Bir şiir ateşle.
Bir yumruk yükselt.
Sesini yükselt.
Bir çocuk yetiştir.
Bir maske tak.
Duvara bir slogan yaz.
Şehitleri an.
Bir hayal kur.
Bir barikat kur.
Tarihine sahip çık.
Sokaklara sahip çık.
Bir slogan at.
Bir kurşun at.
Bir tohum ek.
Bir ateş yak.
Bir cam kır.
Terle.
Malcolm X, çığır açmış, güzel örnekliğe sahip bir mümindir. “Nefes alan herkeste umut vardır” sözünün bir aforizma olmadığını ispat etmiş özü-sözü bir aktif iyidir. Başladığı yer itibariyle vardığı yer arasındaki tezat; bugün küçük bir günahına şahit olduğu mümin kardeşini tekfir eden günümüz Müslümanına ibretlik bir vesika gibidir. Allah-u Alem kumaş kalitesi, hidayet talebine icabeti hızlandırmıştır lakin “insan davası kadar insandır” sözünün de canlı “şehididir”. Onun hayatı tövbesine ve hakikate sadık bir hayattır. Taassuptan kurtulmak, ünü-şanı elinin tersiyle itmek, öldürüleceğini bile bile devam etmek er kişi işidir.
Malcolm X, 19 Mayıs 1925’te Nebraska eyaletinin Omaha şehrinde dünyaya gelmiştir. Asıl adı Malcolm Little’dır. Müslüman olduktan sonra adı; Malik El Şahbaz olmuştur. Annesi Louise Norton Little adında bir Mulattodur. (Mulatto,Zenci ırktan olan biriyle Kafkas ırkından olan birinin melez (hibrit) çocuğuna denir) Babası Earl Little adında bir Baptist Hıristiyan vaizdi. Babası da, Amerikalı Siyahların hiçbir zaman gerçek özgürlüğe, bağımsızlığa ve itibara kavuşamayacağına inanmaktadır. 1929 yılında Malcolm, 4 yaşındayken, evleri yakılır. Babası Ku Klux Klan tarafından 1931 yılında öldürülür. Ailede maddi çöküntüyle birlikte psikolojik çöküntü de meydana gelir. Sonuçta sekiz kardeş farklı yetimhane ve bakımevleri arasında birbirlerinden ayırıp, annesini de akıl hastanesine yatırılır.
Malcolm X, evlatlık olarak verilir. Lisede başarılı bir öğrencidir ve sınıfını birincilikle bitirir. Büyüyünce avukat olmak istemektedir ama öğretmeni avukatlığın siyahlara göre olmadığını ve marangoz olmasının daha doğru bir seçim olacağını söyler. Üniversiteye gidemeyince küçük yaşta çalışmaya başlar. Michigan ve Boston derken, kendini birden Harlem’de bulur. “Detroit Red” olarak tanınıp birçok narkotik, fahişelik ve kumar zincirini koordine eder. 1946 yılının şubatında 20 yaşında yakalanıp hırsızlıkla suçlanarak 10 yıl hüküm giyer.
Bir siyah olarak, ona verilen yaşama biçimi, onu sonunda hapishaneye düşürür. Üniversiteyi Harlem sokaklarında tamamladığını ve doktora tezini de hapishanede hazırladığını uzun uzun anlatır. O, okuma açlığını hapishanede giderir. Hapishane yılları için: “Bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa, gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra hapishanedir” demiştir.
1948 yılında Malcolm, Concord Hapishanesine nakledilmiştir. İşte bu günlerde küçük ağabeyi Philibert’ten bir mektup alır. Mektupta: “Siyah adamın doğal dinini keşfettiğini” ve “İslam Cemaati” diye bir şeye katıldığını yazar kardeşi. Ayrıca kurtuluşa ermesi için Allah’a dua etmesini ister. Domuz eti yememesi ve sigara içmemesi için öğüt verir. Malcolm, kardeşinin dediklerini aynen uygulamaya koyar. Sonunda bir gün kardeşi Reginald, Malcolm’a Elijah Mıhammed’i anlatır. Tanrının Amerika’ya indiğinden, Elijah adındaki bir zata siyah adam suretinde göründüğünden söz eder. Ayrıca şeytanın da bir insan olduğunu ve bütün beyazların şeytan olduğunu söyler.
