Genelde İslâm coğrafyasında özelde ise Türkiye’de faaliyetlerini sessiz ve derinden sürdüren Yahudi faşizmi olarak bilinen Siyonizm’in hizmetkârı olan masonlar, dünyanın ve Türkiye’nin en tehlikeli cemaati olma özelliğini dün olduğu gibi bugün de sürdürüyorlar. Bakınız “Hedefimiz Allah’sız ve dinsiz bir hükümet kurmaktır. Hakiki insanlığa giden tek yol dinsizlik ve imansızlıktır” diyen Fransız mason Franklen’in rezilâne sözlerinin “Allah’sızlık dünya kahramanlarının ve beşeriyetin en şartlı unvanlarındandır. Dünyayı düzeltmek için kökleri unutanlarla, insanı düşünerek Allah’ı unutanlar var olsunlar” şeklindeki şeytanî sözlerini DP Afyon milletvekili Gazi Yiğitbaşı TBMM kürsüsünden yürekli bir şekilde ortaya koymuştur.
“Masonluk, din ve anane aleyhinde bulunan yegâne teşkilâttır. Masonluğun siyasi rollerinden başlıcası, dinle mücadeledir” şeklindeki sefih cümleler mason dergisi Agamba’da yayınlanır. Masonların 1950 tarihli bir başka neşriyatında ise Türkiye’nin yakın tarihini özetleyecek şu cümleler yer alır: “Her mason, lâikliğin bir misyoneridir, masonlar çocuklarını dinî inanışlar ve ibadetlerden uzak tutmalılar. Bu amaçlar için medyayı olabildiğince kullanmalılar.” Tabii ki, dinsiz bir devlet, dinsiz bir hayat için sadece medyayı değil, siyaseti ve siyasileri de kullanmaktadırlar.
Allah’ın diniyle mücadele masonların aslı misyonlarıdır. Masonların siyasetteki vazifeleri; devletin bütün kurum ve kuruluşlarını din ile savaştırmak ve dinden arındırılmış ferdler ve aileler ortaya çıkarmaktır. Masonların hedefi; Allah ’sız ve dinsiz bir dünya kurmaktır.
Hilafetin ilgasından bu yana Türkiye boş şeylerle meşgul ettirilen bir ülke olmuştur. Bakınız üç yıldan beridir Türkiye’nin medyası sabah akşam muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını tartışıyor. Bu, büyük bir zaman israfıdır. Aynı zamanda bilgi ve bilgelik fukarası bir ülkede yaşadığımızı da göstermektedir. Bu hususu fazla tartışmaya gerek yoktur. Türkiye’de muhalefetin Cumhurbaşkanı adayını büyük bir ihtimal ile eninde sonunda masonlar belirleyecektir. Muhalefet masonların işaret buyurdukları Cumhurbaşkanı adayında karar kılacaktır. İngilizler de bunu onaylayacaklardır. Çünkü Türkiye’de masonlar eskiden beri İngilizlerin casusluğunu yapmaktadırlar. Bizim ki sadece mevcut realitenin gidişatının tespitinden ibarettir. Yerli olmak, yabancı, yalancı ve talancılardan kurtulmak öyle sanıldığı gibi basit ve kolay değildir. Türkiye’de gerek iktidar ve gerekse muhalefet masonların siyasetteki vesayetlerini kırmadıkları müddetçe memleketin gelişmesine ve yükselişine katkıda bulunamazlar.
Türkiye’de Cumhuriyet devrinde bugüne kadar gelmiş ve geçmiş cümle siyasi iktidarların icraatlarını bir araya toplayıp değerlendirdiğinizde bütün Türkiyeli Müslümanların bir tek masona verilen kıymet ve değer kadar kıymet ve değer görmediklerini teslim etmek mecburiyetinde kalacaksınız. Vicdanınız delinmemişse, kulaklarınız vicdanınızın sesine sağır kesilmemişlerse, “Türkiye’de bir masona verilen değer milyonlarca Müslümana verilmiyor” gerçeğini haykırmaktan kendinizi alıkoyamayacaksınız.
Hilafetin ilgasından sonra Türkiyeli Müslümanlar için en önemli sorun, masonların Müslümanlardan görünerek Müslümanlara akıl dane olmaları, Müslümanlara idarecilik yapmalarıdır. Politikacılarda dine ve dindarlara karşı gösterilen öfke ve tepki, masonluk virüsünden gelmektedir. Masonluk, genelde dünyada, özelde ise Türkiye’de dine ve dindarlara karşı düşmanlığı kesintiye uğratmama hareketidir. Masonlar sadece Cumhuriyet devrinde olmadılar. Cumhuriyetten önce de varlardı. Mesela Osmanlı masonluğu özel bir masonluktu. İttihat Terakki bu anlamda masonik bir örgüttür. İstanbul, Kahire ve Selanik’teki masonik yapı klasik masonluğa benzemez. Masonların varlık sebepleri, dine ve dindarlarla kesintisiz mücadeledir. Masonlar dine ve dindarlara karşı niçin mücadele ederler? Menfaatlerini kaybetmemek için… Masonların da bir dinleri vardır. Hiç şüphesiz o da menfaatleridir.
Allah’ın arzında ortaya çıkmış olan dindar bir hareketin menfaati kıble edinmesi, menfaat karşılığında dini değerlerden vazgeçmesi, masonların zaferinden sayılır. Masonlar, menfaat karşılığında kıblesini değiştiren ve değiştirmeye hazır olan Müslümanları çok severler. 1900’lü yıllardaki Osmanlı devleti zamanındaki masonluğu anlamadan bugün birtakım dini yapılardaki masonik faaliyetleri anlamamız mümkün değildir. Tarihin şehadetiyle sabittir ki; mason locasını güvenli bir sığınak olarak görenler ya da oraya ava gidenler avlanıp döndüler. Masonların tuzağına düşenler bir daha iflah olmazlar.
İslâm topraklarında masonluk, Müslümanları mankurtlaştırma mekanizmasıdır. Mesela politikaya girerken İslâm’a ve Müslümanlara hizmet edeceklerini söyleyen politikacıların geldikleri makam ve mevkilerde Müslüman olduklarını unutmaları, din kardeşleri söz konusu olduğunda hafıza kaybına uğramaları, masonların Müslümanları mankurtlaştırmadaki başarılarıdır. Masonlar, Müslüman siyasilere dinlerini ve din kardeşlerini unutmayı öğretirler. Günümüzde Müslümanların siyaset yerine politikayla meşgul olmaları da masonların zaferindendir. Masonların hedefi; Allah’ın diniyle idare olunmayan ve Allah’ın dinine bağlı kalmayan ferdlerin, ailelerin, cemiyet ve devletlerin ortaya çıkmaları ve çoğalmalarıdır. Masonların siyasetteki vesayetleri bunun içindir.
Mustafa Çelik/Yeni Akit