16 Mayıs 2025 - Cuma
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Bilgi & Hikmet

Türkçe ve Dünyevileşme

"Kelime neden bu kadar önemlidir? Bunu anlamak için geleneğimizde neden zikir ve tesbihatın olduğunu ve ısrarla neden tavsiye edildiğini düşünmek gerekir."

Yazar: Venhar Haber
14 Ocak 2022
Kategori: Bilgi & Hikmet
0 0
0
Türkçe ve Dünyevileşme
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Dünyevileşme, bu çağda karşı karşıya kaldığımız en temel problemlerden biridir. Bu durumun etkilerini hemen her alanda görmekle beraber en çok da din ve dil konusunda görmekteyiz. Zira dünyevileşme (sekülerleşme), sözlük manasıyla bile  “dinden bağımsız, dinî ya da ruhanî olmayan”ı ifade etmektedir. Mesele bağımsızlıkla da kalmamakta, bu tutum son noktada din karşıtlığına dönüşmektedir.  Dindeki sekülerleşme; din, hayatın bütün alanlarında tezahür eden bir özellik taşıdığı için bu durum, bütün hayatı kapsayıcı bir genişliğe sahip olma gibi bir özellik taşımaktadır.

Gerek zihin dünyamızda gerek hayatımızda meydana gelen değişimleri anlamak için ise dile bakmak yeterlidir. Çünkü duygunun da düşüncesnin de taşıyıcısı dildir. Öyleyse dünyevileşmeyi dil yani kelimeler üzerinden okumak daha kolaydır. Bunu yapmadan önce dildeki dünyevileşmenin kelimelerin dini anlamlardan boşaltılması olduğunu hatırda tutarak söze başlamak gerekir.

Dildeki dünyevileşmeyi en iyi anlatacak kelime son çeyrek asırda kullanımı hayli yaygınlık kazanan “tüketmek” kelimesidir. “Ekmek tüketmek, su tüketmek, meyve tüketmek…” gibi kullanımlar bir hayli yaygınlaşmıştır. Önce tüketmenin anlamını hatırlayalım. Tüketmek, gerçek anlamıyla “kullanarak bitirmek, hepsini harcamak” mecaz olarak ise “yok etmek, bırakmamak” manasına gelir.

Burada ortaya çıkan iki olumsuzluk vardır. İlki, dilimizde yakın zamanlara kadar ekmek “yeme”, su “içme” fiiliyle birlikte kullanılırdı. Şimdi tüketmeyi hem ekmek hem su için ortak bir fiil olarak kullandığımızda dilde kelime tasfiyesi yahut anlam daraltması gibi bir olayla karşı karşıyayız demektir. Zira iki ayrı fiilin anlamı üstelik alakasız tek bir fiile yüklenmektedir. Daha vahim olanı ise inanç dünyamızda bu kullanımın meydana getirdiği tahribattır. Çünkü yemekten içmekten söz ettiğimizde bunun kuralı, adabı akla gelmektedir. Mesela su içeceksek besmele çekmek, üç yudumda içmek, nefesi bardağın içine vermemek gibi ilkelere uymak söz konusu olmaktadır. Bu durum, yemek yerken de öyledir.  Yemeğe başlamadan önce el ve yüzü yıkamak, besmele çekmek, yendikten sonra şükür ve dua etmek bu işin adaplarındandır. Dikkat edilirse bu uygulamalar, öncelikle dinidir ama aynı zamanda sağlıkla da ilgilidir. Bunları terk ettiğimizde ise hem dini olandan uzaklaşıyor hem de hastalık riski altına girmiş oluyoruz. Böylece, bir atışta iki kuş vurulmakta hem dil dünyevileştirilmekte hem de tüketim ekonomisinin çarkları “hayat tüketmektir” anlayışı benimsetildiği için daha hızlı dönmektedir. Bir de tüketmek “yok etmek” şeklinde bir anlam taşıdığı için enerjisi negatiftir ve yok etme fiili insana özgü kılındığında ona insani olmayan bir mana yüklenmiş olmaktadır.

