İsrail’de bugün seçimler yapılıyor. ABD Başkanı Trump, Netanyahu’nun seçimleri kazanıp hükümet kurmasını bekliyor. Bu arada Netanyahu işgâl altındaki Filistin topraklarına yönelik ilhâk haritasını genişletti. Trump ise bir taraftan İran ile ABD arasındaki gerilimin dozunu yükselterek, bir taraftan da İsrail ile “karşılıklı savunma anlaşması” yapacaklarını ilân ederek Netanyahu’nun elini güçlendiriyor.
Trump’ın bu ay sonunda gerçekleşecek olan “BM Zirvesi”nde İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhanî ile görüşme ihtimaliyse Netanyahu’yu fena halde endişelendiriyor. Suudi Arabistan’da bazı petrol tesislerinin Yemen’deki “Husi güçleri” tarafından vurulmasının ardından Trump’ın isim vermeden İran’ı hedef almasının İsrail’i teskin etmeye yönelik olduğu anlaşılıyor. Trump, cevap vermeye hazır olduklarını, saldırıların failini bildiklerini, ancak Suudilerden net açıklama beklediklerini söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise saldırıların İran kaynaklı olduğunu iddia etti. Trump, Ruhanî ile önkoşulsuz görüşeceği yönündeki haberleriyse ‘yalan haber’ diye niteleyerek yine herkesi şaşırttı.
Trump, İsrail yanlısı Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ı geçtiğimiz hafta kovmuştu. Bolton, Trump’ın İran ile müzakere masasına oturmak istemesine şiddetle muhalefet ediyordu. Bolton’ın kovulmasından bir gün önce Beyaz Saray’da düzenlenen bir toplantıda İran’a yönelik ekonomik yaptırımların hafifletilmesi de gündeme gelmiş. Hazine Bakanı Steven Mnuchin’in de İran’ın masaya gelmesini kolaylaştırma gerekçesiyle desteklediği bu görüşe Bolton itiraz etmiş. Tabii ki Bolton’ın yanı sıra “Cumhuriyetçi şahinler” ve İsrail yanlısı “Neocon” kuruluşlar İran ile müzakereleri ‘Obama Yolu’ olarak niteleyerek Trump’ın Ruhani ile görüşmesini engellemek istiyorlar. Netanyahu ise desteğine en fazla ihtiyaç duyduğu bir sırada Trump’ın kızdırmak istemediği için bu tartışmalara dahil olmuyor.
Netanyahu, Trump’ın ”İsrail-Filistin Barış Plânı”nı seçimlerden birkaç gün sonra açıklamasını beklediklerini söyleyerek seçimleri etkilemeye çalıştı. İsrail yanlısı “Avrupa Liderlik Ağı (ELNET)” grubunun New York’ta düzenlediği bir geceye katılan Trump’ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt ise plânın seçimlerden hemen sonra açıklanması yönünde alınmış bir karar olmadığını vurgulamış. Greenblatt sözde barış plânın açıklanmasının Netanyahu’nun hükümeti kurmasından sonraya kalabileceğini söylemiş. Netanyahu’nun ilhâkçı çizgisine yakınlığıyla bilinen Greenblatt’ın 5 Eylül’de Özel Temsilcilik görevinden istifa ettiği açıklanmıştı. Greenblatt sözde barış plânının yakın zamanda açıklanması durumunda “Beyaz Saray”da kalmaya devam edebileceğini söylemiş. Hatta Greenblatt plânın gidişatına bağlı olarak görevde kalma süresinin uzayabileceğini de ifade etmiş.
Washington’da bir diğer tartışmaysa, İsrail’in “Beyaz Saray”ı gizlice dinlediği yönündeki ciddi iddialar. Amerikan istihbarat kaynaklarına dayandırılan haberleri Netanyahu hükümeti her zaman olduğu gibi inkâr ediyor. Trump ise İsrail’in böyle bir şey yaptığına inanmadığını söyleyerek meseleyi geçiştiriyor.
ABD ve Çin arasında “ticaret savaşları”nın devam ettiği bir süreçte İsrail’in Çin kaynaklı yatırımlara yönelmesi ise Washington’da hoş karşılanmıyor. Trump yönetimi İsrail’in Çin yatırımlarından vazgeçmesini istiyor. Trump’ı “gelmiş geçmiş en İsrail yanlısı ABD başkanı” olarak selamlayan Netanyahu’nun Çin politikası paranteze alınmış durumda. Ancak, ABD’nin İsrail’i vazgeçirmek için ne tür adımlar atacağı belli değil. Oysa ABD’nin Ortadoğu politikaları İsrail’in çıkarlarına endeksli. Halihazırda ABD her yıl İsrail’e 4 milyar dolar tutarında askerî yardımda bulunuyor. ABD Senatosu iki partili mutabakat ile önümüzdeki 10 yıl içinde İsrail’e 38 milyar dolarlık bir yardım paketini bile onaylamıştı. Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi aldığı için ülkemize yaptırımlar öneren Kongre çevrelerinin İsrail’in Çin ile geliştirdiği ilişkiye sessiz kalmalarınıysa bir kenara not etmek gerekiyor.
Yeni Şafak / Abdullah Muradoğlu