Kendini kınayan nefse andolsun…(75/2)
Giriş:
Nefis muhasebesi takva eğitiminin en merkezi konularından biridir. Kişinin kendi düşünce ve davranışlarını hesaba çekmesi kendisine takvaya giden yolu gösterir.
Hakkıyla kulluk etmek(takva) hakkıyla nefsi terbiye etmekten geçtiğinden dolayı nefis muhasebesi de bu konuda kaçınılmaz bir görev oluyor. Nefis muhasebesi bir öğretmenin, öğrencisinin ev ödevlerini kontrol etmesine, gelişimini, öğrenim başarısını ara sınavlarla test etmesine benzer. Biz de hayat serüvenimizde kulluk başarımızı bu şekilde sık sık kontrol etmeliyiz.
1. Muhasebe eylemi nefsi terbiye etmenin temelidir.
Bu öyle bir temeldir ki, bunu kesintisiz uygulayan bir insan bu tür eğitim programlarına ihtiyaç hissetmeksizin nefsini terbiyede başarılı olabilir.
Bu nedenle bu konu tek başına programın yerini doldurabilecek bir konudur. Kişi nefsini muhasebe ederek terbiyesinde ihtiyacı olan teorik bilgileri kendisi üretebilir. Örnek olarak program süresince birçok konuyla ilgili bilgiler verilecektir, eğer o konularda kişi kendisini titizlikle muhasebe ederse aynı veya benzeri sonuçlara ulaşır. Bir diğer ifadeyle takva programında ortaya konulacak teorik bilgilerin çoğuna aslında herkes kendisi düzenli nefis muhasebeleri ile ulaşabilir.
2. Nefis muhasebesini gerçekleştirmenin özü kişinin nefsini tanımasıdır.
Nefsi tanıma demek nefsin o gizli ve kapalı alanına ‘keşif uçuşu’ yapmak gibi birşeydir. Uçakla önce kuş bakışı bir ‘keşif hareketi’ yapılır, daha sonra arazide karış karış dolaşarak keşif hareketi detaylandırılır.
Muhasebe bir yönüyle psikoloji ile ilgili bir konudur, insan psikolojisi nasıl çalışıyor sorusuna sürekli muhasebe ile cevaplar bulunabilir, ona göre nefsi terbiyede tedbirler alınabilir. Bu tanıma sürecinde nefsimiz/psikolojimiz nasıl çalışıyor, kötü alışkanlıkları nasıl değiştirebiliriz, aynı hatayı neden tekrar tekrar yapıyoruz vb. konularda aydınlanmış oluruz.
… Orada arınmayı içten arzu edenler vardır. Allah temizlenip arınanları sever (9/108)
Kim temizlenip arınırsa, artık o kendi nefsi için temizlenip arınnmıştır. (35/18)
İnsanın gereği gibi arınabilmesi için kirlenmiş olduğunu farketmesi gerekir. Bu nedenle önce kendimizi tanıma sürecine girmeliyiz. Bu bize ne kadar ‘kirlendiğimizi’ gösterecektir.
3. Nefsimizin avukatı değil savcısı olmalıyız.
Nefsimizi sanık sandalyesine oturtup savcı gibi yapıp ettiklerimizi sorgulamalıyız. Kendimize karşı savcı edası takınmadan nefsi yola getirmek mümkün değildir. Aksi takdirde nefse hep yüz vermek zorunda kalırız. Savcı ise mahkum etmek istediği kişiyi affetmez, müsamahakar davranmaz.
Nefis bizden kendisinin avukatı olmamızı hep ister ve bunda da çoğu zaman başarılı olur. Nitekim fiiliyatta nefsimizin avukatlığını yaptığımızı sürekli farkederiz. Bu durumu tersine çevirmek düzenli nefis muhasebeleri ile mümkündür. Nefis muhasebesi dediğimiz fiil böylece nefsin avukatlığını dengelemeye yönelik bir girişimin adı olmaktadır.
4. Nefsin tabiatı sıkı bir muhasebeyi gerekli kılıyor.
Nefsin tabiatına dair Kuran’daki şu ayet bize önemli bir uyarıda bulunuyor: ‘Nefis mutlaka kötülüğü emreder’ (12/53). O halde bizim yapacağımız muhasebe de buna göre sıkı, disiplinli, kararlı olmalı. Gevşek bir muhasebe pratiği nefsin üstesinden gelemez. Zira bu nefsin güçlü yapısına toslar. Nefsi ona galib gelir. Nefis muhasebesini bu açıdan çekiçle demiri dövmeye benzetebiliriz. Önümüzde bir tahta parçası değil, bir demir parçası bulunmaktadır…
İblisin ‘senin yolunda oturacağım, onlara sağdan soldan önden arkadan yaklaşacağım’ sözüne dair Kuran’daki uyarı bizi bu konuda daha müteyakkız kılmalı. İblis nefsimizi ayartarak bizi yoldan saptırmaya çalışıyor. Nefsimiz İblisin karşısında bizim yumuşak karnımızdır.
Dolayısıyla nefis muhasebesinin netice vermesi isteniyorsa itina ile yapılmalı. Başlangıçta kişi yoğun bir muhasebe yapma konusunda zorlanabilir. Fakat her gün birkaç noktayı birden düşünüp muhasebe etmek zamanla alışılacak bir eylemdir ve ileride özel bir enerji gerektirmeyecektir. Bu durum araba ehliyeti almaya benzer: Orada da 5-6 tane hareketi aynı anda eşzamanlı olarak yapabilmeniz gerekiyor. İlk önce insan zorlanıyor, sonra belli bir zaman geçince, deneye deneye o hareketler otomatikleşiyor ve uygulanabiliyor. Takva programının uygulama kararları da böyle, zamanla içselleşecek.
Ona (aslında) kolay olanı kolaylaştırırız.(92/7)
Nefis terbiyesinde başarı oranı nefis muhasebesinin yoğunluğuyla doğrudan orantılıdır. Ne kadar yoğun bir muhasebe ve sorgulama yaparsanız o nisbette nefsinizi terbiyede başarılı olursunuz.
Nefsi muhasebede düşük gayret nefsin işine gelir. Üstün gayret nefsi dizginler. Sıkı muhasebe talebi lükse kaçmak, gereksiz yere kendimizi yormak anlamına gelmez. Asgari düzeyde bir başarının sebebidir.
5. Nefis muhasebesi ticari muhasebe gibi işlemesi lazım.
Ticari muhasebede durulan yer ile varılmak istenen yer ayrımı esastır. Ticari bir kuruluş hedefine ulaşmadığı zaman gerektiğinde ticarethaneyi kapatma kararı olabiliyorken, bizim nefis muhasebemiz de en az bu kadar ciddi olmalı. Çünkü nefsimizin selameti ticaretimizin selametinden daha önemlidir.
Nefis muhasebesi analiz ve sonuçtan ibaret olmalı. Muhasebe esnasında durum tespiti, gözlem yapılmalı, sonra sorunların/hataların sebepleri analiz edilmeli ve sonunda çözüm üzerinde fikir oluşturulmalıdır.
Nefis muhasebesinde ‘İki günü eşit olan ziyandadır’ hadisinde belirtilen esasa göre hareket edilmeli, sürekli ilerleme kaydetmeye yönelik bir gayret ve azmin içinde olunmalıdır.
Önemli olan ilerlemek, nefsi terbiye işinin dört dörtlük planladığımız gibi gitmesi değildir. Dün kıldığım namaz bugünkü kıldığımla aynı mı? Bir gelişme görülüyor mu? Bir sene önce kıldığım namazlarla kıyasladığımda bugünkü namazlarımın kalitesi arttı mı? vb. sorularla ‘iki gün’ümüzün eşit olup olmadığını sürekli yoklayabiliriz.
6. Nefis muhasebesi nefis aleyhinde kararlarla sonuçlanmalı.
Muhasebenin elle tutulur uygulamaya dönük sonuçları olmadıkça yarım kalmış olur. Bu nedenle sürekli yeni uygulama kararları çıkmalı, bunlar gözden geçirilmeli ve gerektiğinde revize edilmeli. Uygulama kararları dinamik olmalı.
Sadece dersteki uygulama kararlarıyla yetinilmemeli, öz inisiyatif ile kendi kendimize de yeni uygulama kararları almalıyız. Dersteki uygulama kararları bir alıştırma ve örnek mahiyetindedirler. Hedef herkesin kendi pratik kararını kendisinin verebilmesi ve bu yönteme dayalı olarak ‘amel etme becerisi’ kazanmasıdır.
Günlük muhasebe kararları büyük zaaflarımıza karşı bir antremandır, irademizi küçük engellerle mücadele ederek güçlendirip daha büyük zaaflarımızın karşısına dikilme yetkinliğini kazanmış oluruz.
7. Nefis muhasebesini terketmek kalbin bozulmasıyla sonuçlanır.
Muhasebenin yapılmaması veya terki nefsin kendi egemenliğini tesis etmesi ile sonuçlanır. Nefis egemenliğini bize hissettirmeden gerçekleştirir, egemenlik halen bizdedir vehmi ile bizi yönetir. İpler aslında nefisdedir ve fakat biz bunun farkında değilizdir. Zira nefis (imanlı bünyede) mutlak bir egemenlik zaten talep etmez. Büyük günahlardan uzak oluşumuz bizi bu nedenle aldatmamalı (nefsimiz üzerinde hakim olduğumuz vehmine götürmemeli), nefis yine kendi tezgahını kurmuş bizi oyalıyor olabilir. Mutlak anlamda bizi cahiliyeye döndüremez, ama Allah’a kullukta derinleşmemizi engellemede başarılı olabilir.
Uygulama kararları:
1. Gelecek derse kadar her akşam nefsimizi yaklaşık 5- 10 dk. muhasebe etmek. O gün o vakte kadar yaptıklarımızı (film şeridi gibi) gözden geçirmek ve hata aramaya çalışmak.
2. Hatalar bulduktan sonra o hatanın bir daha tekrar edilmemesi için sebebini tespit ederek tedbir ve çözüm bulmak.
3. Bu tedbirleri karara bağlamak, davranış kalıpları/uygulama kararları formüle etmek. (İyi düşünceyi/temenniyi/arzuyu karar seviyesine çıkarmadıkça nefsimiz üzerinde bağlayıcı olamayız. Düşüncelerimizi arzu seviyesinden karar seviyesine çıkarmalıyız ki, nefsimiz üzerinde bağlayıcılık kazandırmış olalım.)
4. Ertesi gün bu kararları uygulamak, o gün aynı hataları tekrarlamamaya çalışmak.