17 Mayıs 2025 - Cumartesi
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Makaleler

Yarını Beklerken…

Bugün dünyada olup bitenler karşısında karamsarlığa kapılıp sahneden çekilmek yerine sebat ve sabrı kuşanıp yeniden sahnedeki yerimizi almak zorundayız. Yarını beklerken yapmamız gereken tek şey elimizdeki mesajı doğru okumak ve ona sıkı sarılmaktır. Allah’ın Rasüllerinin mücadele yöntemlerine bir bakalım, birçoğu yaptığı tebliğ karşılığında canını ortaya koydu ve şahadete erdi. Bir kısmı sürgün yedi, yurdundan çıkarıldı ama günün birinde ayaklarını yere vura vura geri döndü.

Yazar: Ahmet DURMUŞ
4 Haziran 2019
Kategori: Makaleler, Venhar Özel
0 0
6
Yarını Beklerken…
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Dünyayı imar/iskân anlamında yaşayabileceği bir mekân haline getirmekle görevli olan halife/insan, biyolojik anlamda çok güçlü görünse de psikolojik açıdan bir o kadar da zayıftır. Olumlu veya olumsuz, yaşadığı her olay karşısında mukavemet gösterip metanetini koruyabilen insan sayısı da yine yok denecek kadar azdır. Elimizde bu kanaatimizi doğrulayacak bilimsel bir araştırma mevcut değil, ancak bizzat hayatın içerisinde gördüğümüz ve tanık olduğumuz hadiseler bu iddiamızı kanıtlar mahiyettedir. Hayatın tabi seyrinde yaşadığı veya gözlemlediği bir olumsuzluk insanın hayatını menfi yönde çok çabuk etkiler. Daha dün hatta biraz önce çok mutlu gözüken insan, bir de bakmışsınız ki, yüz hatları gerilmiş bütün bedenini hüzün kaplamış ve hayata dair bir küskünlük, ümitsizlik girdabına kapılmıştır. Bunun tam tersi de mümkündür, bakarsınız çok sıradan basit bir şey karşısında kendisini dünyanın en mutlu insanı zanneden yine aynı insandır. Yani hangi perspektiften bakarsak bakalım, insan fiziki olarak gerçekten güçlü görünen ama psikolojik olarak son derecede edilgen zayıf bir varlıktır. Yaşadığı hayatta her şey onu ilgilendirmektedir. Dolayısıyla bir anlamda kendisini hayatın çok katlı sorunlarının enkazı altında ezilmiş olarak hisseder. Bu ezilmişlik sonucu insan, hayatına çeki düzen vermek yerine hayatın kendisine bir çeki düzen verdiğinin farkında bile olmaz.

Bu yazının asıl amacı, tevhidi düşünceye sahip olduğuna inandığımız mü’minlerin, yukarıdaki sorunları yaşarken, geleceğe dönük ideallerinin/ümitlerinin daha baskın çıkmasına ve İslamî mücadelede karamsarlık yangınına su taşıyıp, diri kalmamıza katkı sağlamaktır. Gördüğümüz ve yaşadığımız zorluklar karşısında karamsarlığa ve ümitsizliğe düşmeden ilk günkü heyecanımızı muhafaza ederek zorluklara göğüs germek. “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır”. (94/5-6).

Özellikle bugün 21. asrın ilk çeyreğinde her türlü bunalmışlığa rağmen Allah’a iman edip dava bilincini kuşanan her mü’min şu soruları haklı olarak sorabilir ve sorması da gerekir; Bir gün hâkimiyet kayıtsız şartsız Allah’a ait olacak mı? Kendisinden başka bir din olmayan ve tüm insanlığın göz aydınlığı olan İslam, Allah’ın arzını nuruyla aydınlatacak mı? Daha açık bir ifadeyle yaşadığımız sistemde tüm kurumların İslam hukukuna göre düzenleneceğini görecek miyiz? Batılı insan zihninin ürünü olan, güya çağdaş demokratik ve seküler hayat tarzları yerini ilahi yasaların hükmüne bırakacak mı? Her alanda tek söz sahibi İslam olacak mı? Yeryüzünün her köşesini İslam’ın adaleti ve merhameti kuşatıp onun nuruyla aydınlanacak mı? Yeryüzünün neresinde olursa olsun devlet, başı zulme uğrayan birisi için vicdan azabı çekip elini uzatacak mı? İnsanlığı zalimlerin zulmünden kurtarıp bir güven ortamı tesis edilecek mi? Mazlumların arşa yükselen çığlıkları ve gözyaşları dinecek mi? İnsanlar insana kul olmaktan kurtulup yalnızca Allah’a kul olacak mı? Allah’ın mescitlerinde Allah’ın dini hiçbir çarpıtmaya uğramadan insanlara tebliğ edilecek mi? Milyonlarca insan daha refah bir hayat için Avrupa hayaliyle ölüm teknelerine binmekten vazgeçip mülteci olmaktan kurtulacak mı? Bir tarafta günlük bir dolara hayat süren, diğer tarafta sınırsız hazlar adına insani değerleri hiçe sayan müstekbirlerin sonu gelecek mi? Adam kayırmalar ve diğer insanların omuzlarına basarak kendisini öne çıkaran dalkavuk tipler geri plana çekilecek mi? Bu can alıcı bir o kadar da can sıkıcı soruları istemediğimiz kadar çoğaltabiliriz.

