bırakıyor kendine, kendini ararkan sürebilsin ama bulamasın diye. Bir kovalamaca oyunu gibi kendi, kendisini kovalıyor. Kovaladıkça kaçan bir ateş böceği gibi. İyi de oluyor böyle. Zaten başka türlü olması da bu dünya hayatının doğasında mümkün değildir. İnsan ne zamanki kendini yakalar,  o zaman o ışık söner. Tüm eksiği ile, tüm hatası, günahı ve sevabıyla bu kovalamaca bu arayış son bulur.

İnsan kendini bulamıyor bir tek. Bunun ilahi bir sebebe mebni olduğunu bilmezse yahut bir an olsun unutursa kendini bulamamanın türlü faturalarını bazen kendine bazen içinde bulunduğu zamana, bazen de çevresine kesmeye kalkıyor. Sabırsızlanıyor haliyle, öfkeleniyor sonra. Türlü soruları sorun haline getiriyor, vesair vesairun vesairatun.

Kendi halimin melalini, insan başlığı altında toplayıp genelleştirmeyi ne de çok seviyorum görüyorsunuz. İnsan derken hep kendimden bahsettiğimi ifşa etmiş mi oluyorum böylece? Ne yani, elimde bir fotoğraf makinesiyle durmadan bir şeyleri kadrajlayıp ardından okumalar yapan yahut yaptığını sanan -hayır hayır yaptığımı sanmıyorum, bilakis yaptığıma inanıyorum. Siz öyle sanabilirsiniz, önemi yok ve bunun benim inancıma tesiri de yok-  bir laf cambazı mıyım ben? Mesela az önce evin balkonundan, sağı ve solu mahallenin binaları tarafından kırpılmış erciyesin güzel (evet buna rağmen yine de güzel)  bir suretiyle karşılaştım. Fotoğrafçı refleksiyle hemen çantamdaki makineye davranıp bu güzel manzarayı fotoğraflamayı düşündüm. Bir kaç dakika bu sancıyla kıvrandıktan sonra vazgeçtim. Manzaranın bana o anki nüfuzunu bölmek istemedim. Uzunca seyre koyuldum. Seyrettikçe seyreldim. Seyreldikçe seyir ettim. Aslında manzara değildi bana nüfuz eden, tersine ben ona nüfuz ediyordum ve o da bana kendindeki beni resmediyordu. Ya da, yani ya da bunların hepsi laf ebeliği, yani bu güzel manzarayı fotoğraflamayışımın tüm bu anlattıklarımla hiçbir alakası yoktu. Ya da, yani makinemi kim diğer odadan gidip alacak ayarları tazeleyip çekeçek. Yani ya da çok düşengeçtim uğraşmak istemedim, hepsi bu. Yukarıda az biraz felsefesini yaptığım – ki bence güzel de oldu aslında –  cümlelerimin tüm büyüsünü bozmuş oluyorum böylece. Siz yine de keyfinize göre birini tercih edin. Hangisini daha keyifli buluyorsanız onu tercih edin.

Hangi sanatla hemhal olursanız olun, ilk merhalesinde ortaya çıkan eserler her zaman nicelik olarak daha fazladır. Öyle olması da icap eder çünkü eser kendi tekamülüne erişebilmesi için niteliğine bakılmaksızın sürekli etüt edilmek ister. Böylece bir üst merhaleye geçilir.  Artık yavaş yavaş kemale eren sanatkarlık, ortaya çıkardığı eserlerin sayısını azaltır ve niteliğe yoğunlaşır. Her eser, ardına daime bir kusur bırakır. Hiçbir zaman mutlak anlamda tamam olmaz. Sanatçı kendi eserindeki bu kusuru bulup üzerinde tefekkür ederek geçirir zamanını ve bir sonraki eserine hazırlanır. Yani bir sonraki eserinde bulacağı kusur üzerinde tefekkür etmeye hazırlanır. Artık ilk merhaledeki gibi çokça eser çıkarmaz ortaya, bundan da rahatsızlık duymaz. Neyi niçin yapması gerektiğinin bilincindedir, yani öyle olması gerekir. Ya da, hadi bunun da büyüsünü bozalım, ya da artık yorulmuş, usanmış ve miskinleşmiştir. Tercih sizin.

Sürekli diyordum, elimde bir fotoğraf makinesiyle diyordum bir laf cambazı mıyım diyordum. Cambazlara karşı da özel bir ilgim var yeri gelmişken, yeri falan geldiği yok da işte cambaz deyince aklıma geldi söylemeden geçmek istemedim. İlginç bir maharettir cambazlık. İp ne kadar gerginse cambaz da o kadar gergin olur. Hatta şiirini bile yazmıştım; İp gergin/ Cambaz da  (Şiir bu kadar).  İpin gergin olması haliyle cambazın gergin olma hali aynı nispettedir. İp ne kadar gergin olursa cambazın hata payı da o kadar sıfır olmak zorundadır. Cambaz yapacağı hataları ipin esnekliğine dağıtarak ilerler. Cambazın hatalarıyla bezenmiştir ip. O nedenle ipe un serilmez!