Hakkında birçok şey dinleyip öğrendiği Elijah Muhammed, Malcolm’un gözünde ve gönlünde mucizevi bir kurtarıcı, siyahi bir kahraman, emsalsiz bir lider olarak şekillenmeye başlar.
1952 yılının baharında 7 yıldır kaldığı hapisten çıkınca, Detroit’teki kardeşinin yanına gider. Kardeşinin evinde tam bir Müslüman evi havası vardır. Kardeşi ona gusül almayı ve namaz kılmayı öğretir. Hapisten önce bir sokak serserisiyken, şimdi Amerika’da büyük bir hızla gelişen İslam dininin etkili ve ateşli bir temsilcisidir. Çünkü kendisini Wallace D. Fard tarafından kurulan ve Elijah Muhammed (Elijah Poole) tarafından yönetilen siyahi bir Müslüman grup olan Nation Of İslam’ın (NOI) öğretilerine dalmış bulur. “Little” soyadını bir köle adı kabul eder ve kayıp kabile adının altını çizmek için “X” adını alır. NOI geleneksel İslam’ın aksine ırkçı bir eğilime sahiptir. Zira beyazların “doğaları gereği şeytan” ve Tanrının siyahi olduğunu ilan eder. NOI yakın gelecekte beyaz insanların yok edilip siyahilerin Allah’ın yönetiminde hükmedeceği büyük bir savaş olacağını ön görür. Bu yeni düzene hazırlık olarak siyahi Müslümanlar’ın uyuşturucu ve alkol kullanımına karşı çıkıp kendilerini dizginlemeleri gerekmektedir.
“Bizden niye nefret ediyorsunuz?” diye soran bir beyaz muhabire, “Bizi yüzyıllar önce buraya getiren, tarihimizden, kültürümüzden, dilimizden ayıran, hayvan gibi alıp satan beyaz adamdan nefret edip etmediğimi nasıl sorabilirsin? Bu bir tecavüzcünün iğfal ettiği kızcağıza “benden niye nefret ediyorsun” diye sorması gibi bir şeydir. Artık siyah adama söyleyecek sözünüz kalmadı. Sizin süreniz doldu, geminiz kalktı. Beyaz şeytanı çalkantılı denizlerde, sert rüzgarlar bekliyor. Zalimler devrilmeye mahkûmdurlar, beyinleri yıkanmış ‘Tom amca’lar da birlikte helak olacaklar!..”
Elijah Muhammed, yeterlilik kazandığına inanınca, Malcolm’u Boston’a yolladı. Başarılı çalışmalarından sonra Malcolm X’i Newyork’u teşkilatlandırması için görevlendirdi. İlk vaazı Hıristiyanlık ve kölelik hakkında idi:
“Kardeşlerim, köle tacirleri beyaz efendilerimizin dini olan Hıristiyanlık, bizlere burada Kuzey Amerika’nın vahşi bölgesinde öldüğümüzde, günahlarımızın affolunup gökyüzüne doğru yükseleceğimizi ve orada Tanrı’nın bize özel hazırladığı cennetlere erişeceğimizi öğretmektedir. İşte bu beyaz adamın Hristiyanlık dinidir ve onunla siyah adamın beynini yıkayabilirsin. Biz bunu kabul eder bağrımıza basarız. Ona inanır, onu uygularız. Biz tüm bunları yaparken, bu mavi gözlü şeytan Hristiyanlığı parmağında oynatır. Ne için? Ayağını sırtımızda tutabilmek için. Niçin? Gözlerimizi gökteki saksağana kırpmadan baktırmak ve öbür dünyadaki cenneti düşündürmek için. Kendisi işte buradaki cennette yaşarken. Bu dünyada… Bu hayatta…”
Malcolm gerek birebir diyaloglarda ve salon toplantılarında ve gerekse radyo, televizyon ve gazetelerdeki röportajlarında özetle şunları söylemektedir: ” Ben Amerika’lı değilim, Amerikanizmin kurbanı milyonlarca insandan biriyim, herhangi bir Amerikan pembe düşünü görmüyorum, bir karabasan benim gördüğüm. Amerika’nın çok ciddi bir meselesi var. Amerika’nın meselesi biziz. Hakir görülüyorsanız siyah olduğunuz içindir. İkinci sınıf ve sadık köleleriz biz. Amerika’nın ahlakını, vicdanını değiştirmeye çalışmayın. Çünkü Amerika’nın vicdanı iflas etmiştir. Beyaz adamı değil, kendimizi değiştirelim. Geri dönmemek üzere yürüyeceğiz. Amerika’nın tek seçeneği vardır: “Ya kurşun ya oy; Ya ölüm, ya özgürlük. Kendisini özgürlük ve demokrasi timsali gösterirken, kendi yurttaşlarını oy kullanmak istemelerine rağmen, silah kullanmaya mecbur eden bir sistemden daha kokuşmuş bir sistem var mıdır? Bizim yalnız yurttaş olarak değil, birer insan olarak bile mevcudiyetimizi tanımadı; bir kadın, bir erkek, bir insan olarak bile saygı göstermedi. Amaç: “Hürriyet, adalet, eşitliktir.” Biz, hepimizin insan olduğunun farkına varılmasını, bize saygı duyulmasını istiyoruz. Genç siyah adam öteki yüzünü çevirmeyi bıraktı, uysal olmaktan vazgeçti. Yeteri kadar beklediğimizi sanıyoruz. Oturarak, ağlayarak ve dua edip dilenerek kayda değer bir sonuç elde edeceğimize inanmıyoruz. Amerika’da siyah adam, demokrasi ülkesinde değil; polis devletinde yaşıyor.”
Malcolm X, bu arada Müslüman bir hemşire olan ve yine Müslüman teşkilat için çalışan Betty ile evlenir. Batı kültürü ve dayandığı Yahudi-Hıristiyan dini geleneklerin doğal olarak ırkçı olduğunu ve şiddetsizliğin “ahmakların felsefesi” olduğunu öne sürer. Malcolm X’in ünü arttıkça bu durum Elijah Muhammed ve diğer NOI liderleriyle bir gerilime neden olur.
Malcolm X, 1963’te Başkan John F. Kennedy‘nin ölümü üzerine; “Siz sabah tavuklarınızı bahçeye gönderdiğinizde akşam komşunuzun kümesine değil de tekrar sizin kümesinize geleceklerdir. Evet, şeytan onu tekrar yanına aldı.” Yani “yapılan kötülük eninde sonunda sizi tekrar bulur” tespitinde bulunur. Bu yorumun amacı; “siyahilere vahşice davranılması, şimdi beyaz bir başkana şiddet olarak geri dönmüştür” anlamı taşıdığı halde söz çarpıtılmıştır. Bu tespit en iyimser şekilde duygusuzluk olarak görülmüş ve Elijah Muhammed’in Malcolm X’i susturmasına yol açmıştır. 90 gün susma cezası almıştır. Bu, Malcolm X’in NOI’nin bir üyesi olduğunu inkârla aynı şeydir. Aslında cemaatten uzaklaştırılmasının sebebi Elijah’ın menfaatine uymayan işler yapıyor oluşudur.
Gazeteler Elijah Muhammed’in sekreterleriyle çeşitli ilişkileri olduğunu yazar. Malcolm dayanamayıp hemen Elijah Muhammed’le Phoenix’te bir araya gelir. İşte burada Elijah Muhammed’in İslam dinini nasıl bildiğine ve nasıl çarpıttığına şahit olacağız. Malcolm X’e aynen şunları söyler: “Davud’u okurken, bir başkasının karısına nasıl göz diktiğini öğrenmişsindir, işte o Davud’um ben. Nuh’u okumuşsundur; şu sarhoşu, işte ben onun ta kendisiyim. Lut’un serüvenini okumuşsundur; şu kendi kızlarıyla aynı yatağı paylaşanı… bana da bunları yapmak caiz oluyor herhalde” der. Elijah Muhammed.(Not: Bunlar tahrif edilmiş Tevrat’ın ayetleri idi ve diğerleri gibi Malcolm da o zamanlar Kur’an’dan uzaktı.)
Malcolm X ve Elijah Muhammed arasındaki gerilimler, Malcolm X’in akıl hocasının yani Elijah Muhammed’in Nation Of İslam’daki altı kadınla gizli ilişkisi bulunduğu ve bu ilişkilerden çocukları olduğunu öğrendiğinde daha da artar. Ve cemaatten ayrılır.
“İnanamayacaksın ama; tenleri beyazdan daha beyaz olan insanlarla aynı bardaktan su içtim ve aynı tabaktan yemek yedim. Hepimiz bir kardeştik. Ben artık ırkçı bir Müslüman değilim. Gerçek peygamberimiz olan Hz. Muhammed ırkçılığı yasaklamıştır.”
O artık El-Hac Malik El-Şahbaz’dır. Kabe’de siyahıyla-beyazıyla bütün insanların beraber hareket ettiğini, hepsinin tek insan tek yürek olduklarını, aralarındaki ilişkinin kardeşlik temeli üzerine geliştiğini, insanlar arasında ırk ayrımının zerresinin bulunmadığını görür ve bundan oldukça etkilenir. Malcolm’un beyaz adam hakkındaki olumsuz düşünceleri değişir.
Malcolm, daha sonra Nijerya, Gana, Fas ve Cezayir’i de ziyaret eder. Gittiği her yerde Amerika’lı bir Müslüman olarak oldukça fazla bir ilgiyle karşılanır. 23 Mayıs 1964’de seyahatini bitirir, Amerika’ya geri döner ve edindiği izlenimlerini hem siyah yığınlara hem de medyaya anlatır. Malcolm’un gezi dönüşü militan tavrı değişmemiş fakat sömürü konusundaki fikirleri derinleşmiştir. Gezi dönüşü Malcolm’un mesajları ve demeçleri tam anlamıyla İslami bir içerik almış ve artık O, kendi toplumuna ve Amerikan halkına İslam’ı anlatmaya başlamıştır.
Beyrut’ta bir üniversitede Amerikalı siyahlarla ilgili konferans verir. Amerika’ya geri döndüğünde basına, ırkçılığı bıraktığını, kendisinin yeni bir örgüt kuracağını, beyazların bu örgüte katılabileceklerini açıklar. Bu durumun yaşanması ile beraber İslam dini, belki de ilk olarak, Amerikan basınında evrensel ve geniş boyutlarda yer buldu. Irkçılığı bırakması Elijah Muhammed ve çeşitli siyah kuruluşlar tarafından doğru bulunmadı. Malcolm X, artık bir çok tehditler almaya başlamıştır. Yaşadığı her günü ödünç alıyor gibidir.
Malcolm, İslam’ın topluma daha organize bir şekilde anlatılması ve bu yönde mücadele edilmesi için İslami anlayışa ve İslamî ilkelere dayalı Afro-Amerikalılar örgütünü 28 Haziran 1964 yılında kurar. Ve bunu bir basın bildirisiyle kamuoyuna duyurur. Örgüt, anlamlı bir sonuç getirmeye yönelik her hareketi, hangi gruptan gelirse gelsin kesinlikle tavizsiz destekleme kararı alır.
Malcolm, hem yeni örgüte uluslararası destek bulmak hem de ABD’nin gerçek yüzünün bilinmesi ve tanınması için 9 Temmuz 1964’te ikinci dış seyahatine başlar. Bu seyahatinde; Mısır, Tanzanya, Nijerya, Gana, Gine, Kenya, Uganda devlet başkanlarıyla görüşerek, ABD’deki meselenin bir insan hakları ihlali olduğunu ve bu yüzden bu sorunun BM’de gündeme getirilmesi gerektiği yönünde temaslarda bulunur. Bu arada Malcolm daha Kahire’deyken Harlem’de, Philedelphia’da ve öteki şehirlerde birbiri ardına başlayan siyahilerin ayaklanmalarına ve toplu direnişlerine şahid olunur. Medya, Malcolm’u bu ayaklanmanın ardındaki isim olarak zikretmektedir. Bu yüzden Washington D. C’de ve New York City’de bulunan güç odakları, özel ve resmi tüm ajanslar, nüfuz sahibi kimseler Malcolm’a kulak kabartmışlar ve onun yurt dışında neler söylediğini, neler yaptığını çok yakından izlemeye başlamışlardı. Çünkü onlar biliyorlardı ki bir isyan başlatabilecek ya da bastırabilecek tek siyahi oydu. Bundan böyle CIA ve FBI Malcolm’un peşinde olacaktı, onun attığı her adımı takip edecek ve söylediği her kelimeyi kayda alacaklardı.
Malcolm X, hayatını mensubu bulunduğu toplumun haklarını elde etmeye bundan daha da ötesi bu toplumu gerçek kimliğine kavuşturmaya adamıştı. Belki siyah toplum olarak bütün eşyalarını, tekrar bir gemiye yükleyip Afrika’ya dönemezlerdi ama kültürleriyle, dinleriyle, dilleriyle bir de özgürlükleriyle Afrikalı olabilirlerdi. Tahrip edilmiş Hıristiyanlık dini onlara iki dünyayı da cehennem yapmıştı ne yazık ki. İslamiyet ancak bu toplumun her iki dünyada saadetini sağlayabilirdi. Malcolm X, bu gerçekleri anlatabilmek için çalıştı.Malcolm X’i ayartmak, satın almak mümkün değildi. Siyah yığınlar bunun farkındaydılar ve zaten bu yüzden saygı duymaktaydılar ona. Siyah yığınlar gene bilmekteydiler ki Malcolm, tıpkı kendileri gibi tabandan gelme birisidir. Bundan dolayı da Malcolm X’e kendilerinden birisi olarak değer vermekteydiler ve ona sahip çıkmaktaydılar. 12 yıl boyunca sadece karın tokluğuna, hiçbir maaş talep etmeden durmak bilmeyen bir enerjiyle çalıştı Malcolm.
Malcolm, eğitim görmemişti ve herhangi bir konuda uzman değildi. Ama samimi idi. Ve bu samimiyet, onu bu mücadelede yeterli kılıyordu. Malcolm’un adalet, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik için verdiği mücadele, onun şehadetiyle yeni bir boyut kazandı. Malcolm çok iyi bir hatipti. Ama şehadeti ile gerçekleştirdiği hitap, hayattayken gerçekleştirdiği hitaptan çok daha yaygın ve etkili olacaktı.
Malcolm, yaşamıyla ve azimli çalışmaları ile bütün Müslümanlara ama öncelikle Amerikalı Müslümanlara ve Siyahlara örnektir. Bugün küfrün ve zulmün temel yayıcısı durumuna gelmiş olan ABD’nin işlemiş olduğu insanlık suçuna en büyük tepkiyi ve karşı örgütlülüğü göstermesi gereken Amerikalı Müslümanlardır. Müslümanlar nerede ve hangi koşullarda olurlarsa olsunlar taşıdıkları misyonun bilinciyle, halifelik görevlerinin sorumluluğuyla zulme karşı mazlumdan yana tavırlarını almalıdırlar; mazlumdan yana olmak pek çok bedeli kendisi ile beraber getirse de.
SÖZÜ DİNLER EN GÜZELİNE UYARIZ
* İnsanı küçük bir yaratık olmaktan alıp yetiştirerek, olgun bir insan haline getiren şeylerden biri de imtihan, tecrübe ve sıkıntılardır. Kar, yağmur ve fırtınadan geçerek gelirseniz, yapmak istediklerinizi güneş çıkıp her şey düzeldiğinde daha kolaylıkla yapabilirsiniz.
* Irkçılık olmadan kapitalizm olmaz.
* Bu ülke ( ABD) caniler tarafından idare edilen bir ülkedir. Hiç kimse efendisini hizmetkarından iyi bilemez.
* İster mermi kullansın, ister oy pusulası, insan iyi nişan almalı, kuklayı değil kuklacıyı vurmalı.
* Beyaz adam savaştı, biz öldük..
Bir bildiri bastır.
Bir kanun kaçağını barındır.
Bir yara sar.
Bir dosta sevgi göster.
Silahını temizle.
Hakikati söyle.
Bir miting düzenle.
Arkanı kolla.
Gökyüzüne bak.
İz bırakma.
İşçilerden öğren.
Bir yoldaşa öğret.
Bir hücreyi ziyaret et.
Bir savaş esirini kurtar.
FBI’ın gizli dosyalarını çal.
Kendi kalbini çal.
Parolayı aklında tut.
Bir aynasızı silahsızlandır.
Bir füzeyi çalışmaz hale getir.
Bir fıkra anlat.
Bir plan yap.
Bir ümit ışığı gör.
İsmini değiştir.
Bir teoriyi test et.
Bir dogmaya meydan oku.
Korkunu kullan.
Bir damla gözyaşı akıt.
Haritayı incele.
Hainlerle hesaplaş.
Ağırlığını hakkıyla taşı.
Biraz daha ağırlık kazan.
Sevmek için mücadele et.
Sevdiğini bir daha söyle.
Sınırı aş.MALCOLM X