-Bakar mısınız? Lütfen! Lütfen!
-Buyrun!
-Dilenci değilim.
-Ne istiyorsunuz?
-Bana yardım etmenizi istiyorum.
-Nasıl yardım edebilirim size?
-Beni öldürebilir misiniz?
-Emin misiniz bu isteğinizden? Geri dönüşü yok biliyorsunuz?
-Biliyorum ama ölmek istiyorum yine de. Bıktım artık yaşamaktan. Lütfen beni öldürünüz, hemen?
-Azrail değilim ama bunu sizin için yapacağım.
Adam, kadının karşısına geçti. Gözlerini, kadının gözlerinin içine dikti. Gözlerini kırpmıyordu. Yaptığı işin ciddiyetinin farkındaydı.
-Ey kadın, ölmeden önce son isteğin var mıdır?
-Acısız olsun ölümüm, hiçbir şey hissetmeyeyim, kıyamete kadar da uyanmayayım. Acele edin lütfen!
-Peki, öleceksiniz. Ama önce bir şey isteyeceğim.
-Ne?
-Hemen şurada bir park var, içinde de çiçekler. Oradan bir demet çiçek koparın, üzerine tükürün ve bana getirin.
Kadın hiç düşünmeden denileni yaptı. Parka koştu; capcanlı ve rengârenk olan çiçeklerden bir demet topladı. Ağzında topladığı tükürüğü çiçek demetinin üzerine boşalttı. Sonra koşarak adama geldi. Yapraklarından salyası akan çiçek demetini adama uzattı. Adam;
-Gerek yok, sizde kalsın.
-İstediğiniz şeyi yaptım, şimdi beni öldürecek misiniz?
-Az önce öldünüz zaten.
-Öyle mi? Çok teşekkür ederim, hiç hissetmedim?
-Ölüler hissedemezler zaten.
…