11 Temmuz 2025 - Cuma
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Her Güne Bir Ayet

Geceyle Gündüzün Zemherindeki İnsan

Yazar: Venhar Haber
12 Mart 2025
Kategori: Her Güne Bir Ayet
0 0
0
Geceyle Gündüzün Zemherindeki İnsan
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

اِنَّ فِي اخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَّقُونَ 

﴿٦﴾

Çünkü, gerçekten de, geceyle gündüzün ardarda gelmesinde ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı her şeyde, O’na karşı sorumluluk bilinci taşıyan bir toplum için mutlaka işaretler vardır!

(Yunus Suresi 6. Ayet)

Öylesine ve sıradan bir gecenin kucağında yorgun gözlerle uykumu kaçırmanın yollarını arıyorum. Geceye hakkını verememenin tuhaf bir hüznünü yaşarken bu duygunun açığa çıkmasına olanak tanıyan geceye şahitlik edebildiğim ölçüde şükrediyorum. Neler geçiyor aklımdan? Her birinin ayrıntılarına sadık bir gece. Gözlerimi pencerenin ardında dünyayı karanlığa bürüyen gecenin başında pervane yıldızları seyrediyorum. Zaman zaman bulutlardan fırsatını bulursa kendini gösteren, zamanı kendine odaklama derdinde olan hilali gözlüyorum sonra. Gece insanın gözlerine engel olurken yıldızlar aksine yönünü tayin eden bir rehber oluyor ayaklarının ucuna loş bir ışık serpiştiren hilal ile birlikte. Karanlıkta da olsa yalnız ve terkedilmiş olmadığını her an insanın ruhuna fısıldıyor adeta gecenin sahibi .

Penceremi çerçeveleyen alanın alabildiği kadarıyla mahalledeki evlere iniyor bakışlarım. Her pencerede ayrı bir perde. Her perdenin dışarıya yansıttığı ayrı renklerde kimi sert kimi hafif ışıklar ve kimi de ışıksız perdeler. Her biri ayrı bir dünya, ayrı bir alem. Perdenin kumaşından desenine ve ışığın şiddetine kadar ayrı ayrı hikayeler canlanıyor zihnimde. Bitimsiz tükenimsiz hayal dünyamızın sınırsız derinliklerine doğru uzanan hikayeler. Bu hikayelerin hiçbirine yabancı değiliz. Hepsine aşinayız ve hatta bazılarını yaşamışlığımız dahi vardır. Aha işte kendi pencerem, kendi perdem ve kendi perdemden dışarıya ışıttığım lambam. Pencere aynı pencere, perde aynı perde ve lamba aynı lamba. Fakat bu aynılığa mugayir ben her gece farklı bir ruh hali taşıyorum. Bu mugayir ben her gün ve her gece kimi zaman öfkemi, kimi zaman kavgamı, kimi zaman hasedimi, kimi zaman hüznümü, kimi zaman mutluluğumu, kimi zaman kalabalıklığımı ve kimi zaman (belki de çoğu zaman) yalnızlığımı lambanın ışığına farklı şiddetlerde yükleyerek perdeye ve oradan hanemin içine geceyi akın ettiren pencereye ifşa ediyorum.

Gece ilerliyor ve fakat ben duruyorum. Gece ilerliyor ve fakat benim gibi duranları hayal ediyorum.  Gece ilerlerken gece ile birlikte koşturanları, geceye hakkını vermemek için direnenleri, geceye hakkını veremeyenleri, geceyi dayanılmaz kılanları, geceye ağlayanları, hüznünü sadece geceye saklayanları, bereketini geceye kuluçka edenleri hayal ediyorum. Gece ilerliyor ben duruyorum ve aklımdan neler geçiriyorum. Gündüz eteklerimden düşürdüklerimi gece teker teker topluyorum. Onları ertesi gündüz tekrar düşürebilmek için topluyorum. Düşürebilmek için topluyor, toplayabilmek için düşürüyorum. Gecenin hakkını verebilmem için gündüzden hakkımı alabilmenin başka bir yolunu bilmiyorum.

Gündüz ve gece, ard arda ama hiçbir zaman yan yana olmayan, birbirinin işine karışmayan, birbirine her zaman sadık, birbirine her zaman aşık, birbirini hiç görmeyen ve bunu kendilerine dert etmeyen ama birbirinden her daim haberdar iki dost. Ve bu iki dostun kucağında iki ayrı evrede büyütülen insan. Gündüz insanı yürütmeye, gece insanı durdurmaya zorlayan iki ayrı mürebbiye. Yürümenin ve durmanın haddini bilerek bereketini çıkarabildiğimiz ölçüde gündüzün ve gecenin erdemine ulaşabiliriz ancak.

Gece ilerliyorken ve ben hala kendimi durmaya zorluyorken gündüzün ve gecenin hikmetine dair izleri yokluyorum. Gündüzün ve gecenin emrime verilmiş olmasını nasıl anlamalıyım? Her geçen zamanda çağın korsanlarının bizden kopardıklarını düşündükçe aklım bulanıyor. Dur durak bilmeden, düşünmeye tartmaya fırsat vermeden bir koşuşturmanın içinde olduğumuzu farkedemeyen bu kalabalığın sayısı arttıkça uykularım kaçıyor. Kabahati elden bıraktığımızdan beri hızımızın arttığının farkında mıyız? Gündüzün içinde gece, ve gecenin dibinde gündüzü yaşama olanaklarını elden bıraktığımızdan beri koşuşturmanın şiddetinde yok olmaya ramak kaldığımızın farkında mıyız? Herşeyin emrimize amade kılındığı bir dünyada kendimizi herşeyin emrine amade kılmamızın esefliğini ne zaman anlayacağız?

Eğer onların nimeti istemede acele ettikleri gibi Allah da insanlar için (hak ettikleri) cezayı vermede acele etseydi, onların sonunu getirecek hüküm hemen infaz edilirdi.Şu hâlde, Bizim (rahmetimiz)le buluşmaya yüzü olmayanları küstahça taşkınlıkları içerisinde debelenmeye terkederiz. (Yunus,11)

Gece ilerliyor ve fakat ben durmaya çalışıyorum. Durmaya zorluyorum kendimi, zira bütün inandıklarımla, öğrendiklerimle,  edindiğim tecrübelerle yapıp edegeldiklerimden bir netice alamamanın dayanılmaz ağırlığını yaşıyorum. Zamanın hızına mukavemetsiz olduğumuza aşikarız. Bilerek ama bilmeyerek acele edişimiz bundan değil mi?  Kulağımıza küpe olan nasihatleri en nihayetinde  içselleştirebildiysek, nasihat edenle aynı çağı paylaşıyor olduğumuzdandı. Yaşı kemale evrilen bizler artık bu çağın son mümessilleri ve yeni bir çağın doğuşunun müşahitleriyiz. Böylesi bir çağ değişiminde yaşıyor olmam murad edilmişse, bundan elbet bereketini ve şükrünü çıkaracak nimetler de verilmiştir. Hız üzerine inşa edilen yeni çağın kucağına doğanlar hızzın hazzıyla yoğrulmaktalar. Bu çağa eski çağdan geçiş yapan bizler de bu hazzın tesiri altındayız.  Bizler doğamız gereği, yaratılış vasıflarımızın doğallığı içinde aceleci tarafımızla imtihan edilirken üzerine şimdi bir de yapay bir acelecilik bulaşmış oldu. Biz en azından hız çağının insanları değildik. Bizim zamanımızda her şey sabırla yoğrulurdu. İletişim ağlarımız sabırla örülüydü. Ulaşım ağlarımız şimdiki kadar hızlı değildi. Önemli olan ulaşmaktı. Her ne kadar doğamız gereği aceleci olmak istesek de yaşadığımız çağın sabırla örülü iklimi içinde yaşamak bizi kendimize getirmeye zemin hazırlıyordu. Oysa bu çağın ilk nesli tüm bunlardan uzak bir dünyaya gözlerini açtılar. Onların dünyasında, lafımı düzeltiyorum onlarla aynı dünyayı paylaştığımız bu yeni dünyada yavaşlığa, durmaya, duraklamaya ve dahası sabıra yer yoktu.  Her şey hızlıca ve anlık olmalıydı. Bu tam da nefsimizin arzu ettiği şeydi. Haz duyulacak kadar vardı. Beklemenin, aceleci olmamanın tüm zorluklarını yaşayan bizler bunu çok iyi anlıyorduk. O nedenle bu hız çağının efsunu bizi de tutsak etmişti kendine. Yine de aidiyetimiz bu çağa değildi. Her ne kadar bu çağ hız üzerine inşa edilmiş olsa da yapaydır. Yapay olanın ömrü kısadır. İnsan bunun hazzıyla kendini kaybetmiş olsa da aradığı özünü, hikmetini, kendi yaratılış gerçeğini orada bulamayacak ve arayış yolculuğuna çıkacaktır. İşte tam da o anda eski çağın son şahitleri olarak bizler onların kulağına okuyacaklarımız belki nasihat olur, yoluna yoldaş olur.

Gece ilerliyor ve ben duramıyorum. Tüm bunları geçirirken aklımdan yine de kendimi yetersiz görmekten alıkoyamıyorum. İnsan olarak gözüme ilişen, iliştirilen ve de iliştirdiğim şeyler beni durmadan umutsuzluğa, imkansızlığa eviriyor. Bu vesveseler zihnimi dumura uğratıyor. Fakat içimde tüm bunların dışında beni rahatsız eden bir şeylerin olduğunu seziyorum. Sadece duyargalarım işitmesi gerekenleri işitmesi gereken zamanını kolluyor. Gecenin zifiri karanlığında bunları düşünürken gözlerime ilişenler beni ayağa kaldırıyor.

Hangi konumda bulunursan bulun, Kur’an’dan hangi mesajı gündeme getirirsen getir; sizler de hangi işe girişirseniz girişin, her an (ve) mekânda Biz sizin üzerinizde tarife sığmaz bir şahidiz. Nitekim ne yerde ne de gökte zerre miktarı bir şey bile Rabbinin bilgisinden saklı kalamaz. Ne bunun daha küçüğü ne de büyüğü yoktur ki, hepsi apaçık bir fermanda kayıtlı olmasın. (Yunus, 61)

Yine (unutma ki), eğer Allah sana bir darlık musallat ederse, onu O’ndan başka kimse savuşturamaz! Fakat eğer senin için bir hayır dilerse, O’nun lütuf ve kereminin önüne gerilecek kimse yoktur. O lütuf ve keremini, kullarından tercih eden/tercih ettiği kimseye bağışlar: Zira O mutlak bağış sahibidir, sonsuz rahmet kaynağıdır.(Yunus, 107)

Aklımdan neler geçiyor benim? Gece ilerliyor ve ben durmakta zorlanıyorum. Gecenin tam ortasında, karanlığın en dibe çöktüğü anında dizlerim kırılıp yere çökerken ellerim büyülü bir çeşmeden zemzem kıvamında bir şerbeti avuçlarında biriktirme hasretiyle kavuşuyor birbirine.

Ey Rabbimiz! Bize gündüzden hakkımızı alabilecek, ve geceye hakkını verebilecek bir zihin berraklığı ihsan et.

Ey Rabbimiz! Sınırsız kudret ve izzetinle ne yücesin[1]. Farklı çağların arasında bizi yaratarak bize yüklediğin sorumlulukların hikmetine ulaştır bizi. İçine doğduğumuz çağın hantallığına ve içinde öleceğimiz çağın çılgınlığına karşı zihnimizi berraklaştır.

Ey Rabbimiz! Biz güvenimizi sana bağlamışız. Bizi zalim bir topluluğun elinde rüsvay etme.[2] Hakkını inkar eden bu toplumun elinden lütfunla kurtar bizi.[3]

Ey Rabbimiz gecemizi mübarek, gündüzümüzü mübaşir eyle.

[1] Yunus,10

[2] Yunus, 85

[3] Yunus, 86

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Demokrasiye Can Verenler -Beşir Atalay Okuması-

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Modern Siyasete Meşruiyet Arayışları

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Mezhepçiliğin Müslümanlara Getirisi İzzet Değil, Sadece Zillet
    8 Temmuz 2025
  • İklim Kanunu ve Küresel Isınma: Faturayı Kime Yazalım?
    8 Temmuz 2025
  • Mezhepçilik Fitnesi
    4 Temmuz 2025
  • İktibas: Seni de Vururlar İsrail!
    1 Temmuz 2025
  • Hicri Yılbaşı: Hicret, Cahiliyyeden Akidevi Hicretle Başlar
    29 Haziran 2025
  • Yukarı Mezopotamya Günlüğü
    27 Haziran 2025
  • Prof. Dr. İhsan Toker: Muhafazakarlaşma Problemli Bir Başlık
    26 Haziran 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

İfsat Her Yerde

Mezhepçiliğin Müslümanlara Getirisi İzzet Değil, Sadece Zillet

8 Temmuz 2025
İklim Kanunu ve Küresel Isınma: Faturayı Kime Yazalım?

İklim Kanunu ve Küresel Isınma: Faturayı Kime Yazalım?

8 Temmuz 2025
Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

4 Temmuz 2025
Mezhepçilik Fitnesi

Mezhepçilik Fitnesi

4 Temmuz 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist