10 Kasım 2025 - Pazartesi
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

Ayıp Zamanlar

Artık tamamıyla yabancıladığımız bir dünyada ya bir sığıntı gibi köşede bir yerde kalmayı seçeceğizdir ya da üzerine 'ant içilen bir zaman'ı yakalamak için çoğunluğun tercihlerine kanmayıp sağlam ve sahih bir istikamet tutturmanın yollarını arayıp bulacağızdır. Gerçekten de dünya çoktan ayıp zamanlara evrilmiştir. Artık bir şeyler söylemek lazımdır, dile yeni görevler yüklemek, zihni temiz hedeflerle buluşturmak gerekir. Sahi bildiğimiz ve içinde bir şekilde 'idare ettiğimiz' dünyaya hangi arada neler olmuştur?

Yazar: Venhar Haber
14 Mart 2022
Kategori: Makaleler
0 0
0
Ayıp Zamanlar
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

“Ayıp zamanlar”, aramızdaki tüm farklılıkları bir şekilde sıfırlayarak üzerinde uzlaşacabileceğimiz kullanışlı bir terkip. “Sıradan” halkın, “eğitilmiş” toplumun, “elit” sınıfların, “garip gureba” ahalinin, “bilge” entelektüellerin, “sorumluluk sahibi” aydınların ve “seçilmiş” alimlerin asla bigane kalamayacağı açıklayıcı bir durum bildirimi. Her birimiz epeyce bir süredir derinlemesine idrak ettiğimiz bir sürecin “efradını cami ağyarını mani” düzeyde adını koymaktan bitap durumdayız. Oysa yaşadığımız ve bütün çeşitliliğimizle hissettiğimiz “ayıp zamanlar”dır.

Zor olanı seçmek

Dünyaya farklı zaviyelerden bakarız. Durduğumuz yer, bakış açımız, kavrayış gücümüz, melekelerimiz, değerlendirme ölçütlerimiz bizde zamanla kendine özgülükler oluşturur. Referans dünyamız, bağlandığımız değerler, kişisel algılarımızın hacim ve sınırları gördüklerimiz ve duyduklarımız hakkındaki çıkarsamalarımız üzerinde tartışmasız etkili olur. İstisnai yanlarımızla toplumsal kazanımlarımız birbiriyle örtüşür ve giderek kişiliğimiz billurlaşır. Böylece ya vasata dâhil olarak herkes gibi olmanın bir yolunu bulur, dünyayı biraz daha sorunsuz yaşarız ya da kendine özgülüğümüzü sürekli canlı tutarak zor olanı seçeriz; çoğunluğun nezdinde “cins” oluruz, “garip” oluruz, “tuhaf” oluruz. Çoğu zaman bu tercihlerimiz bizi başkalarından ayıran yegâne özelliğimiz olur. Ondandır kalabalıklara karışmayız, duruşumuzu sık sık belli etmek zorunda kalırız. Başımıza gelecek bir çilemiz varsa gelsin; yüksünmeyiz, çekeriz. Yanı sıra bütün bunların nasıl olup da onca insan ve onca kader arasında gelip doğrudan bizi bulduğuna da şaşmayız, hatta hiç mi hiç bunları dert edinmeyiz. Biliriz, bütün bunları biz istemişizdir. Hem başkasının görmediğini görmeyi, kimsenin duymadığını duymayı, elalemin bir türlü anlamaya yanaşmadığı şeyleri anlamayı heves edip dertlenen başka kim olabilir?

Etrafımızda olup bitenleri hakikaten görmek, gerçeklik dünyasını hak ettiği derinlikte kavramaya emek vermek, mevcut olgu ve bulgulardan şimdi ve gelecek için cesur muhakemelerle çıkmak sanıldığının aksine herkesin harcı değildir. Ondandır “resmin tamamını görmek”, “olaylara nüfuz etmek”, “işin aslına vakıf olmak” gibi ifadeler pek çoğumuz için klişe bir özlem olmaktan öteye gitmez. Girift konulara kafa yormak, başkasının acısıyla hemhal olmak, olası her durumda zorlukları göze almak, doğruya doğru eğriye eğri demeyi düstur edinmek, imtiyazlılardan değil hakikatin keşfine adanmış simalardan yana olmak aklı başında olan herkes için birbirinden kıymetli değerler üretse de bu erdemler de sonuçta ortaya çıkaracağı bedeller, yükler ve imtihanlar yüzünden ancak kenardan bakılarak izlenen birer temsil olarak takdir edilmekle sınırlı kalmaya mahkum edilirler.

Dünyaya dikkat kesilenler genel geçer yaklaşımların aksine orada görmek istediklerine değil orada gördüklerine odaklanmak isterler.

Gerçekte olan nedir?

Onlar için “Gerçekte olan nedir?”, “Dünya sahiden nereye gitmektedir?”, “İçine düştüğümüz bu keşmekeşten, bu darboğazdan halâs olmanın mümkün bir yolu var mıdır?” sorularını dile getirmek yetmez; bu dertleri sonuna kadar takip etmek ve işin imla ve gramerini hatta kimyasını öğrenmek onların olmazsa olmaz şiarı olmuştur. Peki bunlar kimin umurundadır? Çoğunluğa uymaktan, cümle külfetlerden azade olmak için verili ortama bihakkın teslim olmayı seçenlerden onları ayıran nedir? Dahası bunu ilkesel düzeyde bir yaşama biçimine dönüştürenler için hayat kendilerine nasıl görünmekte ve bize bu özgün karakterler ne vaat etmektedir? Derdimiz nedir ve dahi bu derdin esas sahipleri kimlerdir?

Bütün bunları düşünürken kendi evrenimize bakmaya odaklanıyoruz. Dikkatli bir duyumsama bize pek çok şeyin sıra dışı varlığını bir şekilde ima ediyor. Kimi sosyal bilimcilerin sıklıkla ve hayıflanarak söylediği gibi ya “bildiğimiz dünyanın sonu”na gelmişizdir ya da “elimizden uçup giden bir dünya”yla veda aşamasında son kez bir aradayızdır. Artık tamamıyla yabancıladığımız bir dünyada ya bir sığıntı gibi köşede bir yerde kalmayı seçeceğizdir ya da üzerine “ant içilen bir zaman”ı yakalamak için çoğunluğun tercihlerine kanmayıp sağlam ve sahih bir istikamet tutturmanın yollarını arayıp bulacağızdır.

Gerçekten de dünya çoktan ayıp zamanlara evirilmiştir. Artık bir şeyler söylemek lazımdır, dile yeni görevler yüklemek, zihni temiz hedeflerle buluşturmak gerekir. Sahi bildiğimiz ve içinde bir şekilde “idare ettiğimiz” dünyaya hangi arada neler olmuştur? Sadece sorumluluk sahibi bilinç sahiplerinin değil, hemen her düzeydeki insanın bile pekala farkına varıp incindiği bir dünyanın artık iyice aleniyet kazanmış ayıplarını nereye koymak gerekir?

Fıtrata çamur sıçratılmış

Ayıp zamanlar, kendini birbirini takip eden bir dizi ayıpla eşleştiren aktüel zamanın işleme ve akış biçimini ifade etmektedir. Yaşadığımız dünyanın hâli üzerine pek çok şey söyleyebiliriz. İçinden geçtiğimiz zamanların bizi nerelere taşıdığı, uğradığımız kıyımlar, maruz kaldığımız acılar, dehşetini her geçen gün daha bir şiddetle hissettiğimiz akıl dışılıklar… Bunları çoğaltmak mümkün. Bu ayıplar yeryüzü ölçeğinde hiçbir zaman şimdi olduğu kadar hayatı kuşatma ve insanları kendine mahkum etme gücüne sahip olmamıştı. Fıtrata çamur sıçratılmış, hayat rayından çıkarılmış ve insanlık dünyası bu ekstrem zaman dilimini makul ve muteber bir akış olarak kabullenmeye zorlanmıştır. Ayıp zamanlardan kıyametin alametlerine gitmeyi başaranlar buradan asla elleri boş dönmeyeceklerdir. Öyle ya ahlaki kıyımlar çoğalmış, teraziler bozulmuş, hakikat ölçüleri keyfileşmiş ve insan nereye döneceğini şaşırır bir hâle gelmiştir.

Böylesi durumlar kuşkusuz sık tekrarlanan imtihanlar arasında bir yerde sayılabilir ve insanlığın bu tür anormallikleri normalleştirmemek için ne gibi çabalar sarf ettiğini düşünmek bize elverişli bir yol açabilir. Kuşkusuz şimdi bilfiil yaşadığımızın kendine mahsus yapısını bir tarafa koyup düşündüğümüzde aslında söz almak için seferber olan kurtarıcı kadro hep aynı isimlerdir. Düşünmeyi, akletmeyi, sonuç çıkarmayı, yol tutturmayı, hesaplaşmayı ve bir duruş ortaya koymayı çoğunluğun girdabında kaybolarak erteleyen ya da bütün bu olanlar karşısında kendisini başlı başına güçsüz hissedenlerin nezdinde olup bitenlerin tek bir adı vardır o da ayıptır. “Ayıp zamanlar” ifadesi bir suçlama ya da durum tespitinden çok fıtratın, geleneğin, ahlakın, alışkanlıkların, vicdanın ve merhametin bir yolunu bulup son bir hamleyle bize fısıldadığı şeydir. Büyük çoğunluğun dilinde, aleladeliklerle bütünleşmeye ikna edilmiş bir dünyanın çığlığında entelektüel bir manifesto cümlesi yer almayacaktır. Ayıp zamanlar bütün bir toplumun türlü olasılıklara kapılarını çoktan kapatmış bir gündelik hayat repliği olarak kabul görür.

Oysa biz tumturaklı cümlelerin peşindeyizdir. Aydınların, entelektüellerin yaşadığımız dünyayı bize anlatmalarını bekleriz. Onların kılı kırk yaran yorumlarına bağlanarak sorunu yumuşatacağımızı düşünürüz.

Nefes alacak yer kalmadı

Olan olmuştur, yeryüzünde nefes alacak bir yer kalmamıştır. Aydınlar konuşsun, entelektüeller Allah rızası için söz alsınlar, alimler dillerinin altındaki baklayı çıkarsınlar. Belki onlar konuşsalar ayıp zamanlardan kurtulmanın da bir yolunu bulmuş oluruz. Hep bunu ister hep bunu talep ederiz. Sonra da onların kendi dil dünyalarına sıkışıp kalmış sözcüklerin, telmihlerin, çığlıkların nasıl olup da bize kadar ulaşmadığından dem vururuz. Oysa durum açıktır, yara hepimize dokunduğunda çığlık kendine bir mecra arayacaktır. Şimdi aradaki tüm farklılıkları bir kenara koyup kulak verdiğimizde dağ, taş ve cümle mevcudat ayıp zamanlara eriştiğimizi söylemektedir. Şimdi ne yapmak gerekir? Hazır bir senkronizasyon sağlanmışken oturup kendi özgünlüğümüzün altını çizerek yaşadığımız hikayeye başka başka adlar mı koyacağızdır?

Bizi kim ayıltacak?

Oysa toplumun derdi ayıplarladır. Bilim adamları olgusal dünyanın açıklamasına yönelirken orada olup bitenin varsa bir matematiği, fiziği ve mimarisi onu açığa çıkarmaya çalışırlar. Dünyanın gidişatını altüst eden belli başlı müdahalelerin ortaya koyduğu yıkımlar, kırımlar, ihlaller ve kötürümleştirici ikna stratejileri karşısında bilim insanının bize sunacağı tek şey bütün bu verileri okuma becerisi olan entelektüelleri harekete geçirmek olmalıdır. Bizi kim ayıltacaktır? Burada gözümüzün önünde eriyip kül olan bir dünyanın tek tek her birimize yansıyan maliyeti en başta insanlık kategorisinden hızla uzaklaşmamızı sağlayacak ölçüde derinleşen ahlaki dejenerasyonda kendini göstermektedir. Öyle ki artık ahlaktan ne suça ne de günaha gidebiliyoruz. Bu büyük, derin ve içli çürümenin bizi ayıp zamanlara eriştirdiği gün gibi aşikârdır. Suç dediğimiz de ne yapılacağı az çok o bellidir, günah dediğimizde tövbeden başka yapılacak başka hangi telafi mekanizmaları vardır? Ayıp öyle midir? Allah’tan korkmayanın kuldan da utanmayacağının dillere pelesenk olduğu bir dünyada ayıp zamanlarla nasıl baş edeceğiz?

Necdet Subaşı/Star Açık Görüş 

@darulmedya

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslam’ın Düşmanları Bizim Neyimiz Olur?

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Bir Erdal Bayraktar Geçti Bu Dünyadan

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Tarih, Hurafat ve Esatir

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Bugünün Kufelileri Olmak Veya Olmamak

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Ateşkes mi Hamas’ı Ateşe Atmak mı?
    28 Ekim 2025
  • İslam Cihad’la İslam’dır
    27 Ekim 2025
  • Sabra ve Şatilla’dan Gazze’ye: Barış oyunlarının kısır döngüsü
    16 Ekim 2025
  • Hamas’a Suikastler; pragmatistlerin, anlaşmanın ve Türkiye’nin önünü nasıl açtı?
    15 Ekim 2025
  • 18 Ekim’de İktibas’ın konuğu Mehmed Ali Durmuş
    14 Ekim 2025
  • Gazzelilere Biçilen Rol Hürriyet mi Esaret mi?
    10 Ekim 2025
  • “İktidar, Sumud’un mesajıyla yüzleşiyor mu?”
    8 Ekim 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Yenilendik !

Yenilendik !

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Cihadı Hatırlamanın Tam Zamanı

Ateşkes mi Hamas’ı Ateşe Atmak mı?

28 Ekim 2025
İslam Cihad’la İslam’dır

İslam Cihad’la İslam’dır

27 Ekim 2025
Sabra ve Şatilla’dan Gazze’ye: Barış oyunlarının kısır döngüsü

Sabra ve Şatilla’dan Gazze’ye: Barış oyunlarının kısır döngüsü

16 Ekim 2025
Hamas’a Suikastler; pragmatistlerin, anlaşmanın ve Türkiye’nin önünü nasıl açtı?

Hamas’a Suikastler; pragmatistlerin, anlaşmanın ve Türkiye’nin önünü nasıl açtı?

15 Ekim 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist