18 Haziran 2025 - Çarşamba
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

Ben Filistinim

Ben Filistinim, Filistin ise müslümanların yüz akıdır. Bilincini İslam ile şekillendiren ve kafire en ufak bir şekilde meyletmeyen her kişi bir Filistin olarak kıyamete kadar varolacaktır.

Yazar: Bünyamin ZERAN
18 Kasım 2023
Kategori: Makaleler, Venhar Özel
0 0
0
Ben Filistinim
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Ne söylense ne yazılsa! Yazıların kifayet etmediği anlar vardır. Kelimeler düğümlenir insanın boğazına. Sussan kalbine ihanet edersin susmasan bir gürültünün içinde boğulup gidersin. Kalmakla gitmek arasında can çekişirsin. Acının coğafyasında en gösterişli tualler çocukların gözleri olur, annelerin direngen duruşları, yiğitlerin cesurca ölüme atılışları… sapan taşlarıyla başladı hikayemiz ve devam etti düşmana kök söktürüşümüz. Bizi düşmanın kılıcı değil de en çok dost bilinenlerin sessizliği öldürüverdi. Sonra buna da alıştık. Ölürsek bir yiğit gibi ölmeyi şiar edindik. Biz, Yahudilerin, Hristiyanların ve onların sadık hizmetkarları müşriklerin Allah’a şirk koştuğu şeylerden korkmadık hiç bir zaman. Biz korkulmaya layık olanın Allah olduğu bilinciyle yaşadık her daim. Bizim büyük büyük dedelerimiz, Ahmet Yasinlerimiz, Fethi Şikakilerimiz, Rantisilerimiz ve daha adını saymakla övünç duyacağımız nice alimlerimiz ve şehitlerimiz bu topraklardan yetişti. Bize şahitlik ettiler. Bizim en büyük övüncümüzdür Allah’tan korkarak onun adına yaşamak. Biz böyle gördük bizden önceki şehitlerden…

Çocuklarımız kapkara gözleriyle bizlere bakarak büyüdüler. Ölümün en dehşetlisini, şehadetin arzulanışını bizde sevdiler. Topraklarımızın siyonistler tarafından onların iplerini ellerinde tutan ağababalarının sonsuz destekleriyle nasıl karış karış işgal edildiğini görerek, yaşayarak büyüdük. Biz ümmetin yetimleriyiz sahibimiz yalnızca Allah’tır. Sahibi Allah olanın yetimliği gam değildir böyle biline. Bizi düşmana toprak satmakla suçlayıp başımıza gelenleri hakettiğimizi söyleyenlere söylenecek belki çok söz var ama en azından biraz tarihimizi okuyun deriz. 1945  yılına gelindiğinde Yahudilerin tüm Filistin coğrafyasında yalnızca yüzde beşlik bir alana sahip olduğunu görürsünüz. Siyonistlerin bizim topraklarımızı ancak efendilerinin onlara takdim ettiği en gelişmiş silahlarla, milyar dolarlarla,  gaspla, tecavüzle aldığına biz şahidiz ve biliyoruz.

Biz ölüyoruz diye üzülüyorsunuz ya üzülmeyin bizim ölülerimiz cennete kafirlerin leşleri cehenneme gidecek. Peki sizin suskunluğunuz, sizin ölmüşlüğünüz nereye yazılacak! Arkamızdan gıyabi cenaze namazları kılıyormuşunuz şehitler diridir siz kendi ölmüşlüğünüz için kılın o cenaze namazlarınızı. Gördük biz o sırça köşklerin nasıl devrildiğini, kendini dev aynasında görenlerin ne kadar küçük ve aciz olduğunu nerede mi gördük? Refah sınır kapısından siyonist zihniyetlerden icazet alamadığınız için yardım tırlarını dahi geçiremediğinizde gördük. Dünyada iki milyar müslüman olduğu söyleniyor inşallah öyle bir inançlı kesim vardır. Resulün  Bedir’deki duası geliyor aklımıza “Allah’ım! Bu bir avuç mücâhidi helâk edersen, artık sana yeryüzünde ibâdet edecek kimse kalmaz!” Biz bu topraklarda düşmana kaybedersek ümmet kaybedecek biliyoruz. Ümitsiz olmadık hiç bir zaman. Rabbimizin vaadine inandık ve sığındık.

Çocuklarımızın cesetlerini kucakladık, bazen kerdeşler birbirlerinin cesedine sarılıp ağlaştı. Hanımlar beylerine, beyler hanımlarına ağlaştı ama yılmadık, korkmadık inanın. Çocukların o gözlerindeki direnişe aşık olduk biz. Cephelerde dualarımız, şiirlerimiz, marşlarımız  ve bizi düşmana karşı dipdiri tuttu birlikte okuduğumuz ayetlerimiz. Bizim namazlarımızda saflarımız daha sıkı, gönüllerimiz daha bir coşkundur her daim. Düşmanına dahi bilge Aliya’nın dediği gibi adalatten başka borcumuz olmadığını bilecek kadar vakuruz. Göz yaşlarımızla yazdık çocuklarımızın bedenlerine isimlerini… öldüklerinde kimsesiz sayılmasınlar diye. Hangi çocuk kalbi bunu kaldırabilir bir düşünün ölmeden önce… belki bir çoğunuz için Filistin ya da İslami bir duruş öncelik sıralamanız içinde sonlara kalıyor olabilir. Bir çok işinizi hallettikten sonra oturup savaşı bir film izler gibi izliyor olabilirsiniz. Biz bu filmi 1917 yılından bu yana sistemli bir şekilde yaşıyoruz. Sizden önemli bir farkımız şu ki biz celladına aşık olanlardan değiliz ve ila nihaye olmayacağız.

Biz savaşmayı biliriz zira onun içinde büyüdük, kök saldık. Ölüm bizim buralarda ekmek gibi su gibi azizdir. Ölümlerimizle düğünlerimiz aynı anda olur. Ölürken diriliriz diğer yandan dirilirken direnişe kasemler ederiz. Düşman ise ne yaşamayı bilir usulünce ne da savaşmayı… hastaneler bombalar, kreşleri bombalar, ibadethaneleri bombalar, pazar yerlerini vurur. Yaşlısı, genci, çocuğu, kundaktaki bebeği, hamile kadınları, yaralısı nefes alan ne varsa kim varsa tonlarca bomba yağdırır üzerine. Sonra da arsız bir şekilde dünyanın en ahlaklı ordusuna sahip olduğunu ilan ederler. Ariel Şaron’un 1982 yılında Sabra-Şatilla kamplarında Lübnanlı Hristiyan Falanjistlerle yaptığı katliam bu alçaklıklarının sadece biridir. Dünya, İşgalci İsrail’in yaptıklarına kör ve sağır olsa da Allah her daim görüp, gözetendir ve Allah, kafirleri mü’minlerin elleriyle cezalandırmak istemektedir. İşte biz her daim boyunlarımıza astığımız evin anahtarlarını yurtlarımıza dönebilmek için saklıyoruz. Ve yüksek sesle dua ediyoruz “Rabbim kafirler toplumuna karşı bize yardım et, kafirleri bizim ellerimizle cezalandır…” diye.

Savaşırken elbet şunu biliyoruz ki biz zaferden sorumlu değiliz. Nice nebiler öldürüldü, niceleri yurdundan çıkmak zorunda kaldı. Biz rabbimize döndüğümüzde kaçmadık, savaştık diyeceğiz. Canımızı ve malımızı cennet karşılığında Allah’a sattığımızı ilan ettiğimiz söz üzere yaşadık ve öldük diyeceğiz. Ama Rabbim “Neden Allah yolunda zayıf düşmüş erkek, kadın ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?” ayetinin muhatabı olanlar kendi hesaplarını Allah’a vereceklerdir. Aslolan insanın kendi sorumluluğundan kaçmamasıdır. Yüzünü Allah’a çevirmiş ve sorumluluğu için bedel ödeyenlere selam olsun.

Dünyada son üçyüz yıldır akan kanlar bizimdir. İspanya’yla başlayan, Hollanda ve Portekiz’le devam eden sonrasında İngiltere’nin azgınlığıyla zirve yapan son demlerde de Amerika ve Rusya ile devam eden zulümler mazlumun coğrafyasında gerçekleşmektedir. Azgın katiller için sadece müslüman olmak yetmiyor sömürülecek kaynakların olması o coğrafyayı işgal için gerekli ve yeter şart olarak tanımlamaktadır. Geçmişte Aztek ve İnkaların altın ve gümüşü, Arjantin, Brezilya gibi yerlerin şeker plantasyonları, Hindistan’ın baharatları, Arap topraklarının petrol ve doğalgazları vs. kısacası tüm dünyanın yer altı ve yer üstü kaynakları sırf daha fazla güç devşirmek için işgal edilmiştir. İşgal edilen topraklarda insanlar vahşice işkence edilerek öldürülmüş, kadınlarına tecavüz edilmiş, topraklarda, madenlerde zorla çalıştırılarak köleleştirilmiş veya sürgünlere terk edilmiş. Dünyanın her yanındaki mazlumlar bizimdir ve biz yeryüzünde dinin Allah’a ait olmasının anlamını insanların tek olan Allah’a ulaşmasının önündeki engelleri kaldırarak her türlü zulümden insanlığı arındırmak olarak anlamaktayız.

Dünyada müslümanların üzerinde bir Oblomovluk çökmüş durumda. Onlar için zamanın tek düzeliğini hiçbir şey bozmamakta, yaşayışlarını her hangi bir raslantı dahi değiştirecek olsa bundan çok korkmaktadırlar. Zira konforlarından hiç bir fedakarlık yapmak istememektedirler. Biliyorum ki bir süre sonra bu savaşta tıpkı önceki savaşlar gibi unutulacak ve tarihi bir vesika ile anılacak. İnsanlar hiç bebekler öldürülmemiş gibi, kadınlar tecavüze uğramamış gibi gündelik hayatlarına, zevklerine hobilerine geri dönecekler. Arakan’da, Bosna’da, Irak’ta, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Sabra-Şatilla’da, Cezayir’de, Libya’da, Ruanda’da vs. yerlerde olduğu gibi. Oysa her savaş müslümanın bilincini daha bir bileylemeli değil mi? Parasızlığı takva zanneden, parayla tanıştıktan sonra konformist bir yaşama alışan kimseler gibi olmayı şiar edinmek bizi ötekinden nasıl ayırdedecek?

Biz bu dünyaya ebedi yaşamak üzre gelmedik. Elbette öleceğiz ve ölüyoruz da. Bir şiir gibi ölmek düşsün payımıza ve biz öldükten sonra da dilden dile okunsun şiirlerimiz. Çocuklarımızın gözyaşları, kadınlarımızın cesareti, annelerin oğullarını cihada hazırlayışı bizi itsin savaş meydanlarına. Ben Filistinim, elimde sapan taşıyla büyürüm. Sen başka bir coğrafyanın ferdi olabilirsin. Sen ise elinde ilmin ışığı, vahyin sözleri ve islamın siyasi bilinciyle her daim dipdiri kalırsın. Zihnimiz İslam’ın aydınlığı ve adaletine koşulsuz imanı ile dolup taşarken bizi inancımıza yabancılaştırmalarına müsaade etmeyiz. Mefistofeleslerin Faustları ayartmaları gibi bir oyuna gelmeyiz. Zira Rabbimizin Allah olduğunu ve şeytanların bize her yandan yaklaşarak bizi kendi saflarına çekmeye gayret edeceklerini her daim aklımızda tutarız.

Ölüyoruz tüm dünyanın gözleri önünde ama ölmeden de dirilinmiyor ki… çocuklarımızın gözlerindeki ışıltı getirecek zaferi, dünyanın tüm suskunluğuna rağmen. “Size gerçek, gerçeğin ta kendisi olarak diyorum ki: Toprağa düşen bir buğday tanesi yok olmazsa, yalnızca bir buğday tanesi olarak kalır; ama yok olursa, o zaman bereketli ürün doğrur.” (Yuhanna XII. Bap, 24) Biz burada bir buğday tanesi olarak yok oluyoruz ki bereketli nice mücahitler dirilsin bizim şahitliğimizle diye. Ben Filistinim, Filistin ise müslümanların yüz akıdır. Bilincini İslam ile şekillendiren ve kafire en ufak bir şekilde meyletmeyen her kişi bir Filistin olarak kıyamete kadar varolacaktır. Selam olsun onlara…

 

İktibas Dergisi Kasım Sayısı

Etiketler: Bünyamın ZeranFilistin

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Modern Siyasete Meşruiyet Arayışları

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

'Makul Olmak' Kazandırır

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak
    19 Mayıs 2025
  • Yaşamak Yüklü Kelimeler
    15 Nisan 2025
  • Mehmet Kantar’ın Ardından Rahmetle
    27 Mart 2025
  • Ya Eyyühel Müzzemmil
    23 Nisan 2024
  • Sahip Çıkılası Kelimelere Tutunulmalı
    14 Mart 2024
  • Hayal İle Kurgu Arasında
    18 Haziran 2023
  • Yitiğini Doğru Yerde Aramak
    30 Nisan 2023
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

“Yükselen Aslan Operasyonu” Kimlerin Sonunu Getirebilir?

“Yükselen Aslan Operasyonu” Kimlerin Sonunu Getirebilir?

17 Haziran 2025
İran’ın Yanında Olunmazsa “Sıra Bize Gelecek”

İran’ın Yanında Olunmazsa “Sıra Bize Gelecek”

16 Haziran 2025
HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!

HAMAS’a ve İran’a Sahip Çıkmalıydık!

15 Haziran 2025
Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

Prof. Dr. İhsan Toker Bu Hafta Sonu İktibas’ta

13 Haziran 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist