24 Mayıs 2025 - Cumartesi
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

1924 Siyasî Olayları ve Hilafetin Kaldırılması

Hilafetin kaldırılması Yeni Türkiye’de laikliğin bir nevi devlet eliyle bir zemine oturtulması olarak görülebilir. Bundan hemen sonra Medreseler, tarikat, tekke ve zaviyeler kapatılacak yeni kanunlar Avrupa’dan ithal edilecektir.

Yazar: Abdi KEÇELİ
3 Mart 2019
Kategori: Makaleler, Venhar Özel
0 0
0
1924 Siyasî Olayları ve Hilafetin Kaldırılması
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

1924 Yılında Gelişen Siyasî Olaylar ve Hilafetin Kaldırılması 

 

Cumhuriyetin ilanından hemen sonra dikkat çekici bazı ara kanunlar ve kararlar da alınır. Bunların başında seferberliğin kaldırılması kanunu gelmektedir. Osmanlı Hükümeti 3 Ağustos 1914’te seferberlik ilan etmişti. Bu kanun 31 Ekim 1923’te yani Cumhuriyet’in ilanının ikinci günü kaldırılmış, tam on yıl fiilen sürmüştür.

Genel af yasası da bu ara meclise getirilir,  Asker kaçakları ve hatta düşmana yardım edenler dahi bu af yasasından daha sonra yararlanacaktır.

Bu arada bir önceki yazımızda bahsettiğimiz Rauf Bey’in İstanbul basınına Cumhuriyetin oldubittiye getirildiği tarzında ki beyanatlarından dolayı hükümet Rauf Bey’in Ankara’ya gelip mecliste savunma vermesini ister. 22 Kasım günü Meclis’e gelerek sekiz saat süren bir müzakerede kendini savunur. Ancak İsmet Paşa ve arkadaşları ona çok ağır ithamlarda bulunarak karşı cephe alırlar. Ve konuşmanın devamında İsmet Paşa, Rauf Bey’i hedef alarak ikilik çıkardığını ifade ettikten sonra bizzat sorar:

 “Rauf Beyefendi beyanatlarında gördüğümüz noktaları geri alarak, bu Fırka içinde yaşamak kararında mıdırlar?…”[1]  Rauf Bey kendisine yöneltilen eleştirilere cevaben “ikilik iddiasında bulunmadığını, kendisi hata etmişse hükümetinde hataları olduğunu, İstanbul’da her mebusa davetname gönderildiği halde kendisine gönderilmediğini, içtihatlarını söylemek namuskârlık olduğunu, kendisini, söylediklerini yalamaya mecbur etmek, memleketin hayrına olmadığını etraflıca anlatarak  ‘hata etmedim, ben buna katiyen kaniim. Hüküm sizindir, karar sizindir, vicdan benimdir. Şahıslar payidar değildir. Fikirler her zaman payidardır.”[2]

Rauf Bey salonu terk ederken onu destekleyen alkışların varlığı ise meclisin bir başka çatışmaya gebe olduğunu, meclisin hiçte uysal olmadığını açıkça ortaya çıkmıştı. Rauf Bey, İstanbul’dan dönerken istasyonda oldukça kalabalık bir şekilde yolcu edilmişti. Bu onun ağırlığını ortaya koyuyor ve hükümette bunun farkındaydı. İsmet Paşa, tüm bu yaşananlardan sonra kürsüye tekrar gelerek “Rauf Bey, açıklamalarında Fırkayı tatmin etmiştir” diyerek olayı kapattı.

HİLAFET MESELESİ:

Yeni Türkiye’yi kuran önder kadro Hilafet meselesini hemen ortadan kaldırmak istiyor, Gazi’ye göre Hilafet “zevaidden lüzumsuz fazlalıktan” ibaret olarak görülüyordu. İstanbul’da halife Abdülmecid’in bazı davranışlarını mesela cuma selamlığını kalabalık tutması gibi törenler;  Ankara’da sinirlilik havası meydana getiriyor,  Ankara’ya nispet yapar bir davranış olarak algılanıyordu. Tabi bu söylemler fırsata zemin hazırlamaktan ibaretti. Beklenen fırsatta gecikmeden geldi.

Daha önce değindiğimiz gibi milliyetçi/ ulus devletlerin genel siyaset anlayışı olan dış güçler siyaseti, imdada yetişerek Halife meselesine son verilecektir.

Meselenin birden sahneye çıkışını bir dış müracaat kolaylaştırdı. Hindistan’dan, Ağa Han ile Emir Ali’nin, Halifenin siyasi durumunun korunması ve güçlendirilmesi için İsmet Paşa’ya yazdıkları bir mektubun İsmet Paşa’nın eline varmadan 24 Kasımda bazı İstanbul gazetelerinde yayınlanması Ankara’nın elini kolaylaştırdı. Bu mektubun daha muhatabını bulmadan[3] İstanbul gazetelerinin eline geçmesi üzerine harekete geçildi. Haberi yayınlayan gazeteciler; İstanbul’da şüpheli bir organ olan İttihat ve Terakki namına hazırlık yaptığı sanılan Tanin gazetesinde Hüseyin Cahit, İkdam Gazetesinden Ahmet Cevdet, Tevhid-i Efkar gazetesinden Velid Ebuzziya ile birlikte İkdam ve Tevhid-i Efkar’ın müdürleri hakkında işlem yapılması gündeme geldi. İsmet Paşanın girişimiyle meclis 22’ye karşı 156 oy çokluğu ile İstanbul’da istiklal mahkemesinin kuruluşuna karar verdi. İlginçtir,  oylamada hükümete karşı ret kullananlar ileride yeni kurulacak Terakkiperver partisinin üyeleri olacaktı. Aslına bakılacak olursa bu olayın asıl meselesi, gazetecilerden ziyade Hilafet meselesiydi.

Nitekim İstanbul’da mahkeme sürerken, Mustafa Kemal, harp oyunları için İzmir’e gitti.  Fevzi Paşa, Karabekir ve Ali Fuat Paşalarda İzmir’de toplandılar. Harp oyunları sırasında Gazi, Halifeliğin kaldırılacağı hakkındaki tasavvur ve görüşlerini arkadaşlarına açıkladı.  Bu arada Gazi’ye bir suikast yapılacağı hakkında bir haber yayıldı haber Gazi’ye duyuruldu. Derhal resmi tedbirler alınarak Gazi’nin de tedbirli bulunması hükümetçe hatırlatıldı. Nitekim Gazi eşi ile İzmir’den gece ayrıldı. Fakat ayrılışından önce ordu müfettişi Ali Fuat Paşayla şöyle konuştu:

“Sene başı yaklaştı yeni senede bazı mühim icraatımız olacak bunları Ankara’daki arkadaşlarla müzakere ettikten sonra hemen icraatına geçeceğiz hilafetin kaldırılması ile Osmanlı Hanedanı’nın mensuplarının Türkiye’den çıkarılmaları, Şeriye ve Evkaf Vekaleti, Erkanı Harbiyei Umumiye Vekaletinin kaldırılması, müstakil bir Erkanı Harbiyei Umumiye Reisliği nin kurulması tedrisatın birleştirilmesi gibi… Siz bunlara Ne dersiniz?

Fuat Paşa bunları elbette tasvip etti, bunları Laikliğin icaplarından saydı, nede olsa kendisi Fransız mektebi mezunu idi.”  [4]

İslam dini topluluğun her yönüyle ilgilenip davranışları tayin ettiğinden devletin kanunlarının önemli bir kısmı dini esaslara dayanmaktaydı. Laik sistemde siyasi kararların dine aykırı olmadığına dair fetvalar verilmesi gerekliliğinden dolayı Hilafetin, salt dini bir kurum olarak kalması imkânsızdı. Devrimci kadronun yapmak istediği ıslahata İslami grupların karşı koymasıyla karşılanacağına mutlak nazarıyla bakılabilir.  Halifenin yalnız Müslüman Türklerin değil tüm Sünni Müslümanların da önderi olduğu göz önünde bulundurulmalıydı. Kurtuluş Savaşı sırasında Hint Müslümanları Halifenin kurtarılması için milliyetçilere para yardımında bulunmuşlar ve savaştan sonra da Halife, Müslüman devletlerden gelen temsilcileri kabul etmeye devam ediyordu. Türkiye’deki İslamcı gruplar da halifenin etrafında toplanarak siyasi muhalefetlerini bu yolla etkin kılmaya çalışıyorlardı. Özet olarak Halifenin milliyetçi hükümete bir rakip teşkil edeceği anlaşılmaya başlandı. İslam dini, “Müslümanları taraftarlarının teşkil ettiği bir topluluk olarak görüyordu. Topluluk İçindeki bütün fertler, dil, gelenek, yaşadıkları bölge ırk veya etnik menşe farkı gözetmeksizin kardeştirler. Oysa Milli Devlet, vatandaşlarının, kendilerini diğer ülkelerin vatandaşlarından ayrı ve başka hissetmelerini ister. Diğer bir deyimle Milli Devlet, vatandaşları arasında biraz dışarıyı sevmeme ister. Milli Sınırları aşan akımlar ise milliyetçilik duygusunu zayıflatıcı niteliktedir. İslam her ne kadar Türkler arasında birleştirici bir rol oynuyorsa da Halifenin varlığı dinin uluslararası yönünü kuvvetlendiriyordu. Bu bakımdan İslam ile milliyetçilik arasında teorik bir çatışma vardı. Ayrıca hem İslam hem de milliyetçilik, vatandaşların en yüksek sadakatlerini talep ediyordu. Milliyetçiler en üstün sadakatin kendilerine bağlanmasını istiyorlardı.[5]

Gazi’nin 14 Şubat 1924 günü İzmir’e hareketinden önce, İsmet paşa ile Hilafetin kaldırılması meselesinin gündem edildiği, bu meselenin milliyetçilik duygusuna engel teşkil ettiği ve üzerinde durulması gerektiğini anlamamızda bir sakınca yoktur. Çünkü Hilafet meselesini daha evvel İzmit’te gazetecilerle görüşerek kamuoyunu bu konuda hazırlamalarını istemişti.[6] Şubat ayının sonlarında mecliste yapılan müzakere sırasında fırtına koptu. Saruhan vekili Vasıf Bey Cumhuriyetin ikiliklere izin veremeyeceğini belirten bir takrir vererek “Cumhuriyeti tehdit etmekte olan Hilafet müessesinin kaldırılmasını, eski hanedan mensuplarının memleket dışına çıkarılmasını, öğretim ve adalet sistemlerinin birleştirilmesini, Şeriye Bakanlığı’nın ve Genel Kurmay Başkanlığının kabineden çıkarılmasını istedi.”[7] Müfit Bey, “mademki hanedan mensupları bize ihanet ettiler bu mübarek Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yerleri yoktur.”[8] Cumhuriyeti kuran kadroları daha evvel Peygamber ve arkadaşlarına benzeten Mehmet Emin Yurdakul ise “…Dinin bekçisi olarak ben bu çatının altında toplanan kardeşlerimi, ulemayı, milletimi görüyorum. Bundan başka hiçbir vasıta kabul etmiyorum. Ya hep ya hiç”[9]  gibi çıkışlardan da anlaşılıyor ki yeni siyasal rejimin kadroları zihinleri alıştırmak için daha evvel hem basına hem de siyasetçilere brifingler vererek meseleyi iki koldan ve kısa yoldan halletmenin yoluna gitmiştir.

 Nitekim 1 Martta meclis  konuşmasında dinin siyasetten ayrılması ve tedrisat konusuna vurgu yaparak konuşmasına devam eden İsmet Paşa, “Tarihin herhangi devrinde bir Halife bu memleketin mukadderatına karışmak arzusunu zihninden geçirirse o kafayı behemehal koparacağız.”[10]  Diyerek bundan sonra Hilafet arzulayanların sonlarının pekte iyi olmayacağının işaretini veriyordu.

1 Mart 1924 günü Meclis, Hindistan’dan gelen mektup gündem edilerek Hilafetin kaldırılması ile birlikte bazı maddelerin müzakereleri ile başlamıştı. 3 Mart 1924 Günü Hilafetin lağvı, Hanedanın memleketten ihracı, Şeriyye ve Evkaf Vekâletleri ile Erkanı Harbiyye Umumi Vekaletinin kaldırılmasına ilişkin takrir ile birlikte, Tevhidi Tedrisatın bir vekalette toplanması müzakereleri yapıldı ve bunun neticesinde Meclis, 429, 430 ve 431 numaralı kanunları çıkararak Halifeliği resmen kaldırdı. Bu kanunlara göre Şeriyye Vekaleti yerine aynı gün Diyanet işleri Başkanlığı; Erkanı Harbîye Vekaleti ise müstakil bir kurum olarak Genel Kurmay Başkanlığı olarak değiştirildi.

Diyanet İşleri bundan sonra kendi personelinin sevk ve idaresine karışacak, siyasete asla karışmayacaktı.

Tedrisat kanunu ile eğitim tek bir çatı altında Maarif vekaletine girmesi ile bu alanda birçok değişikliğe gidildi. Yeni rejim için eğitimin temeli milliyetçilik olacaktı. Medreselerin de bu vekalete bağlanması ile artık memlekette din âlimi yetiştirilmesi imkansızlaştırıldı. Bundan sonra okullarda milliyetçilik duygusunun doğması, yükselmesi ve gelişmesi oranında yer verilecekti.

Yeni Cumhuriyetin ayakta kalabilmesinin tek çıkar yolu eğitimdi. Ancak iktisadi açıdan oldukça zor günler geçiren yeni devletin eğitime ayıracak fazla parası yoktu. Yine de eldeki imkanları kullanarak bu meseleye önem verdi. Öncelikle öğretmen okulları ve dar gelirli çocuklar üzerinde yoğunlaşıldı. Bu iki konunun milliyetçi yeni rejim için dikkatle seçildiğini söyleyebiliriz. Yeni devrimin kampanyasını yapma görevi yeni öğretmenlerin olacaktı. Osmanlıdan gelen dar gelirlilerin okuma yazma konusunda hep kenarda kaldığını hatırlarsak yeni rejim dar gelirli çocukları devlet yatılı okullarında okutarak onların meseleye daha sıkı sarılmalarına vesile olacaktır. Amaç, yeni öğretmenlerin halk ile teması daha kolay olacak, yeni rejimin halk ile devlet arasında en etkili sözcüsü durumuna gelecektir.

Hilafetin kaldırılması Yeni Türkiye’de laikliğin bir nevi devlet eliyle bir zemine oturtulması olarak görülebilir. Bundan hemen sonra Medreseler, tarikat, tekke ve zaviyeler kapatılacak yeni kanunlar Avrupa’dan ithal edilecektir.

1924 sonları yeni bir muhalefet partisi kurulacağını öğrenen Mustafa Kemal, bunu fırsata çevirerek ordu üzerinde ki hakimiyetini de güçlendirir. O zamanlar hem mebus, hem komutanlık görevini yürüten Paşaların ya ordudan ya da vekillikten istifa etmelerini ister. Bu durum aynı zamanda muhalif Paşaları da bir nevi sindirme politikasıdır. Bunun üzerine Fevzi Çakmak Paşa, İzzettin Paşa, Ali Hikmet Paşa, Şükrü Paşa ve Fahrettin Paşa isteği yerine getirir ve mebusluktan istifa ederler. Ancak Cevat Paşa ile Cafer Tayyar Paşa mebusluğu tercih eder.  Böylece M. Kemal, ordu üzerindeki otoritesini pekiştirmiş ve yeni rejim ordusunun da temelini atmış olur.

Yine 1924 sonlarına doğru Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir ve Rauf Orbay yeni bir parti kurma konusunda anlaşırlar. Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerektiğini ve Parti başkanlığını bırakması gerektiğini ifade ederler. Zaten bunu zaman zaman dillendiriyorlardı. Mustafa Kemal’in, muhalifler arasında gerçekleştirilen toplantılar hakkında çok iyi bilgilendiğinden şüphe yoktur. Muhaliflerin adımlarını iyi takip eden ve buna göre siyasi tavrını ortaya koyan Gazi, muhafazakar bir kent olan Trabzon’a gider ve orada yaptığı konuşma da kendisinin Halk Fırkası tarafında olduğunu ve Fırka başkanlığını bırakmayacağını söyleyerek muhaliflerine göndermede bulunur. Bu arada “Trabzon halkının kendisini soğuk karşılamasının sonucu valiyi görevden alır.”[11]

Cumhuriyetin birinci yılı böylece son bulur ancak bir sonraki yıl oldukça çetin geçmeye gebedir.

 



[1] Ş.S. Aydemir , Tek Adam , c.3, s. 160
[2] Ş.S.Aydemir, aynı Yer
[3] Hint Müslümanları tarafından gönderilen Bu mektup aslında Mustafa Kemal’den halife olmasını isteyen bir mektuptur. Bu mektup aynı zamanda bu kuruma hücum etmek fırsatını verdi. Yani bu mektup Mustafa Kemal Kendisinin hiçbir anlamı kalmayan bu görevi kabul etmeyeceği gibi mektubun Türkiye’nin iç işlerine karıştığını ve dolayısıyla hilafetin kaldırılması gerektiğini ileri sürdü. Yine bu mektup Başbakan İsmet İnönü ile birlikte gazetelere de gönderilmiş, gazeteler bunu yayınlamıştır. 3 Mart’ta hilafetin kaldırılması kararlaştırıldı aynı kararlar Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırıldı halife Abdülmecid ve diğer Hanedan mensupları Türkiye’yi Türkiye’de ikamet edemeyecekleri kabul edildi Osmanoğlu Ailesi 5 Mart günü Türkiye’den ayrıldı Bu suretle Osmanlı Devleti’nin iki temel Kurumu ve Hanedan bertaraf edildi. Dr.İlter Turan,  Cumhuriyet Tarihimiz, yönet matbaası , 1969 İst. S. 79
[4] Ş. Süreyya Aydemir, Tek adam cilt 3, Yükselen matbaası, 1969 s.168
[5] Dr. İlter Turan. Age. S. 78
[6] Konu ile ilgili geniş bilgi için bkz. .  Ahmet Emin Yalman, Gördüklerim ve Geçirdiklerim, 2. Cilt, Pera Turizm ve Tic. Yay. 2. Baskı, İst. 1997, s.823-827
[7] Yalman, Gördüklerim, geçirdiklerim, c.2 s.926
[8] Yalman, aynı yer,
[9] Yalman, aynı yer,
[10] Ş. Süreyya Aydemir, Tek Adam, cilt 3 Yükselen Matbaası  İst. 1969  s.168
[11] Zürcher, Terakkiperver Fırkası , s.68

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Düşmanı Kahretmenin Yolu

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Filibeli Ahmed Hilmi'de Avrupa Siyaset ve Medeniyeti

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • İyiliği Emretmek ve Kötülükten Alıkoymak
    24 Temmuz 2023
  • Otu Çek Köküne Bak
    7 Mart 2023
  • Matbuat Alemindeki Hayatım Ve İstiklal Mahkemeleri
    28 Haziran 2022
  • Tanzimat ve Din
    21 Mart 2021
  • “Makbul Vatandaş”ın Peşinde
    18 Kasım 2019
  • Kızılderililer Nasıl Yok Edildi?
    27 Nisan 2019
  • Modern Türkiye’nin Doğuşu
    4 Nisan 2019
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

G. Birikim: Gazze’ye Yardım Edecektik!

G. Birikim: Gazze’ye Yardım Edecektik!

24 Mayıs 2025
Elias Rodriguez: Bizler -Bunun Olmasına İzin Verenler- Filistinlilerin Affını Asla Hak Etmeyeceğiz!

Elias Rodriguez: Bizler -Bunun Olmasına İzin Verenler- Filistinlilerin Affını Asla Hak Etmeyeceğiz!

23 Mayıs 2025
Siz Kiminle Müttefiksiniz?

Siz Kiminle Müttefiksiniz?

23 Mayıs 2025
Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

19 Mayıs 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist