Bazı insanlardaki kendinden emin olma hali hakikaten insanı şaşırtıyor. Nasıl bu kadar kendilerine güvenebiliyor, bu kadar net konuşabiliyorlar, korku ve ümit arasında biri olarak bunu anlayamıyorum. Sözünü ettiğim kişilerden biri, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar… Gülpınar partisinin seçim bürosu açılışında halka şöyle seslendi: “Erdoğan’ı desteklemek imanın bir gereğidir… Allahü Teala sizden emaneti ehline vermenizi emrediyor. Bize bu emaneti verdiniz. Ben de gönül rahatlığıyla, vicdan rahatlığıyla size diyorum ki, yarın inşallah mahşerde Allah’ın karşısına çıktığınız zaman, Allah o emaneti bize verdiğinizden dolayı size inşallah hiçbir hesap sormayacak.”
Sözler böyle…
Gülpınar, emanet ehli olduklarının ve Allah huzurunda yapılacak “emanet” yargılamasından sorunsuz çıkılacağının garantisini veriyor halka.
Yani demek istiyor ki:
Bizde torpil, adam kayırma, kadroları partililerle doldurma olmaz.
Bizde devlet parasıyla kiralanmış milyonluk makam otomobillerine binilmez.
Sucuk, mantı, hamsi festivalleri gibi israf sayılacak harcamalar yapılmaz.
İhaleler şeffaftır. Görevler sadece “ehline” teslim edilir.
Devletten zenginleşmeye asla izin verilmez.
Kibir, riya, yalan, halka yukarıdan bakmak semtimize uğramaz.
Bizim yönetimimizde ilkesizlik, tutarsızlık, adaletsizlik olmaz, olamaz…
Bu konularda zerre eksiklik olmadığını söylemeye çalışıyor Gülpınar.
****
Merak ediyorum…
Allah adına verilen bu garantiyle ilgili Müslüman ahalimiz ne düşünüyor acaba?
Nesefi akaidinde: el-Emnu min”Allahi teâlâ küfrun.” Yani, “Allah’tan emin olmak küfürdür” şeklinde meşhur bir kaide mevcuttur. (Sözler ne kadar açık olursa olsun biz kesinlikle böyle bir ithamda bulunmuyoruz.) Diyanet yöneticileri bu kaideyi gayet iyi biliyor olmalılar. Acaba bu kaideden yola çıkarak söylenen sözlerle, topluma Allah adına verilen garantiyle alakalı söylemeleri gereken bir şeyler olduğunu düşünmüyorlar mı?
Aynı sözleri bir muhalefet üyesi söyleseydi de yine sessiz mi kalınırdı?
Dini, yerel seçimlerin bir unsuru olarak konuşlandırmak isteyen bazı kişilerin yaptıkları dine karşı bir haksızlık değil mi? Böyle bir haksızlığa ilk tepkiyi diyanetten beklemekte haksız mıyız?
Ne dersiniz?
Akit / Ali Osman Aydın