Biyolojik, psikolojik ve toplumsal yönleri olan insanın daha pek çok özelliği vardır. İnsanın başlıca özelliklerinden biri, düşünen bir varlık olmasıdır. İnsan, düşünme süreçleri ile gelişimini sürüdür. Ancak her şey de olduğu gibi düşünmenin de aşırısı zararlıdır.
Aşırı düşünme nedir? Aşırı düşünme; tekrarlayıcı, üretken olmayan düşünme sürecini ifade etmek için kullanılan bir kavramdır. Bu düşünme şekli, bizi bir yere götürmeyen ve bize yardımcı olmayan düşünceleri içerir. İnsanlar, herhangi bir çözüme ulaşamadıkları zaman aşırı düşünmeye başvururlar.
Aşırı düşünme; geçmişe, şimdiye ve geleceğe yönelik olabilir. Bu noktada geçmişi tekrarlayan ve üretken olmayan düşünceler, geçmişe yönelik aşırı düşünmeler anlamına gelir. İnsanların geçmişe yönelik, pişmanlıklarını ve kırgınlıklarını düşünmeleri bu bağlamda değerlendirilebilir.
İnsanlar, içinde bulundukları an itibariyle de aşırı düşünebilirler. Şimdide; ilişkilerimizi, kişilik özelliklerimizi ve kimliğimizi aşırı bir şekilde düşünme çabasında oluruz. Örneğin işimizin, yaşadığımız şehrin ve ilişkilerimizin doğru olup olmadığını şimdi de sürekli düşünebiliriz. Şimdide aşırı düşünme içeriği olumlu da olabilir; olumsuz da olabilir.
Aşırı düşünmenin yansıdığı bir diğer alan gelecektir. Bireyin, geleceği hakkında aşırı bir şekilde düşünmesi, endişe olarak da adlandırılır. İnsanlar; işleriyle, bedensel açıdan sağlık durumlarıyla, ilişkilerinin nasıl bir yapı göstereceğiyle ve manevi açıdan kendilerini nasıl hissedecekleriyle ilişkili olarak geleceğe yönelik endişelere sahip olurlar.
İnsanların aşırı düşündüklerini nasıl anlayabiliriz? Öncelikle; bu bireyler, sık sık belirli düşüncelere sahip olmalarının nedenlerini sorgularlar. İkincisi, düşüncelerinin daha derin anlamlarını veya kişisel önemlerini sık sık ararlar. Üçüncüsü, kendilerini üzgün hissettiklerinde genellikle düşündüklerine odaklanırlar. Dördüncüsü, zihnin nasıl çalıştığını bilmek veya anlamak için güçlü bir ihtiyaç duyarlar. Beşincisi, düşüncelerinin üzerinde katı bir kontrol sahibi olmanın önemli olduğunu düşünürler. Altıncısı; ani, istenmeyen düşüncelere karşı düşük düzeyde toleransları vardır. Yedincisi, kendilerini sık sık düşüncelerini kontrol etme mücadelesi içinde bulurlar.
Aşırı düşünmenin pek çok nedeni vardır. Öncelikle, insanların aşırı düşünmelerinin en büyük nedeni, henüz çözmedikleri sorunlarının varlığıdır. Uzun süre devam eden ve çözüme dirençli problemler, insanların aşırı düşünmelerine neden olur. İkincisi, dikkat dağınıklığı yaşamaktır. Dikkat eksikliği ve odaklanma sorunları, bir kişinin zihinsel süreçlerini kontrol etmekte zorluk yaşamasına ve sürekli düşüncelere dalmasına neden olur. Üçüncüsü, bir takım kişilik özelliklerine sahip olmaktır. Özellikle mükemmeliyetçilik, duygusal açıdan dengesizlik gibi kişilik özelliklerine sahip olmak aşırı düşünmeye neden olur. Örneğin mükemmeliyetçi eğilimler, bireyin her şeyi mükemmel yapma baskısı altında hissetmesine ve bu nedenle sürekli olarak düşünmesine neden olur. Dördüncüsü, karar verme becerilerinde sorunların olmasıdır. Belirli bir konuda karar verme sürecinde belirsizlik, bireyin sürekli olarak durumu değerlendirmesine ve farklı senaryoları düşünmesine neden olur.
Beşincisi, geçmişte olumsuz deneyimler yaşamaktır. Daha önceki örseleyici olumsuz deneyimler, bireyin benzer durumları tekrar yaşamaktan kaçınma çabasıyla sürekli olarak geçmişi düşünmesine yol açar. Altıncısı, özsaygı ve özgüven düzeyinin düşük olmasıdır. Kendine güvensizlik, bireyin sürekli olarak kendisini sorgulamasına ve hatalarını sürekli olarak düşünmesine yol açar. Yedincisi, çevrenin birey üzerinde yüksek düzeyde talepkar olmasıdır. Çevresel veya toplumsal beklentiler, bireyin bu beklentileri karşılamak için sürekli düşünmesine neden olur.
Sekizincisi, yüksek düzeyde stres faktörlerine maruz kalmaktır. Stresli durumlar bireyleri gelecekle ilgili endişelere veya geçmişteki olayları sürekli olarak düşünmeye yönlendirir. Dokuzuncusu, sempatik sinir sisteminin sürekli aktif bir şekilde kullanılmasıdır. Otonom sinir siteminin önemli bir parçası olan sempatik sinir sistemini sürekli bir şekilde kullanmak, bireyin bedensel açıdan tehdit algısının sürekli olduğunu düşünmesine neden olarak aşırı düşünme süreçlerini sürekli hale getirir.
Aşırı düşünmenin sonuçları nelerdir? Aşırı düşünmenin pek çok sonucu vardır. Öncelikle, aşırı düşünme zaman kaybına neden olur. Geçmişteki olayları tekrar tekrar zihinde canlandırmak veya gelecekle ilgili olası senaryoları sürekli olarak düşünmek gibi durumlar, zamanın bilinçsizce harcanmasına neden olur. İkincisi, karar vermekte zorlanmaya neden olur. Aşırı düşünme sürecinde birey, sürekli olarak olası sonuçları ve seçenekleri değerlendirerek karar verme aşamasına takılır. Üçüncüsü, uyku sorunları yaşamaktır. Aşırı düşünme, uyku düzenini bozar ve uykusuzluğa neden olur. Dördüncüsü, konsantrasyon sorunları yaşamaktır. Zihin sürekli olarak farklı konular arasında mekik dokurken, insan belirli bir göreve odaklanmada zorlanır.
Dördüncüsü, bireyin başarı alanını etkiler. Aşırı düşünme, iş veya okul performansını olumsuz etkileyerek verimliliği düşürür. Beşincisi, insanların ilişki alanlarını etkiler. Sürekli endişe ve düşünce hali, sosyal ilişkilerde zorluklara neden olur. Aşırı düşünme, sosyal etkileşimden kaçınmaya ve sosyal izolasyona yol açar. Altıncısı, duygusal tükenmeye neden olur. Sürekli olarak olumsuz düşüncelerle meşgul olmak, enerji seviyelerini düşürür ve duygusal tükenmişlik hissine neden olur. Yedincisi, duyarlılığın artmasına neden olur. Aşırı düşünen insanlar, genellikle çevrelerindeki stres faktörlerine karşı aşırı duyarlı hale gelirler. Bu durum, küçük sorunların büyümesine ve olumsuz tepkiler vermeye yol açar. Sekizincisi, fiziksel sağlık sorunlarına neden olur. Kalp rahatsızlıkları, sindirim problemleri ve diğer sağlık sorunları aşırı düşünmenin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Dokuzuncusu, ruhsal sorunlar yaşamaktır. Aşırı düşünme; depresyon ve anksiyete bozukluklarına neden olur.
Aşırı düşünme durumu ile nasıl başa çıkılır? Birincisi, rahatlamayı öğrenmektir. Aşırı düşünmek sadece bizi hızlandırabilir ve endişeli hissettirebilir. Aynı zamanda tam tersi de geçerlidir. Endişeli hissetmek daha fazla endişeye yol açabilir; bu da kısır bir döngü oluşturabilir. Bu döngüyü durdurmak için rahatlama tekniklerini kullanabiliriz. Bizi rahatlatan aktiviteler nelerdir? Yürüyüşe çıkmak, derin nefes almak, ibadet etmek veya keyif veren bir film izlemek gibi aktiviteler bizi rahatla bilir. İkincisi; “durdur, bekle, fark et ve isimlendir” tekniğini kullanmaktır. Bu teknikte, sadece yaptığımız şeyi durdurmamız ve beklememiz (burada yavaş ve derin bir nefes almak yardımcı olabilir) ve zihnimizin şu anda ne söylediğini fark etmek gerekir. Hangi düşünceler veya görüntüler ortaya çıkıyor? Düşüncelerimizi sesler olarak deneyimliyorsak (örneğin, içsel bir ses gibi), o zaman orada ne olduğunu dinlemeliyiz. Sonra ona bir isim vermeliyiz. Örneğin; bir endişe, bir tahmin, olumsuz bir düşünce, bir kaygılı düşünce, bir yargı, eleştirel bir düşünce gibi isimler verebiliriz.
Üçüncüsü, düşüncelerimizi internette açılan pencereler olarak değerlendirmektir. Düşünceleri, internette açılan pencereler olarak görüp değerlendirebiliriz. Nasıl ki işe yaramayan pencereleri kapatıyorsak işe yaramayan düşünceler ile de uğraşmamıza gerek yoktur. Dördüncüsü, düşünceleri bilgisayar ekranındaki düşünceler olarak görmektir. Bu şekilde hayal ederek; bu düşüncelerin yazı tipleri ile oynayıp onları büyütüp veya küçültüp, rengini değiştirip, kelime sanatına dönüştürebiliriz. Bu etkinlikteki ana düşünce, düşüncelerimizi; zihnimizdeki dilin ünlüleri, ünsüzleri, kelimeleri, cümleleri yani düşüncelerin dil öğeleri olduğunu görmeye yardımcı olmaktır. Beşincisi, düşünceleri gökyüzündeki balonlar gibi hayal etmektir. Düşüncelerimizi balonlara yazdığımızı hayal edebilir ve onları bırakabiliriz. Balonlara tutunmamıza gerek yoktur. Her bir düşünceyi deneyimlerken onları gözlemleyip fark etmek gerekir.
Altıncısı, zihnimizden geçen düşünceleri yavaşça söylemektir. Deneyimlediğimiz zor bir düşünceyi alıp ve onu çok yavaşça söyleyelim. Her kelimenin ve cümlenin her parçasını seslendirirken biraz uzatalım. Yedincisi, düşünceleri hızlıca tekrar etmektir. Bir sonraki zor bir düşünceyle karşılaştığımızda, 30-60 saniye boyunca hızlıca bu düşünceyi tekrar etmek gerekir. Sekizincisi, düşünceleri melodik bir şekilde söylemektir. Düşüncelerimizi iyi bilinen bir melodiye uygun bir şekilde söylemek, zor düşüncelerimizden gücü almamıza yardımcı olur. Dokuzuncusu, kendimize düşüncelerimizle ilgili sorunlar sormaktır. Zihnimizin ne söylediğine odaklanmaya çalışmak gerekir. Şu sorulara yanıt bulmak “Hangi düşünceler ortaya çıkıyor?”, “Ne düşünüyorum?”, “Şu anda zihnim ne diyor?”, “Merhaba, zihin, bana ne anlatmaya çalışıyorsun?” vb. bize yardımcı olabilir.
Onuncusu, düşüncenin bize yardımcı olup olmadığını sorgulamaktır. Zor anlarda kendimize sormamız gereken gerçekten basit sorular şunlardır: “Bu düşünce bana yardımcı oluyor mu?”, “Bu düşünce, yaşamak istediğim hayata yardımcı oluyor mu?”, “Bu an/mekân içinde ben olmak istediğim kişi olmama yardımcı oluyor mu?” On birincisi, kendi kendinize düşüncelerin gerçekliği ile ilgili konuşmalar yapmaktır. Bu noktada; “Düşünceler gerçekler değildir.” şeklinde kendi kendimize konuşmalar yapabiliriz. On ikincisi, düşünceleri bavula koymaktır. Bazen düşünceleri unutmayacağımız güvenli bir yerde hayal etmek etkili olur. Düşüncelerimizi bir bavula koyup ve onu taşımak ama onunla etkileşimde bulunmamayı hayal etmek etkili bir yöntemdir.
Din ve maneviyat açısından da aşırı düşünme konusu ele alınabilir. Öncelikle, ilahi dinlere göre insanın aşırılıktan uzak durması istenilmektedir. Örneğin bu konuda Şuara Suresi 152. ayette: “Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen aşırı gidenlerin emrine uymayın.” şeklinde ifade edilerek aşırılık, problemli davranışlar olarak değerlendirilmektedir. Ayet her ne kadar ilişkiler üzerinden aşırılığı ele alsa da aşırı düşünmek de bu bağlamda değerlendirilebilir. İkincisi, aşırı düşünmek ilahi dinlerde “zan” kavramı çerçevesinde de ele alınmaktadır. Bu konuda Yunus Suresi 36.ayette: “Onların çoğu, hiçbir dayanağı olmayan zandan başka bir şeye uymazlar. Zan ise, gerçek adına hiçbir şey ifade etmez. Hiç şüphesiz Allah, onlar ne yapıyorsa hepsini hakkiyle bilmektedir.” şeklinde ifade edilmektedir. İnsanın zihnindeki düşünceler gerçek değildir. Bu nedenle düşüncede aşırılık, zannın bir yansımasıdır. Bu doğrultuda gerçekçi olmak gerekir. Üçüncüsü, sürekli bir şekilde olumsuzlukları aşırı olarak düşünmek, ilahi dinlerce uygun görülmemektedir. Bu konuda Hucurat Suresi 12. ayette: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini ve kusurlarını araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, tövbeleri çokça kabul edendir, engin merhamet sahibidir.” şeklinde ifade edilerek, olumsuz aşırı düşüncelerin bireye ve insan ilişkilerine zarar verdiği belirtilmektedir. Dördüncüsü, ilahi dinlerde de düşüncelerin gerçek olmadığı mecazı üzerinden aşırı düşünme ile başa çıkılabileceği vurgulanmaktadır. Bu konuda Necm Suresi 28. ayette: “Oysa onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece asılsız bir kuruntunun peşine düşmüş gidiyorlar. Hâlbuki kuruntu, gerçek karşısında hiçbir şey ifade etmez.” şeklinde ifade edilerek aşırı bir şekilde kuruntulu düşüncelerden uzak kalınması önerilmektedir. Beşincisi, ilahi dinlere göre aşırı düşünme sürecinde düşüncelerin yanlış olması, bireyi olumsuz sonuçlarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu konuda Fussilet Suresi 23. ayette: “İşte Rabbiniz hakkındaki bu yanlış düşünceniz, sizi helâke sürükledi de hüsrana uğrayanlardan oldunuz!” şeklinde ifade edilerek aşırı olumsuz düşüncelerin insanları felakete sürükleyebileceği üzerinde durulmaktadır.
Sonuç olarak insan, düşünen bir varlıktır. Ancak; insan, ömür dakikalarını bir kez deneyimlemektedir. Bu nedenle insan, zamanını boşa harcamamalıdır. Aşırı düşünmek, insanın boş yere ömründen zaman harcaması anlamına gelir. Bu noktada kişilerarası farklılaşıp; duygularımızı düşüncelerimizden ayırt edip problem çözücü olarak yaşama devam etmek işlevseldir. Bizi yoran aşırı düşünmeden uzak kalarak; kendimizi ve içinde bulunduğumuz toplumu daha olumlu bir konuma getirmek için çaba göstermemizi dilerim.
Yenisöz / Ali Eryılmaz