Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Dünya Uyuşturucu Raporu’na göre az gelişmiş ülkelerde uyuşturucu madde kullanımı hızla artış gösteriyor. İlginçtir ülkemizde de adını daha evvel hiç duymadığımız madde türlerinden ve bu maddeye bağlı olarak ölenlerin hazin hikâyelerinden söz edilmeye başlandı. Ve ne yazık ki bu madde türlerini çocuklarımıza musallat eden zalim ve caniler ummadığımız yerlerde ortaya çıkıyor ve yavrularımızı bizden koparıyorlar. Uyuşturucu kurbanı çocuklarımızın sayıları hızla artarken yetkililer sadece rehabilitasyon merkezlerine ve yardım alınabileceğimiz sağlık kuruluşlarına vurgu yapıyor ve zehrin kaynağını kurutmak yerine yatıştırıcı yöntemlerden söz ediyorlar.
Ahlaki değerlerle tanışmayan çocuklarımız risk grubunda yer alıyorlar. Nitekim birkaç yıl önce Türkiye İstatistik Kurumu tarafından altmış ilde genç bireyler arasında bir araştırma yapıldı ve bu araştırmaya göre gençlerin 2,9’u madde kullandıklarını ifade ettiler. O günden bu yana sayının hızla arttığını görmekteyiz. Ailede, okulda ya da sosyal alanda bu çocukları ahlaki değerler ile tanıştıracak ve onlara varoluş gayelerini gösterebilecek bir eğitim modeli olmadığından çocuklar kendilerini boşlukta hissediyor ve uyuşturucu tacirlerine yem oluyorlar.
Boşluk duygusu sanıldığı gibi üstesinden kolay gelinebilecek bir sorun değildir. Zira böyle durumlarda varlığınızı ayakta tutacak bütün dinamiklerin ters yüz olduğunu görür ve kendinizi rüzgârın önünde savrulan bir yaprak gibi hissedersiniz. Sizi kendinize döndüren “dünyaya niçin geldim, nereye gideceğim, hedeflerim nedir” soruları kaybolur ve zihniniz adeta boşalır. Ne yapacağınızı bilemez hale gelirsiniz. Varlığınıza anlam veren bütün değerlerden kopmuş ve uçuruma doğru akan bir sele kapılmış gibi olursunuz. Bu durum uyuşturucu tacirleri için bir fırsat olur ve farkında olmadan tuzağa düşersiniz.
Ülkemizde çok sayıda genç, uyuşturucu ve madde kullanımına bağlı olarak hayata veda ediyor. Peki, bu zehir ülkemize nasıl ve ne şekilde giriyor? Uyuşturucu satıcıları kim tarafından yönlendiriliyor ve bu kişiler okullarımıza girip çocuklarımızı nasıl etki altına alabiliyor? Ülkemizin narkotik ticaretinde transit bir ülke olduğu söyleniyor bu konuda neden bir önlem alınamıyor? Ahlak ve maneviyat değerlerinden uzaklaşan genç bireyleri yeniden kazanabilmek için atılacak adımlar neden gündeme gelmiyor?
Genç bireylerin uyuşturucu tacirlerinin hedefi haline geldiğini ve uyuşturucu maddenin çerez gibi satıldığını biliyoruz. Uyuşturucu bağımlısı kişilere yardımcı olabilmek için özel kurumların açıldığını ve rehabilite çalışmalarının yapıldığını da biliyoruz. Ancak bütün bunlar kuyudaki leşin yüzeye çıkan kısmını temizleyip bununla iktifa etmek olur. Asıl çözüm kuyuya inip derinlerdeki leşi çıkarmak ve suyu temizleyebilmektir. Yani çocukları koruyabilmek için onları ahlak ve maneviyat değerleri ile tanıştırmak ve haram-helal bilinci vermek zorundayız. Yoksa yapılan bütün çalışmalar havada kalacaktır bundan emin olabilirsiniz.
Fatma Tuncer