وَلَقَدْ مَكَّنَّاهُمْ ف۪يمَٓا اِنْ مَكَّنَّاكُمْ ف۪يهِ وَجَعَلْنَا لَهُمْ سَمْعاً وَاَبْصَاراً وَاَفْـِٔدَةًۘ فَمَٓا اَغْنٰى عَنْهُمْ سَمْعُهُمْ وَلَٓا اَبْصَارُهُمْ وَلَٓا اَفْـِٔدَتُهُمْ مِنْ شَيْءٍ اِذْ كَانُوا يَجْحَدُونَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ۟
﴿٢٦﴾
Onlara, size vermediğimiz imkânlar verdik; kendilerini kulak, göz ve kalplerle donattık. Onlara kulakları da gözleri de kalpleri de hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. Alaya aldıkları şeyler kendilerini kuşatıverdi! (46/26)
Marshall McLuhan üretilen teknolojilerin insanların uzantısı olduğuna dair “tetrad” adında bir kavram geliştirmiştir. Bu kavram teknolojileri 4 boyutta inceler ancak bizim yorumumuza yarayacak kısmı geliştirme boyutudur. Geliştirme boyutuna göre teknolojiler insanın duyularının veya uzuvlarının geliştirilmiş hallerini sunarlar. Bir insan arabayı icad ettiğinde ayaklarını geliştirmiş, mikroskop ya da gözlüğü bulduğunda gözlerini geliştirmiş yani olduğu halin üzerine çıkabilmiştir. Günümüzde internet ya da kitaplar akılların uzantısıdır. Yerine göre teknolojiler insan hayatını kolaylaştırıp insanın hayrına etki edebileceği gibi insanı küfre sokabilecek potansiyele de sahiptir.
İnsan teknolojiyle haşır neşir oldukça doğasından, dünyasından kopup kendini herşeye kadir de görebiliyor. İlahlık iddiası da doğaya karşı açtığı savaşla başlayıp kendini egemen saydığı yanılgısıyla son buluyor. Bu yanılgıyı insanın önüne seren çölleşmeler, erozyonlar, iklim değişimleri gibi coğrafi dönüşümler ortaya çıkarken, fikirlerin uzantısı olan medyanın kanaat önderleri vasıtasıyla sunduğu ahlaki çöküntülerin temelini oluşturan kuramlarla da ruhsal buhranlar, kaoslar, ahlaki çöküşler birbirini kovalamaktadır. Rabbimiz bizim için imkanlar sunmaktadır ve sunmaya da devam edecektir ancak insanoğlu şüphesiz nankördür ve ekseriyeti bu imkanı zulme uzantı kılacaktır.
Selam ve Dua ile…