İşte bu yukarıya sıraladığımız olumsuzluklar bir dalgakıran görevi yaparak İslam ümmetine ümitsizlik pompalarken küresel emperyalist kâfirleri de rahatsız ediyor. O halde bu sorular birilerini rahatsız eder diye bu soruları yok sayabilir miyiz? Tabi ki hayır, var olan bir şeyi yok saymak inkâr etmek en basit tabirle ahmaklık olur kanaatindeyim. Hatta bu soruları sorabilen insan sayısı arttıkça birilerinin rahatsız olması kaçınılmaz. Bizim konumuz itibarıyla bilmemiz gereken bir gerçek de bugün yaşanan bunca olumsuzluğun sadece bu son yüzyılda olan bir şey olmadığını, kadim insanlık tarihinin birçok diliminde bu olumsuzlukların yaşandığını, var olduğunu kabullenmektir. Tarihin her döneminde katliamlar yapılmış, ülkeler işgal edilmiş, insanların malları çapul edilmiş, kadınları çocukları katledilmiş, ahlaki yozlaşma geçmiş dönemlerde de olmuş, ama yüreğimize su serpen bir hakikat varsa o da Allah’ın dini yeryüzünde aynı saflığıyla varlığını sürdürmüştür. İnsanoğlu kendi tarihsel serüvenini yaşarken, sünnetullah gereği, bu tarihsel seyirle beraber her zaman iyiliği emreden kötülükten sakındıran ve insanları esenlik yurduna/kurtuluşa çağıran bir avuç mü’min de olagelmiştir. “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir”. (3/104).

Bugün bize ümit kaynağı olacak olan da işte budur, yani Allah’ın hiç değişmeyen ilahi yasaları. Bu yasalar sayesinde kâinatın yegâne hükümranı olan Allah’ın dini dimdik ayakta ve insanlığa kurtuluş ümidi olan bir topluluğun da kıyamete kadar varlığını sürdürmesi sünnetullah gereğidir. İnsanların anlamadığı veya anlamak istemediği şey aslında sadece bir nöbet değişiminden ibarettir. Eğer gerçekten inanmış mü’minler isek Allah’ın bize yüklediği ve bir önceki nesilden devir aldığımız tevhid bilincini koruyarak bizden sonraki kuşaklara miras bırakmak. Bu esnada bizim yapmamız gereken omurgalı durup sağa sola yalpa yapmadan Rasüllerin mirasına sahip çıkmaktır. Tek başımıza da olsa hayata tutunup İslam davasını kendimize dert edinmek ve İbrahim’i (as) kendimize örnek almaktır. “Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah’a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi”. (16/120). Eğer yarını beklerken kaygılarımızla beraber ümidimizi de kaybedersek elçilerin sünnetine ve Kur’an’a ters düşeriz ve çok beğenip dilimize doladığımız İbrahim’in (as) örnekliğini de sadece Kur’an sayfalarından okuyup geçmiş oluruz. Rasuller’in sarsılmaz tevhid bilincini kendimize örnek alırken onların Allah’a olan güvenlerini de sürekli zihnimizde diri tutalım ve Yakub’un (as) şu sözünü hiç unutmayalım: “Ey oğullarım! Gidin de Yusuf’u ve kardeşini iyice araştırın, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez”. (Yusuf/87). Biricik ciğerparesinin ölüm haberiyle sarsılan Yakub (as) bir yandan duygularını açığa vurup ah ederken diğer yandan Allah’a olan güvenini/ümidini de hiç yitirmiyor. Yakub’un (as) bu örneğini hayatımızın her alanında aklımızdan çıkarmamalıyız. Yani kederden kedere uğrasak ağıtlarımızdan dolayı gözlerimiz kör de olsa, hatta dünyanın tüm kaygılarını biz taşısak bile yarına dair ümidimizi korumalıyız. Fıtrat gereği endişeli olabiliriz ama ümitsiz asla olamayız. Yine yegâne kaynağımız ve tek dayanağımız olan Kur’an’a baktığımızda görüyoruz ki, Rasuller tek başına bir ümmetti, hiç birisi geri dönüp kaç kişi olduklarına/kaldıklarına bakmadı. Ölüm gelip kendisini alıncaya kadar Allah’ın dinini tebliğden vazgeçmedi ve zulmün karşısında kıyam etti. Hayatları boyunca bir devletlerinin olup olmadığından değil Allah’ın dinini insanlara tebliğ edip etmediklerinden hesaba çekildiler/çekilecekler.

Yukarıdaki sorulara vereceğimiz cevaplar bizi ya hayattan koparacak veya hayata daha sıkı tutunmamızı sağlayacaktır. Bizim olmazsa olmazımız hayata tutunup imtihanı kazanmak ise o zaman hayata tutunmamızı ve imanımızı güçlü kılmamızı sağlayacak cevaplar vermemiz gerektiğine inanıyorum. Eğer biz bu inancımızı, heyecanımızı, bu beklentimizi kaybedersek mağara arkadaşlarının dediği gibi saçma şeyler söyler kendimizle çelişmiş oluruz ve savunduğumuz davanın da hiçbir anlamı kalmaz. Hayatımız boyunca İslam’ın yeryüzünde egemen olduğunu göremesek bile bu HAYALLE ölürüz. Tekrar söyleyelim eğer ümitlerimiz tükenmiş bedenlerimize yorgunluk elbisesi giydirilmişse o zaman kepenkleri indirip hemen şimdi topuklarımız üzerine geri dönüp davamızdan vazgeçip evlerimizde ölümü bekleyelim. Fakat her ne olursa olsun dünyada yaşanan tüm aşağılık hallere rağmen karamsarlık ve ümitsizlik girdabından kurtulup kendimizi küçümsemeden Rasuller gibi sarsılmadan, yılanlar gibi gömlek değiştirmeden yolumuza devam etmeliyiz. Şu kısacık ömrümüzde günler, haftalar, aylar, yıllar ve asırlar bize çok uzun görünebilir. Kısacık ama bir o kadar da uzun ömrümüzü tamamlarken gül devrini de göremeyebiliriz, ama hiç önemli değil. Bir gün birileri o gül devrini görecek, o da olmadı ahirette hak yerini bulacaktır.

Bugün bakıyoruz batılı müsteşrikler tarih yazıyor, gündem belirliyor, evrenin ve insanlığın geleceğine dair söz söylüyor fikir üretiyor, yeryüzünün her köşesi onların bilgisi dâhilinde. Yok tarihin sonuymuş, yok siyasal İslam’ın iflasıymış, yok medeniyetler çatışmasıymış, gibi birçok tez üretip bize pazarlıyorlar. Bu çalışmaları yok saymak adına söylemiyorum ama adamlar kendi gündemini oluşturup bizi bu sanal gündemle tartıştırıyor ve oyalıyor. Bizim aydın ve ulemamız da karşı bir tez geliştirip emperyalizmin sonunu, kapitalizmin iflasını veya yeryüzünün tek hakikati olan İslam’ın önlenemez yükselişini yazıp artık batılın sonunun geldiğini tüm insanlığa deklare etseler ya, ama edemiyorlar çünkü bizim aydın ve âlimlerimizin çoğu İslam ve demokrasi arasında gelgitler yaşıyor. Oysa safını İslam’dan yana seçen her mü’min sadece Allah’a dayanıp güvenmeli ve başka hiçbir ideolojiye pirim vermemelidir. Bunu göze alacak ve sadece Allah’ın boyasıyla boyanacak yiğit insanlara yani İbrahim’lere ihtiyacımız var.

Sosyal hayatın gerçeklerinden birisi de şu ki, İslam ümmetini diri tutacak söylemler geliştirmemiz lazım. Bir yandan olup bitenleri gündem ederken bir yandan da ümidimizi korumaya ihtiyacımız var. Şu bir gerçek ki, bize ümit kaynağı olan ve tüm zamanları kuşatan İslam’ın bütün dünyada önlenemez yükselişi sürüyor. İslam’ın yükselişi bir palavra değil şuura yansıyan bir hakikattir. Bugün dünyada olup bitenler karşısında karamsarlığa kapılıp sahneden çekilmek yerine sebat ve sabrı kuşanıp yeniden sahnedeki yerimizi almak zorundayız. Yarını beklerken yapmamız gereken tek şey elimizdeki mesajı doğru okumak ve ona sıkı sarılmaktır. Allah’ın Rasüllerinin mücadele yöntemlerine bir bakalım, birçoğu yaptığı tebliğ karşılığında canını ortaya koydu ve şahadete erdi. Bir kısmı sürgün yedi, yurdundan çıkarıldı ama günün birinde ayaklarını yere vura vura geri döndü. Bu dava öyle büyük bir dava ki, davanın gerçek sahibi olan âlemlerin Rabbi İslam ümmetine ne diyordu: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır.” (Al-i İmran/144). Kendilerine liderlik eden Rasul (as) ölse ya da öldürülse yine geri dönmek, yese kapılmak yok. Yapılacak şey ölene odaklanmak yerine İslam’ın bekasını dert edinip aynı kararlılıkla yola devam etmektir. Çünkü insan ölümlü ama bu dava ebedîdir ve kıyamete kadar da yaşayacaktır.

Son olarak diyebiliriz ki, İslam ümmetini diri tutacak tek yol dava bilinci olsa gerektir. Eğer biz vahyin inşa ettiği bir kişiliğe sahipsek ve kuşandığımız dava bilincinde gerçekten samimi isek kimse bizi ümitsizliğe düşüremez. Düşeriz, kalkarız, tek başımıza kalırız ama yolumuza devam ederiz. Yolculuğumuz esnasında önemli olan Vahiy/insan ayrılmazlığını ve Rasül’ün de örnekliğini kendimize rehber edinerek kulluğumuzun bilincinde olmak ve Allah’tan ümidimizi kesmeden geleceğe dair güzel hayaller kurmak zorundayız. Çünkü İslam’ın bize vaat ettiklerinin hayali bile insanı diri tutmaya yeter de artar bile. “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz”. (Al-i İmran/139).

Çok Yorumlanan 6

  1. Vedat Demiralay says:
    6 sene önce

    Allah razı olsu Ahmet kardeşim. Yüreğimizi ferahlatan bir yazı olmuş.

    Cevapla
  2. Ali says:
    6 sene önce

    Rabbim ilmini arttırsın ve bahsettigin mucadele azmini bizlere bol bol ihsan etsin. bizlere bıraktığın mirasa sahip çıkabilmeyi nasip etsin. İnşallah namaz kılanlar olarak ömrümüzü tamamlarız.

    Cevapla
  3. Erdem ZERAN says:
    6 sene önce

    Öncelikle ruhumuzu serinleten yazın için Allah razı olsun. İçinde bulunduğumuz sistemin anafor misali merkezine doğru çekilip bir parçası olduğumuz gerçeği çağlar değişse de değişmiyor. Rabbim bizlere her zaman İslam’ı merkeze almış ayakları sağlam basmış iddiasında tutarlı Müslümanlardan olmayı nasip etsin.

    “Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve “Kuşkusuz ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir?” Fussilet/33

    Cevapla
  4. Deniz UZUN says:
    6 sene önce

    Allah razı olsun Ahmet abi güzel bir yazı. Yüreğinize sağlık. Allah’a emanet olun.

    Cevapla
  5. Elyasa says:
    6 sene önce

    Teşekkür ederiz, Rabbimiz razı olsun Müslüman.

    Cevapla
  6. Ahmet Durmuş says:
    6 sene önce

    Yorumlarından dolayı dostlara ayrı ayrı teşekkür ederim.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Düşmanı Kahretmenin Yolu

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yaşamak Yüklü Kelimeler

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

taşa yaz dalgalanmıyorsa su /suya oku kafa yarmıyorsa taş

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Filibeli Ahmed Hilmi'de Avrupa Siyaset ve Medeniyeti

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar
    30 Nisan 2025
  • Ah Gazze Ah!
    30 Mart 2025
  • Kapitalist Sistemde Müslümanlar ve Ramazan
    18 Mart 2025
  • Tuğyan’da Trump Kasırgası mı?
    13 Şubat 2025
  • İslam’ın Devletsiz, Müslüman’ın Başsız Hali…
    15 Ocak 2025
  • Tarihin Dönüm Noktaları
    18 Kasım 2024
  • Nübüvveti Tevhid Akidesinden Koparmaya Çalışmak!
    26 Nisan 2024
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

Nekbe’nin 77. Yıl Dönümünde

15 Mayıs 2025
Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta

Mehmet Akif Koç, Cumartesi Günü İktibas’ta

15 Mayıs 2025
“Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine

“Baas Darbesinden PYD/PKK’ya Suriye Kürtleri” Kitabı Üzerine

13 Mayıs 2025
Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!

Biliyoruz, HAMAS’ın İşi Çok Zor!

12 Mayıs 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist