Elif, Lâm, Mîm
Bu kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.
Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.
Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.
İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır. (Bakara/1’den 5’e kadar)
Âziz ve Celil olan Rabbimiz, öncelikle; elimizde bulunan bize göndermiş olduğu kitabını tanınmaktadır.
Devamında, “İşte böylece bu okuduğunuz kitab (Kur’an)’ın Allah katından geldiği, ve mütakkiler için bir hidayet/yol gösterici olduğu hakikati konusunda; hiçbir şüphenin olmadığını tekraren hatırlatılmaktadır. Yani, baş tacı edinip okuduğunuz kitab/Kur’ân; Allah tarafından sizin hidayeti, hakkı, hakikati, istikamet ve Tevhidi bilmeniz/idrak etmeniz için gönderilmiştir! Peki, bu ulvi ve kutsi kitab; bize neyi nasıl tanıtmakta/emretmektedir?
Bu kitaba iman edip gönül verenler ki, “Onlar gayba iman ederler, ve Allah’ın emrettiği Namazı ikame/edip kılarlar. Hakkını verir, hukukunu korur, her vaktini zamanında (meşru mazeretler hariç) kılar ve O’nu; Nebevi öğretinin gereği olarak, kendi mi’racı ve minhacı olarak kabul ederler.
Evet, Âziz ve Celil olan Rabbimiz, bize; Kerim kitabını tanıttıktan hemen sonra; Uluhiyet-inin âzametini idrak edebilmemiz için de, Ubudiyyet vazifemizi hatırlatmaktadır!
Namaz dinin direğidir, Nebevi öğretinin bize sunmuş olduğu mesajda; sosyolojik, ahlaki, iktisadi olarak, toplumsal hayatın temelini inşa eden maya mesabesindedir. Evet, namaz dinin direğidir ve onu terk eden dinini yıkmıştır; Nübüvvet ocağından on dört asır öncesinden süzülüp bu günlere kadar gelen uyarı; muştu ve ikazla iç içedir… Onu ikame eden dinini ayakta tutarken, onu terk eden ise dinini yakmıştır uyarısı yapılmaktadır…
Efendim, adam namaz kılıyor ama; yalan dolan, hile, alavere dalavere işlerle uğraşıyor gibi ileri sürülen iddia ve söylemler; işin içinden sıyrılmak isteyen kaçkın ve kurnazların mesleğidir. Hem madem öyle diyorsa mezkur kişi ve kimseler; onlar hem namazlarını kılsınlar hem de dürüst olup; topluma örnek ve Önder olsunlar. Fena mı? Şimdi, adam bıçakla, birini öldürdü diye; bıçağı mutfaktan atalım mı? Ateş bir insanı yaktı veya zarar verdi diye, yemekleri çiğ çiğ mi yiyelim?
Hangi şeyi maksadının dışında kullanırsak, o; fertten topluma kadar zarar ve ziyan verir. Bir litre suya ihtiyacı olan kimsenin; yirmi litrelik bidonu kafaya dikip içmesi intiharla eşdeğer değil midir?.
Namaz, Allah’ın; insanlığa iman çağrısından sonra, ikinci ve kati emridir. Hiç kimse, Müslüman olduğunu söylediği halde; istersem namazı kılar, istersem kılmam gibi bir muhayyerliği yoktur. Kişi Müslüman ise namazı da kılmak zorundadır.
Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Şüphesiz ki namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebût/45)
İslamİhsan.com da; yukarıdaki ayetin şu şekilde açıklaması yapılmıştır:
Âyette hayâsızlık ve kötülük diye tercüme edilen “fahşâ” ve “münker” kelimelerinin anlamı daha kapsamlıdır. Fuhşiyat, açıktan ve alenî işlenilen bütün çirkinlikleri, edepsizlikleri ve ahlâk dışı davranışları ifade eden bir kelimedir. Münker de, aklın ve şerîatın beğenmediği bütün uygunsuz davranışları ve günahları ifade için kullanılır. Öncelikle namaz içinde böyle şeyler yapılmaz, onun gerektirdiği bütün edeplere uyularak namaz kılınır. Gerçekten şuurla ve hakikatına erilerek, farkında olunarak, ne olduğu bilinerek kılınan bir namaz, namaz dışında da insanı her türlü çirkinlikten, uygunsuz davranıştan, edep dışı hareketlerden alıkoyar. Onun için Resûl-i Ekrem Efendimiz: “Kim namaz kılar da o namaz kendisini hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoymazsa, o namaz olsa olsa onun Allah’tan daha fazla uzaklaşmasını sağlar” buyurmuştur. (Münâvî, Feyzü’l-kadîr, VI, 221) Kur’an’ın namazla ilgili birçok âyeti vardır. İmam Nevevî’nin konuyla ilgili olarak sadece bu âyetle yetinmesinin sebebi, onun kapsayıcılığından olsa gerektir.
Verdikleri sözün ve ahdın onur ve Namusunu koruyanlara selâm olsun.
Kalın sağlıcakla efendim.