06.12.2005 tarihinde Medeniyet Vakfının Ankara Şubesinde konuşmacılığını Araştırmacı Yazar Ali Kaçar’ın yaptığı “Bölgemizdeki Küresel Kuşatma ve Direniş” başlıklı konferans gerçekleştirildi. Yoğun bir izleyici kitlesi tarafından ilgiyle izlenen konferansa Kuran tilavetiyle başlandı.
Ali Kaçar, petrolün bulunması, I. Dünya Savaşının sona ermesi ve Osmanlı Devletinin yıkılmasıyla coğrafyamıza hükmeden emperyalizmin günümüze kadar kısa tarihini vererek başladığı konuşmasında, “sömürgeci devletlerin bu topraklardaki emperyalist emellerinin değişmediğini, değişik araçlarla, kurdukları uluslararası örgütlerle ve Siyonist İsrail’in kurulması ve desteklenmesi ile İslam Coğrafyasındaki emperyalist emellerinin sürekli devam ettiğini ve şiddetini de arttırdığını” ifade etti.
Konuşmacı,
“Günümüzde de batılı emperyalist ve işgalci devletlerin Afganistan’da, Irak’ta ve Suriye’de en vahşi şekilde milyonlarca Müslümanı katlettiğini, işkenceden geçirdiğini, binlerce Müslüman kadına tecavüz edildiğini, ancak batının 137 kişi öldürülünce bunları görmezden gelerek dünyayı ayağa kaldırdığını,
Mavi Marmara’da 19 yaşındaki Furkan Doğan’ın Siyonist İsrail tarafından şehit edilmesinin Arap gençleri çok etkilediğini, Tunus’ta Buazizi’nin kendini yakarak Arap baharının fitilini ateşlediğini, Tunus, Libya ve Mısır’da yönetimlerin devrildiğini, ancak Suriye’de sürecin tıkandığını, İran’ın Lübnan Hizbullahı ile birlikte Suriye’de Nusayri Diktatör Esad rejimini ayaklanmanın başladığı 2011 den itibaren desteklediğini, kendisinin Afganistan’dan başlayan Şii hilalini gerçekleştirmeye çalıştığını, buna rağmen Esad rejiminin başarılı olamadığını ve Rusya’yı çağırdığını, Rusya’nın da bir yandan sıcak denizlere inmek bir yandan da Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerini korumak için Suriye’ye uçakları, füzeleri, tankları, en gelişmiş silahları ve askerleriyle açıktan yerleştiğini”,
dile getirdikten sonra, konferansını,
“Tüm bu emperyalist saldırılara karşı topraklarını savunan bir takım İslami örgütler kurulduğunu, bunların halkta da taban bulduğunu, bir takım yanlışlıkları dışında bunlara bizim batılıların gözüyle bakmamamız gerektiğini, İslami anlamda direniş gösteren ve zor durumda olan Müslümanlara dualarımızla ve başka imkânlarla destek olmamız gerektiğini, kendi aramızda da bu mücadeleleri sürekli gündemimizde tutmamızın Müslümanlığımızın ve İslam kardeşliğimizin bir gereği olduğunu” vurgulayarak nihayete erdirdi.