Yakın bir zamanda Trump şöyle bir açıklama yaptı; “Okullarımızı kapatmıyoruz. Kısıtlamalarınızı kabul etmeyeceğiz. Maske düzenlemelerinize uymayacağız ve aşı düzenlemelerinize tolerans göstermeyeceğiz.”
WEF’in kurucusu Klaus Schwab ve Britanya Kralı Charles ise, Kovid-19 salgınından üç ay sonra büyük sıfırlama zamanının geldiğini açıklamışlardı.
Trump, bu tür açıklamaların salgın ile mücadele anlamına gelmediğini biliyordu. O yüzden bu pandemi tiyatrosunun ne amaçla tertiplendiğini bilen ender siyasetçilerden biri olarak tarihe geçmiş durumdadır.
Kovid ve iklim değişikliği politikaları toplumun ve küresel ekonominin “büyük sıfırlanmasına” katkı sunmak amacıyla tertiplenmiştir.
İlaveten “5 dakikalık şehirler” ile toplumlar dijital hapishanenin görünmez duvarları arasına sıkıştırılacaktır. Böylelikle güya “Ultra Düşük Emisyon Bölgeleri” oluşturmayı planlıyorlar.
Ne diyordu Klaus Scwab, “Pandemi sonrası dönemde hayatımıza eskisi gibi devam etmeyi seçemeyiz (aynı arabaları kullanmak, aynı destinasyonlara uçmak, aynı şeyleri yemek, evimizi aynı şekilde ısıtmak vb.) Zira bir sonraki planlama iklim politikası ile ilgiliydi.
Geçenlerde Başpiskopos Carlo Maria Viganò, küreselcilik ile satanizm arasında yakın bir bağlantı kurarak tüm bu olanlar şeytani bir plandır diyerek isyan etti.
Şimdi ülkemizin din adamlarına bakıyorum da bu konularda tek bir cümle dahi kurmuyorlar. Hemen her şey hakkında konuşan bu insanlar, neden karbonu hedef alan küreselcilere yönelik tek bir cümle kuramıyor?
Oysa alakasız konularda gündem olmayı marifet sayan din adamlarımızın birinci gündem maddesi, insan neslini hedef alan ve Allah’ın yarattığı her şeyi değiştirmek için büyük çaba sarf eden küreselciler olmalıdır.
Bu insanlar asıl mücadeleyi bu alanda vermeyecekse ne işe yarıyorlar?
Medya bize yalan söylüyor, okullar gerçeği manipüle ediyor, politikacılar ise iklim krizinden bahsetmeye başladı ve karbonun azaltılması gerektiğini söylüyorlar.
Oysa hakikat çok farklı.
Bakınız, geçtiğimiz 35 yılda 2016’ya kadar Dünya’daki yeşil bitki örtüsü %14 arttı. Bu CO2 sayesinde oluyor.
Nature Climate Change dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, dünyanın bitki örtüsü son 35 yılda, karbondioksitteki artışa bağlı olarak önemli ölçüde daha yeşil hale geldi.
Tam da bu sebepten ötürü insanların CO2 hakkındaki gerçeği öğrenmesini istemiyorlar.
Kutup ayılarının neslinin tükenmesi de palavradan ibaret. 2021’de zoolog Dr. Susan Crockford Kutup Ayısı Durumu Raporu yayınladı. Buna göre kutup ayısı popülasyon sayıları bilinenin aksine artıyor.
Sevgili dostlar, iklim dolandırıcılığı, Kovid dolandırıcılığından sonraki büyük dolandırıcılıktır. Bu konuda size kandırmalarına müsaade etmeyiniz.
Düşünün, belki de tarihin en karanlık, en kurak, en sıcak kıyamet zamanlarında yaşamıyoruz ve belki de oraya doğru gitmiyoruz.
Medya ve sözde bilim adamları üzerinden bizi kendi planları doğrultusunda manipüle ediyorlar. Bize gerçeği söylemiyorlar. Yapay bir sorunu hayatımızın tam ortasına yerleştirmiş olabilirler.
O yüzden medyanın dışına çıkıp uyanmayı denemeliyiz. Akıl yürütmeliyiz. Gerçek bilim adamlarını okumalıyız.
2006 yılında, 9.000 doktora öğrencisi de dahil olmak üzere 32.000 bilim adamı, “önümüzdeki yüzyılda atmosferdeki çok fazla CO2 nedeniyle bir iklim krizi beklemenin kesinlikle hiçbir bilimsel temeli yok” dedi.
Ve iklim acil durumu olmadığına dair bir bildiri yayınladılar. Yakın bir zamanda benim de aralarında olduğum “Clintel” organizasyonunda da benzer bir bildiri yayınlandı.
Unutmayalım, CO2 dünyadaki yaşam için gereklidir. Şimdiye kadar, atmosferdeki ilave CO2, dünyanın daha yeşil hale gelmesine yol açtı, çünkü CO2 hayati bir bitki besinidir. Atmosferde CO2 olmasaydı, Dünya ölü bir gezegen olurdu.
Ufuk Coşkun/Milat Gazetesi