Giriş:
İhsan
[1], her zaman ve mekanda Allah ile beraber olma şuurudur. Bulunulan her halde, yapılan her işte Allah’ı yanında hissetmektir. İhsan Allah’ın
var/mevcut olduğuna dair bir bilinç değil, Allah’ın
burada olduğuna dair bir bilinçtir.
İhsan kavramı hadiste şöyle tanımlanmaktadır: ‘İhsan, Allah’ı görüyor gibi O’na ibadet etmendir. Sen O’nu görmüyorsan da O seni görmektedir.’ (Buhari, Müslim, Ebu Davud)
İhsan kavramının hadise dayalı tanımına Taha suresinin 46. ayetinden bir işaret çıkarılabilir:
Buyurdu ki: Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim(innenî meakumâ); işitir ve görürüm.
Bu ayette beraberlik hissini kazandıran faktörler olarak Allah’ın işitmesi ve görmesine dikkat çekilmektedir. Demek ki, Allah’ın bizi gördüğü şuuruyla hareket beraberlik/ihsan şuuru kazandıracaktır. Hadiste de Allah’ın görmesini hatırlamamızın ibadetin kalitesine etkisi dile getirilmektedir. Allah’ı görseydik çok daha farklı bir derinlikte Rabbimize kulluk ederdik. Göremeyişimiz gerçeğinin azalttığı derinlik unsurunu O’nun görmesini hatırlayarak kısmen telafi edebilmekteyiz.
1. İhsan bir şuur halidir
Bu şuur halinin varlığının göstergesi Allah’ın bakışını üzerimizde hissetmektir. İnsanlar birbirlerinin bakışlarını üzerlerinde hissedince kendilerine çeki düzen verirler, kınanmamak için ayıp bir davranışta bulunmazlar. Bunun gibi biz de Allah katında kınanmamak için O’nun bakışını üzerimizde hissedersek aynı sonuca varırız, hata işlemeyiz. Bu durumda insana hata işletmeyen şey ‘o bakışı üzerinde hissetmesidir’. Yani sadece Allah’ın herşeyi gördüğünü bilmek değil, bize şu an baktığını/gördüğünü hissetmektir ihsan şuurunu diğerlerinden ayıran alameti.
Bir varlığın bakışını üzerimizde hissetmek, o varlığın var olduğunu hatırlamaktan daha etkili bir şuur halidir. Dolayısıyla ihsan daha üst bir bilinç mertebesine işaret eden bir kavramdır.
2. İhsanın hikmeti yaşantımızda ve amellerimizde bir teftiş(kalite kontrolü) ve temkin şuuru oluşturmaktır
Allah’ın görmesi bilinci eşliğinde işlenen/icra edilen ameller bu görülme duygusunun verdiği etkiyle daha kaliteli, daha dikkatli ve daha titiz yerine getirilme şansına sahiptirler. Bir fabrikada makinanın başında parça üreten işçinin halini tasavvur edelim. Parçayı üretirken yanında patronu dursa ve onu izlese işçi o parçayı nasıl bir dikkat ve temkin ile üretir değil mi? Bir de patronun yanında olmadığını düşünün. İşçinin aklı çok kolay başka şeylere dalabilir, işini savsaklayabilir, gereken dikkati göstermeyebilir ve ila ahir. Bu örnekten yola çıkarak kendi halimizdeki çelişkiye gelebiliriz: Allah hep yanımızda olduğu, yanımızda olmadığı bir an olmadığı halde işlerimizi yanımızda değilmiş, bizi izlemiyormuş gibi icra ediyoruz. İşte ihsan hali, yanımızda olduğunu ve bizi gördüğünü unutmamaktır. Bu yolla ihsan şuuru amelin kalitesini(ameli icra esnasında kalite kontrolünden geçirerek) artırmaktadır, artı yanlış ameli/haramı/günahı engellemektedir (temkin), hatalara karşı uyanıklık hali kazandırmaktadır.
Özetle ihsan amellerimizi doğrudan etkileyen bir özelliğe sahiptir. İhsan amellerimize çeki düzen verip onları derinleştirmektedir.
3. İhsanın zikirle bağlantısı
Zikir faaliyetinde zihinde bir anma sözkonusu iken, ihsanda O’nu yanında hissetmevardır, O’nun yakınlığını duyma sözkonusudur. Dolayısıyla ihsan zikirle bağlantılı ve fakat yine de farklı bir haldir. İhsan bir nevi Allah’ın bütün benliğimizde hatırlanmasıdır, sadece zihnimizde değil. Bu nedenle ihsan zikrin en güzel biçimi, zikrin yoğunlaştırılmış halidir. Nasıl ki namaz zikrin yoğunlaştırılmış halidir, ihsan da zikrin yoğunlaştırılmış halidir. İhsan zikrin arzu edilen etkisini ekranda gösterdiği haldir.
Sonuç olarak ihsanın içinde zikir de mevcuttur. Fakat her zikir ihsan duygusunu içermeyebilir. Zikrin etkisi his düzeyine inince ihsan halinden bahsedilebilir.
Zikr –> zihni,
İhsan –> hissi (zikir içinde)
4. İhsan şuuru kazandıran ayetler: Üçün dördüncüsü Allah’tır
İnsana ihsan şuuru kazandıran kilit ayet Mücadele suresinin 7. ayetidir:
Allah’ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O’dur; beşin altıncısı da mutlaka O’dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir(ma’ahum eyne mâ kânû). Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir.(58/7)
İnkâr edenler ise; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah’ı bulur(ve vecedallâhe indehu). (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir. (24/39)
Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O’dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir(ve huve maakum eyne mâ kuntum), Allah, yaptıklarınızı görendir. (57/4)
Şu ayetler de insanda bir yakınlık şuuru kazandırmaktadır:
Allah size şah damarınızdan daha yakındır. (50/16)
Kullarım, sana Beni sorarsa; şüphesiz ki Ben, çok yakınım. Bana dua edince Ben, o dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da Benim da’vetime icabet etsinler. Bana iman etsinler ki, doğru yola varmış olalar.(2/186)
Yakınlık hissi, insanda sevgiye, korkuya, sığınmaya, davranışlarımıza çeki düzen vermeye vs. kapı açmaktadır. Yukarıdaki ayetler bağlamında şu soru önemlidir: Birçok ayette de buyurulduğu gibi Allah’ın ‘herşeyi bilirim’ demesi bizim için yetmez miydi? Yakınlıktan, beraberlikten bahsetmenin hikmeti nedir? Bilmek soyut bir durumdur. Yakınlık, yakında olma daha somut olduğu için insan da somut şeylerden etkilendiği için ayetlerde Allah’ın bize bizden daha yakın olduğu şuuru verilmeye çalışılmaktadır. Buradan şu sonucu da çıkarabiliriz: Kuran’ın kul ile Allah arasındaki ilişkileri kuvvetlendirme metodu insanı her yönden ele alarak, hem akıl mantığını hem de hislerini harekete geçirmekten oluşmaktadır.
‘O herşeyi bilir’ vb. ayetler akla hitap etmekte, ‘Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir’ vb. ayetler hislerimize hitap etmektedir. Allah kendisinin sadece ‘külli şeyin alîm’ olduğunu bilmemizi değil, aynı zamanda bize ‘şahdamarımızdan da yakın’ olduğunu hissetmemizi istemektedir. Birinci ve ikinci durumlar birbirini tamamlayan unsurlardır.
Şu ayetler de hayatın bütün alanları ve durumlarında Allah ile beraberlik şuuru kazandırmaktadır:
Allah sabredenlerle beraberdir.(İnnellahe maas sabirin) (2/153)
Allah sakınanlarla beraberdir.(Ennellahe maal muttakîn)( 2/194)
Allah mü’minlerle beraberdir. (8/19)
Allah savaşta sizinle beraberdir. (47/35)
Allah muhsinlerle beraberdir. (29/69)
5. İki önemli tarihi olay ve ihsan şuuru
Hicret esnasında Hz. Peygamber (a.s.) ve Hz. Ebu Bekir düşmanlardan Sevr mağarasına sığınmışlardı. Ebu Bekr’in endişe içinde olduğunu gören Peygamberimizin onu teselli etmesi Kuran’da şöyle nakledilmektedir:
Siz O’na (peygambere) yardım etmezseniz, Allah O’na yardım etmiştir. Hani kâfirler ikiden biri olarak O’nu (Mekke’den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: “Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir.( lâ tahzen innallâhe meanâ)”(9/40)
İşte bu şuuru yakalamak hepimizin hedefi olmalıdır, Allah’ı yanında hisseden kişi kimseden korkmadığı gibi kendisine düşen ferdi ve toplumsal kulluk vazifelerini de bihakkın yerine getirir.
Benzeri bir olayın Hz. Musa’nın hayatından anlatımı:
İki topluluk karşı karşıya geldiğinde, Musa’nın arkadaşları dediler ki: Gerçekten biz, yakalandık. (Musa:) «Hayır»(Kellâ) dedi. «Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir(inne maiye rabbî); bana yol gösterecektir.» (26/61-62)
6. Çelişkili hallerden kurtulmak
Eğer Allah sürekli yanımızda ise nasıl oluyorda O’nun yanında günah işlemekten ve tembellik yapmaktan korkmuyoruz? Allah yanımızda olupta neden yaptığımız hatalardan dolayı utanmıyoruz? Allah’ın yanında nasıl gıybet, dedikodu yapabiliyoruz? T.V.’yi izlerken nasıl utanmadan haramlara bakabiliyoruz? Komşu görmesin diye panjuru indirenler, Allah’la aralarına panjur indiremeyeceklerine göre T.V. izlerken nasıl da o görmüyormuş gibi davranabiliyorlar? İnternette gezerken nasıl sınırlar koyamıyoruz? Çoğu hataları yanımızda başka insanlar olduğu zaman yapmayız fakat Allah’ın yanında yapabiliyoruz!
Aslında biz yeterince bilinçli bir hayat sürdürmediğimizden dolayı, Allah’ın bizimle sürekli beraber/yanımızda olduğunu farketmeden yaşıyoruz. Allah bizimle hep beraber iken, maalesef biz O’nunla beraber değiliz.
Allah ancak sıkıntılarımız çok olunca ilgi alanımıza giriyor. Tıpkı teneffüs ettiğimiz havayı farketmeyip nefessiz kalınca fark ettiğimiz gibi.
İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çağırmamış gibi döner gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.(10/12)
Bu tür çelişkilerden kurtulmanın ilk adımı önce zikir faaliyetini güçlendirmek, daha sonra ihsan şuurunu kazanmaktan geçmektedir.
7. İhsan şuurunu nasıl kazanabiliriz?
İhsan şuurunu elde edebilmek için Allah’ın varlığını sık sık hatırlamanın(zikir) yanısıra O’nun bize ne derece
1. yakın olduğunu (50/16)
2. bizi gördüğü/izlediğini, O’nun bakışı altında yaşadığımızı, halimize sürekli muttali olduğunu (20/46)
3. bizimle beraber, yanımızda olduğunu (58/7)
hatırlama ve artı hissetmeye çalışmalıyız. O hissi yakalamaya kendimizi ‘zorlamalıyız’.
İnsan ‘sadece zikrettiği’ zaman Allah (kişinin hissiyatında!) yine de ‘uzakta’ olabilir. Zihin zikir/hatırlama işlemini gerçekleştirmek için ‘uzaklık-yakınlık’ kategorileri ile uğraşmaz ‘o sadece hatırlar’. Hatırlanan/zikredilen varlık yakında da olabilir uzakta da olabilir. Zikir yakınlığı tek başına garantilemiyor en azından his düzeyinde. İşte burada ‘beraberlik şuuru’, ‘yakınlık hissi’ dediğimiz ihsan konusu devreye girmektedir.
Dolayısıyla bu mertebeye ulaşabilmek için gerçekleştirilmesi gereken ‘ikinci bir ameliye’ vardır ki, o da ‘uzakta’ algısını ‘yakınlık’ algısına hem zihinde hem de his düzeyinde dönüştürmektir.
Özetle yapılması gereken çokça hatırladığımız Rabbimizin bize yakın olduğunu da hatırlamalıyız ve artı hissetmeliyiz. Bizi gördüğünü/işittiğini/izlediğini/murakebe ettiğini ve bizimle beraber olduğunu hatırlamalı ve hissetmeliyiz.
[2]
Uygulama kararı:
Gelecek derse kadar her gün evde otururken, yemek yerken, televizyon izlerken, dışarıda gezerken, işyerinde, okulumuzda Allah’ı yanımızda düşünmek ve O’nunla beraberlik şuuru(bizi gördüğü bilinci) içinde yaşamak.
[1] İhsan kavramını bu yazıda Kuran’da kullanıldığı sözlük anlamıyla değil(„İhsanın(iyiliğin) karşılığı, ihsandan(iyilikten) başkası mıdır?“ (55/60)), hadiste kullanıldığı kavram anlamıyla kullanacağız. Kuran’da bu konuya ‘beraber olma’(mea’) kelimesiyle işaret edilmektedir.
[2] Mücadele suresindeki ayetteki örnekten yola çıkarak şu yöntemi de uygulayabiliriz: Örneğin bir odada yalnızsak içimizden ‘ikincisi Allah’tır’ diyebiliriz. Örn. yedi arkadaşla bir yerde toplandıysak içimizden ‘Sekizincisi Allah’tır’ diyebiliriz. Böylece Allah’ın uzakta değil, orada bizimle beraber olduğuna dair
o an için bir bilinç oluşturmuş oluruz, bizimle beraber olduğunu önce zihin sonra his düzeyinde hatırlamayı kolaylaştırmış oluruz.