Eli silahlı katiller Yeni Zelanda’nın Christchurch kentindeki iki camiye eş zamanlı saldırarak 49 Müslümanı şehit etti. “Beyaz Irkçı” katillerden biri Avustralya vatandaşı çıktı. İki saldırı arasında bağlantı olduğu aşikar. Yeni Zelanda’da 40 bin Avustralya’daysa 600 bin Müslüman yaşıyor. Beyaz Irkçılar ise iki ülkenin Müslüman göçmenlerce istila edildiğini savunuyorlar.
Yazımın başlığını “ANZAK Terörü” olarak koymamın sebebi var. “ANZAK”, Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin cephesinde ve Çanakkale’de İngiliz ordusu içinde yer alan Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerleri ifade ediyor. Şimdi de iki ülkedeki “Beyaz Irkçılar” biribirileriyle bağlantılılar. ANZAK ırkçıları, Avrupalı ve Amerikalı ırkçılarla da yakın temas halindeler.
Avustralya’da ırkçı senatör Fraser Anning, Yeni Zelanda’daki Müslüman katliamıyla ilgili açıklamasında “İslâm dinine mensup olanların bugünkü saldırıda katil pozisyonunda bulunmamaları, kendilerini suçsuz yapmaz” diyebildi. Anning’e göre kat- liamın gerçek nedeni Müslümanların Yeni Zelanda’ya göç etmelerine izin veren göçmen programıdır.
Anning, Müslüman göçmenleri bir ‘varoluşsal sorun’ olarak görüyor. Bu sorunun çözülmesi için “nihai çözüm” terimini kullanması tepkiyle karşılanmıştı. “Nihai Çözüm”, Almanya’nın Yahudilerden arındırılmasını perdelemek için Nazilerin icat ettiği bir kavram. Bu yüzden Avustralya Yahudi Cemaati, Anning’e tepki göstermişti. Anning, İsrail’in müttefiki olduğunu söyleyen bir politikacı. Avustralya’da Beyaz Irkçılarla düşüp kalkan Siyonist eylemcilerden Avi Yemini, “Özgürlük İttifakı”ndan aday olduğunda yanında Anning vardı. Daha önce İsrail Ordusunda askerlik yapan Yemini, İslam karşıtı eylemlerde öne çıkan bir figür.
Anning, İslam karşıtı “Avustralya Özgürlük İttifakı’nı destekliyor. Bu parti adını Hollandalı ırkçı Geert Wilders’in “Özgürlük Partisi”nden aldı. Prtinin açılış konuşmasını bile Wilders yaptı. Bu parti de kendisini “Hıristiyan-Siyonist” olarak niteliyor. “Özgürlük İttifakı”, “İslam İşbirliği Teşkilatı”na üye ülkelerin vatandaşlarına Avustralya’ya giriş yasağı getirilmesini savunuyor. Parti liderlerinden Kirralie Smith, Trump’ın göçmen politikasıyla ilgili olarak, “Trump fikirlerimizi çaldı” demişti. Parti liderlerinden Debbie Robenson ise “Helal Gıda” sertifikalandırılmasını ‘terörist’ faaliyet olarak gören bir derneğin de başkanı. Robinson da Wilders gibi, İslam ile terör arasında bağlantı kuracak kadar fanatik biri.
ABD’de Beyaz Irkçı söylemiyle meşhur olan Milo Yiannopoulosda Avustralya’daki ırkçılar tarafından konferans vermesi için davet edilmişti. Konferans sırasındaki çıkan olaylarda Yiannopoulos’u savunanlardan biri, Avi Yemini’ydi. Avustralya Hükümeti bu ayın başlarında Yiannopoulos’un ülkeye girişini yasaklamıştı. Giriş yasağı “One Nation” lideri Pauline Hanson ve bazı muhafazâkâr milletvekillerinin girişimiyle geri alınmıştı. Yiannopoulus, Mayıs’taki seçimlerden önce Avustralya’da bir dizi etkinliğe katılmayı planlıyordu. Yeni Zelanda’ki Müslüman katliamıyla ilgili sosyal medya mesajlarında Yiannopoulos, İslamı barbar bir din olarak niteledi. Yiannopoulus’a göre katliamın suçlusu çok kültürlü atmosfere geçit veren politikalar. Bunun üzerine Yiannopoulus’un ülkeye girişi yeniden yasaklandı.
İslam düşmanlığına dayanan Beyaz Irkçılığın küresel bir ittifak arayışı içinde olduğunu sık sık dile getiriyor idik. Yeni Zelanda’daki katliam bu ittifakın ne kadar zehirleyici olduğunun bir göstergesi. Batı’daki ana akım Sağ siyasetçilerse bu tehlikeyi hep küçümsediler. Nitekim ABD Başkanı Trump, cami katliamının Beyaz Irkçılığın yükselişiyle ilgili olup olmadığı şeklindeki bir soruya “Bence hayır, çok ciddi sorunları olan küçük bir grup olduğunu düşünüyorum. Zelanda’da olanlara bakarsanız, muhtemelen durum budur” diye cevap verdi. Beyaz Irkçı tehlikeyi perdeleyen küçümseyici yaklaşımlar bir suç ortaklığı değil midir?
Yeni Şafak – Abdullah Muradoğlu