Laf cambazı değilim ama siz beni öyle tanımlayabilirsiniz. Kendi halimin melalinden yola çıkarak insan’ı başlıklamaya çalıştığımı itiraf ediyorum. Hepimiz de öyle yapmıyor muyuz zaten. Bir vesvese beni en olmaz anımda yakalamış ve kendimi bulabileceğimi bir an olsun inanmaya başlamıştım. Ve hatta dünyanın bu kokunç gidişatına bazen umutsuz gözlerle bakarken, kendi gidişatımın sebebini de kendimi bulamıyor oluşuma bağlamıştım. Düzelmiyor, düzelmeyecek diyordum. Bir kıyamet paklar ancak bu dünyayı, dünyamın ancak bir kıyamet hakkından gelir. Kanser hücrelerinin her tarafı kuşattığı bedenin ölümü kaçınılmazdır. Dünyanın halini buna benzetiyordum, kıyametin bizi pâk etmesini dileyerek.

Ancak bir şey oldu. Tüm algılarımı alt üst eden bir üçüncü sayfada ufak puntolarla yazılmış ufak bir habere rastladım. Tıp dünyasında çığır açan bir gelişmeyi duyuruyordu haber. Kanser hastalığına bulunan yeni tedavi, üçüncü evre kanser hastalarında büyük oranda iyileşmesini sağlıyormuş. Vücüdün her tarafına yayılan kanser hücrelerini dahi yok eden bir tedavi yönteminden bahsediyordu haber. Tıp dünyasının ne tür bir mafya ağı olduğu hepimizce aşikar, ben mevzunun orasında değildim. Fakat bu haber benim algılarımı öylesine altını üstüne getirmişti ki,  uzun süredir içimi kavuran bu vesveseden kurtulmama vesile olmuştu.

İnsan bir tek kendini bulamıyor. İnsan bir tek kendini bulmamalı. İnsan kendini bulmak gibi bir hülyadan kurtulmalı. Evet bunları söyluyoruz, tespitliyoruz, biz tespitlemede çok hünerliyiz evet. Ama yetmiyor. Yetmedi , yetiremiyoruz. Gittikçe tespitlerimizin içine gömülüp duruyoruz. İnancımızı, kendimizi oyalayacak, efsunlayacak susuz bir kuyuya zincirlenmiş bir vaziyette olduğumuz yerde sayıyoruz. Yine de aramızdan birileri durumun vehametini kavrıyor, kahroluyor, düzeltmek için olanca gücünü seferber ediyor ama yetmiyor yetiremiyor ve artık yetirilemeyecek olduğuna inanarak kıyametin özlemini ateşliyor. Ancak milyarları aşan nüfusuyla kocaman dünyamızın üçüncü bir sayfasında ufacık görünen bir (ha)vadisinde bir haber yayılıyor tüm dünyaya. Hastalığın tüm dünyamızı kuşattığı doğrudur. Algılarımız artık bir kurtuluşun olmadığını vesveslediği doğrudur. Ama ne olursa olsun haddimize değildir kendimizi kıyamete layık görmek. Hangi evrede olursak olalım ufak bir hareket tüm dünyanın sıhhatine vesile olabilir, şayet o hareketi üçüncü sayfasından sıyırıp zihnimize manşetleyebilirsek.

İnsan bir tek kendini bulamıyor, ben bir tek kendimi bulamıyorum. İyi ki de bulamıyorum. Şu kendinibulamayışhali’nde bile başıma ne işler açıyorum. Yetmiyor bu düşengeç halime bir kılıf yakıştırıyor onu da laf cambazlığıyla üzerimden atmaya kalkıyorum. Allahtan ip o kadar gergin değil de biraz olsun esniyorum.

Etiketler: Mehmet Akif Coşkun

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslam’ın Düşmanları Bizim Neyimiz Olur?

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Bir Erdal Bayraktar Geçti Bu Dünyadan

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Tarih, Hurafat ve Esatir

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Bugünün Kufelileri Olmak Veya Olmamak

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • taşa yaz dalgalanmıyorsa su /suya oku kafa yarmıyorsa taş
    9 Nisan 2025
  • Kaçakçıysan Düşürme / Kaçacağın Yeri Ürkütme
    17 Şubat 2025
  • Kırıldı Düşünce Karaldı Kalkınca
    26 Kasım 2024
  • Çay Soğursa Hürmetle İçilir
    31 Temmuz 2024
  • Bu Dağlara İhanet Edilmez
    31 Mayıs 2024
  • Zorumuza Giden Boşumuza Gitmesin
    24 Mart 2024
  • Kaybolan Ubuntumuz
    1 Ocak 2024
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Yenilendik !

Yenilendik !

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Cihadı Hatırlamanın Tam Zamanı

Ateşkes mi Hamas’ı Ateşe Atmak mı?

28 Ekim 2025
İslam Cihad’la İslam’dır

İslam Cihad’la İslam’dır

27 Ekim 2025
Sabra ve Şatilla’dan Gazze’ye: Barış oyunlarının kısır döngüsü

Sabra ve Şatilla’dan Gazze’ye: Barış oyunlarının kısır döngüsü

16 Ekim 2025
Hamas’a Suikastler; pragmatistlerin, anlaşmanın ve Türkiye’nin önünü nasıl açtı?

Hamas’a Suikastler; pragmatistlerin, anlaşmanın ve Türkiye’nin önünü nasıl açtı?

15 Ekim 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist