1: Dindarlıklarıyla tezahür edenlerin bir araya gelip siyaset yaptıkları parti silsilesinin sonuncusu olan Refah Partisine bağlı gençlik teşkilatları AGV ve MGV,
Konya’da bilbordları ‘kitap ehlini dost edinmeyin’ ayetleriyle donatmış, böylelikle soyut düşmana karşı ‘direniş’ gösterip ‘cihad’ ettiklerini göstermiş!..
2: Küresel kapitalist dünya düzeni, milliyetçi toplum örgütlenmesi, millileşmiş dini kimlik, tanımlı ulusa has kılınan siyasi iktidar, serbest pazar ekonomik sistemi, laik hukuk, modern eğitim, modern kentleşme;
Batı tipi teknolojik yarış, savunma sanayiinde güçlenme uğruna onbinlerce insanı, börtü böceği, içme suyunu, havayı, toprağı katleden biyolojik bombaya sahip olma tutkusu;
Bu sistem sayesinde azınlık bir zümrenin çoğunluğa hükümranlığı, oligarşinin imtiyazı ve korunması, Türkiye örneğinde 82 milyon içinde 40 kişinin milyarderliği, 200 bin kişinin milyonerliği;
İngiliz işgaline itiraz etmeyen Gandhi tarzı sivil itaatsizlik, Moğol işgalini meşrulaştıran Mevlana tarzı uzlaşıcılık..
Bunların tümü kitap ehlinin sünneti; siyaseti; iktisadı; hukuku; bilgi biçimi; doğru ölçüsü; dini telakkisi..
3: Bilbortlara ayetleri asıp afişe eden dindarların bütün bunlarla, bunları üreten küresel ve yerel sistemle, bizatihi sistemin kendisiyle, sistemin fikri felsefi dayanağıyla.. hiçbir alıp vereceği yok.
Bu olmadığı içindir ki bu zümrenin de derdi diğerleri gibi; bu sistem içinde politika yapmak, bu sistemin yahut ‘nizamın’ sağladığı ‘faziletinden-refahından-saadetinden’ istifade etmek; ‘milli’ zümre olarak iktidardan pay almak.
Kitap ehliyle dostluğu burada kur, sonra Gandhi ve Mevlanacılık oyna, oldu mu şimdi?!.
4: Olabilir, her tarihsel dönemde ve toplumsal şartlarda olduğu gibi bu dönemde ve şartlarda da çoğunluk böyle düşünüyor, böyle yapıyor ve yaşıyor.
Bu sebeple çoğunluk içindeki farklı zümreler farklı farklı gruplaşıyor, aralarında dayanışma üretip daha fazlasına sahip olmak için siyaseten mücadele ediyor.
Bu düzene, toplumsal ve siyasal şartlarına itiraz etmeden, karşı çıkmadan her zümrenin teşkilatlanarak hisselerine düşen maddi ve mali payı artırmak istemeleri yahut iktisadi ve siyasi iktidara ortak olmak istemeleri de bu yüzden zaten..
5: Burada olmaması gerekense, sistemi, sistemin kendisini, bileşkelerini, felsefik dayanaklarını ve organize olma şeklini reddedip kendi sistemini kurma iradesi sunan Kur’an ayetlerinin istismarıdır.
Bu olmamalıdır; zan, hakikatten bir şey ifade etmez. Biz öyle sansak da.
O halde mevcut sistem içinde, sistemin kendisiyle, meşruiyetiyle bir derdin olmadan politikaya soyunacaksan, politikanı başka argümanlarla destekle. Dünyada argüman kıtlığı yok; liberal, sosyalist, faşist, muhafazakâr argümanlar yığınla.
Ama Kur’an’ı bu işin içine karıştırma çünkü Kur’an’ın siyaseti çok farklıdır. Kendine hastır. Merakı olanlar bu siyaseti örnekleyen peygamberler var, onlara baksın.
Bu işleri hatta kendisini ciddiye alanlar için Allah peygamberlerini işaret ederek ‘onlarda sizin için güzel örneklikler var’ buyurdu. Bu örneklik yalnızca bildik ibadet ve dualarla sınırlı değildir; siyaset, iktisat, hukuk dahil her şeyi kuşatır.
6: Ey gençlik teşkilatları, sözüm sizedir; takip edecekseniz peygamberleri takip edin yoksa aynen bahsi geçen kitap ehli gibi olursunuz; böyle yaptığınızda peygamberlere haksızlık etmiş, nebilik ve resullüklerine halel getirmiş, batılı hakka karıştırmış olursunuz..
Üç günlük dünya nimeti, şöhreti, statüsü ve ziyneti için böyle yapmayın; bu sistem, sunduğu imkan ve fırsatlarla kendine hizmet edecek nicelerini buluyor zaten. Önünüze, sağınıza solunuza bakın çokça göreceksiniz onlardan! Siz onlara benzemeyin.
İktibas