Ülkemizde Müslümanlar gibi inanıp gâvurlar gibi yaşayanların sayıları her gün biraz daha artıyor. Küresel müşrik kültürün dayatmaları, din, iman tükettiriyor. Batılılaşma, Çağdaşlaşma, Avrupalılaşma. Asrileşme, Modernleşme kavramlarının son ismi Küreselleşmedir. Bu kavramlarının hepsinin temelinde müşrik kültürü taşıma, aşılama ve dayatma vardır.
Müslümanların kendi topraklarında Küresel müşrik kültür tüketicileri haline gelmiş olmaları, emperyalizmin bir zaferidir. Batılı ülkelerin İslâm ümmetini siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik yönden egemenliği altına almak istemesi, sömürgesi hâline getirmesidir. Kültür emperyalizmi ise bir toplumun kültürünün diğer bir toplum tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak tamamen değiştirilmesidir. Bugün sömürge deyince herkesin aklına Hindistan, Cezayir, Afganistan, Doğu Türkistan, Orta Doğu’daki ülkeler gelir ancak günümüzde sömürge yalnız ekonomik açıdan değil kültürel, sosyal ve insanî açıdan gerçekleşmeye başlamıştır. Bugün Amerika ve İngiltere gibi dünya ekonomisine yön veren devletler, kendi kültürlerini, bozukluklarını, ahlaksızlıklarını, fikriyatlarını bütün dünya gençliğine empoze etmekte ve bu durumun da normalleşmesini sağlamaya çalışarak birilerinin bu duruma karşı tavır takınmasını da gayr-i meşru hâle getirmektedirler. Bugün Amerika ve İngiltere’nin öncülüğünü yaptığı kültür emperyalizmi insanlığın baş belası olmuştur. Dünyada küresel iletişim ağına erişen bütün insanlar bu tehlikeli durumla karşı karşıyadırlar.
Emperyalist küresel müşrik kültürün birçok yöntemi, silahı bulunmaktadır. Giyim-kuşam, moda, tüketim, eğlence, yeni teknolojik buluşlar, sanayi, medya, görsel ve yazılı basın, TV programları, diziler ve filmler kültür emperyalizminde kullanılan en önemli yöntemlerdir. Günümüzde Müslümanları köleleştirilmiş tüketiciler haline getirmek isteyen küresel müşrik kültür bu yöntemlerin hepsini kullanıyor. Küresel müşrik kültür, dünyayı dinin yerine geçirmiştir.
“Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler.” (İbrahim Sûresi/3)
Günümüzde küreselcilerin, emperyalistlerin, modernistlerin ortaya koymuş oldukları faaliyetler, cinayetler bu âyet-i kerime’de haber verilmiştir. Allah’ın dinini eğri büğrü göstererek genelde insanları özelde ise Müslümanları Allah’ın yolundan alıkoymak, küresel müşrik kültürün temel hedefidir. Emperyalizm, son yıllarda diğer çeşitlerinin yanı sıra kültür emperyalizmi şeklinde de tatbik edilir oldu. Bu emperyalizm çeşidinde milletlerin din, inanç, örf, âdet, gelenek, görenek, dil, zevk, sanat ve ahlak gibi üst değerleri hedef alınmaktadır. Kültür emperyalizminin tatbik edildiği milletler yavaş yavaş ve ustaca tertiplenmiş uzun vadeli organizasyonlarla, dinî, manevî, tarihî, ahlakî değerlerinden koparılarak dejenere edilmekte, kendilerine telkin edilen hâkim kültürün etkisi altında benliklerini kaybetmiş nesiller meydana getirilmektedir. Böylece milletlerin hakiki varlıkları sona erdirilerek uydu topluluklar ve insan yığınları meydana getirilmek istenmektedir. Bunun neticesi olarak siyasî ve ekonomik emperyalizm kolayca, savaşsız, herhangi bir direnme ve karşı koyma olmadan, uzun vadeli bir şekilde yerleştirilmek istenmektedir.
Emperyalist küresel müşrikler, İslâm coğrafyasını bir tiyatro sahnesine dönüştürmüşlerdir. Bu oyunda Müslümanlara biçtikleri rol, sadece figüranlıktır. Bu oyundan çıkmak isteyen Müslümanları ölümle tehdit ediyorlar. Tehlike çok büyük….
Dini İslâm olan İslâm’a göre yaşar. İslâm’a inandıklarını söylemelerine rağmen İslâm dışı değerlere, kültürlere göre yaşayanlar, köleleştirilmiş tüketicilerdir. Müslümanları savaşmadan köleleştirmenin, esir edinmenin yolu, Müslümanları din dışı değerlere alıştırmaktır. Bu nedenle diyoruz ki; Bu dünyada Allah’ın gönderdiği dine en büyük kötülüğü yapanlar, dinsizlerin söylediklerini, yaptıklarını, yaşadıkları hayatı alkışlayan dindarlar(!)dır.
Müslüman olduklarını iddia etmelerine rağmen küresel müşrik kültürün tüketicileri haline gelenler, Allah’ın gönderdiği dinin bütünlüğünü kaybedenlerdir. Dinin bütünlüğüne sadakat göstermek isteyenler şu üç kaideye riayet etmelidirler:
• Emrolunanı yapmak
• Yasaklananı terk etmek
• Takdîr olunana sabretmek
Bu üç kaideye riayet etmek dini bütün olanların işidir. Çünkü din bütünüyle bu üç kâideye dayanır.
Âlimlerin aydınlatamadığı toplumları, kıbleleri seyyar olan dalkavuklar/haydutlar aldatırlar. İslâm, İslâmi kelime ve kavramlarla anlaşılır ve yaşanır. İslâm’ı İslâm dışı kelimelerle ve kavramlarla anlamaya ve yaşamaya kalkışanlar, küresel müşrik kültürün köleleştirilmiş tüketicileridir. Allah’ın gönderdiği dine din dışı değerleri katanlar, dinin düşmanlarına katılanlardır. Küresel müşrik kültüre ihtiyaç hissetmek, Allah’ın gönderdiği dinin yetersizliğine inanmaktan kaynaklanır. Allah’ın dini beşikten mezara kadar hayatın her karesi ve kademesi için kâfi gören din dışı hiçbir değere ve kültüre iltifat ve itibar etmez. Şayet ediyorsa küresel müşrik kültürün köleleştirilmiş bir tüketicisi haline gelmiş demektir.
Mustafa Çelik/Yeni Akit