Sadr, İran ve ABD’nin Irak’taki nüfuzlarına yönelik muhalefetine ilişkin iyi bilinen bir tutumla, “Biz ne Doğuluyuz ne de Batılıyız. İbn ed-Da’i (Hz. Hüseyin’in Kerbela’da dönemin Kufe Valisi Ubeydullah bin Ziyad’a karşı kullandığı ‘rezil oğlu rezil’ anlamında bir ifade ç.n.) kim olursa olsun bizi yargılamayacaktır” ifadelerini kullandı. Bazıları ‘İbn ed-Da’i’ ifadesini Sadr’ın Şii muhaliflerinin Koordinasyon Çerçevesi ittifakı içinde yeni bir hükümet kurmasına ve ülkeyi yönetmesine izin vermemesi konusundaki ısrarı olarak yorumladı. Bazıları ise Federal Mahkeme’nin Meclis’teki Sadr Grubu milletvekillerinin geçtiğimiz Haziran ayında Sadr’ın talebi üzerine istifa etmelerinin ardından 73 milletvekilinin Meclis’e dönüşünü 28 Eylül’de değerlendireceğini duyurmasından sonra Sadr Hareketi’nin bir daha Meclis’e dönemeyeceğinin bir teyidi olarak gördüler.
Federal Mahkeme’nin Sadr Grubu milletvekillerinin Meclis’e dönme olasılığını değerlendirmek için bir tarih belirlemesi Sadr Hareketi’nin destekçilerini kızdırırken, yaklaşık iki ay önce Avukat Ziyaeddin Rahmetullah tarafından açılan dava ile herhangi bir bağlantıları olmadığını vurguladılar.
Sadrcı çevreler, muhaliflerinin ‘davayı Sadrcıların açtığını söyleyerek gerçekleri çarpıtmaya çalıştıklarını’ düşünüyorlar. Sadr Hareketi’nin önde gelen isimlerinden Maşrik Naci, davayı açan avukatın ‘Sadr Grubu’nun istifa eden milletvekillerinden birinin avukatı olduğu iddialarını’ yalanladı. Naci, “Sadr Grubu Genel Sekreteri tarafından Temsilciler Meclisi’nin feshedilmesine ilişkin dava açılması ve bu davadan haberdar edilmesinin ardından troller bulanık suda balık avlamasınlar diye açtığı davayı geri çekmesi için avukatla da o sırada temasa ve iptal etmesi istendi.” şeklinde konuştu. Bunun Sadr Grubu milletvekillerinin geri dönüşü anlamına geldiğini, Mukteda es-Sadr’ın milletvekillerinin Meclis’e tekrar geri dönmemesi konusundaki talimatlarıyla çeliştiğini söyleyen Naci, Sadr Grubu Genel Sekreteri’nin durumu anladığını ve davayı geri çekmeye razı olduğunu belirtti. Naci, “Dolayısıyla bazılarının Sadr Hareketi’ni ve liderliğini baltalamak için sosyal medya ve internet sitelerinde yaydıkları yalanların gerçek olmadığı, Sadr Grubu’nun istifa eden milletvekillerinin ya da herhangi birinin bu davayla hiçbir ilgisi bulunmadığı ve davanın avukat kardeşlerden biri tarafından kişisel olarak açılmış olduğu anlaşılıyor” dedi.
Mukteda es-Sadr’ın ‘bakanı’ olarak bilinen Salih Muhammed Iraki, Ağustos ayının ortalarında Sadr Hareketi’nin destekçilerine, Sadr Grubu milletvekillerinin Meclis’e dönmesini istemenin kesinlikle yasak olduğunu söyledi. Şarku’L Avsat’ın edindiği bilgiye göre Sadr, bunu reddeden bir tutum sergilese de Iraklı bazı siyasi ve halk kesimleri, Sadr ile muhalifleri arasındaki siyasi çatışmanın Meclis duvarları arasında sınırlı olacağından Sadr’ın Meclis’e dönmesini memnuniyetle karşılıyor. Çünkü bu, geçtiğimiz hafta olduğu gibi çatışmayı sokağa taşımaktan çok daha iyi. Geçtiğimiz hafta Sadr destekçileri ile Koordinasyon Çerçevesi çatısı altın birleşen muhalifleri arasında silahlı bir çatışma meydana gelmiş, her iki taraftan da onlarca insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmuştu.
Şarku’l Avsat
İktibas Dergisi