بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَلَا تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Bilerek hakkı bâtıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin. (2/42)
Batıl Kılık Değişirse Hakka Benzer mi?
Ayet, kılıktan kılığa bürünen, makyajla kendini allayıp pullayıp meşru zemin arayışına girişen batıla dikkatlerimizi çekiyor. Hak, istisnasız meşru ise gayri meşru olan batılın ondan bir pay ile zemin bulmasını anlatıyor. Batılın bu özelliği onun ne derece ilkesiz olduğunu da göstermekte. Aynı zamanda yapay olduğundan dolayı, doğal ve fıtri olanla kendini kabul ettirme arayışına girmekte. Kendine öyle bir zemin oluşturmalı ki, hak arka planda kalmalı önde gözükmeli. Bu vesileyle hükmünü sürdürsün.
Musa as’ın kavminden olan Samiri bunun tipik bir örneğidir. Elleriyle yaptığı buzağıya elçinin izinden bir şeyler atması/katması tam da meseleyi izah sadedindedir. O öyle bir makyaj yapmıştır ki, nefisleri dünden meyilli olan kavme buzağı hak görünmüştür.
‘Bilerek hakkı gizlemeyin’ ifadesi de tam da burada devreye girmektedir. Bilmek bu işin olmazsa olmazıdır. Zira hak ve batılı bilmeyen kişi bu şeytani senaryoyu asla yazamayacaktır. Karşısındakini iyi bilen/okuyan/çözen/anlayan Samiriler bu işi yapmakta hiç zorlanmamaktadır.
Diğer taraftan bu tuzağa düşen insan tipi de sorgulanmalıdır. Hak ve batıl ayrımı yapacak gerekli tüm veriler önünde olmasına rağmen kulak asmaması batıla sarılmasını kaçınılmaz kılacaktır.
Halk arasında kullanılan ‘sureti haktan görünmek’ deyimi tam da ayetin anlatmak istediğini izah etmektedir. Ama gel gelelim bu sözü sarfeden toplum defaatle aynı delikten ısırılmıştır. Birkaç yaldızlı söze, icraate kanıp arkada dönen kirli işleri görmemiş ve hala da görememektedir. Yıllarca toplumun kahir ekseriyetini İslami faaliyet yaptığına inandıran yapının, günü gelip de maskesi düştüğünde (düşmesi gereken zamanın geldiği düşünüldünde) düşman ilan edilmiştir. Ama neden düşman edildiği bile hala kavranamamakta, başka batılların onun yerine ikame edildiği görünmemektedir.
Sapasağlam duran, milim kıpırdamayan, asla başka kılığa girme ihtiyacı hissetmeyen hak, yeryüzüne Kur’an şeklinde tecelli etmiştir. ‘Hak, Rabbindendir. Sakın şüphe edenlerden olma’ (2/147) ikazı ile batılın nasıl tespit edileceği ve foyasının ortaya konacağı ilan edilmiştir. Karmakaşık zihinleri arı-duru hale getirecek metot bundan başkası değildir.