9 Kasım 2025 - Pazar
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Alıntılar Alıntı Makale

Üç Büyük Bilimsel Devrim, Üç Büyük Anlam Krizi ve İnsanlığın Geleceği

Modern bilim, dünyanın bilimidir; insanın ya da hakikatin bilimi değil. Modern bilimin kaygısı, insanı, dünyayı ya da hakikati araştırma değildir; dünya üzerinde hâkimiyet kurma, insana ve tabiata hâkim olma çabasıdır.

Yazar: Venhar Haber
28 Mart 2021
Kategori: Alıntı Makale
0 0
1
Küresel Sistemin Para, Libido ve İmaj Şeytan Üçgeni ve Türkiye’nin Enerjisini Tüketmesi!
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Yusuf Kaplan, 28.03.2021 Yeni Şafak

Modernite sanıldığı gibi felsefe üzerine değil bilim üzerine ve bilim üzerinden inşa edilmiştir.

Modern bilim, dünyanın bilimidir; insanın ya da hakikatin bilimi değil. Modern bilimin kaygısı, insanı, dünyayı ya da hakikati araştırma değildir; dünya üzerinde hâkimiyet kurma, insana ve tabiata hâkim olma çabasıdır.

Bu çaba, zamanla insanın tanrılaşmasına, insanı tanrının yerine yerleştirmesine ve tanrıyı hayatından uzaklaştırmasına kadar uzanacaktır.

Nedir bu? Şiddettir; ontolojik şiddet: Yaratıcı, insan ve kâinâttan oluşan büyük varlık zincirinin saldırıya uğraması ve parçalanması.

O yüzden modernite şiddettir; büyük varlık zincirini parçalayarak varlığın dünyasında kaosa ve hercümerce yol açan ontolojik bir şiddet.

MODERNİTENİN SALDIRISI VE MODERN BİLİMİN ŞİDDETİ

Modernite saldırıdır: Yaratıcı fikrine, hakikat fikrine, tabiata, insana, bütün varlığa, varlığın düzenine saldırı.

Çatışma, varoluş şartıdır modernitenin; eylemsel ve söylemsel şiddetse, varolma biçimi.

Daha vâzıh bir şekilde ifade etmek gerekirse, eylemsel / doğrudan / açık şiddet, modernitenin hem varolma hem de tahakküm kurma biçimidir. Söylemsel / dolaylı / örtük şiddet ise postmodernitenin varolma, varlığını haklı kılma ve hükümranlığını dayatma biçimi.

O yüzden gerek modern gerekse postmodern süreçte, Batı uygarlığı şiddete dayalı ilişki biçimleri geliştiriyor ve varlığını da, dünya üzerindeki hâkimiyetini de şiddet üzerinden, şiddete dayalı ilişki biçimleri üzerinden sürdürebiliyor.

Modern Batı uygarlığı bilim üzerinden kuruldu. İnsan araştırması değil dünya üzerinde hâkimiyet kurma çabası üzerinden.

Modern veya postmodern bilim, sonuçta insan ve hakikat araştırmasının devre dışı kaldığı önce dünya sonra insan üzerinde hâkimiyet kurma biçimine dönüşen ama insanın ürettiği teknolojik eserlerin esiri olmasına yol açan seküler bir bilimdir.

Seküler bir bilimdir; çünkü fizik dünya ile metafizik dünyayı kaskatı bir şekilde birbirinden ayırmış, gerçeği (hakikat konumuna yükseltilen gerçeği) fizik gerçekliğe indirgemiş, fizikötesi gerçekliği ve tabiî insanı hem fizik gerçeklik üzerinden tanımlamaya kalkışmış hem de fizik gerçekliği reddettiği için aslında kendisini, metafizikleştirmekten, tek ve her şeyi açıklama biçimi konumuna yükseltmekten de geri durmamıştır.

İşte şiddet budur: Varlık türlerini ve alanlarını, fizik’e indirgemek ve fizik’e de fizikötesi konum biçmek büyük şiddettir, varlığın düzenini ve varoluş biçimlerini alt üst eden ontolojik şiddet.

İnsanı da fizik bilimler (kabuk) üzerinden tanımlamaya kalkışmış, kurulan sosyoloji bilimini bile “sosyal fizik” (Herbert Spencer) olarak adlandırmıştı.

ÜÇ BÜYÜK BİLİMSEL DEVRİM VE YIKICI SONUÇLARI…

Bu teorik / felsefî okumadan sonra üç büyük bilimsel devrimin dünyasına ve anlamına daha iyi nüfûz edebiliriz.

Üç büyük bilimsel devrim derken kastettiğim şey, moderniteyle birlikte başlayan ve günümüze kadar gelen süreçte gerçekleştirilen bilimsel devrimlerdir.

Birinci büyük bilimsel devrimi, “Kopernik Devrimi” olarak adlandırabiliriz. Bacon, Descartes, Galileo, Bruno gibi kişilerin öncülük ettiği Newton’la nihâî noktasına ulaşan uzun ve yorucu bir süreç.

Birinci büyük bilimsel devrimde, insan ile tabiat arasındaki ilişki koptu, insanın tabiata hâkim olma, tabiat üzerinde hükümranlık kurma süreci başladı.

Bu süreç, insanın sahip olma ve hâkim olma güdülerini kamçıladı. Bu güdüler, insanın kendini bilme ve kendi olma kaygısını iptal etti. İnsan sahip oldukça sahip olduğu şey insana sahip oldu sonunda. İnsan hâkim oldukça, hâkim olduğu şeye mahkûm oldu.

Çünkü dünyanın bilimini yapma çabası, insanın sahip olma güdüsünü kışkırttıkça insan amaçlarını yitirdi ve araçlara sahip olma kaygısını amaç hâline getirdi. Sonunda, sahip olduğu araçlar insana sahip oldu. “Araçsal akıl”, insanın akılcılık yolculuğunda “akıl tutulması”nın, büyük bir anlam krizinin eşiğine sürüklenmesiyle sonuçlandı.

Modernite, Weber’in tanımıyla, insanı “demir kafes”e tıktı, insan özgürlüğünü ve hayat anlamını yitirdi.

Birinci büyük bilimsel devrimin de etkisiyle, modernite, aynı zamanda, kilisenin, otorite, hegemonya ve meşrûiyet kaynağı olma konumunu bitirdi.

Kaçınılmaz olarak ikinci büyük bilimsel devrim geldi: Einstein’ın izafiyet devrimi.

“Modernite hapishanesi”nden çıkış, Einstein fiziğiyle mümkün olabilecek miydi, peki?

Modernitenin bilimsel devrim üzerinden insanı tanrılaştıran, ruhusuzlaştıran, büyük varlık zincirini yok ederek dünyayı çölleştiren fütursuz yolculuğu, izafiyet teorisi ve kuantum fiziğiyle paldır küldür çöktü.

İkinci bilimsel devrim, Tanrı fikrini de, hakikat fikrini de izafileştirdi, insanı anlamsızlık okyanusunun ortasına fırlattı.

Şu an üçüncü bilimsel devrimi yaşıyoruz: Yapay zeka, genetik mühendisliği ve moleküler biyoloji üzerinden gerçekleşen dijital bir devrim bu.

Bilimin, insanı, Mars’a ulaştırdığı ama kendine ulaştıramadığı bir çıkmaz sokağın ortasındayız. Yarı-insan, yarı-makina bir türe (cyborg) dönüşüyor insan.

Bilimsel devrimlerin insanlığı getirdiği nokta çok net: Kaskatı, ruhsuz bir dünya inşa edildi. Dünya bir düğmeye basarak bütün dünyayı ve insanlığı yok edecek yüksek teknolojik silahların geliştirildiği insanın kendi kendini yok etme tehlikesi taşıyan bir cehennemin eşiğine sürüklendi.

İnsanlığın önünde iki seçenek var: Ya hayata anlam ve değer katacak, dünyayı yaşanabilir bir yere dönüştürecek, adaletin, merhametin ve kardeşliğin hâkim olabileceği hakikat medeniyetinin ihyasıyla yeni bir dünya inşa etmek ya da kendi eliyle her bakımdan intihara sürüklenmek…

Çok Yorumlanan 1

  1. Zazahan says:
    5 sene önce

    “Modern bilim, dünyanın bilimidir; insanın ya da hakikatin bilimi değil. Modern bilimin kaygısı, insanı, dünyayı ya da hakikati araştırma değildir; dünya üzerinde hâkimiyet kurma, insana ve tabiata hâkim olma çabasıdır.” bu sözler kıymetli hem de çok.
    Modernistler; komünizmi çatışmacı, radikal, düzensizlikle suçluyor ki haklı tarafları var halbuki Yusuf ağabeyin de yazdığı gibi kapitalizm yani modernizmin kurucularının da çatışma ve yok etme konusunda komünizmden hiç de geri kalmadıklarına şahit olduk. kaptalist ülkelerin sömürü düzenleri ve katliamları ve dünyadaki insan fıtratına olan saldırıları da modernitenin ne denli insanlık düşmanı olduğunu göstermeye yeter artar bile. modernite aynen öyle insan için değil insanı dönüştürmek üzere kurgulandı.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslam’ın Düşmanları Bizim Neyimiz Olur?

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Bir Erdal Bayraktar Geçti Bu Dünyadan

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Tarih, Hurafat ve Esatir

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Bugünün Kufelileri Olmak Veya Olmamak

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Ateşkes mi Hamas’ı Ateşe Atmak mı?
    28 Ekim 2025
  • İslam Cihad’la İslam’dır
    27 Ekim 2025
  • Sabra ve Şatilla’dan Gazze’ye: Barış oyunlarının kısır döngüsü
    16 Ekim 2025
  • Hamas’a Suikastler; pragmatistlerin, anlaşmanın ve Türkiye’nin önünü nasıl açtı?
    15 Ekim 2025
  • 18 Ekim’de İktibas’ın konuğu Mehmed Ali Durmuş
    14 Ekim 2025
  • Gazzelilere Biçilen Rol Hürriyet mi Esaret mi?
    10 Ekim 2025
  • “İktidar, Sumud’un mesajıyla yüzleşiyor mu?”
    8 Ekim 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Yenilendik !

Yenilendik !

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Cihadı Hatırlamanın Tam Zamanı

Ateşkes mi Hamas’ı Ateşe Atmak mı?

28 Ekim 2025
İslam Cihad’la İslam’dır

İslam Cihad’la İslam’dır

27 Ekim 2025
Sabra ve Şatilla’dan Gazze’ye: Barış oyunlarının kısır döngüsü

Sabra ve Şatilla’dan Gazze’ye: Barış oyunlarının kısır döngüsü

16 Ekim 2025
Hamas’a Suikastler; pragmatistlerin, anlaşmanın ve Türkiye’nin önünü nasıl açtı?

Hamas’a Suikastler; pragmatistlerin, anlaşmanın ve Türkiye’nin önünü nasıl açtı?

15 Ekim 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist