Bir vakitler okullarda “Din Dersi” seçmeli dersler arasındaydı. Mecburî değil, istenirse. Veliden imzalı belge alınınca.
Matematik dersinin seçmeli yapılabileceğini düşünebilir miyiz?
Asla… Mümkün değil…
Zinhar… Kesinlikle…
Aman ha…
*
Niye? İnsanın matematiğe olan ihtiyacı dinden daha mı önemli?
Zaten din dersi dediğin aslında bazı bilgiler.
İnsanı dindar falan yapmaz.
Bırakın dindarı, bir dinden bile yapmaz.
Sadece o konuda bir parça bilgi sahibi yapar.
*
Biz matematiğe, fiziğe, kimyaya pek sahip çıkarız.
Herkes onları bilmek zorunda sanki.
İlim deyince akla fen gelir.
Sünnetçilerimiz bile fenni sünnetçiydi.
*
Hâlbuki bazı çocuklar için, spor bütün derslerden önemli.
Yolu açılsa, bir süre sonra madalyaları koyacak yer bulamayacak.
Bir başkası için müzik öyle.
Sesi güzel, yeteneği iyi, kulağı gelişmiş. Ne duysa çalıp söylüyor.
Biz bunlara da matematiği fiziği dayatıp hayattan bezdirmeyi başardık.
*
Bir başka grup, edebiyata meyilli.
Okumayı yazmayı hayatının en önemli, en anlamlı işi görüyor.
Yanında felsefe meraklısı var, sosyolojiye veya psikolojiye veya hepsine birden ilgi duyan var.
Onlara da aşı yapar gibi aynı davrandık.
Demek istediğim, matematikle kafayı bozduk, yetenekleri göz ardı ettik.
*
Çok da bir yere vardığımız söylenemez.
Şimdi çocuklar üçle beşi çarpmak için cep telefonundaki hesap makinesini açıyorlar.
Hele bölme işlemi, kâğıt kalemle bile zor.
Değil ki kafadan yapmak.
*
Aslında bütün dersler seçmeli olsa yeridir.
Sadece Ahlâk dersi ve Mantık dersi temel olsa yeridir.
Zira bakıyoruz, en zayıf olduğumuz taraf burası.
Dersle ne kadar ‘ahlâk’ öğrenilir, ne derece ‘mantıklı’ olunur, bilinmez ama bir parça da olsa katkı sağlayacaktır.
*
Hayatın her sahasında görüyoruz bu ikisinin noksanlığını.
Binaları çürük yapanlar…
Kaçak kaç üstüne yeni kaçak katlar çıkanlar…
Bir’e aldığını sekize dokuza satarak sebze meyve fiyatlarını havaya fırlatanlar…
Geçen hafta Kartal’da olduğu gibi, evi yıkıldığı için kiralık arayanları görünce hemen kiralık evine aşırı zam yapanlar…
Trafikte birbirinin üstüne araba sürenler…
Başkasının hakkına saygı göstermeyenler…
Bir tebessümü bile çok görüp birbirine öküz gibi bakanlar…
Birbirine dürüstçe davranmayı zayıflık görenler…
Apartmanın ortak giderlerine katılmayıp kâr ettiğini sananlar…
Komşu hakkını gözetmeyenler…
Üst kattan sızan suyu bizden değil, sizin hattınızdan deyip yerçekimini tersine çevirenler…
*
Şimdi düşünelim, bunlarla aynı safta namaz kılmak nasıl bir şeydir?
Her birinin isim isim örneğini verebilirim ama ne lüzum var.
Din aşağı yukarı herkeste var; peki ya ahlâk?
Duvardaki hatta “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” yazsa, bize bir fayda sağlar mı?