27 Mayıs 2022 - Cuma
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • Her Güne Bir AyetRAMAZAN ÖZEL
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • Her Güne Bir AyetRAMAZAN ÖZEL
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Etkinlikler Etkinlik Haberleri

Özgün-Der’de Şükrü Hüseyinoğlu “Ulu’l Emr“ konusunu ele aldı

Şükrü Hüseyinoğlu: Bir siyasi otorite veya yöneticinin “Ulu’l Emr” vasfı taşıyabilmesi için bu iki temel vasfa sahip olması gerekir. Kişi ise Müslüman, tüzel kişilik ise İslami olması (Allah’a itaat üzere bulunması) ve Allah’ın hükmüyle hükmetmesi. Bu iki sacayağından birinin eksik olması durumunda, Müslümanların itaat etmesi gereken bir “Ulu’l emr”den söz etmek imkansız hale gelir. Bu bağlamda, kendisini İslam’a nisbet etmekle, “kişisel referansım İslam’dır” demekle birlikte, Allah’ın indirdikleriyle değil, bâtıl sistemlerin bâtıl yasalarıyla hükmeden yöneticilerin, kendilerine itaat edilmesi gereken “Ulu’l emr” vasfı taşamadığı, taşıyamayacağı açıktır.

Yazar: Venhar Haber
10 Nisan 2013
Kategori: Etkinlik Haberleri
0 0
0
ÖYB’nin 28 Şubat Panelinden notlar…
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

 İzmir Özgün-Der’de Cumartesi Seminerleri,“Ulu’l Emr ve İtaat’’ başlıklı seminer ile devam etti. Program Hamza Akdeniz’in açılış konuşmasıyla başladı. İzmirli Müslümanların gündemiyle ilişkili konulara değinen Akdeniz, Ege Üniversitesi’nde açılan mescide yapılan çirkin saldırıya karşı duyarlılık çağrısı yaptı.

Ardından kürsüye davet edilen Şükrü Hüseyinoğlu, “Ulu’l emr” kavramı ve itaat ilişkileri konusunda Kur’ani çerçeve ve güncel yansımalara dair bir konuşma gerçekleştirdi.

Tarih boyunca inkar ve şirk odaklarının Allah’ın dini karşısındaki tutumlarının temelde iki çeşit olduğunu vurgulayan Hüseyinoğlu, şöyle devam etti:

“Birincisi; baskı, sindirme ve imha çabası, ikincisi ise; genellikle birinci yöntemden sonuç alınamayınca “ırmağı durduramıyorsan yönünü değiştir” yaklaşımıyla devreye konan, Allah’ın dinini yatağından saptırma, payandalaştırma çabası. Allah’ın dinini şeklen benimsemiş görünerek onu içeriden dönüştürme ve teslim alma, bu şekilde vesayet altına alarak Allah’ın dinini statükoyla kavgalı olmaktan uzaklaştırıp zulmü meşrulaştıran bir “statüko dini” haline dönüştürme çabası…

Tarih, bu ikinci yaklaşım biçiminin, Peygamberlerin davetçisi olduğu Rabbani öğretilerin tahrifi noktasında ne kadar etkili olduğuna tanıklık yapmaktadır. Hz. İsa’nın tebliğ ettiği tevhid/İslam dinini mağlup edemeyince onu bünyesine alıp kendi işleyişiyle uyumlu, hatta o işleyişe payanda olacak bir statüko dini haline getiren Roma’nın bu alandaki politikalarıyla, Emevi ve ardından Abbasi sultalarının, kaynağı mahfuz olduğundan kendisini tahrif edemedikleri İslam dini adına, kader anlayışıyla, zalim de, fasık da olsa yöneticiye itaat anlayışıyla kendileri için son derece kullanışlı, tam anlamıyla “statüko dini” işlevi gören anlayışlar üretmiş olmaları bu konuda verilebilecek örneklerdir.”

Konuşmacı sunumunu şöyle sürdürdü:

“Kendileri Allah’ın dinine tabi olmayan, buna karşılık muhalif potansiyelini ortadan kaldırmak için Allah’ın dinini kendilerine tabi kılma hedefine yönelen bu tuğyan rejimleri, bu hedefleri doğrultusunda İslam’ın kavram ve şiarlarını asli anlamlarından uzaklaştırarak araçsallaştırmakta, kendi bâtıl paradigma ve işleyişlerinin payandası kılmak istemektedirler.

Tarihte birçok örneği görülen bu saptırma biçiminin günümüzdeki en maharetli ve tecrübeli temsilcilerinden birinin de yaşadığımız coğrafyadaki hakim güç olan laik rejim olduğunu belirtmemiz gerekir.  Allah’ın dinini kendi yasalarına ve işleyişine karıştırmayan, ancak kendisi Allah’ın dinine karışma, onu tanımlama , ibadetlerini biçimlendirme ve sınırlandırma gibi çabalardan hiç geri durmayan, resmi din teşkilatı Diyanet kurumu aracılığıyla İslam’ı ve Müslümanları vesayet vesayet altında tutan laik rejim, bu kurum aracılığıyla, tıpkı daha önce Roma’nın veya Emevi-Abbasi sultalarının yaptığı gibi kendi hizmetinde bir statüko dini oluşturmaktadır. İşte İslam’ın vesayet altına alınması ve kavram ve şiarlarının araçsallaştırılması ameliyesinden tarihsel süreçte ve günümüzde nasibini almış olan Kur’ani kavramlardan biri de “Ulu’l Emr” kavramıdır.

“Ulu’l Emr”, kelime olarak “emir sahipleri” anlamına gelmektedir. Bir Kur’an kavramı olarak ise “Ulu’l Emr”; “Müslümanların idari (siyasal, sosyal) ve askeri yönetim işlerini yürütme konusunda yetki ve görev üstlenen ve bu iş için yeni Müslümanlar arasından belirlenen (seçilen veya tayin edilen) yöneticilere denmektedir. Her ne kadar taraihsel süreçte “Ulu’l emr”in alimler topluluğu veya tekil olarak alimler anlamına geldiği yorumları da yapılmışsa da, konuyla ilgili Nisa 59. Ve 83. Ayetlerin içeriği ve bağlamları bu görüşleri desteklememekte, kavramın idari ve askeri yönetim işleriyle ilgili olduğunu göstermektedir.

“Ulu’l emr”in Müslümanlardan olması şartı, bu kavramın geçtiği iki ayetten ilki olan Nisa suresi 59. Ayetten “minkum/sizden olan” kaydıyla ifade buyurulduğu gibi, itaat edilecek merci haline gelebilmesi için, temel bir diğer şartın, Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın hükmüyle hükmetmesi olduğunu da, hem aynı ayetin Müslüman emir sahiplerine itaati, Allah’a ve Rasulüne itaat şartına bağlaması, Kur’an’ın temel bir öğretisi olarak hükmetme ve egemenlik hakkının, mülkün Allah’a ait olduğu gerçeği ve Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenlerin kafirler, fasıklar ve zalimler olduğu yönündeki Kur’ani beyanlar açık bir şekilde ortaya koymaktadır. A’raf suresi 54. Ayette buyurulduğu üzere “Yaratmak da, emr etmek de Allah’a aittir” akidesi uyarınca, ancak Allah’ın hükmüyle hükmedene itaat şartı vardır. Ayrıca mü’minlerin, Allah’tan, Rasulünden ve mü’minlerden başkasını veli edinemeyeceğini beyan edena Kur’an ayetleri de, her alanda Allah ve Rasulüne itaat üzere bulunmayanların Müslümanlar üzerinde velayet hakkına sahip olamayacağını kesin olarak ortaya koymaktadır.

İşte bir siyasi otorite veya yöneticinin “Ulu’l Emr” vasfı taşıyabilmesi için bu iki temel vasfa sahip olması gerekir. Kişi ise Müslüman, tüzel kişilik ise İslami olması (Allah’a itaat üzere bulunması) ve Allah’ın hükmüyle hükmetmesi.  Bu iki sacayağından birinin eksik olması durumunda, Müslümanların itaat etmesi gereken bir “Ulu’l emr”den söz etmek imkansız hale gelir. Bu bağlamda, kendisini İslam’a nisbet etmekle, “kişisel referansım İslam’dır” demekle birlikte, Allah’ın indirdikleriyle değil, bâtıl sistemlerin bâtıl yasalarıyla hükmeden yöneticilerin, kendilerine itaat edilmesi gereken “Ulu’l emr” vasfı taşamadığı, taşıyamayacağı açıktır. Çünkü itaatin temel şartı olan Allah’a ve Rasulüne itaat burada söz konusu değildir. İbadeti ve siyasetiyle bir bütün olan ed-Din’in bu bütünlüğünü parçalayıp, onu “kişisel referansa” indirgeyen bir zihniyet, itaat mercii değil, ancak davetin muhatapları konumundadırlar, böyle görülmelidirler.

Bu noktada günümüzde Türkiyeli Müslümanlar arasında ciddi bir perspektif kaymasından söz etmek gerekir. Şöyle ki; sistemin Batılı değerleri esas alan kurucu felsefesine, laik-demokratik egemenlik akidesine yönelik temel bir itirazı ve egemenlik konusunda tevhid akidesi çerçevesinde bir yaklaşımı ve pratiği söz konusu bile olmayan, sistemin diğer aktörleriyle esasa değil usule, öze değil kabuğa ilişkin farklar gösteren bir siyasi organizasyon, ne yazık ki bu kurumsal kimliği ile değil, bu organizasyonun başında ve yönetiminde yer alan kişilerin kişisel dindarlıklarıyla ilgilenilmekte ve mevcut siyasi otoriteye dair yaklaşım ve pozisyonlar bu yanlış yaklaşım üzerine bina edilmektedir.Oysa bizim ilgilenmemiz gereken kişilerin “bireysel referansları” değil, kurumsal  kimlikler ve kurumsal referanslardır. Ancak bu şekilde beri olmamız gerekenlerden beri olup, Rabbimizin razı olduğu bir velayet anlayışı ve pratiğine yönelebiliriz.”

Program soru-cevap kısmıyla sona erdi.

Küre Medya

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Tribünlere Oynamak

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Hint Hilafet Hareketi

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Okuma(ma)nın Zararları

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

İslamcılığın Kurucu Kavramlarından İctihad

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

Gözyaşlarımızın Coşkusundan Doğar Suretlerimiz

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Bayramın İçinde Bir Çocuk

Ahmet ALTINOK
Ahmet ALTINOK

Tepkiselliğin Müslümanlar Üzerindeki İzdüşümü

Erdem ZERAN
Erdem ZERAN

Kültürel İkilik

Yazarın Diğer Yazıları

  • İddialarımızın İspat Alanı
    27 Mayıs 2022
  • Saatlerini Zafere Kuran Çocuklar
    27 Mayıs 2022
  • Gönlün Heyecanı, Gözün Neşvesi
    26 Mayıs 2022
  • Ahir Zaman Gençlerine Tavsiyeler
    26 Mayıs 2022
  • Küresel Tarım Piyasası Kimlerin Kontrolünde?
    25 Mayıs 2022
  • Gençlerin Gündemi
    25 Mayıs 2022
  • Geri Dönüşsüz Bir Yol
    25 Mayıs 2022

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
    • Alıntı Makale
    • Alıntı Söyleşi
  • İslam Dünyası
    • Filistin
    • Suriye
    • İran
    • Irak
    • Arakan
    • Pakistan
    • Yemen
    • B.Arap Emirlikleri
    • Diğer
  • Dünya
    • Ortadoğu
    • Amerika
    • Avrupa
    • Asya
    • Afrika
    • Diğer
  • Türkiye
    • Aile ve Çocuk
    • Aktüel
    • Eğitim
    • Ekonomi
    • Kültür & Sanat
    • Siyaset
  • Tavsiyelerimiz Var
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist