Münafık; kâfirden eşeddir. İnsanları Allah’la aldatan, dindar görünen bir dinsizdir o.
Biliyoruz, “Bir hırsız bir bağdan bir bostan çalar, ama rüşvet alan biri bir bostan karşılığı bir bağı satar.”
Haram yiyen, yediği haramı gizlemek için namaz kılarak, hacca giderek, hayır yapar gibi gözükerek, günahlarını azaltmaz. Aksine artırırlar. Onların kıldıkları namaz namaz değil, hac hac değil, hayırları hayır değil. Kem alat ile kemalat olmaz!
Vergilendirilmiş kazanç kutsaldı değil mi? (Haşa) Matild hanımın fuhuş sektöründen kazandığı parayı ne yapacağız bu durumda. “Seküler kutsal”lar icad ediyoruz görüldüğü gibi! Tek seküler kutsal da bu değil. Matild hanıma “iffet ödülü” versek nasıl olur, hani şu vergi rekortmenimiz, bizim “kutsal fahişe”mize!? Haşa, bizde böyle şey olmaz, ama Hristiyanlıkta “Kutsal Fahişe”lik var. Fahişe tevbe eder ve bütün varlığını kiliseye bağışlar, daha sonra da rahibe hayatı yaşamaya söz verirse, kilise onun günahını çıkartır ve ömür boyu bakma garantisi verir. O da kutsal fahişe olur.
Yahudilerin de günah keçisi var, günahkârların günahını keçiye yükleyip yakıyor ya da uçurumdan aşağı atıyorlar. Bizim günahkârlar hacca gidip-gelince günah defterini sildirdiklerini düşünürler, hem de aynı yola devam ettikleri halde. Ne olacak ki, bir sene sonra yine gider, yine sildirirler. (Tevbe estağfurullah). Bu tür ucuz çözümler olduktan sonra kimi tutabilirsiniz ki, bir CHP/HDP’linin, Antep’te CHP Belediye Başkanının Gaziantep’te kurban keserek genelev açması gibi.
Son günlerde Spor Toto parası ile cami ve İmam Hatip açma konusu tartışılıyor. Aslında bu hassasiyetin korunması gerek. Ama aynı hassasiyetin başka, paralel durumlar için de gösterilmesi gerekmiyor mu? Rüşvetle iş yapan patronlardan zorla alınan ya da kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez mantığı ile “yardım” edenler, yani yardımlarını iş için oltaya taktıkları yem gibi gören adamların yaptıkları yardım ne kadar mantıklı, makul, meşru.
FETÖ de, Kalkancı da, “oltasına din takarak Müslüman avına çıkan”lar değil mi idi. Bu iş bunlardan ibaret de değil, biliyorsunuz. DAEŞ de böyle bir şey değil mi!
Tabi bu arada Müslümanlar da “Balık hafızalı” olmasınlar. Aynı avcının oltasını ikinci kez yutmasınlar. Ama şeytan boş durmuyor, oltasındaki yemi her seferinde değiştiriyor ve biz de sazan gibi atlıyoruz. Bazen din, bazen mezhep, bazen tarikat, ırk, menfaat, kadın, makam, şöhret, para, say sayabildiğin kadar.
Şeytan her yerde işinin başında. Üstelik bugünlerde sanki fazla mesai yapıyor. Her kesimden dostları var. Şeyh de var dostu, fahişe de, zengin de var yoksul da, işçi de var, patron da, sağ-sol, Müslüman-kâfir farketmiyor. Sivil, siyasetçi, bürokrat, asker, polis, istihbarat elemanı, yargıç. Yani her zaman mafya kıyafeti ile dolaşmıyor. Onlar zaten şeytanın iş ortakları, yani insin şeytanları.
Sahi şimdi bu Spor Toto gelirlerini, at yarışı gelirlerini ne yapalım.
Mesela şarap üreticilerinden, İddaa, Milli Piyangodan alınan vergi gelirleri genel bütçeye aktarılıyor. Oradan imamlara da maaş ödeniyor mesela. Ya da İHL, ilahiyatların inşaat, öğretmen giderleri için harcanıyor. O zaman sorun olmuyor mu? Genelev gelirlerinden alınan vergi de dahil buna. Bar, pavyon, gazino gelirleri de dahil. Bankaların riba gelirlerinden gelen paylar da var. Şarap ithalatından, ihracatından gelirler var.
Mesela şöyle düşünemiyor muyuz: Mafya babasının haram parasına devlet el koysa ve bunu hazineye irad kaydetse ne yapacağız. Bu KDV, ÖTV’yi caydırıcı ceza olarak görsek olur mu?
Şöyle mi yapalım, devletin haram işleri var, şarap alınıyor, opera ve bale giderleri var, oralarda mı harcamak gerek.
Bu paraları Yeşilay’a veremez miyiz, alkol, uyuşturucu, sigara, kumar gibi bağımlılıklarla mücadele için kullanılsa bu paralar. Yani “def-i mazarrat” için olmaz mı?
Aslında bu işte en önemli çarpıklık şu: Cami inşaatı, İHL inşaatı önünde “Spor Toto”yu meşrulaştırıyoruz. Bu yanlış. Bu kocaman levhaları oraya kim dikiyorsa, ona bunun sebebi hikmetini sormak gerek. O “Spor Toto” parası ile İHL, cami, öğrenci yurdu yaptırma konusuna gelince, bizi şuuraltımız rahat bırakmıyor. Bir takım işlerin ters gittiği ile ilgili bir vicdani refleks, inanç temelli sosyal bir alerji söz konusu. Bu önemli ama bu işin tehlikeli yanı şu: Tek bir olaya indirgenmiş tepki, bir günah keçisi bulup onun üzerinde öfke deşarjı ile tatmin olmak!
Spor Toto’ya duyduğunuz tepkiyi, “zorunlu bağış”, rüşveti gizlemek için manevi bir kamuflaj haline gelen bu tür işlere karşı duyuyor muyuz? Camiye yapılan yardımlar “Hayır” değil, birilerini kendi günahını gizlemek için kamuflaj talebine “Hayır” diyememekten kaynaklanıyor olmasın sakın, bir arkadaşın dediği gibi!
Bırakalım şimdi bugün Kırıkkale Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi inşasını da, dün (9.3.2011)’de Spor Toto’nun katkılarıyla (Diyanet’in “piyango ve şans oyunları haramdır” fetvasını da hatırlatarak) M. Akif’in vefatının 75. ve İstiklal Marşı’nın kabulünün 90. yılı hatırasına basılan Milli Piyango biletini nasıl açıklayacağız?. Milli Piyango Mevlana’yı da kullandı, Yunus Emre’yi de, Fatih’i de! Bunu, hilafet parası ile riba kuruluşu inşa etme işinin rövanşı olarak mı değerlendireceğiz. Bir de Veda Haccı hutbesini yayınlasaydı, veladet kandili vesilesi ile “Kumar yasaklanmıştır” diye bari.!?
Bir: Her sakallıyı hoca sanmayalım. Tek başına iyi niyet her zaman yeterli olmayabilir. Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. İki: Bizim ne yaptığımız kadar, o şeyin nasıl anlaşıldığına ve başka bir olay vesilesi ile olumsuz bir misal teşkil edip etmediğine de bakalım. Yapacağımız her iş, söyleyeceğimiz her söz, efradına cami, ağyarına mani olmalı.
Müslümanları “dönüştürmek”, dinlerinden şüpheye düşürmek için ne lazımsa yapıyorlar. Namaz, oruç, hac, zekât, melek, cin, şeytan, kader, rızık, meal, tefsir, te’vil, mezhep, tarikat her şey tartışma konusu. Resul, nebi, hadis derken, şimdi Kur’an’ın manası mı lafzı mı ilahi diye bir tartışma attılar ortaya. Birileri boş durmuyor. Atomizasyon, nötralizasyon ve agnostizm çabaları bütün hızı ile artarak devam ediyor.
Ne diyeceğimi bilmiyorum ki. Halimiz bu. Durum bu. Tek dert bu olsa neyse. Bu devede kulak! Oltasına sentetik bir din takarak Müslüman avına çıkan münafıklara dikkat. Sadece oltalarında değil, dillerine de taktıkları ayetler vardır onların. Aman dikkat! Bu günlerde yine, suret-i haktan gözükerek, bizden birilerinin arasına katılarak ortalığı karıştırmak isteyen birileri var.
Selam ve dua ile.
Yeni Akit / Abdurrahman Dilipak