-Efendim, günaydın. Hayat sigortası yaptırmaya mı geldiniz?
-Eğer daha önce yaptırmadıysanız, en iyi imkânlar firmamızca sağlanmış bulunmaktadır. Mutlaka sigorta yaptırmanızı öneririm.
-Teşekkür ediyorum, ilgilenmiyorum, ihtiyacım yok.
-Olmaz olur mu efendim? Herkesin bir hayat sigortasına ihtiyacı vardır.
-Benim yok!
-Belki bilmiyorsunuz hayat sigortasının ne olduğunu! İzah edeyim efendim. Tüm sağlık masraflarınızı karşılayabilen ve siz ölünce yakınlarınıza, sevdiklerinize yüklü miktarda …
-Dedim ya, benim bu sigortaya ihtiyacım yok.
-Mutlaka yaptırmalısınız.
-Sizin var mı?
-Tabi ki efendim, hem de en üst limitlilerden…
-Hayat sigortasının ne kadar işe yaradığını şimdi göreceğiz.
Sigortacının tebessümü bir anda kayboldu. Yüzünde bir üşüme hissetti. Geriye doğru yaslandı. Gizemli yabancı da iki elini sigortacının masasına dayayıp, ona doğru eğildi.
Sigortacı şaşırmış ve korkmuştu
-E e efendim, anlamadım.
-Sana biçilen ömür bugün bitti sigortacı. Ofisinde kalp krizi geçirip öleceksin birazdan. Ruhunu almaya gelen Azrail’im ben. Ne tuhaf değil mi? Bana, yani Azrail’e az önce hayat sigortası yapmaya çalışıyordun.
Sigortacı inanmak istemiyordu duyduklarına. Bu bir oyundu. Apaçık bir kurguydu. Ama kalbi gerçekten yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı. Elini sıkışan göğsüne götürürken götürdü; eli titriyordu. Başını kaldırıp yabancının yüzüne bakmak istedi ama korktu. Zira dedesinin anlattığı hikayelere göre; Azrail, gözlerin içine bakarak alırmış canları.
Ne yapacağını bilmiyordu ama ilk hissettiği oradan kaçmak isteği oldu. Yapamadı. Yabancı ses çıkarmadan başında bekliyordu.
Sonra birden can havliyle ileri atıldı ve bağırdı;
-İnanmıyorum size, bu bir şaka.
Yabancı kendinden emin bir şekilde olduğu yerde dikilmeye devam etti.
-Gözleriniz yaşarmış. Dudaklarınız da mosmor. Kendinizi fazla yormayın. “Her canlı ölümü tadacaktır”, unutmayın!
Sigortacının dişleri birbirine vuruyordu. Eliyle morardığı söylenen dudaklarını avuçladı. Acıyıp acımadığını anlamak için iyice sıktı. Canı acımıştı. Demek ki henüz canı çıkmamıştı. Son bir çare düşünmeye başladı. Bunu yaparken yanlışlıkla yabancının gözlerinin içine baktı. Kalbi güm güm atmaya başladı. O an, ruhu çıkıyormuş gibi oldu. Bu duruma son veren, yabancının sırıtmaya başlaması olmuştu.
-“Bu pis bir şaka mıydı?” Diye bağırdı.
-Evet ama ne fark eder? Gerçek bile olsa senin sigorta işe yaramadı değil mi?
-…
-Bizim amatör bir tiyatro ekibimiz var. Onlar için yandaki kiralık daireyi sormaya gelmiştim aslında? Bir bilginiz var mı daire hakkında?
-Defoll, Defoooollll. Size sigorta da yok, daire de yok. Defolll.