13 Haziran 2025 - Cuma
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Venhar Özel

Ortak Zemin Edep Adap ve Vahdet

Bir Müslümanın iç dünyası kin, nefret gibi olumsuz ahlaki zaaflarla şekillenemez. Bırakın bir Müslümana, bir kısım kafire dahi merhametle yaklaşır. Olmadı, adil davranması şarttır. Kin besleyecekse bile bu da ancak rabbi için olur ki, rabbi kafirler için azılı ve olmayan şeklinde bir ayırım yapar.

Yazar: Ahmet ALTINOK
9 Aralık 2020
Kategori: Venhar Özel
0 0
3
Ortak Zemin Edep Adap ve Vahdet
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Ortak Zemin

 Edep Adap ve Vahdet

Müslümanlar olarak mütemadiyen İslami oluşumlar ve yapılarla karşılaşıyor, büyük bir ihtimalle kendimiz de bir yapının içinde bulunuyoruzdur. İslam’a olan ilgimizden dolayı bu birlikteliklerimizin konusunu doğal olarak İslam’ın kendisi belirliyor. Farklı yapılar içinde yer almamız veya insan olarak farklı olmamız, farklı düşünmemiz ister istemez farklılaştığımız konuları gündemimize almamıza yol açıyor. Bu doğal bir durumdur.

Samimi bir Müslüman, kendi kurtuluşunu istediği gibi diğer insanların da kurtuluşunu ister. Bu İslam ahlakının Müslümana bahşettiği bir lütuftur. Teslim olduğu, merhametlilerin en merhametlisi olan rabbinin emridir. Elbette kendisi de merhametli olmalıdır. O’nun derdi Allah’a verdiği sözü tam olarak yerine getirip mübelliğlik vasfına gölge düşürecek söz ve davranışlardan sakınmaktır. Sözlerini ve davranışlarını titizlikle ve tartarak Müslümana yakışır bir edep ve ciddiyet içerisinde sunmaktır. Çünkü üstlendiği görev, şahsi bir meseleden öte, allemlerin rabbi olan Allah’ın indindeki dini layıkıyla temsil etme işidir. Yapılan her yanlış İslam’ın aleyhine yazılacaktır.

Bir Müslümanın iç dünyası kin, nefret gibi olumsuz ahlaki zaaflarla şekillenemez. Bırakın bir Müslümana, bir kısım kafire dahi merhametle yaklaşır. Olmadı, adil davranması şarttır. Kin besleyecekse bile bu da ancak rabbi için olur ki, rabbi kafirler için azılı ve olmayan şeklinde bir ayırım yapar. Fıtratı çok kirlenmemiş, kendini içinde bulduğu toplumun örf ve adetleri bağlamında şekillendirmiş, daha iyisini bilmeyen kafirler, İslam’a kazandırılacaklar, hidayetine vesile olunacaklar arasında görülmeli değil midir? Kaldı ki, bahse konu edilen insanlar, doğrusu ve yanlışıyla Müslümanlardır. Hatta bir dava bilinciyle İslam‘ı yüceltmek için mücadele vermektedirler. Allah’ın kelâmını hakikat bilip yüceltme görevini üstlenmiş ve hayatında en ön safhaya koymuş Tevhid erleridir. Sünneti resulüllah’ı en doğru biçimde hayata geçirme iddasında olan, hayatın her alanına zaman ve mekan tanımadan geçirmek isteyen değerli Müslümanlardır. Zamanın ruhuna göre şekillenmek istemeyen, dini sadece Allah’a has kılarak ne geleneğin ne de modern hurafelerin etkisinde kalmadan, seçmeci bir yöntemi benimsemeden (eklektik) insan kaynaklı ‘sözde’ hakikat iddialarıyla harmanlamayan, ezik ve yenilmişlik pisikolojisiyle özür dileyici bir dil ve davranışla Taguti sistemlerin modern ayartmalarına öykünmeyen, İslam’ı Allah kelam’ı bilip bu uğurda fedakarlık göstermek isteyen müminlerdir. Evet isteklerimiz bu minval üzeredir ama insanız, eksiğiz ve hata yapacak potansiyeli daima barındırıyor ve birçok hatalar da yapıyoruz. İşte bir Müslüman bu bilince de sahip olmalıdır. Olmalıdır ki, karşısındakine adil davranabilsin. Yersiz ithamlardan uzak durabilsin. Yine, olmalıdır ki, kendi hatasının da farkında olsun. Hatasından dönebilsin, özür dileyebilsin ve davasının önüne engel olmaktan kurtulsun.

Lakin, öyle Müslümanlarla karşılaşıyoruz ki, İslam’ın bu lütfundan hiç nasip alamamış. İç dünyasını kara bulutlar kaplamış. Kasırgaların dinmediği, çakan şimşeklerin her an bir Müslümanı yakıp kavurduğu bir ruh haline tutsak. Çözümden, merhametten uzak kişilikler.

Bu kişiliklerde dikkat çeken bir husus vardır ki, çoğu zaman kendilerinin bile fark edemediği karanlık bir ruh halidir bu.  Bu ruh hali, üstlendikleri işin, Allah’ın kendilerine yüklediği bir görev olduğunu unutturup şahsi bir işe dönüştürmeleridir. İşte sorun bundan sonra başlamaktadır. Artık din, Allah’ın değil şahsına ait ve üzerinde tasarrufunu kullanmaya başladığı bir din olmuştur. Haşa hidayeti veren de alan da, kafir kılıp, mürted eden de kendisi olmuştur. Din gününü dünyaya taşımış sultanı kendi olmuştur. Yaptığı işe deliller bulmada da gecikmemiştir. Haşa Allah adına Allahlık yapıyor ve bu halini zihninde ve kalbinde meşru bir zemine oturtup yaptığı işin memnuniyetiyle aydınlık zannettiği karanlıklar içinde, düştüğü bataklıkta debelenip duruyordur. Eline yüzüne bulaşan çamuru gül zannedip etrafına uzatıyordur.

Yapının önünde olan ve işleri çekip çeviren bu şahıslar dini, kendi ellerine almış, bağlılarının teslimiyeti üzerine kurdukları güçlerini pervasızca kullanırlar da çoğu zaman farkında bile olmazlar. Bir taraftan bu gücün verdiği sarhoşluk diğer yandan yaptığı işi, Allah için yaptığı inancı gözü kör, kulağı sağır etmiş ve hakkı anlamaz olmuştur. Tabii üzüm üzüme baka baka kararır; taklitçi bağlıların durumu ise liderlerininkinden farklı değildir. Hakkı isterler ama hakkı ancak liderlerinin veya cemaatlerinin taktığı at gözlüğünden görürler. Takılan gözlük hakkı göstermediği zaman ise liderlerinin talimatı ve edine geldikleri ahlak gereği hakkın sahibini karalama işine koyulurlar. Tabi bu onlarda müthiş bir lezzet verir çünkü hakkı göremeyen gözlüğün zaafını kapatmada bire bir ilaçtır. Aslında zehirdir ama bunu anlayacak ne ilm ne de basiret vardır.

Peki, bu ruh haline bürünen insanlar yukarda tasvir ettiğimiz tevhidi bilince ne kadar uyar? Farkında mıdırlar, ruh hallerinin kendilerini düşürdüğü konumdan? Bu halleriyle iddia edegeldikleri hakikatin önüne büyük bir engel koymuş olmuyarlar mı?

Müslüman öfkesini yenebilen, Allah için uhulet ve suhulet içinde tebliğini yapan sonucu ise Allah’a havale eden mütevekkil bir şahsiyettir.

Sorduğum bir sorudur. Müslümanlar düşünce içerikli konularda farklılar ama iş ahlaka gelince hepimizin de ittifakla kabul ettiğimiz üzere İslam’ın tebliğinde edep adap kuralları vardır. Bunlara uyulması gerektiğini hepimiz de kabul ederiz. İsterseniz bakalım. Bu bağlamda yazılan yazılar, verilen konferanslar iki ayrı uçta bulunan Müslümanlar için de içerik olarak aynılık arz ediyor. Her iki kesimde İslam’ın en üstün ahlak öğretisi olduğunu savunuyor. Ahlaklılığın güzide temsiliyeti olan Allah resulünü rol model olarak sunuyor. Musa a.s’ın, belki de tarihin gelmiş geçmiş zalimi Firavun’a giderek kavl-i leyin hitap ettiğini, Allah’ın emri gereği yaptığını çok yerinde vurgularla anlatıyorken neden kendimiz buna uymuyoruz?  Düşüncede farklılaşan bizler, neden bu ortak kuralı işletemiyoruz? Bu kural sorunlarımızı konuşabilmek için güzel bir zemin oluşturmaz mı? Ki, bizler ne Firavun ne de Ebu Cehiliz… Hepimiz de Allah’a, resulüne, kitabına ve içindekilere iman ediyoruz. Hedefimiz İslam ama yolda farklılaşıyoruz. Evet yolunda meşru olması gerektiği bilincindeyiz elhamdülillah ama bunu birbirimize nasıl anlatacağız? Tahkir ederek mi yoksa İslam’ın edep adap kurallarına uyarak mı? Hepimizde elbette ‘edep adap’ kuralı diyeceğiz ama, bir ama cümlesiyle edepsiz davranışımıza bahaneleri sıralayacağız.

Hiç düşündük mü, rabbimizin şu çarpıcı ayeti bizi de içine alıyor olmasın?

“İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan ‘AZGINLIK ve KISKANÇLIKLARI’ yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir. Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri hakka kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir.” Bakara 213.

Tarihin de şahitliğiyle insanlık hiçbir zaman her konuda hem fikir olamamıştır. Müslümanlar hakeza. Bu, bir akla ve özgür iradeye sahip olmanın doğal sonucudur. Elbette İslam’ın sabiteleri vardır. Bu konular zaman ve mekana göre değişkenlik arz edemez. Zaten İslam’ın vahdet talebi bu sabiteler üzerinden olmalıdır/olacaktır.

Ben inanıyorum ki, ancak İslam’ın edep adap ortak paydasına inanan ve uygulayan kesimler, İslam’ın vahdet talebini gerçekleştirebilecek çalışmaları yapabileceklerdir. Çünkü bu kesimler insanlığın kurtuluşunun İslam da olduğuna kesinkes inanan ve bunu gerçekleştirebilecek ‘İslam ahlak öğretisiyle’ donanmışlardır. Şahsi zaaflarının farkında olup bunlardan beri durabilenlerdir. Yaptıkları münazaraları hakkı tespit ve ihya için yaparlar. Karşısındaki şahsın kendisine katacağı hak bilgi için müteşekkir olabilecek olgunluğa erişmişlerdir. Yaptıkları ayıbın farkına varıp af dileme erdemini gösterebilen yiğitlerdir ancak ‘İslam ahlak öğretisinin’ bayraktarlığını yapabilecek olanlar ve dolayısıyla vahdet için bir umut ışığı olabilecekler.

Etiketler: Ahmet Altınok

Çok Yorumlanan 3

  1. ALLAH'a KUL GARİP BİR YOLCU says:
    5 sene önce

    ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM

    Cevapla
    • Ahmet Altınok says:
      5 sene önce

      Cümlemizden Abdullah kardeşim.

      Cevapla
    • Ahmet Altınok says:
      5 sene önce

      Cümlemizden Allah’ ın kulu kardeşim.

      Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Modern Siyasete Meşruiyet Arayışları

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

'Makul Olmak' Kazandırır

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yine Yeniden ve Hep Bir Umutla Yaşamak

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

İp Gergin, Cambaz da

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet
    2 Eylül 2023
  • Tepkiselliğin Müslümanlar Üzerindeki İzdüşümü
    30 Kasım 2021
  • Vahdeti Gündemde Tutmak
    7 Şubat 2021
  • Belirleyici Sen misin, Ben mi?
    13 Ağustos 2020
  • Türedi Küresel Ahlakın Tezahürü
    16 Mayıs 2020
  • Yeni Dünya İmparatorluğunun Dini Globalizm ve Küresel Ahlak -2-
    3 Mayıs 2020
  • Yeni Dünya İmparatorluğunun Dini Globalizm ve Küresel Ahlak -1-
    22 Mart 2020
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Bâtılın Bitmeyen Konsilleri

Bâtılın Bitmeyen Konsilleri

8 Haziran 2025
İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

İslamsız Bayram Ruhsuz Kadavraya Benzer!

6 Haziran 2025
Kurban Bayramımız Mübarek Olsun!

Kurban Bayramımız Mübarek Olsun!

6 Haziran 2025
Arafat’ta Dua Yasaklanabilir mi?

Arafat’ta Dua Yasaklanabilir mi?

5 Haziran 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist