24 Mayıs 2025 - Cumartesi
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa İslam Dünyası

Kurtuluş Düşüncesi

Müslüman dünyanın kurtuluş düşüncesine dair en fazla kafa yorduğu dönemin, Osmanlı modernleşmesiyle başlamış olduğu görülmektedir. Tanzimat sonrası ortaya çıkan baskın düşünce Avrupa gibi olmak fikrine yoğunlaşmıştı.

Yazar: Venhar Haber
18 Şubat 2020
Kategori: İslam Dünyası
0 0
1
Kurtuluş Düşüncesi
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Tarihi süreçlerde ortaya çıkan siyasi, askeri, sosyal, iktisadi buhranlar ferdi içtimai ve devlet olarak insanları çözüm arayışlarına mecbur bırakmıştır. Zamanın sıkışmışlığı, meselenin ehemmiyetli ve acil oluşu bu çözüm arayışlarında varılan kanaatlerin, aynı zamanda başka buhranları da beraberinde getirdiği gözlemlenen başka bir sorundur. Elbette sağlıklı zihinle yapılan çözümlemelerle, aceleci ruh halinin girişiminin meyveleri farklılık gösterecektir. Bu sebeplerden dolayı çözüm arayışlarının başka sorunları da ortaya çıkarmaması için, mutlak manada sahip olduğu sabit değerlere ve bu sabit değerlerin usulüne riayet kaçınılmazdır.

Müslümanlık tarihinde 19. ve 20. yüzyıllar, Müslümanlar açısından bünyesinde barındırdığı kaos ve sıkıntılardan dolayı en uzun yüzyıllar olarak değerlendirilebilir. Müslüman dünyanın Batı karşısındaki her yönlü yenilgisi, yenilginin akabinde ezilmenin verdiği buhran, bahsettiğimiz tarihlerdeki Müslümanları yaşadıkları sıkıntılar içinde acil çözüm arayışlarına itmiştir. Müslüman mütefekkirler içinde bulundukları bu buhran atmosferinden kurtulmak için teorik alanda çeşitli görüşler ileri sürmüş, ileri sürülen görüşlerini kurtuluş düşüncesi olarak ele almış, değerlendirmiştir.

Dönem itibarıyla Müslümanların öncelikli olarak cevap aradıkları husus, “neden geri kaldık, neden böyle yenildik?” soruları olmuştur. Bu soruların cevapları iki temel görüşte ifade edilmiş, bunlara binaen iki kurtuluş düşüncesi tartışılmıştır. Bu iki görüşten birisi; İslam Dünyası fen ve bilime, sanayiye, gereği gibi özen göstermemiş, terakki-ilerleme sağlayamamış, bu sebepten Avrupa’nın gerisinde kalındığından, Batı karşısında yenilgiler yaşanmıştır.

Diğer görüş ise, Müslüman ahali zaman içerisinde gevşemiş, iman ve ameli olarak dine ve dinin emirlerine gereği gibi riayet etmemiş bu yenilgiler yaşanmış, geri kalınmıştır. Tespitler böyle olunca, çözüm önerilerinin de bu iki görüş etrafında şekillendiği görülmektedir. Yani ilk görüşe göre kurtuluş fen ve teknolojide ilerleme sağlayan Batıyı taklit etmektedir. Diğerine göre ise İslam’ın özüne kaynaklara geri dönmektedir.
Bu merkezden meseleyi ele alacak olursak, Müslüman dünyanın kurtuluş düşüncesine dair en fazla kafa yorduğu dönemin, Osmanlı modernleşmesiyle başlamış olduğu görülmektedir. Tanzimat sonrası ortaya çıkan baskın düşünce Avrupa gibi olmak, Avrupa medeniyetini taklit etmek üzere yoğunlaşmıştır. Yaşanan askeri, siyasi, iktisadi buhranın, Avrupa’yı taklit etmekle aşılabileceği, fen-teknik-bilim olarak Avrupa ne varsa alınmasının mecburiyetine vurgu yapılmıştır. İlk döneme ait bu kurtuluş düşüncesi içerisinde, bilimsel yaklaşımlarda etkisini göstermiş, dinin ve geleneğin karşı durduğu birçok mesele, yeni yorumlarla aşılmaya çalışılmıştır.

Tanzimat, I. Meşrutiyet ve daha sonrası II. Meşrutiyetin ilanına kadar baskın kurtuluş düşüncesinin bu merkezde olduğu söylenebilir. I. Meşrutiyetin sona ermesiyle birlikte 1878-1908 arası, Abdülhamid’in baskıcı siyaseti, yurt içinde düşüncelerin kendisini ifade etmeye imkân bulamadığı görülmektedir. Fakat yurtdışında faaliyet gösteren muhalif cephe, Avrupa devletlerinin de desteğiyle muhalefetine ara vermemiştir. Avrupa’da faaliyet gösteren bu muhalif cephe, Avrupa yaşantısına yakinen de şahitlik ettiğinden dolayı, Avrupa’nın bilimsel ve teknolojik ilerlemesinden ziyade, kültüründen etkilenmiş, içtimai alandaki değişimlere dair düşünceler daha baskın gelmiştir.

II. Meşrutiyetin ilanıyla birlikte geçilen parlamenter düzende, mecliste parlamenter olarak yer alan birçok ulema-ilmiye sınıfı Müslüman mütefekkir, hiç tanımadıkları bir idari sistemle karşılaşınca, dine ve kaynaklara dönüşle kurtuluşun sağlanabileceği düşüncesini daha yüksek sesle dile getirmeye başlamıştır. Bunun sebebi ise yeni düzenin getirdiği siyasi ve içtimai yapının, Avrupa’yı fende bilimde taklit etmekten öte, kültürel olarak sağladığı yozlaşmaya dönük ahlaki ve kültürel değişimin çok baskın olarak gün yüzüne çıkmasıdır. Çok uluslu ve çok milletli bir devlet olan Osmanlının, teşri-yasama makamı olan parlamenter sistemin parlamentosunda gayrimüslimlerinde temsil edilmesi büyük sıkıntı çıkarmıştır. Avrupa’yı fen ve bilimde, sanayide taklit etmenin zaruretini zikredenlerin göremedikleri husus, Avrupa’dan gelen her şeyin ahlakı ve kültürüyle birlikte gelmesidir.

Kurtuluşun Avrupalı olmakla mümkün olacağı üzerine ileri sürülen düşüncenin temelde dayandığı noktanın bilimde, fende, teknolojide İslam dünyasından çok ileri seviyede olanın, bu alanlardaki ilerlemesinin teknik boyutlarından istifade ederek, buhrandan kurtulmaya çalışmaktı. Avrupa’yı taklit düşüncesini savunanların durmadan dile getirdikleri başka bir şeyde, Avrupa’nın mekanik medeniyetini sürekli olarak metih etmeleri, bilim ve sanayideki ilerlemelerinden hayranlıkla bahsetmeleridir. Bu düşünceyi merkeze alarak fen ve bilim alanında taklidi savunanlar, aynı zamanda siyasi yönden de bir değişimi talep etmiştir. İslam Siyaset geleneğinin dışına çıkarak, vatandaşlık kavramı üzerinden parlamenter sistemi savunmuştur. Savunulan parlamenter sistem bir bakıma günümüz temsili demokrasi örneği olarak da ifade edilebilir.

Dine yeniden sarılıp kaynaklara dönmekle buhrandan çıkılabileceğini ileri süren kurtuluş düşüncesi temsilcileri de, genel olarak geçmiş dönemde Müslüman toplumların nasıl terakki sağladığını, İslam’ın ilerlemeye mani olmadığını, ilerlemek için esastan dine yeniden sarılmanın gerekliliğini sürekli dile getirmiştir. Bunun yanında Avrupa’daki bilimsel gelişmelerin esas temelini İslam mütefekkirlerinin attığını, bilimsel ve fenni gelişmelerin, sanayi ve teknolojinin aslında İslam dünyasından Batıya gittiğini belirterek, geçmişe öykünme, mukaddesatçılık yapmaktan da geri durmamıştır. Bu düşünce sahiplerinin ise bu tezlerinde iki tezat yaşadığı görülmektedir. Bunlardan biri kendi usul geleneği dışında dine ve kavramlara yeni yorumlarla çözüm önerileri olmuş, bir kısmı da geleneğe olduğu gibi sahip çıkarak tıkanmışlık yaşamıştır.

Her iki düşünce de, zamanın sıkışmışlığı ve buhranın baskınlığı karşısında acil çözüm üretmek telaşıyla ele alınıp gündeme geldiğinden, sağlıklı zihnin ürünü olmaktan uzak olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Zira iki kurtuluş düşüncesi de kendi içinde, sahiplerinin farkına varamadığı ya da bizim öyle gördüğümüz sıkıntıları bünyesinde barındırmaktadır.
Batıyı taklit üzerine inşa edilen kurtuluş düşüncesinin sahiplerinin, Abdullah Cevdet ve Ahmet Rıza gibi birkaç kişiyi dışarda bırakarak ele alacak olursa, ‘Avrupa’yı fen ve teknolojik olarak taklit edelim, fakat ahlakından ve kültüründen uzak duralım’ söyleminde karar kıldığı görülmektedir. Bir bakıma “hem Müslüman kalalım hem de Avrupalı olalım” gibi imkânsız bir ideale bu kişilerin sahiplendiği anlaşılmaktadır.

Kurtuluş düşüncesini Avrupa’yı taklit idealinde arayan fikir sahipleri, kısa zamanda iktidarı ele geçiren Avrupa’nın kör hayranları vesilesiyle, bilim ve teknolojiyi bir üretici olarak taklitte başarılı olamadılar fakat Avrupa’dan gelen her şeyin kullanışlı birer tüketicisi oldular. Bu felsefe üzerine yeniden kurulan toplum, ahlaken, edeben, ilmen, ferdi ve toplumsal anlamda, düşünemeyen, akletmeyen, sorgulamayan atomize olmuş kalabalıklara dönüştüler. Bu idealin 21. yüzyıl temsilcileri önemli eşikleri de birer birer aşarak, tipik bir Avrupalı toplum ortaya çıkarmayı başardı.

Kaynaklara dönmek isteyenlerinde yaşanan süreçte geldikleri yer bir bakıma kaynakları, asrısaadete göre değil de asrı hazıra göre yorumlamak niyetlerinin olduğu gözlemlenmektedir. Bu kurtuluş düşüncesinin müntesiplerinin en çok dikkat çeken yönlerinde birisi de, İslam düşüncesindeki tarihi birikimin bir devamı olarak yola devam edemedikleridir. Kaynaklara dönmek ve İslam’a sarılmak fikrini savunanlar, bu tezlerinin işe yararlılığını göstermek için kadim kavramların tamamına yakınını yeniden ele alarak, asrın icap ettirdiği şekilde yeniden yorumlamıştır.

Bugün Müslümanlar olarak yaşadığımız fikri buhranın, yakın tarihteki izlerini taşıdığını söylemek sanırım mübalağa olmayacaktır. Özellikle 21. yüzyıl başlarında ortaya çıkan gerek siyasi gerekse felsefi tartışmaların istinat ettiği zemin bu iki kurtuluş düşüncesinin postmodern tarzındaki yeni yansımaları olarak görülebilir. Son dönem Müslüman mütefekkirlerin, yakın tarihte yaşanmış olan bu iki düşüncenin dışında yeni bir şey üretemedikleri, şimdi savundukları düşüncelerin, daha öncekilerin restorasyon yapılmış hali olduğu anlaşılmaktadır.

İktibas / Yakup Döğer

Etiketler: Yakup Döğer

Çok Yorumlanan 1

  1. YANKIGÜL KIRTASİYE says:
    5 sene önce

    NEFS VE EVLERİMİZDEKİ CİHADI GERÇEKLEŞTİRMEDEN,
    ADİL OLAN VE EMANETİ EHLİNE VEREN ALLAH,
    ÜMMET OLMAYI VE HİLAFETİ NASİP ETMEZ.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Düşmanı Kahretmenin Yolu

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Filibeli Ahmed Hilmi'de Avrupa Siyaset ve Medeniyeti

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • G. Birikim: Gazze’ye Yardım Edecektik!
    24 Mayıs 2025
  • Elias Rodriguez: Bizler -Bunun Olmasına İzin Verenler- Filistinlilerin Affını Asla Hak Etmeyeceğiz!
    23 Mayıs 2025
  • Siz Kiminle Müttefiksiniz?
    23 Mayıs 2025
  • Trump’ın Soytarıları Efendilerini Kutsadılar
    19 Mayıs 2025
  • Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde
    15 Mayıs 2025
  • Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta
    15 Mayıs 2025
  • “Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine
    13 Mayıs 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

G. Birikim: Gazze’ye Yardım Edecektik!

G. Birikim: Gazze’ye Yardım Edecektik!

24 Mayıs 2025
Elias Rodriguez: Bizler -Bunun Olmasına İzin Verenler- Filistinlilerin Affını Asla Hak Etmeyeceğiz!

Elias Rodriguez: Bizler -Bunun Olmasına İzin Verenler- Filistinlilerin Affını Asla Hak Etmeyeceğiz!

23 Mayıs 2025
Siz Kiminle Müttefiksiniz?

Siz Kiminle Müttefiksiniz?

23 Mayıs 2025
Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

19 Mayıs 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist