İnsanı var kılan diğer varlıklardan ayıran düşünme ediminin olmasıdır.
Düşünme ama nasıl bir düşünme?
İnsanın düşünememe ortamı gene insanlardan kaynaklı. Zor olan, sağlıklı bir ortamın oluşumunu sağlayacak bir eylemin olması. Düşünmek için elbette ki ortamlar önemli. Ne ki kimi durumlar var ki, insanların daha çok düşünmeye, daha çok irdelemeye gereksinim duyarlar. Zorlukları göze alırlar. Zorluklar içinde var olmak ve çıkış yola bulmak, gelecek hazırlamak düşünme gücü olanlara bağlıdır.
Güçlü medeniyetler ve devletler, insanların düşünme alanlarını serbest bırakırlar. Ya da ortam hazırlarlar. Çünkü düşünürlerin ortaya koyacakları her fikir, eyleme geçecek olan her oluş yönetenlerin işini kolaylaştırır, ufuk açar, yol gösterici olur.
Materyalist düşünüş insanların manevî kapılarının aralanmasını istemezler. Gönle ve kalbe hitap edecek bir yol, insanı daha sağlıklı düşünmeye yönlendirir. Materyalizm, Tanrısız bir dünyayı amaçlar. Bu dünyada insanların, egemenlerin ve çıkarcıların işini kolaylaştırıcı bir yol açarlar.
İnsanı içten denetleyen önemli edimlerden biri vicdandır. Vicdanlar gönle ve kalbe bağlı olduklarında merhamet ve sevgi yüklü olurlar. Merhamet ile vicdan arasında bağ vardır. Bu bağ insanı daha sorumlu kılar.
Dünyayı gürültüye, savaşlara, kargaşaya boğanların amacı kendi çıkarlarını daha kolay elde edebilsinler diyedir. İnsanın kalbinin sesine yönelmesi onu daha sevgi dolu kılar, başkalarını görmesini ve bilmesini sağlar.
Materyalizm bencildir, maddecidir, salt bir tek amacı vardır o da aklı kullanarak amacına daha kolay yollardan ulaşmasıdır.
Materyalizm, ayrıştırıcıdır. İnsanları bir birine düşman edecek ki, daha rahat hareket edebilsin diye.
Metafiziğin devreden çıkarılması materyalizmin ilk ve tek amacıdır. İlahi olanın devreden çıkması onların daha rahat hareket etmelerine ve alan bulamalarına neden olur.
Peygamberler medeniyeti insanlık için var. Onların, peygamberlerin bir tek amacı var insanın insan ve hakikat medeniyetine bağlı ve dönük olmasını sağlar. Bu da çıkar sahiplerinin ve egemenlerin işine gelmez.
İnsana ufuk açacak olan düşünme, düşünme sonucu bilme ve anlama, bunu hayata geçirme çabasıdır. Bu çaba insanlığın önünü açar.
Baskıcı yöneticiler, insanların düşünme alanlarını kapatırlar. Güçleri yettiği bütün alanlara müdahale ederler. İnsanların düşünmelere fırsat vermezler. Kargaşa ortamında karanlıklar içine atarlar, orada oyalansınlar diye. Ortamı gürültüye boğarlar. Kimi faaliyetleri daha çok öne çıkarırlar ki insanların dikkatleri oralara yönlendirirler ve oralara tutsak ederler.
Spor insanlık için zorunlu bir alan. Çalışanların zaten sürekli spor yapma imkânları doğaları gereği var. Fakat bu başlı başına çok güçlü bir sektör alanına dönüştürülünce insanların ister istemez ayrışmalarına neden olur. İnsanların sporlarını ve gösterilerini de doğal akışı içinde sürdüremiyorlar. Spor amacından çıkıyor başka amaca dönüşüyor.
Siyasal partilerin ideolojilere ayrışması ve materyalizmin birer aracına dönüşmeleri de kitleleri ayırır. Onları sloganlar ile avuturlar. Düşünce yerine sadece belli ve kalıp sözler etrafında oyalanırlar. Türkiye gibi Müslüman ülkelerin içinde bulunduğu durum ve temel sorun, yabancı düşüncelerin tutsağı olmasıdır. Yabancı düşüncelerin kendi içindeki ayrıcılıkları birbirlerinin farklı versiyonlarıdırlar. Birbirlerinden farkları yoktur çünkü onların sağı da solu da, ideolojileri de materyalisttirler. Yani maddecidirler, yani çıkarcıdırlar. Onlardan manevi bir davranış beklenemez. Gerektiğinde manevîliği bile çıkarları için kullanıyorlar. İnsanlığın tek bir çıkış yolu var hakikat medeniyetine bağlanmasıdır.
Ali Haydar Haksal/Milli Gazete