15 Mayıs 2025 - Perşembe
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Alıntılar Alıntı Makale

İslam Dâvâsının/Dâvetinin İlk Aşaması: Hakla Bâtılın Ayrıştırılması

Rabbimizin bizim için hidayet rehberi olarak inzal buyurduğu Kur’an’daki beyanları ve tarih boyu bu Rabbani beyanlar çerçevesinde hareket etmiş olan Nebilerin (a.s.) mücâdele sünnetleri bize şu gerçeği tartışmasız şekilde göstermektedir ki, İslam dâvâsının/dâvetinin ilk aşaması hak ile bâtılın arasını kesin şekilde ayırmaktır.

Yazar: Venhar Haber
13 Ağustos 2018
Kategori: Alıntı Makale, Alıntılar
0 0
0
İslam Dâvâsının/Dâvetinin İlk Aşaması: Hakla Bâtılın Ayrıştırılması
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Zira hakla bâtılın ayrıştırılmadığı, bugün Türkiye’de zaman zaman iktidar sahiplerinin de yakındığı şekilde at iziyle it izinin birbirine karıştığı zeminlerde kitlesel anlamda insanların haktan yana tercihte bulunması beklenemez. İman etmek; hakkı hak bilip hakka ittiba ve bâtılı bâtıl bilip bâtıldan teberri etmek demektir. Bâtıldan ve onun güncel biçimlerinden teberri etmeden gerçek anlamda hakka ittibadan söz edilemeyeceği gibi, hakka ittiba olmadan bâtıldan teberi etmenin de bir anlamı olmayacaktır. İslam akidesinin temeli olan Kelime-i Tevhid, bu anlamda bize bâtıldan kesin teberi ve hakka kayıtsız şartsız ittibayı talim eden bir manifesto niteliğindedir.

Öncelikle hak katışıksız şekilde hak olarak, bâtıl da bütün yönleri, çeşitleri ve güncel boyutlarıyla bâtıl olarak ortaya konulmalıdır ki, insanlar haktan veya bâtıldan yana tercihlerini yapabilsinler. Aksi halde çok kutsallılık, çok kıblelilik sorunu kaçınılmaz genel geçer kabul ve pratik haline gelmektedir, ki bugün maalesef tanıklık ettiğimiz durum budur.

Türkiye özelinde ifade etmemiz gerekirse, şu an kitlesel anlamda insanların iman edeceği bir zeminin olmadığını belirtmek durumundayız. Ancak fert planında arayıp araştırarak bâtıldan ictinab ve hakka ittiba etme şerefine nail olan insanlardan söz edebiliyoruz. Çünkü mevcut zemin, hakla bâtılın birbirinden kesin hatlarla ayrıldığı, hakkın bütüncül şekilde hak olarak ortaya konulduğu, bâtılın ise hakka karşı açık şekilde konumlandığı bir zemin değildir.

Bilakis, hakla bâtılın alabildiğine birbirine karıştırıldığı, dahası bâtıla hak elbisesi giydirme ameliyesinin zirveye çıktığı ve böylece hakkın hoyratça payandalaştırıldığı bir zemin söz konusudur. Evet, Bakara Suresi 42. ayette[1] Rabbimizin nehyettiği, hakkın gizlenmesi ve hakka bâtıl, bâtıla hak elbisesi giydirilmeye çalışılması fiillerinin, halihazırda muhafazakâr demokrat siyaset ve onun riyasetindeki Diyanet teşkilatı eliyle yoğun şekilde işlendiğini söylemek durumundayız.

Temel paradigma itibariyle laik-kemalist seküler bir yapı ve hükümranlık ilişkilerinden/siyasetinden ekonomisine, eğitiminden kültür-sanat politikalarına her şeyiyle İslam dışı niteliğe haiz bir işleyiş câri olduğu halde, bu yapı ve işleyişin halka benimsetilmesi gayesiyle, bütüncül bir hayat nizamı ve hükümranlık öğretisi olan İslam’ın bu niteliğinden koparılıp dekoratif bir malzemeye dönüştürülmesi ve apaçık bâtıl olan bir yapı ve işleyişe hak kisvesi kazandırılması söz konusudur.

İşte Rabbimizin, Bakara Sûresi 42. ayette İsrailoğulları özelinde “bâtıla hak, hakka bâtıl elbisesi giydirilmesi” olarak vasfettiği bu durum, olması gerektiği üzere hakla bâtılın net ve kesin olarak ayrıştırılması yerine, alabildiğince birbirine karıştırılması, neyin hak neyin bâtıl olduğunun seçilip ayırt edilemeyeceği şekilde karmakarışık edilmesine yol açmaktadır.

Rabbimizin “De ki: Hak geldi bâtıl zâil oldu. Şüphesiz bâtıl yok olucudur.” (İsrâ, 17/81) ayet-i kerimesinde ifade buyurduğu üzere hak geldiğinde, apaçık şekilde ortaya konulduğunda bâtıl paradigma olarak zâil olmaya mahkûm iken, mevcut durumda hak, bâtılı yeniden inşa etmenin, onu hasta yatağından tutup ayağa kaldırmanın aracı olarak kullanılmaktadır. Zira olması gerektiği üzere hak, bâtılın üzerine onun örümcek ağı misali[2] zayıf paradigmasını yok etmek üzere atılmamakta[3], bilakis ona payanda kılınmaktadır.

Hakla bâtılın ayrıştırılmak yerine alabildiğine birbirine karıştırıldığı ve dahası hakkın bâtıl hesabına payandalaştırıldığı mevcut durumda biz Müslümanlara düşen ilk sorumluluk, dâvet çalışmalarımızda muhataplar nezdinde hakla bâtılı ayrıştırmaya öncelik vermektir.

Furkân olan Kur’an’la, Hakla Bâtıl Ayrıştırıldı

Bilindiği gibi Kur’an’ı bize tanıtan, onun nasıl bir kitab olduğunu anlatan isimlerinden biri de Furkân’dır. Rabbimiz, Furkân Sûresinin ilk ayetinde ve Bakara Sûresinin 185. ayetinde Kitab-ı Kerimini bu sıfatla nitelemektedir.[4] Furkân yani hakla bâtılı, doğruyla yanlışı ayırt eden. Kur’an’da Bedir Savası gününün de “Yevm el-Furkân/Furkân Günü” olarak nitelendirdiğini görmekteyiz.[5] Hakla bâtılın ve her ikisine taraf olanların kesin olarak ayrıştığı, safların netleştiği gün…

Ayrıca Hesap Günü’nün Kur’an’da zikredilen çeşitli isimlerinden biri de “Yevmul Fasl/Ayırma Günü”dür.[6] Dünya hayatında hakka taraf olup onun safında yer alanlar ile bâtıla taraf olanlar o gün Rabbimiz tarafından ayırt edilerek tercih ve amellerinin karşılığını almak üzere hak ettikleri akibetle karşılaşacaktır. Mesela İnşikâk Sûresinde bu durum şöyle tasvir edilmektedir:

“Ey insan! Şüphe yok ki sen Rabbine karşı çaba üstüne çaba göstermektesin; sonunda O’na varacaksın. Kimin kitabı sağından verilirse, Kolay bir hesapla hesaba çekilecek, Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir. Kimin de kitabı arkasından verilirse, Derhal yok olmayı isteyecek, Alevli ateşe girecektir. Zira o, (dünyada) ailesi içinde (mal-mülk sebebiyle) şımarmıştı.”(İnşikâk, 84/6-13)

Evet, İslam dâvâsının/dâvetinin temel vasıflarından biri hakla bâtılı kesin olarak ayrıştırmak olduğu için bu dâvânın/dâvetin rehberi olan Kur’an, onu insanlığa bahşeden Rabbimiz tarafından furkân olarak nitelendirilmiş ve hakla bâtılı kesin olarak ayrıştıran bir içeriğe sahip kılınmıştır. Bu nitelik ve içeriği sebebiyledir ki, ilk günden itibaren bâtılın taraftarlarını rahatsız etmiş ve bu rahatsızlık sebebiyle bir taraftan Allah Rasulü’ne (a.s.) “Ya bundan başka bir Kur’ân getir veya bunu değiştir”[7]teklifi yaparken, diğer taraftan da Kur’an okunurken gürültü yaparak onun mesajını boğmaya çalışmışlardı.[8]

Bunun yanı sıra Kalem Sûresi 8 ve 9. ayetlerde bildirildiği ve sîret kitaplarında aktarıldığı üzere müdahane (ilkeler üzerinde karşılıklı tavizleşmeye dayalı uzlaşma) tekliflerinde bulunmuşlar, tüm bu teklifleri reddedilip istikamet üzere sebat edilince de baskı ve şiddet yoluyla mü’minleri sindirme çabası içine girmişlerdi:“İlâhları tek bir ilâh mı yaptı? Doğrusu bu şaşılacak bir şeydir. Onlardan ileri gelen grup ortaya atılıp (dediler ki): Yürüyün ve ilâhlarınız üzerinde kararlılık gösterin. Çünkü bu (bizden) istenen bir şeydir.” (Sâd, 38/5-6)

Tarih boyu tevhid dâvâsının/dâvetinin temel vasfı hep öncelikle hakla bâtılı kesin olarak ayrıştırmak ve böylece insanların haktan veya bâtıldan yana tercihlerini net olarak yapabilecekleri zemini oluşturmak olmuştur. Lâilahe’siz bir İllallah dâvâsı/dâveti hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Zira bâtılın kalıntıları üzerine bir hak binası inşa etmek mümkün değildir. Zemini bâtılın çerçöpünden temizlemeden, gerekli hafriyat çalışmasını yapmadan girişilecek bir inşadan hak-bâtıl karışımı bir ucûbe veya günümüzde Türkiye’de olduğu gibi bâtılın köhne binasına İslam soslu dış cephe kaplaması, dekorasyonu yapılmak sûretiyle bâtla hak elbisesi giydirme vebali işlenecektir.

Furkân olan Kur’an’da Rabbimiz; dinde zorlama olmadığını, doğrulukla (rüşd) eğriliğin (ğayy) apaçık şekilde birbirinden ayrıldığını, bundan sonrasında her insanın hak veya bâtıldan yana tercihte bulunmakta (sonuçlarıyla karşılaşmak kaydıyla) iradesiyle baş başa bırakıldığını bildirmekte ve bâtılın temsilcileri ve öncüleri cini ve insi tağutları kesin olarak reddederek Allah’a iman edenlerin, yani iman-amel bütünlüğünde O’nun hükümlerine ittiba edenlerin kopması olmayan bir kulba yapışarak kurtulduğunu beyan etmektedir.[9]

İşte bu ayet-i kerime, İslam dâvâsının/dâvetinin temel niteliklerini çok veciz şekilde ifade etmektedir. Dinde zorlama olmadığı ve dolayısıyla mü’minlerin ancak dâvetçi oldukları, kimseyi iman etmeye zorlamak gibi bir yetkilerinin olmadığı; vahyin inzaliyle doğrulukla eğriliğin, hakla bâtılın kesin olarak birbirinden ayrıldığını ve dolayısıyla dâvetin temel vasfı ve zemininin bu ayrıştırma ameliyesi olduğunu; netice itibariyle de bu apaçık-net zeminde tercihini haktan yana yaparak bâtılı ve onun temsilcilerini/önderlerini kesin olarak reddedip Allah’a yönelen, kulluğu/itaati O’na hâlis kılan insanların kurtuluşa erecekleri bildirilerek İslam dâvetinin genel çerçevesi belirlenmiş olmaktadır.

Bugün Türkiye’de olduğu gibi, hakla bâtılın ayrıştırılmak yerine alabildiğinde birbirine karıştırıldığı, “at izinin it izine karıştığı” zeminlerde İslam dâvetçilerine düşen öncelikli görev, hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak apaçık şekilde ortaya koymak ve vahyin bu noktadaki öğretilerini güncele tatbik ederek hakla bâtılın arasını kesin hatlarla ayrıştırarak dâvete uygun zemin oluşturmaktır. Başta da belirttiğimizgibi bu yapılmadığı takdirde ne dâvetten, ne de kitlesel anlamda bir iman olgusundan söz etmek mümkün olmayacaktır.

(Not: Bu makale, İktibas Dergisi’nin Mayıs sayısında Yayınlanmıştır.)

 

Şükrü Hüseyinoğlu

 

 

[1] “Hakkı bâtıl ile örtmeyin ve hakkı gizlemeyin. Siz (gerçeği) biliyorsunuz.” (Bakara, 2/42)

[2] Bkz: Ankebût, 29/41

[3] “Hayır, biz hakkı bâtılın üzerine atarız da onun beynini parçalar. Bir de bakarsınız o yok olup gitmiştir. Nitelemelerinizden dolayı yazık size.” (Enbiyâ, 21/18)

[4] “Âlemler için uyarıcı olmak üzere, kuluna furkânı indiren Allah ne yücedir.” (Furkân, 25/1)

“Ramazan ayı, içerisinde insanlar için hidayet rehberi, doğruyu gösteren açık belgeleri kapsayan ve hak ile batılı birbirinden ayıran kitap olarak Kur’an’ın indirilmiş olduğu aydır…” (Bakara, 2/185)

[5] Bkz: Enfâl, 8/41

[6] Bkz: Sâffât, 37/21; Duhân, 44/40; Mürselât, 73/13-14

[7] “Onlara ayetlerimiz apaçık bir şekilde okunduğunda bize kavuşmayı ummayanlar: “Ya bundan başka bir Kur’an getir veya bunu değiştir” derler. De ki: “Benim onu kendiliğimden değiştirmem sözkonusu olamaz. Ben ancak bana vahyedilene uyuyorum. Ben, Rabbime karşı gelirsem büyük bir günün azabından korkarım.” (Yunus, 10/15)

[8] “İnkâr edenler dediler ki: Bu Kur’an’ı dinlemeyin ve o okunurken gürültü yapın. Belki üstün gelirsiniz.” (Fussilet, 41/26)

[9] “Dinde zorlama yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd), eğirilikten (ğayy) apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu reddedip Allah’a iman ederse, o sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Bunun kopması yoktur. Allah işitendir, bilendir.” (Bakara, 2/256)

 

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Düşmanı Kahretmenin Yolu

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yaşamak Yüklü Kelimeler

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

taşa yaz dalgalanmıyorsa su /suya oku kafa yarmıyorsa taş

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Filibeli Ahmed Hilmi'de Avrupa Siyaset ve Medeniyeti

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde
    15 Mayıs 2025
  • Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta
    15 Mayıs 2025
  • “Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine
    13 Mayıs 2025
  • Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!
    12 Mayıs 2025
  • Geçmişten Günümüze Büyük Bir Yanılgı: Bedelsiz Cennet
    10 Mayıs 2025
  • İsrail’in Gazze’ye Yönelik Son Planı: “Gideon’un Savaş Arabaları” Nedir?
    9 Mayıs 2025
  • Soyu Tükenmek Üzere Olan Gazze’nin Son Çocukları…
    8 Mayıs 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

15 Mayıs 2025
Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta

Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta

15 Mayıs 2025
“Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine

“Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine

13 Mayıs 2025
Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!

Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!

12 Mayıs 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist