Müslümanlar yaptığı her amelin neye karşılık geldiğini bilmelidir. İbadetlerin kastı mahsusunu bilmek, inşa edici şuurun varlığını gösterir. İşte bu şuura dayanan ibadet, kulu Rabbine daha da yakınlaştırdığı gibi, imanın lezzetini de ortaya çıkarır.
Müslümanların Kelime-i Tevhid’e yaslanan imanları, onlara neyi neden ve nasıl yapmaları gerektiğini gösterir. Ve Müslümanlıkta her ibadetin ucu mutlak manada tevhide, Allah’a ortak koşmamaya uzanır. Namaz kılarken, kıldığı namazında ne yaptığını, oruç tutarken tuttuğu oruçla nelere meydan okuduğunu, zekât infak sadaka verirken neye itiraz edip, nereyle bağını kesip nereye bağlandığını ifade eder.
İşe kurban da bu ibadetlerden bir ibadet olup, yol ayrımlarının, hangi yöne revan olacağının işaretidir bir bakıma. Allah ile arana giren her şeyden vaz geçmenin, her daim Hak olandan yana tercihini kullanmanın işaretidir.
Kurban, seküler-dünyevi, nefsi ve şeytani ayartmalara karşı bir başkaldırıdır. Siyasi, iktisadi, hukuki ve içtimai olarak, her hususta belirleyici olan Allah’ın tarafına rücu etmektir. Nefsin tamah ettiklerinden uzaklaşıp, Allah’ın yap-yapma dediklerine yönelmektir.
Allah rızası için, “Allah-u Ekber” diyerek hayvanı kurban ederken, Allah’ın ve Resulünün (sav) dışında hiçbir varlığın itikadi ve ameli alanda belirleyici olmadığını haykırmaktır. Zira “Allah-u Ekber”, “En büyük Allah’tır” demektir. “En büyük Allah’tır” demenin karşılığı ise, Uluhiyet, Rububiyet ve Ubudiyet alanlarında Allah’a ortak koşmamaktır.
Kurban keserken, sizi siyaseten Allah’ın yolundan ayırmaya, nefsinizi ayartmaya çalışanlara itiraz ediyorsunuz demektir. Kurbanınızı keserken, siyasi alanda sizinle Rabbiniz arasına girmeye, sizi laik seküler, Allah’ın ve Resulünün dışlandığı siyasetle uyutmaya çalışanları, Allah ile aranızdan çıkarıyorsunuz demektir. Ve bu eyleminizle “Ben siyaseten Allah’ın ve O’nun Peygamberinin yoluna tabi oldum” demek istiyorsunuzdur.
Müslümanlar kurban keserken, hiçbir beşeri ideolojiye, hiçbir laik seküler siyasi oluşuma, tağuti düzenlere, bu düzenlerin siyasetine ve siyasetçilerine tabii olmayacağını ameli olarak ifade etmektedir. Allah ile aranıza girmeye çalışan siyasetçilere, izm ve ideolojilere, tağuti düzenlere, laik seküler hayat tarzına, kapitalist üretime ve tüketime itiraz etmektedir.
“Allah-u Ekber” diyerek kurbanınızı keserken, hukuki alanda, Allah’ın ve Resulünün hayatı düzenleyen, yön veren kurallarına tabiyim demektesiniz. Bu eyleminiz sizi beşeri ideolojilerin tahakkümünden ve zulmünden uzaklaştıran bir eylemdir. Kurban, ticarette, nikâhta, sosyal hayatta, mirasta, eğitimde velhasıl her alanda Allah ile aranıza giren ne varsa çıkarıp atmak demektir.
Modern çağın Müslüman havsalasında Kurban ibadetinin aslında ne demek olduğunun pratik karşılığı net değildir. Kurban, zamanın yaşam tasavvurunun ve tarzının kalıplarına girmeyeceğine dair bir taahhüt içerir. Bıçağı hayvanın boynuna vururken, kafirler, müşrikler, münafıklar gibi düşünmeyeceğini, onlar gibi davranmayacağını, gavurlar gibi siyaset gütmeyeceğini, gavurlar gibi giyinmeyeceğini, gavurlar gibi iktisadi, siyasi, hukuki, içtimai eylemlerde bulunmayacağını ve bütün bunları Allah rızası için terk edeceğini söylemiş olur Müslüman.
Allah ile arasına giren her ne varsa, kestiği kurbanıyla beraber onları da kurban eder. Bu eylem, tertemiz olarak yüzünü Allah’a dönmektir. Yoksa kestiğimiz kurbanların ne kanları ne de etleri Allah’a ulaşır. Allah’a ulaşacak olan ise, Müslümanın halis niyeti ve amelidir.
Hem kurban kes, hem laik seküler dünyevi iktidar destek ver, hem kurban kes hem laik seküler dünyevi hukuk sistemini benimse, hem kurban kes, hem kapitalist, liberal ekonomik programları benimse… İşte bu hal üzere kurban kesmek, sadece bir hayvan boğazlamaktan ibarettir.
Yerel ve küresel zalimlere, bozuk düzene, hak yiyicilere, tebaasını sefalete mahkûm edenlere, siyasetlerinde, hukuklarında, ekonomilerinde, sosyal düzenlerinde Allah’ı ve Peygamberini yok sayanlara bir itirazınız yoksa kurban kesmenizin Allah’ın katında bir kıymeti de yoktur.
Kurban Uluhiyet, Rububiyet ve Ubudiyeti içeren bir ameldir. Kurban keserken, Allah’tan başkasını ilah olarak tanımadığınızı, bütün sahte ve ölümlü ilahları reddettiğinizi ifade edersiniz. Kurban keserken, Allah’tan başka yasa koyucu olmadığını, hayatı düzenleyen, çekip çevirenin, terbiye edenin Allah olduğunu ilan edersiniz. Kurban keserken Allah’tan başkasına kulluk etmeyeceğinizi, yalnız O’nun önünde boyun eğeceğinizi haykırırsınız.
Allah’a ulaşacak olan, kesilen hayvanın kanı ve eti değil, sizin Allah korkusuyla, Allah rızası için yaptığınız ameldir. Ve kulu dünya ve ahirette selamet yurduna eriştirecek olan ise işte bu şuurun inşa ettiği eylemdir.
İktibas / Yakup Döğer