Yatsı namazının cemaat ile kılınmasının ardından, program Birr Nesil Derneği kurucusu ve başkanı Mevlüt AKBAL‘ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ve meali ile başladı. Ardından kısa bir selamlama konuşması yapan Akbal, Birr Nesil Derneği olarak ayda bir gün yapılması planlanan ve takip eden sonraki aylarda da davet edilmesi düşünülen eğitimciler arasında Ahmet KALKAN, Mehmed PAMAK, Ramazan KAYAN gibi isimlerinde İnşaallah aramızda olacağı duyurusunu yaptı.
Daha sonra Akbal yazar Er’in biyografisini okumasının ardından kürsüyü kendisine bıraktı.
Sözlerine bu tür çalışmalar yapan kurumların ilk konuşmacısı olarak kendisinin davet edilmesinin tevafuk ettiğini, Allah’tan böyle çalışmaların hayırlar getirmesi ve bereketlendirmesi temennilerinde bulunarak başlayan Er, “Din nasihattır” bağlamından yola çıkarak karşılıklı şekilde faydalanmamızı, istifade etmemizi, eksiklerimizi tamamlamamızı göz önünde bulundurarak yapmış olduğumuz konferans veya seminerlerde, nasihatleşerek bilmediklerimizi öğrendiğimizi, unuttuklarımızı hatırladığımızı belirtti.
Bazı kesimler tarafınca Kur’an-ı Kerim’de geçen dünya ve ahiret kavramının çok fazla üzerinde durulmadığı ve bundan dolayı yanlış anlaşılmalara sebep olduğu gözlemlenmektedir.Kişilerin kendi durdukları yere kendi bakış açılarına göre değerlendirmiş oldukları dünya kavramı bu yüzdendir ki ciddi tahrifatlara uğramaktadır. Rabbimiz yüce kitabımız da üzerinde yaşadığımız yerküre için “Arz” kelimesini kullandığını ayrıca bu kelimenin bazı yerlerde değer verildiği bazı yerlerde ise yerildiği için iki farklı uç noktalarda olan yanlış bir bakış açısı ile insanların duruma yaklaşmış olduğunu söyledi.
Bir tarafta insanlar dünya malı,metaı için gözleri kör olmuşcasına, ahireti unutup sadece dünya nimetlerinden elde edip faydalanma oyalanma, farkına vararak veya varmayarak ömürlerini tüketme aldanışı, hırsı içinde olurken, diğer uç noktada ise dünyadan el etek çekip kendini hayattan soyutlayarak “bir lokma bir hırka” düşüncesi içinde “etliye sütlüye karışmayan,bana dokunmayan yılan bin yaşasın” tarzı ile iç içe, Kur’an’ın bildirmiş olduğu “vasat” ikisi arasında hayırlı, faziletli ümmet çizgisinden uzaklaşarak mistik, sofistike bir yaşam sürüp ölçüyü koruyamadıklarının vurgusunu yaptı.
Hayatlarını heva ve heves merkezli bir yaklaşımla sürdürenlerin dünyevileşme hastalığına tutulduklarını ayrıca dünyevileşmenin, müslümanların karşısında da gün gibi açık olarak duran bir tehlike olduğunu belirterek örnek olarak Cuma suresi 11.ayette bahsedilen “Onlar bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona giderler ve seni ayakta bırakırlar. De ki: Allah’ın yanında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha yararlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”
hadisesinde Hz peygamberin etrafında hemde hutbede iken onu terkederek, Medineye gelen bir ticaret kervanı nın yanına koşan sahabeyi bile etkilediğini ve günümüzde de bu tür tehlikelerin farklı boyutları ile karşımıza çıktığını belirterek sözlerine devam etti.
Sadece Ahiret odaklı bir yaklaşım içinde olanların ise “Zühd” yaşantısı ile uhrevi, şekilde bulunarak dünyayı kerih, pislik görme, aldığı her nefesi zarar kötülük, olarak algılamak da farklı bir hastalığın sonuçları olduğunu, bu durumun sorumluluktan kaçıp, inanç ucuzluğuna örnek olduğu, böyle yaklaşımda olanların etrafına bu anlayışı yaymaya çalışarak bireysel ibadetlerle yetinilmesinin ahiretimizi inşa etmek için yeterli olduğunu empoze etmesi, oysaki ilk inen ayetlerde ise Hz. Peygambere ve akabinde tüm insanlığa seslenilip emredilen “Kalk ve uyar” ayetinin nasıl anlaşılıp hayata uygulanması hususunda kaygılar taşımayıp, bu minvalde hareket eden maalesef yadırganamayacak kadar çoklukta olan cemaatlerin kurtulamadıkları bir vakı olduğunun altını çizdi.
Üçüncü bir yaklaşım olarak da mümin olanların ifa ettikleri, dünya ve ahiretin hakkını verenler sorumluluklarını yerine getirenler olduğunu belirti, bu bağlamda En’am suresi 162. ayetini ölçü alan bu ayet kapsamında yaşantısını düzenleyenlerin dünya ve ahiret hayatı için gereğini usulüyle yapanların kurtuluşa ereceğini vurguladı.
Katılımcılarında sabırla dinlediği sunumun ardından soru-cevap faslı ile program sona erdi.
İslam ve Hayat