Yeme ve içmenin dini referanslı kuralları vardır ama tüketmenin hiçbir kuralı ve kutsalı yoktur. Tüketmek için her yol mubahtır.  Burada hırs, açgözlülük şeklindeki davranışlar da körüklenmiş olmaktadır. Yine meseleye böyle bakınca ne helal ne haram kavramları belirleyici olmamaktadır. Paylaşma, tasarruf, ötekini düşünme gibi değerler de yok edilmektedir. Tabi besmelenin, duanın, toplu yeme ve içmenin getirdiği kazanımların da ortadan kalktığını bütün bunlara eklemek lazımdır.  Ortadan kalkan sadece bunlar da değildir. Yemek, ekmek kavramlarının içinde olduğu onlarca deyim, atasözü vs. de yok edilmektedir. Bunların yok edilmesi ise kültürel manada bir tahribatı beraberinde getirmektedir.

Bir örnekten hareket ettik ama bu konuya dair örnekleri çoğaltmak elbette mümkündür. Mesela “maşallah” yerine “bravo”, “nasılsın” sorusuna karşılık olarak “iyiyim şükür”, “elhamdülillah” gibi kelimelerin yerini alan “koşturuyoruz”, “ne olsun iş güç” gibi söyleyişlerde de durum aynıdır.  Bunlara hayat, ölüm, rızık, nimet, sağlık gibi yine dinin yüklediği anlam çerçevesinde kullanılan ama bu değişimle dünyevileşen kelimeleri de ekleyebiliriz. Sonuç değişmeyecektir. Dildeki kelimelerin dini muhtevalarının boşaltılması, meselenin en can alıcı noktasıdır.  Kelimelerinin anlamı değişen bir dil, onu kullanan insanların zihniyet dünyasını da değiştirmektedir.

İşimiz elbette var olan bir problemi sadece konuşmak değil. Derman, derdin içindedir. Öyleyse kelimeyle değiştirilip dönüştürülen insanı yine aynı yolla olması gereken haline döndürebiliriz.  Burada elbette geleneğe atıfta bulunmak gerekiyor. İnsan hakikate kelimeyle ulaştı. Vahiy, kelimelerle insan zihninde ve gönlünde yer aldı.  Onca şair ve yazar, dini anlayışı buna uygun kelimelerle ifade etti. Davranışlar da buna göre şekillenmiş oldu. Mesela Yunus Emre, Türkçeyi İslami bir dile dönüştürdü. Dolayısıyla bu değişim bugün de yapılabilir. Yeter ki bu işin önemini kavramış olalım.

Öyleyse ilk iş olarak, kelime meselesini çok ama çok ciddiye almak durumundayız.  Dili gerek yazılı gerek sözlü kullanımda çok hassas bir şekilde kullanmak icap etmektedir. Aksi takdirde dildeki bu değişim, başta zihniyet dünyamız olmak üzere her alana yansıyacağından pek çok olumsuz sonuçla karşı karşıya geleceğiz demektir. Yine bir örnek vermek gerekirse, mesela bugün bayram yine dini muhtevasından soyutlanarak tatil şeklinde dünyevi bir anlama bürünmektedir.

Kelime neden bu kadar önemlidir? Bunu anlamak için geleneğimizde neden zikir ve tesbihatın olduğunu ve ısrarla neden tavsiye edildiğini düşünmek gerekir. Malum, zikir ve tesbihatta hem dini muhtevalı kelimeler sıkça tekrar edilmektedir. İşte bunların dil ile söylenmesi, onlardaki pozitif anlamın ve enerjinin kalbe intikalini sağlamakta, böylesi kelimelerin kalpte oluşturduğu pozitif duygu ve düşünceler ise daha sonra söz ve davranış olarak dışarı çıkmaktadır. Bunlar, bir diğer yönden kalbi temizleyen kelimelerdir. Diğerleri ise kalbi kirletmektedir. Düşünün, dinlediğimiz haber bültenlerinde sıklıkla cinayet, tecavüz, gasp, hırsızlık, dolandırıcılık gibi kelimelerle karşılaşan zihin ve gönül dünyası zaman içerisinde bu kelimelerin ifade ettiği davranışlara karşı daha az tepki vermeye başlamaktadır. Konunun uzmanları kelimelerin pozitif ve negatif enerjilerinden bahsetmektedirler. Meseleye böyle baktığımızda pozitif anlamaların iyileştirici, diğerlerinin ise kötüleştirici etkileri olduğunu daha kolay anlayabilmekteyiz. Yine gelenekteki bir uygulamayı daha hatırlayalım. Mesela, Mevlevi dervişleri ışığı söndürmek yetine ışığı dinlendirmek şeklinde bir söyleyişi kullanırlar. Çünkü söndürmek negatif, dinlendirmek ise pozitif anlamlı dolaysıyla enerjili kelimelerdir.  Burada, sözün (kelimenin) güzel olanını kullanın şeklinde onlarca ayet ve hadisten de söz edebiliriz. Bunların hepsinin bize öğrettiği şey her konuda ve alanda olduğu gibi tercihin “güzel” olandan yana yapılmasıdır. Zira güzellik, güzel olanı yapma, Allah’ın bir vasfıdır. Yaratıcı, bunun kullarında da olmasını istemektedir. Pozitivizmi, hatta ateizmi bir din yerine ikame etmek isteyenler ise kelimelerin bu gücünden dolayı savaşı onlar üzerinden yürütmektedirler.

Son olarak tüketmekle alakalı olarak kullandığımız ekmek kelimesi üzerinden meseleye tekrar bakalım. Sözün başlarında tüketmekle alakalı olarak ekmekten bahsetmiştik. Kadim anlayışımız biliyorsunuz ekmeğe ekmek bile demez onu nimet kelimesiyle ifade eder. Mesela Osmanlı’da ekmeğin, resmi tabelalarda “nân-ı aziz” diye yazıldığını biliyoruz. Yani mübarek, kıymetli ekmek. İşte ekmek nimet olarak söylenildiğinde bize doğrudan o nimeti vereni yani Allah’ı düşündürür. Bu peşinden şükrü getirir. İsraftan alıkoyar. Bu nimete yeterince sahip olamayanları aklımıza getirir. Yine nimet olarak görüldüğü için ekmeğe hürmet gerekir. Kırıntıları bile ayak altında bırakılmaz, düşen ekmek parçası hemen kaldırılır, öpüp, başa konur. Diyeceğim o ki ekmeği tüketim nesnesi olarak görmek yerine nimet olarak gördüğümüzde oradan bir medeniyet tasavvuru çıkarmak bile mümkün hâle gelir. Deyimler, atasözleri oluşur. Ritüeller ortaya çıkar. Yemenin adabıyla ilgili kitaplar yazılır. Böylece tüketilen değil, yenilip şükredilen ekmek tek başına bir hayat görüşünü ifade eder.

İşte kelimeler bu yüzden önemlidir.  Onların seküler manada bir değişime uğramaları aslında düşüncelerimizin, duygularımızın, hayat tasavvurumuzun kısacası her şeyimizin değişmesi anlamına gelir.  Öyleyse kelimeler konusunda hassas olmak gerektiğini bir kez daha belirtelim.  Bu noktada klasik eserlerle bağ kurmanın da çok önemli olduğunu burada söylemek gerekiyor. Başta davranış kurallarımıza dair ölçüleri öğreten ahlâk, adap kitapları olmak üzere kelimeleri olmaları gereken anlam muhtevasında kullanan yazarların, şairlerin, sufilerin eserleri, kelimelerin metafizik anlamlarından uzaklaşmamak için şu aşamada belki de tek çaremizdir.

Mustafa Özçelik/Dünya Bizim

Kaynak: İnsiccam Dergisi Ocak 2022 sayısından iktibas edilmiştir.

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Düşmanı Kahretmenin Yolu

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yaşamak Yüklü Kelimeler

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

taşa yaz dalgalanmıyorsa su /suya oku kafa yarmıyorsa taş

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Filibeli Ahmed Hilmi'de Avrupa Siyaset ve Medeniyeti

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde
    15 Mayıs 2025
  • Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta
    15 Mayıs 2025
  • “Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine
    13 Mayıs 2025
  • Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!
    12 Mayıs 2025
  • Geçmişten Günümüze Büyük Bir Yanılgı: Bedelsiz Cennet
    10 Mayıs 2025
  • İsrail’in Gazze’ye Yönelik Son Planı: “Gideon’un Savaş Arabaları” Nedir?
    9 Mayıs 2025
  • Soyu Tükenmek Üzere Olan Gazze’nin Son Çocukları…
    8 Mayıs 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

15 Mayıs 2025
Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta

Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta

15 Mayıs 2025
“Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine

“Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine

13 Mayıs 2025
Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!

Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!

12 Mayıs 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist