11 Temmuz 2025 - Cuma
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

Tepkiselliğin Müslümanlar Üzerindeki İzdüşümü

Tepkiselliğin ortaya çıkardığı karşıtlık üzerinden konuşuldukça yeni fikirlerin türediği, sonucunda ise ayrılık noktalarının arttığı ve kendini yeni bir cemaate, zihniyete veya mezhebe bırakan bir netice ile karşı karşıya kalıyoruz.

Yazar: Ahmet ALTINOK
30 Kasım 2021
Kategori: Makaleler, Venhar Özel
0 0
0
Tepkiselliğin Müslümanlar Üzerindeki İzdüşümü
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Böyle bir konuyu kaleme almama sebep olan etken, Müslümanların ve bizzat kendimin yaşadığı tartışmalardır. Fikir ayrılıklarımızın varlığı hepimizin malumudur ve her geçen gün de çoğalmaktadır. Bu hususun sebepleri üzerinde düşünürken birçok sebep aklıma gelmekle birlikte ‘tepkisellik’ üzerinde durmak istedim.

Tartışmalar ve fikir ayrılıkları insan tabiatına uygun olan kaçamayacağımız bir gerçekliktir. Fakat İslam’ın sabiteleri üzerinde mutabık kalınması da bir zarurettir. Aksi taktirde dinin birleştirici Tevhid özelliği geçerliliğini yitirir. Ama ne yazık ki, bu sabiteler üzerine de büyük tartışmalar var. Bundan dolayı ümmet belini doğrultamıyor, kendi aramızda çıkılması zor kısır bir döngü sarmalına kapılmış ancak birbirimizi dövüyor duruyoruz. Tabii bu esnada küffar Müslümanların bu çıkmazından yararlanarak zülmüne kılıf bulmada zorlanmıyor. İslam’a olan kinini her fırsatta kusuyor. Kimi zaman arabulucu, kimi zaman barış elçisi, çoğu zamanda özgürlükler getiren kurtarıcı kılığında.

Peki, bunun karşısında biz ne yapıyoruz? Küffarı kınıyor ve kızıyoruz. Aslında kızılması gereken de kınanması gereken de kendimiziz.

İşte bu kısır döngüye kapılmamızın sebeplerinden biri tepkiselliktir diye düşünüyorum.

İlk önce kısaca tepkisellik nedir onu açıklamak istiyorum.

Konumuz bağlamında ‘tepkisellik’:

“Savunulan düşüncenin tehdit edildiği, kısıtlandığı ya da başka bir düşünceyi kabule zorlandığı hissine veya düşüncesine kapılıp savunma refleksi göstererek düşüncenin daha da cazip hale gelmesi ve bunun sonucunda da güçlü bir direnmeye, savunmaya girmek şeklinde tarif edilebilir.”(Bilimfili.com da yapılan tarifden konuya uyarlanmıştır)

Bu tarifi doğru kabul edersek tartışmalar esnasında şu durumların mevcudiyetinden bahsedebiliriz diye düşünüyorum.

1- Sahip olunan düşüncenin doğru olup olmaması bir tarafa savunma refleksi dahilinde ön yargısal bir davranış söz konusu.

2- Bu ön kabul karşı görüşün etkinliği karşısında tehdit algısına sebebiyet verirken korku ve korunma duygularını tetikliyor. Bu da saldırganlığı beraberinde getiriyor.

3- Sonuç; karşı görüşün doğruluğu veya yanlışlığına bakılmaksızın savunma pozisyonundan hareketle reddediliyor.

4- Sahip olunan düşünce daha cazip gelmeye başlıyor ve dogmatik kör bir tarafgirliğe dönüşüyor.

5- Munazara, benlik senlik veya bizlik sizlik duygu yoğunluğu içinde kazanma refleksine mahkum kalıyor.

Bu maddeleri belki çoğaltabiliriz, lakin kastın belirginleştiğini düşünerek şu soruyu sormak istiyorum.

Bu ruh hali, bir görüşün hak olduğunu ortaya koyacak sağlıklı bir yol mudur? Dava bilinciyle hareket eden Müslümanların düşeceği bir durum olabilir mi?

Kesinlikle hayır. Çünkü ‘hak’ özelliği gereği zaten galip konumundadır. Varlığını dış etkenlere borçlu olmadığı için savunma refleksi içinde kendini ortaya koymaz. Nesnel gerçekliği ortaya koyar ve zorlayıcı olmayan, tabii özgüvenli ve öznel bir hal-i ruhiyete sahiptir. Dolayısıyla hakkın ortaya çıkması, tepkisellik mefhumuna zıttır ve bu ruh hali ile ortaya çıkmaz ve konamaz. Müslüman, İslam ‘hak’ olduğu için dava edinmiştir. Yoksa bilinç dışı etkenler var da farkında mı değil?

Girilen fikir tartışmalarına dışardan dikkatli bir gözle bakıldığında ekseriyetinin tepkisellik haleti ruhiyesi içinde cereyan ettiğini göreceğiz. Tabii bu hal hakkın ortaya çıkması için uygun olmadığı gibi hak yerine hakkı öteleyen, İslam’ın şiddetle karşı olduğu ‘nefsiliği’ ortaya çıkarıyor. Tartışmalar saatlerce hatta günlerce sürse de nefsin haklılığı bağlamında -aslında tatminliği- gerçekleştiği için kaçınılmaz olarak nefsin konusu olan duygusallık hakim oluyor ve tartışmanın gidişatı kendini haklılık ruh hali içinde saldırganlığa bırakıyor. Tabii olarak, içerik anlamlı deliller dahilinde konuşulmaktan çıkınca sözler sinir uçlarına çarpacak ve öfkeyi arttıracaktır. Arttıkça öfke birikecek, birikince de öfke patlamaları yaşanacaktır. Sonrasında ise suçlama, niyet okuma gibi şahsileşen çocuksu bir dalaşmaya bürünüyor. Olgunluktan ve gerçeklikten uzak sonuçlar içinde çıkmaza giriliyor.

Mezhepler tarihi ve sonrasında ortaya çıkan gruplaşmalar dikkatli bir gözle incelendiğinde ‘tepkisellik’ mefhumunun rolü anlaşılacaktır. Örneğin kürsüsü olan bir alimin meclisinde bulunan bir talebe hocasının bir görüşüne karşı çıkıyor ve sonrasında önü alınamaz bir tartışma sarmalına giriliyor. Sonuç, talebe kendi kürsüsünü kurmuş, kendince hocasının yanılgısı üzerine kurduğu düşüncesini sistemleştirme yolunu tutmuş ve yeni kurulan mezhebin veya cemaatin öncüsü konumuna oturmuş oluyor. Bu sistemleştirme çoğu zaman planlanmış bir süreçte olmayabiliyor. Tepkiselliğin ortaya çıkardığı karşıtlık üzerinden konuşuldukça yeni fikirlerin türediği, sonucunda ise ayrılık noktalarının arttığı ve kendini yeni bir cemaate, zihniyete veya mezhebe bırakan bir netice ile karşı karşıya kalıyoruz.

Bir başka sonuç da belki daha çok özgüven eksikliği yaşayan, tereddütlerini giderememiş ama kendini o görüşün içinde bulmuş kişilerde, savunulan fikri, aslından çıkarıp farklı bir sonuca da götürebiliyor. Sebebi ise ‘görüşün’ düşünülmeden, ezbere savunulmasıdır. Burada akıldan ziyade duygular baskın olduğu için ‘fikre dayalı duyguların’ direncine bağlı oluyor. Eğer duyguyu etkileyebilirsek kişinin savunduğu fikir, aslında o fikirle meydana gelen hissiyat da değişmiş oluyor ve savunduğu düşüncenin ne olduğu konusunda bir muğlaklık yaşıyor. Hepimiz de mutlaka şahit olmuşuzdur ve şöyle demişizdir ‘aslında aynı şeyi söylüyoruz’. Halbuki başta aynı şeyi söylemiyorduk. Baskın olan taraf diğer tarafı kendi duygu atmosferine çekmesini bilmiştir de ondan böyle söylenmektedir. Bu kişiler daha sık görüş değiştirirler. Aslında hissiyat değişmiştir.

Bir başka netice ise ki, bu Müslümanların kolayca geçemeyeceği bir husustur. Tepkisellik dikkat edilmezse tapınmacılığı beraberinde getirir. Çünkü duygusal savunmalar savunulan görüşü doğru olsun yanlış olsun dogmatik bir ön kabule bağlar. Sorgulanarak kabul edilmiş bir görüş olmadığından ya atalardan kalma, ya sevdiği bir yakınının, büyüğünün veyahut sıcak bir ortamı teneffüs ettiği bir cemaatin görüşüdür. Büyülenmişlik haleti ruhiyesi içinde bir görüşe bağlanma, savunma ve koruma refleksiyle ondan daha değerli bir görüşü kabul etmeyen hatta dinlemeye bile tenezzül veya tahammül etmeyen bağnaz kişilikleri oluşturuyor. Bu kişilerin ilahı ya farklılaşıyor ya da çoğalıyor. Çoğu zaman farkında bile olmuyor. Çünkü sorgulanmadan oluşan iman iman değil inanç olur. İnancın ise ispatlanmaya ihtiyacı yoktur…

Meselenin özünün anlaşıldığını düşünerek şu soruyu sorarak yazımı sonlandırmak istiyorum.

Hiç, savunduğumuz düşüncenin tepkisel bir edinim olduğunu düşündük mü?

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Demokrasiye Can Verenler -Beşir Atalay Okuması-

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Modern Siyasete Meşruiyet Arayışları

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet
    2 Eylül 2023
  • Vahdeti Gündemde Tutmak
    7 Şubat 2021
  • Ortak Zemin Edep Adap ve Vahdet
    9 Aralık 2020
  • Belirleyici Sen misin, Ben mi?
    13 Ağustos 2020
  • Türedi Küresel Ahlakın Tezahürü
    16 Mayıs 2020
  • Yeni Dünya İmparatorluğunun Dini Globalizm ve Küresel Ahlak -2-
    3 Mayıs 2020
  • Yeni Dünya İmparatorluğunun Dini Globalizm ve Küresel Ahlak -1-
    22 Mart 2020
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

İfsat Her Yerde

Mezhepçiliğin Müslümanlara Getirisi İzzet Değil, Sadece Zillet

8 Temmuz 2025
İklim Kanunu ve Küresel Isınma: Faturayı Kime Yazalım?

İklim Kanunu ve Küresel Isınma: Faturayı Kime Yazalım?

8 Temmuz 2025
Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

Düşüncenin Girdabında Üç Şehir Metaforu

4 Temmuz 2025
Mezhepçilik Fitnesi

Mezhepçilik Fitnesi

4 Temmuz 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist